Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Kilit madde

Yeni ve sivil bir anaya hazırlanması için başlatılan çalışmaların devam ettiği ilgililerce ifade ediliyor. Hatta bazı tartışmasız maddelerin yazıldığı da yapılan açıklamalar arasında. Konu gündeme geldiğinde her defasında bir hususa dikkat çekmek istiyor ve tekrarlıyoruz: Hazırlanacak olan yeni anayasa sözde değil özde sivil olmalı ve hiçbir maddesi gidecek olan ‘eski’ 12 Eylül 1982 darbe anayasasını aratmamalı.

Yeni anayasa çalışmaları çerçevesinde hemen herkes fikrini açıkladı. Gerek sivil toplum kuruluşları ve gerekse şahıslar, konu ile ilgili düşüncelerini Ankara’ya ulaştırdı. Elbette fikir beyan etmeyen ya da fikir beyan etmeye ihtiyaç hissetmeyenler de var. Anayasa maddelerini yazanlara bu bakımdan büyük iş düşüyor. İfade edilen görüşler ve teklifler bakalım yeni taslakta ne kadar yer bulacak?

Yeni anayasa için çalışma yapıp rapor açıklayan üniversitelerden biri de İstanbul Üniversitesi oldu. İstanbul Üniversitesi’nin, dünyanın 70 ülkesinden 500’e yakın katılımcıdan görüş alarak hazırladığı yeni anayasa raporunda dikkat çeken bir konu var.

Raporda, yeni anayasada “değişmez maddeler”in olmaması gerektiği açık bir şekilde ifade edilmiş. 13 Haziran’da açıklanan rapor için, “Akademisyenlerin, öğrencilerin, sivil toplum örgütlerinin, kısacası toplumun farklı kesimlerinin ve sesini duyuramayanların düşüncelerini içeren bir çalışmadır” ifadeleri kullanılmış. Raporda ayrıca, anadilde eğitim, vatandaşlık tanımı, kadın ve çocuk hakları gibi konularda da geniş açıklamalar yapılmış ve tekliflere yer verilmiş. (Rapor için bakınız: Istanbul University (1453))

Unutulmamalıdır ki, hazırlanacak olan yeni anayasa ille ilgili tartışmalarda ‘değişmez ve değiştirilmesi teklif edilemez’ olan maddeler [1982 Anayasasının ilk 3 maddesi ‘değiştirilemez’ denen maddedir. 4. madde ise ‘değiştirilmez’in yazıldığı maddenin kendisidir] en çok itiraz alan maddeler arasındadır. “Anayasada ‘değiştirilemez maddeler olmasın’ diyen sadece İstanbul Üniversitesinin raporu değil, onun yanında belki de 10 ya da 15 rapor, benzer tesbiti yapıyor.

O halde bu maddeler yeni ve sivil bir anayasa hazırlanırken ‘kilit taşı’ hükmündedir. Bu maddeler bir bakıma anayasanın ‘motur’u, bir bakıma da ‘ruh’udur. Çünkü diğer bütün maddeler bu ‘değiştirilemez’ denen maddelere göre sıra ve hiza almak durumundadır. Düşünün ki, yeri geldiğinde başörtüsü yasağı, yeri geldiğinde siyasî partileri kapatma kararları bile bu değiştirilemez maddelere dayandırılabilmiştir. Maddeleri yazılmaya başlanan yeni ve sivil anayasada yine böyle (olumsuz anlamda) ‘kilit taşı’ maddeler olursa Türkiye’nin önü ve ufku açılabilir mi?

İstanbul Üniversitesinin açıkladığı anayasa raporunda, eğitimle ilgili teklifler de var. Bunlardan biri, üniversite rektörlerinin; öğretim üyeleri tarafından seçilmesi talebidir. “Üniversite özerkliğinin anlamı esas itibariyle bilimsel araştırma yapanlara özgür bir ortam ve maddî imkân sağlanmasıdır” denilen raporda, “Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) üniversiteleri tahakküm altına alması ve öğretim üyelerinin kendi rektörünü ve dekanını seçme özgürlüğünün tanınmaması eleştirilerin başında gelmektedir. Bu kapsamda üniversitelerin tam anlamıyla idarî ve mâlî özerkliğe kavuşturulması ve YÖK’e, sadece yükseköğretimi koordine ve planlama görevi verilmesi önerilmektedir” denilmiş.

Eğitimle ilgili problemler sadece üniversitelerde yaşanmıyor. Dolayısıyla ilk okuldan son okula kadar eğitimin bütün kademelerinde hür zihinlerin yetişebilmesi için hazırlanacak yeni anayasanın şeffaf olmasında fayda var. Bu temin edilebilirse, belki matematik ya da beden eğitimi gibi derslerin de ‘ilke ve inkılâplara uygun öğretilmesi’ gibi yanlışlara düşülmez.
Millet ekseriyetinin ‘değişmez maddeler’i barındıran antidemokratik bir anayasa istemediği artık bilinsin ve yeni anayasanın maddeleri buna göre yazılsın...



Faruk ÇAKIR


Yazarlardan

MollaCami.Com