Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Yıkılması gereken bir yuva varsa yıkılsın

Aile, bir kurum mudur yoksa duygusal bir birliktelik midir? Ben, aileye tamamen duygusal olarak bakarım. Anneme, babama, kardeşlerime bağlılığım kurumsal değil, duygusaldır.

Eğer bir ailede karı koca arasında inanılmaz bir çatışma, şiddet ve aldatma söz konusu ise o birliktelik zaten bitmiş, kül olmuştur. Tüm bunlara rağmen birliktelik devam ettiriliyorsa sadece topluma karşı olan kurumsal bir vazifeden ötürüdür ya da işin içinde çıkar ilişkileri vardır.

Erkeğin aldatması sonucu kadının yuvayı yıkması bazı köşe yazarlarınca fazlasıyla haksızca eleştirilir olmuş. Üstelik ‘aile’ adına inanılmaz soğuk sebepler öne sürülerek tamamen duygusallığını kaybetmiş yazılar bunlar. Bu doktor yazılarda, aile bir kurum olarak incelenmekte tek taraflı veriler kabul edilmektedir. “Erkek aldatıyorsa, bunu mekanik cinsel bir işlev olarak yapıyordur, kadının bu durumu dert edip yuvasını yıkması kurum ve toplum adına büyük bir suçtur.” Kurum açısından önemli olan kadının aldatmasıdır. Çünkü kadın bu durumu tüm duygusuyla, tutkusuyla, aşkıyla, varlığıyla, geçmiş ve geleceğiyle yapıyordur der doktor.

Diğer taraftan doktor, erkeğin, eşini aldattığı kadına ‘mekanik bir işlev yaptıran’ gözüyle bakmaktadır ki, o kadını hesabına bile almamaktadır. Tabii kadın bu işi meslek olarak yapıyorsa başka… Ama aldatan erkek tarafından aldatılıp âşık ettirilen diğer kadın bu doktorlar açısından sinek kanadı kadar değerli ve önemli değildir. Bu kadınlar aile kurumu adına erkeğin elinin kiridir. Zira erkek, bu enerji ile evine geri döndüğünde sevgi pıtırcıkları dağıtıp yuvasının bekasını sürdürecektir.

Her şey bu kadar basit ve mekanik mi doktor bey? Ne adına böyle bir yuvanın bekasını istiyorsunuz? Önemli olan insan mı yoksa aile mi? Bu mantıkla hem erkeğe hem de kadına eziyet etmiyor musunuz? Bununla birlikte var olan çocukların, anne ve babalarıyla birlikte sahte bir aile masasında, idama giden son suçlular gibi acu yedirtiyorsunuz.

Bir ilişki, tüm duygusal yönleriyle bitmişse aldatma başlar. Hata olan, duygusal ilişki bittiğinde evliliğin bitirilmemesidir. Buna rağmen sürdürülen evlilikler ve yuvalar toplum baskısıyla ya da çocuklar adına devam ettirilmektedir. Üstelik hiçbir çocuk kendi adına böyle bir sorumluluğu almak istemez. Bir arkadaşım yeni boşanmış annesi ve babası hakkında “yıllardır bizde huzur bırakmayan anne ve babamın boşanmalarını bekliyorduk meğer yıllardır bizim için boşanmamışlar!” demişti. Yani; hiçbir çocuk, birbirinden haz almayan, birbirinin gücüne hayranlık duymayan ebeveynlerin birlikteliklerini tasvip etmemektedir. Biten bir şey bitmiştir. Hiç kimse kendisini kandırmasın. Bir taraf sevmeye devam etse bile o yuva eninde sonunda yıkılır. Hiçbir birliktelik tek taraflı sevgiyle sürmez. Sürer diyen, sadece kendisini aldatır. Ömrünü heba eder. Bir birlikteliğin devam edebilmesi için karşılıklı hayranlık beslenmesi gereklidir. Birbirinin gücüne, sevgisine saygısına, hayran olmayan eşler yuvalarını asla sürdüremezler. Toplum adına sürdürürlerse de zayıf olan taraf sonunda aldatır.

Diğer taraftan erkekler mekanik işlevci damızlar mı? Onların duyguları yok mu? Neden erkeklerin değerini bu kadar küçültüyorsunuz? Erkekler de duygusal bağını kaybedince aldatır doktor bey. Erkekler de kadınlar kadar duygularıyla yaşarlar doktor. Onlar da duygularıyla yaşar, tutkularıyla sever, aşkla ölürler… Öyle olmasaydı Prens Charles, genç Diana’yı bırakıp, ömrü boyunca âşık olduğu, gönlünü dolup dolup taşırtan Camilla ile evlenir miydi? Diana, onun gönlünü dolduramadı işte… İkisi de karşılıklı yıllarca mutsuz oldular.

Hiçbir erkek, mekanik bir iştahla eşini aldatmaz. Erkeğin aldatması da tamamen duygusal bir boşluktandır. Ya da gerçekten hastadır.

Ben hâlâ babamın anneme, annemin de babama hayranlıkla baktığını görüyorum. Yakın çevremde sürdürülen mutlu, en az yirmi yılı devirmiş evlilikleri gözlemliyorum. Güzel ve uzun giden evliliklerde çiftlerin birbirlerine hayran olduklarını görüyorum. Hayranlar ama asla birbirlerine yalaka değiller. Aralarında tatlı bir rekabetle, kötü huylarıyla, iyi huylarıyla, sevgiyle ve saygıyla birlikteler.

Şimdi, hiç kendini zorlama doktor! Yıkılması gereken bir yuva varsa, bırak yıkılsın. O zaten bir yuva değil, herkes için bir otel olmuştur.

Hacer Aydın - Haber7

es selamu aleykum.. bence evlılıklerde bılınmesı gereken tek sey Allahu Tealanın ve Peygamberımızın bızlere evlılık hususunda ne buyurduklarını ne emrıttıklerını bılmemızdır.. bosanma dınımıze uygun olmayan bırseydır. bu tur yazılar da bosanmanın normal bırseymıs gıbı gorunmesıne sebebıyet vermektedır.. oysa Hak Teala '' sizin en buyuk sınavınız esınız ve cocuklarınızdır '' buyurmustur. ve bır yuva dagıldıgı zaman Arş-ı Ala tıtrer.. bunları bılmek gerekıyor dıye dusunuyorum. '' Allah sabredenlerle beraberdır '' ayetını hatırlatarak kadının ve erkegın evlılıklerındekı olumsuz hallere sabretmelerı gerektıgını dusunuyorum. bılhassa kadınların. cunku, bıldıgım kadarıyla bır kac hassas sebep dısında kadına kocasını bosama hakkı vermemıstır dınımız. unutulmaması gerekıyor kı kıyamet alametlerınden bır tanesıde bosanmıs ınsanların coklugudur.. ınsaallah evlı olan kardeslerımız ve evlılıgı dusunen kardeslerımız bu konuda kendılerını gelıstırebılırler Allahu Tealanın emır ve yasaklarını bılıp o cercevede bır evlılık yasandıgı surece esınız sızı cennete ulastıran kopru olacaktır.. Hz. Ömerinde buyurdugu gıbı; '' eslerınız sızı cennete ulastıracak kopru gıbıdırler o kopruyu sevgı ve saygıyla saglamlastırın '' es selamu aleykum

evlilik farzsa bosanma sunnetir ... illa yurutcem diye psikopat bi adam cekilemez...yada sevgisiz ve saygisiz ortamda cocuk yetistirilmez...bu demek deil ki en ufak puruzde yikilacagi yuvanin... oyuzden napiyoruz evlenirken gozlerimizi 4 aciyoruz.... sonrada yari yariya kapatiyoruzz :)

ilk cume tam tersimiydi oyle biseydi iste aman ....

dınımızde oyle bır cumle yok ama... Allah c.c. yasaklamıs pekı o zaman ne olacak ? sabret demıs ? ben sana mukafatını verecegım mahser gununde demıs ? bu dunyanın bır bınek oldugunu unutmayalım.. korü körüne evlenın demıyorum zten :) ama sınavda oldugumuzu unutmayalım.. ipucu belli.. sabredeceksın.. neyse.. vesselam..

hayir bosanma kesinlikle yasaklanmamis iyicene arastir yanlis biliyosun... benim vaktim bu kadar ... iyi arastr.... bosanma yasaklanir mi hic sacmaladin

evlilik farzsa bosanma sunnetir ... illa yurutcem diye psikopat bi adam cekilemez...yada sevgisiz ve saygisiz ortamda cocuk yetistirilmez...bu demek deil ki en ufak puruzde yikilacagi yuvanin... oyuzden napiyoruz evlenirken gozlerimizi 4 aciyoruz.... sonrada yari yariya kapatiyoruzz :)



İlk cümleye katılmıyorum. Evlilik sünnettir. Boşanmak mübahtır. Böyle olması gerekiyordu...

oyle olabilir ... cunku o sozu karistirdim ... neyse ben calismaya gitsem iyi olacak ...:)

oguzhan kardesim... senin evilige bakisini cok kultursel gordum... dolaysiyla suan okumakta oldugum kitabi tavsiye ediyorum... bir erkek nasil olmali ve bi kadin genelde nasildir diye tiyolar var ... guvenilir kaynakli bi kitap .... kitabin adi: Aile Saadeti yazari: S.Muhammed Saki Erol... umarim okudugumuzu okuyup anlamak ve uygulamak nasip olur... nacizane tavsiyem


bu arada ben bu yaziya tam olarak katilmiyorum biraz tartisma olsun diye koymustum :) amacima ulasamadim...

peygamberimiz (sav) aile resilerine su inceligi anlatmistir....''kadin asli itibariyle farkli yapida yaratilmistir; onu surekli ayni halde tutamazsin. Onunla bulundugu o halde gecinmeye bak.Yoksa onu istedigi gibi dosdogru yapayim dersen kirarsin. Onun kirilmasi bosanmaktir'' okudugum kitaptan

tesekkur edıyorum kıtap tavsıyen ıcın ama kusura bakma kabul gormuyorum senın dusuncenı kardeşim.. yasadıgın her anı dını vecıbelerle yasamaya clısan bırı olarak Kuran ve peygamberım ne dıyorsa oyle yasamaya gayret ederım.. rıyazüs salihiyn kıtabında bu konuda acıklamalı ayetler vardır.. olaya hangı pencereden baktıgımı ogrenmek ıstersen buda bende sana tavsıye olsun.. kadının kocasını bosama haklarını arastırın yada.. dınımızce uygun degıldır.. emrolunan sabretmektır.. '' bır yuva dagıldıgı zaman Allah katında arş tıtrer '' buyrulmus.. dıkkat ettıysenız herhangı bır sebep verılmemıs.. koca karısını dovdugu zamanlar, koca aldattıgı zamanlar vs vs harıcınde dememıs.. evet bıraz '' kulturseldır '' dusuncelerım.. çagdaş (!) olup zıvanadan cıkmaktansa boyle kalmayı tercıh edıyorum.. ayrıca belırtmek ıstedım '' aıle saadetı '' denılen seyı hakkıyla ogrendıgımı dusunuyorum.. Ahmet Mahmut Unlu hocaefendının '' ıslamda evlılık '' kıtabını dıkkatle okursanız kadının ve kocanın asli gorevlerını anlamıs olursunuz... dınımıze gore kadın fıtrat olarak ( yaratılış ) bazı ozellıklerden zayıf yaratılmıstır. ( cabuk vesveseye gelme, kibir, fıtnecılık, fesatlık, cekememezlık, cok konusma huylarının erkege gore daha cok olmasından dolayı acız denılmıstır ) erkegın evlılıgındekı sınavı kadının bu ozellıklere sabretmesı; kadının sınavı ıse erkegın kotu huylarına sabretmesıdır.. bosanma konusunu ıyı arastırıp gunumuz sartları ıle degıl ıslamın bu konuya bakıs acısıyla degerlendırıp anlayabılmenız duasıyla ınsaallah.. es selamu aleykum


Yazarlardan

MollaCami.Com