Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Yeni bir cunta var

“Kendİmİze çok güvenerek hata yaptık. Şimdi aynı hatayı onlar yapıyor.”

Ses kaydında Tüma. Cem Aziz Çakmak olduğu iddia edilen kişinin en düşündürücü sözüdür bu.

Ardından bir dizi soru...
TSK içinde darbeci eğilim taşıyan personel profili %70’e varıyor. Bu müdahaleci inisiyatifte bir değişiklik oldu mu?
Harbiye müfredatları demokratikleştirildi mi?
Hayır.

TSK üzerinde hiçbir sivil denetim yok. Ne Cumhurbaşkanı ne Başbakanlık ne Savunma Bakanlığı ne de TBMM denetimi. Mahkeme kararıyla savcı bile giremedi Kozmik Oda’ya ve 3. Ordu’ya.
Askeri bürokrasi hep bir kapalı kutuydu. Cumhurbaşkanı Gül, Uludere konusunda TSK’nın görev alanı olduğu için inceleme yaptıramayacağını daha yeni söyledi.
Ya şimdi? Denetleyebilen var mı?
Hayır.

Savcı Zekeriya Öz’ün telefonlarını dinleyip, Ergenekon sanıklarına servis eden ve sivil otorite tarafından ne yaptığı hiç bilinmeyen, denetimsiz ve bürokrasiye kapalı dev askeri istihbarat yelpazesinin işleyişinde bir değişiklik var mı?
Hayır.

Genelkurmay Başkanı’yla sivil otorite arasında belirleyici tek hiyerarşik hüküm şudur: “Genelkurmay Başkanı, başbakana karşı sorumludur.” (1324 Sayılı Kanun.)
Bu mücerret “sorumluluğun” mahiyetini ve sınırlarını yıllardır Genelkurmay Başkanları belirledi.
An itibariyle Genelkurmay Başkanı’nın sorumluluk sınırlarının ve yaptırımlarının ne olduğunu, kuvvet komutanlarının Savunma Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na karşı görev ve sorumluluklarını belirleyen bir düzenleme var mı?
Hayır.

Değişen 3 şey nedir?
Teröre ve cuntalara karşı aktif görev yapan özel savcılar, demokrasiye ve sivil otoriteye bağlı görünen bir Genelkurmay Başkanı ve toplumda yükselen demokratik algı.

Bu değişim troykasının en zayıf aktörü Genelkurmay Başkanı’dır.
Zira demokrat ve etkili bir subay kadrosuna dayanmıyorsa, tek bir Genelkurmay Başkanı’nın cuntayı pasivize etme iktidarı yoktur.
Hilmi Özkök istisna değildir zira TSK içindeki illegal yapının aktivasyonunu sadece tecil etmiştir.

Özkök sonrası Ergenekon sürecinde ortaya çıkanlar, 27 Nisan Muhtırası, Kafes, İnternet Andıcı ve 2009 tarihli İrticayla Mücadele Eylem Planı düşünüldüğünde, TSK içindeki cuntanın her daim fırsat kolladığı görülür.
Hele son 2 ses kaydı muhtemel bir tehlikenin habercisi.
Ne diyor tutuklu tümamiral?
“Aldığımız haberlere göre bu iş uzun sürmeyecek. Hesabı sorulacak. 2 sene içinde Balyoz’un rövanşı olacak. Çok can yanacak. Kendilerine en güvendikleri anda rövanşımız hatasız olacak.”

Umarım bu ses kaydı çok iyi okunur ve hâlâ geçmekte olduğumuz demokrasi köprüsünün uçurulmasına seyirci kalınmaz.
Bunu ciddiye alan bir hükümetin kaybedeceği değil kazanacağı çok şey vardır.
“Yapamazlar” diyerek beklemek, en büyük kumardır.

Burada tahliyeden de öte TSK içinde belirli/planlı bir süreye odaklı olarak bekleyen bir cuntadan bahsediliyor.
Belli ki silahlı müdahaleye hazır bekleyen bir derin yapı var.

Ve örgütlenmenin hedeflediği amaca hangi süre içinde ulaşabileceğini bildiriyor onlara.
General kademesinin işlemleri daima deşifrasyona uğradığı için bu cunta yapılanması 27 Mayıs gibi “tersine hiyerarşi” içeren gözlerden daha uzak teğmen-albay kademesine konuşlu, aktifleştiğinde komutanları şimdiden belirli bir darbe örgütlenmesi de olabilir.

General kademesinde yaşananlar bir nebze hissedilebiliyor da, teğmen-albay kademesinden kimin haberi var?
Ses kaydında Kara Kuvvetleri korkaklıkla nitelendiğine göre, Deniz Kuvvetleri içinde bir cunta olması da mümkün.
En kötü ihtimalle “bize yar olmayan Türkiye kimseye yar olmasın” düşüncesiyle ülkeyi Suriye’ye çevirmeye ant içmiş durumdalar.


Gültekin Avcı

Bunlar FIRSAT bulsunlar Türkiyeyi Suriyeden BİN BETER edecek kadar Azılı ve KUDURMUŞLAR..
BUNLAR ÇOLUK ÇOCUK ,YAŞLI, KADIN BEBEK demeden KATLEDERLER VALLAHİ....

buHAİN ve Katiller varken DÜŞMANA NE GEREK VAR?
3 . Dünya Halkları kendi Orduları tarafından İŞGAL altındadır diyordu Musaddık meğer ne kadar da DOĞRU demiş....


Yazarlardan

MollaCami.Com