Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


“Uludere fâciası” üzerindeki sır perdesi…

28 Aralık’ta 17’si çocuk 34 sivilin vefat ettiği “Uludere fâciası”nın üzerinden dört buçuk aya yakın süre geçmiş olmasına rağmen, hâlâ gerçek fâilleri bulunmuş, olay aydınlatılmış değil.

Bilindiği gibi önce Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nda görüşülen “bombalama”nın bölgedeki sivil ve askerî makamlara bilgi verilmeden yapıldığı, plânlama dahil, istihbarat paylaşımı ve operasyonun yürütülmesinin Ankara’dan koordine edilip yönetildiği tesbitine varılmıştı.


Ancak daha baştan “Heron görüntüleri”ni yorumlamak için Genelkurmay’dan ve Aselsan’dan Komisyona gönderilen uzmanların, milletvekillerinin sorularını “soruşturmanın gizliliği”ni gerekçe göstererek “cevaplamaya yetkili olmadıklarını” söylemeleri, ortadaki büyük ihmal, vâhim yanlış ve ciddî istihbarat zâfiyetine dair sinyalleri vermişti.

Akabinde üzerinde onca zaman geçmesine rağmen, önce Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmayla ilgili “gizlilik kararı” alması, ardından AKP’li Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı’nın açıklamasıyla, Millî Savunma Bakanlığı’nın bu “gerekçe”yle “Uludere olayı”yla ilgili istedikleri belgeleri komisyona göndermemesi, “derin şüpheleri” daha da derinleştirdi.

Özetle Komisyon Başkanı’nın, “her kurumun kendi soruşturma ve inceleme yetkisi olduğu” ve “gizlilik kararı”nın Meclis Komisyonu’nun görevlerini ve yetkilerini ortadan kaldırmayacağını” belirtmesine rağmen değişen bir şey olmadı. Hükûmetin bir bakanlığı bile, Meclis’in istediği “rapor”u vermekten sakındı…

“RESMÎ RAPORLAR”, GEÇİŞTİRİYOR…

Dahası bu süreçte Genelkurmay Başkanlığı’nın Meclis Alt Komisyonu’na gönderdiği, tartışılan “Heron kayıtları”na dair “raporu”u da olayı aydınlatmadı. Sözkonusu “gizlilik kararı” gerekçesiyle Meclis’e ayrıntılı bilginin verilmediği sâdece olayı özetleyen 7 sayfalık “bilgi notu”nda, “Olay günü İnsansız Hava Araçlarından gruba ait ilk görüntüler, bölücü terör örgütünün Kutalma ve Keşan bölgesindeki kampları arasından alınmıştır” ifâdesi, meseleyi daha da muamma haline getirdi.

Zira bu “bilgi”, komisyon üyelerinin izledikleri dokuz saatlik “Heron kayıtları”ndan edindikleri grubun tamamen köylülerden ibâret olduğu kanaatiyle tamamen çelişiyor. Kaldı ki “Heron görüntüleri”nin yalanladığı “rapor”un sonucunda, “insanî boyut olarak bu operasyonun üzücü olduğu” yazılıp, “Bu bir askerî operasyondur, bize verilen yetki çerçevesinde bu operasyon yapılmıştır” türü muallak ve genel cümlelerle geçiştirilmesi, özellikle mevzubahis “istihbaratı” veren “kaynak” hakkında hiçbir mâlûmat verilmemesi, “Uludere fâciası” üzerindeki sır perdesini daha da kalınlaştırdı. (Taraf, 7. 4. 12)

Neticede millet irâdesinin temsilcisi Meclis’e gönderilen “raporlar”, “Uludere katliâmı”nda cevabı aranan “istihbaratı kimin verdiği” ve “bu istihbaratın hangi kaynaklar tarafından değerlendirildiği” sorularına cevap verilmemesi, tereddütleri daha da çoğalttı…

“İKİNCİ BİR HERON, YA DA BAŞKA BİR DEVLET?”

Bu arada, İçişleri Bakanlığı’nın Meclis Alt Komisyonu’na sunduğu “Uludere raporu”, işin içyüzünü aydınlatmadığı gibi, bilinmezliklere yenilerini eklemekte. “İçişleri Bakanı’nın, Jandarma Genel Komutanı’nın ve Vali’nin bilgilendirilmediği, devre dışı kaldıkları, operasyonun Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından yürütüldüğü”nün bildirildiği 230 sayfalık “Uludere Olayını Araştırma Raporu”nda, Batman askerî üssünden kaydedilen 15 kişinin öldürüldüğü son bombalamadan hemen önce “Heron görüntüleri”nde “görüntü kayması olduğu”nun belirtilmesi, şüpheleri daha da güçlendirmekte.

Bu “kayma” için, “Ya ikinci bir Heron var, ya bombalamayı yapan F-16’lardan verilen koordinatlara girildi, ya da başka bir ülkeden görüntü desteği alındı” cümlesinin raporda yer alması, bölgede ikinci bir Heron’un olup olmadığı ve bir başka ülkeden istihbarat alınıp alınmadığı sorularına sebebiyet vermekte.

Nitekim “rapor”da, “görüntülerde bir anda belirsizlik ve kayma yaşandığı, aniden önceki yerden farklı bir bölgenin ve grubun görüntülerinin akmaya başladığı” bilgisiyle, “ikinci bir Heronun varlığının yanısıra, bölgede bombalamayı gerçekleştiren F-16 uçaklarının başka bir grubun varlığını görerek Batman’daki Heronları yöneten üsse koordinat verdikleri veya koordinatlarına girildiği için aniden görüntülerin değiştiği yahut bir başka ülkeden destek alınarak koordinat değişikliği yapıldığı” şeklinde sıralanan ihtimaller, birbirine bağlı istifhamları arttırmakta. (Milliyet, 30.4.12)

Neticede hâlen karanlıkta kalan “Uludere bombalaması”nın Heron görüntülerini değerlendiren birimin ihmalinin ötesinde, olayın arka plânında dehşet verici ipuçlarını göstermekte. Keza bu fevkalâde hayatî operasyonda bir tek Heron görüntülerine dayanarak verilmesi ve yerel unsurlara danışılmaması, başka istihbarat bilgilerinin alınacağı zaman bölgede toplam 400 adet telsiz kestirmesinin olması tesbiti, soru işâretlerini çoğaltmakta.

Ve “İçişleri Bakanlığı raporu”, bütün iddiaların aksine, siyasî iktidarın “Uludere fâciası”nın üstününün örtülmesine karşı, katliâmın aydınlatılması için devlet ve siyaset üzerindeki “vesâyeti” kıramadığını bir defa daha ele vermekte…
“Uludere olayı” üzerindeki karanlık sır perdesi, demokrasi üzerindeki vesâyetin bir göstergesi…


Cevher İLHAN


Yazarlardan

MollaCami.Com