Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


MEB: Bu çelişkilerle nereye?

Millî Eğitimde hayli yoğun ve hareketli bir dönem yaşanıyor. Ancak bu yoğunluk içerisinde, zaman zaman izahı çok zor ve çelişkili gelişmeler de cereyan ediyor.


4+4+4 kanunu çıktı; 5. sınıftan itibaren seçmeli Kur’ân ve siyer dersleri konuldu; imam hatiplerin orta kısımlarının açılması bekleniyor.
Bunlar genelde memnuniyetle karşılandı.


Ama Demokrat Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı’nın hatırlattığı gibi, harp okullarındaki imam hatip yasağı hâlâ sürüyor.
İHL mezunları, hattâ bu okullarda bir dönem dahi okumuş olanlar, kara, deniz ve hava harp okulları sınavlarına müracaat bile edemiyorlar.


Aynı yasak polis okullarına da konulmuştu, geçen yıl kaldırıldı, şimdi sıra harp okullarında.
Şu günlerde gündeme gelen bir diğer konu, 4+4+4 yürürlüğe girdikten sonra hazırlandığı belirtilen yeni ortaöğretim yönetmeliği taslağı.

“Liselilere evlilik vizesi” haberleriyle öne çıkarılan taslakta, eski yönetmeliğin “ortaöğretimin amaçları” arasında yer verdiği “Öğrenciler Atatürk ilke ve inkılâplarını benimsemiş bireyler olarak yetiştirilir” ifadesi de metinden çıkarılmış.
Ama aynı yönetmeliğin disiplin cezalarını düzenleyen bölümündeki “Atatürk inkılâp ve ilkeleri ile Atatürk milliyetçiliğine bağlı olmaları istenir” ifadesi korunmuş (Cumhuriyet, 1.5.12).


Peki, aynı mânâyı ifade eden ibarelerden birini kaldırıp diğerine dokunmayan bir tasarruf ne anlama geliyor? Ya baştan savmacı ve ciddiyetsiz bir tavır söz konusu, ya da provokasyon...

Nitekim Bakan Dinçer konuyla ilgili açıklamasında “Taslak benim haberim olmadan paydaşlara iletilmişâ€ diyor. Demek ki, özellikle kritik konularda Bakana bypass yapanlar mevcut.

Peki, bunu yapanlar kimler? Bakanlık içerisindeki derin bürokrasinin derin elemanları mı?
Ancak bu olay bir ilk değil. Daha önce, üstelik 4+4+4 gibi çok önemli ve temel bir düzenleme Meclise sevk edildiğinde de Bakanın haberi olmamıştı. Dahası, bu bypass’ı yapanlar bürokratlar değil, AKP grup başkanvekilleriydi.

Söz konusu düzenleme hükümet tasarısı değil, partinin teklifi olarak gündeme getirilmiş ve bu yapılırken Bakanın yine devre dışı bırakıldığı, sonradan yapılan açıklamalarla anlaşılmıştı.

Teklifin ilk şeklinde, ikinci 4 yıllık kademede başlatılması öngörülen “açık öğretim” alternatifinin üçüncü 4 yıla ertelenmesi, o süreçte yapılan “özel” görüşmeleri takiben gerçekleşmişti.

Bu yöndeki açıklama da, Bakan Dinçer’in katıldığı MGK toplantısının ardından yapılmıştı.
Bakanlığın sergilediği tuhaflıklardan biri de, 19 Mayıs genelgesi için Danıştay’a gönderdiği savunmada, “sehven” bazı yönetmelik hükümlerinin yanlış yazılıp sonra ek savunma ile “düzeltme” yapılması {Milliyet, 1.5.12} Bakanlıkta bütün işler böyle mi yürüyor? Hele hassas ve kritik konulardaki bu ciddiyetsizliğin izahı ne?


Andımız’ın iptali talebiyle yine Danıştay’a açılan dâvâda da eski Bakan “Andımız tartışılabilir” derken, Bakanlık talebin reddini istemişti...

Şimdi ortaöğretim yönetmelik taslağındaki “ilke ve inkılâplar” maddelerinden biri kaldırılıyor, diğeri korunuyor. Ve taslağın bilgisi haricinde dışarıya verildiğini söyleyen Bakan, “Kesinleşmiş bir kararımız yok” açıklaması yapıyor.

Aynı konuda daha esaslı bir çelişki de ilgili kanunlar düzeyinde yaşanıyor. Çünkü Bakanlık Teşkilât Kanununda, geçen yıl bir KHK ile yapılan değişiklik kapsamında, ilke ve inkılâplara atıf yapan madde metinden çıkarılmıştı. Ve bu tasarruf, şu anda CHP tarafından iptali talebiyle götürüldüğü AYM’nin vereceği kararı bekliyor.

Öte yandan, aynı içerikteki maddeler, Millî Eğitim Temel Kanununda olduğu gibi duruyor.
Dahası, baştan sonra M. Kemal fotoğrafları ve vecizeleri ile doldurulan Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersine ilâveten, müfredata yeni eklenen Arapça dersi de aynı içerikle donatılıyor.

4. sınıfta başlayıp 12. sınıfa kadar devam edecek olan Arapça dersinde, Atatürkçülük adına anlatılmamış hiçbir konu başlığı bırakılmıyor...


Kazım GÜLEÇYÜZ


Yazarlardan

MollaCami.Com