Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bu nasıl bir soru ‘Demir Leblebi’!

Ergenekon davasının tutuklu sanığı Mehmet Haberal, annesi Medine Haberal'ı kaybetti. Haberal'a cenazeye katılabilmesi için mahkeme 2 gün izin verdi. Vermesi de gerekirdi.

Kişiler ne ile suçlanırsa suçlansın onların acıları üzerinden intikam alma hissinin insanoğluna yakışır bir davranış olmadığı konusunda kimsenin itirazı olmayacaktır.

İtiraz, kişilerin acıları üzerinden rant sağlamaya çalışan militan ruhlu insanların sarf ettiği sözler için olabilir. (Militan kelimesini bir hakaret olarak değil az sonra bahsedeceğim bir ismin kendi söylemleri sonucunda ifade ettiğimi söylemek isterim)

Haberal’ın annesinin vefatının ardından AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli bir açıklama yaptı ve kamuoyunda ''Haberal Yasası'' olarak bilinen düzenlemenin TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesinin AK Parti tarafından geciktirilmesinin söz konusu olmadığını belirtti.

Bunun üzerine CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, AK Parti’yi intikamcı olmakla suçlayarak ''Özellikle cezaevinde ve cezaevi dışındaki ölümlerin, tutuklu yakınlarının ölümlerinin hızlanmasında AKP'nin sorumluluğu vardır'' gibi garip bir cümle kullandı.

Bu kadarla da yetinmeyen Tarhan, “Zamane diktası, milletvekilimiz Sayın Haberal'ın annesinin vefatıyla rahatladı mı? “ gibi bırakın bir siyasetçiyi her şeyden önce bir bireyin ağzına yakışmayacak bir soru sorma cüretini de göstermeyi ihmal etmedi.

Doğru ya AK Parti birilerinin annesinin ölümü ile çok rahatlıyor! Tabi Tarhan’ın AK Parti üzerinden vurmaya çalıştığı kesimde!

Böyle bir şey olması mümkün mü?

Sayın Tarhan’a acaba benzer bir soru sorulsaydı nasıl cevap verirdi!

Siz, birilerinin annesi ölünce rahatlıyor musunuz?

Hele ki Tarhan’ın konuyu “Atatürk'ü ve devrimi yok etmek istemektedirler'' sözüne getirişi yok mu, işte tüm özet bu cümle de gizli!

Yetti mi?

Yetmedi!

AK Parti’ye yönelik olarak “Said Nursi'yi kutsamak, Mustafa Kemal'i lanetlemek, bir üniversite toplantısında haremlik selamlık provaları yaptırmak” suçlamaları da vardı bu konuşmada!

Daha yok mu?

Olmaz mı?!

4+4+4 adı altında yetişecek nesillerin siyasal ve dinsel eğilimleri kodlanmış ve AK Parti bunları Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla sorgulamayı da garantiledikten sonra kontrol edilebilir ve metamorfoza uğramış bir nesilden emin olarak çocuk tavsiyesini 3'ten 5'e çıkartmış!

YARSAV eski Başkanı olan Emine Ülker Tarhan 'YARSAV'ın militanı olacak adam lazım bize' demişti ya aslına bakarsanız o tek başına herkese laf yetiştirecek kadar militan!

Yukarda söylediğim gibi bu bir hakaret değil bizzat Emine Hanım’ın kendine yakıştırdığı bir sözdür!

HSYK üyesi seçilecek yargıçların militan olmasını arzu eden bir zihniyetin, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına o gün hizmet etmesini nasıl beklemiyorsak, aslında bugünde bir milletvekilinin ağzından çıkan bu sözlere şaşırmamamız gerekiyor.

Zaten kendisi de sonuna kadar sözlerinin arkasında olduğunu söylemişti. Ancak Tarhan’ın o gün de unuttuğu bir şey vardı.

Kendisi gibi düşünmeyen insanları düşman, yargıyı ise siyasi parti gibi görmek!

Emine Ülker Tarhan bu militanlığından taviz vermeyerek milletvekili olmuş olacak ki,
ağzından çıkan her söz popülizm kokmaya başladı.

Milletvekili olduktan sonra militan sözüyle ilgili eleştirilere “Ben krema, pasta değil demir leblebi (başa çıkılması güç kimse) olmayı tercih ediyorum” diyen Tarhan hani çok demokrat ya peki kendisine soralım o zaman;

Üstlendiği görev gereği seçildiği bölgeyi veya kendini seçenleri değil, bütün milleti temsil ettiğini düşünüyor mu?

Kamu vicdanı ve siyasi etik açılarından tüm vatandaşlara eşit yaklaşıyor mu?

Görevlerini yerine getirme sırasında tarafsız olabiliyor mu?

Demir leblebi militan ruhlu Emine Hanım bunların ne kadarını yapabiliyor bilinmez ama bir konuda kendisine şahitlik edebilirim.

“Milletvekillerinin söylemleri, yaşam biçimleri ve davranışları birbirine uyumlu olmalıdır” ilkesini yerine getirdiğine ben şahidim.

İnanın inanın… Çünkü ben de militan bir şahidim!

Arzu Erdoğral


Yazarlardan

MollaCami.Com