Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


İşimize bakalım!

Hizmetleri deruhte eden kimselerin bugününe bakınız! “Günah keçisi” gibiler, onun bunun nezdinde. Sanki, her kusurun arkasında onlar var. Sanki onlar varsa, ötekine, oynayacak meydan dar!


Gönül işi olan bir meselenin mimarı da, gönüldür. Böylelerin sermayesi, ömürdür.
Evet, dâvâsına nice ömrü feda etmiş, insanlar...
Her şeyden önce, hizmetlere gönül vermek; yanı sıra ömür vermek her kişinin değil, er kişinin şiarıdır, elbette. “Aşa” değil, “işâ€e koşan; ücrete değil, hizmete talip olan kimselere imrenmemek mümkün mü?
İmreniriz imrenmesine de, onların yerlerine kendimizi koyamayız bir türlü. Bu, fiilen olmadığı gibi, fikren de olmaz; hatta olamaz. Çünkü:
Onlar anadan, yardan, serden geçerken; biz maldan, mülkten, servetten; makamdan, mevkiden, şöhretten geçemeyiz de ondan.
Bir tarafta, dünya-ahiret bizim selâmetimiz için yananlar, yıkılanlar; diğer tarafta ise, dünya nimetlerinin her çeşidini kemal-i afiyetle tıkınanlar. Sonra da kalkıp, bozuk plâk gibi, hizmet gören insanların kusurlarına takılanlar!..
Dikkat edelim; insanların kusurundan söz ediyoruz!


Öyle ya, insan olup, kusursuzu olur mu?
Canlarını hizmetine vakfedenin, pek tabiî ki, benden üstün yönü çok. Böyle olmakla beraber, bunlar, melek değiller ki! Onlar da yanılır, onlar da takılır, onlar da dökülür; onlar da aldanır; sırası gelir, onlar da hata yapar diz boyu.
Ve nihayet…
Onlar da ölür.

Birçok şeyin ifratından problemler doğuyor; yıllar yılı kazanılan muhabbetler soğuyor.
Neden?
İfrattan, sevgide haddi aşmaktan ve insanları âdeta kutsamaktan.
İnsan olan bir “insan”a melek gibi bakarsan; hadde sığmaz ölçülerde meziyetler ararsan; düşüncene ters gelince varıp ona dalarsan; zannederim, bu dostluğu (!) izah etmek zor olur.


Dün, yere-göğe sığdıramadığın; kerelerce hizmetini saydığın; gönlünün en derin makamına koyduğun insanları ne oldu ki, dünden bugüne limon gibi sıkıp, şöyle bıraktın.
Aldanmamak gerekir, dost postuna girenlerin sözüne!
Vicdanen düşünelim: Hangi şeyde sıfır hata olur ki?
Hepimiz, ticaretimizde, siyasetimizde, üretimimizde ve idareciliğimizde bir hata, bir başarısızlık, bir risk yüzdesini mutlaka dikkate alırız. Bu şekilde başarıya varırız.


Kendimize tanıdığımız toleranstan başkasını mahrum etmek reva mı?
Biz kardeşiz.

Bizim kardeşliğimiz, muhabbet üzerine müesses.
Bizler, “birbirinde fâni olma” mesleğinin hadimleriyiz.
Şu dünyanın hangi şeyi, kime bâkî kalmış ki?

Hizmet adına yapılacak çok iş var; ecel gelip, kapımızı çalmadan evvel.
İşimize bakalım…


Ali Rıza AYDIN

teşekkürler çok beğendim çün + 10


Yazarlardan

MollaCami.Com