Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
~~ ~~ Kutlu Annelerimiz ~~ ~~
Peygamber, müâminler için kendi nefislerinden daha evladır ve onun zevceleri de onların anneleridirâ¦(Ahzab Suresi, 6)
Rabbâine yakın insanın üzerinde Oânun sıfatları tecelli eder. Kadın ya da erkek, eşinde Allahâın tecellisi olan aklı ve güzel ahlakı gördüğünde, gerçek aşkı yaşar. Allah sevgisi ve rızası üzerine kurulan evlilikte farklı bir tutku ve aşk olur. Kurâanâın, âEşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıtâ (Vakıa Suresi, 37) ayetinde söz edilen, cennet ehline has bir duygudur tutku. Dünya hayatında nefsin heva ve hevesi anlamına gelen tutkudan kuşkusuz tamamen farklıdır.
Mümin kadın ve erkeğin, Allah aşkından kaynaklanan ve ruhlarını açan derin aşk, dünyevi aşklar gibi geçici ve sonlu değildir. Bu özel duyguyu Allah, inananlar için yaratır, yalnızca onlara yaşatır. Sonsuzluğa kilitlenmiş bir aşktır bu ve sonsuz ahiret hayatında da sürer.
Evlilik, Allah sevgisi ve hoşnutluğu üzerine kurulmalı; insan samimi olarak takvayı aramalı. Aksinde Allah mutluluk vermez. İnsanların büyük çoğunluğu bunu aramadıkları, beklentileri dünyevi ve nefsani olduğundan mutsuzdur. Bizler, evliliğe bakış açımızın nasıl olması gerektiğini, Kurâanâdan ve Peygamberimiz(sav)âin hayatından öğreniriz.
âAlemlere Rahmetâ Peygamberimiz (sav) şakacı, güzel ve hikmetli espriler yapan bir insandı. Çok yakışıklıydı; tertemizdi ve hep gül kokardı. Yüzü pembe-beyaz, gözleri simsiyah ve sürmeli, sakalı siyah, kirpikleri uzun ve kıvrıktı. Ortadan ayırdığı ve zaman zaman ördüğü simsiyah saçları omzuna kadar uzanırdı. Vefatı sırasında bile saçlarında çok nadir beyaz vardı. Boynu kalın, omuzları genişti. Acı bir güce sahipti; bölgenin en ünlü ve güçlü pehlivanını bir karşılaşmada birkaç kez yere vurduğu rivayet edilir.
âBana 3 şey sevdirildi; gözümün nuru namaz, güzel koku ve kadınlarâ buyurur Peygamberimiz (sav). O, gerçek aşk ve tutkuyu en güzel ve en derin yaşamış insandı. Eşlerine çok düşkün ve onlara karşı sevgi doluydu. Eşlerinde Allahâın tecellisini görerek, onlara gereken değeri vermiş, Bazı kişiler onun çok evlenmiş olmasını kendilerince eleştirirler. Oysa bunu sevgili Peygamber(sav)âine Allah nasip etmiştir. Peygamberimiz (sav) ile evlilik, eşleri için çok büyük bir nimetti. Onun yanında çok güzel eğitilir, onun vesilesiyle kalpleri temizlenirdi. Bu yüzden onlar Ezvâc-ı Tâhirâtâtır, âtemiz zevcelerâdir.
Bediüzzaman Ezvâc-ı Tâhiratâı, âesrar-ı din (dini sırlar) ve ahkâm-ı şeriatın (şeriat hükümlerini) hameleleri (yüklenenler) ve râviler (hadis nakledenler)â olarak tarif eder. Ve dinin sırlarının ve hükümlerin yarısının onlardan geldiğini ifade eder. (7. Mektup)
Peygamberimiz (sav)âin eşleri, onu Allahâın tecellisi olarak görür, ona büyük aşk ve sevgi duyarlardı. Peygamberimiz (sav) ile evlenmelerinin asıl amacı Allahâın rızasını kazanmaktı. Bu halis ve tertemiz hanımlar -Allahâın dilemesiyle-sonsuza kadar onunla beraber olacaklardır.
Peygamberimiz (sav), ikindi namazından sonra eşlerini teker teker ziyaret eder, hatırlarını sorar, geceyi ise -genellikle- sırayla birinin yanında geçirirdi. Peygamberimiz (sav)âin geceyi geçireceği eve diğer eşleri de gelir, o, yatsı namazından dönünceye kadar aralarında konuşur, sohbet ederlerdi.
Peygamberimiz (sav), eşleri arasında son derece adaletliydi. Bu konuda Hz. Aişe (ra) şöyle söyler:
âResulullah (sav) adalete riayet eder ve derdi ki: âEy Allahâım. Bu taksim benim iktidarımda olanda yaptığım bir taksimdir. Senin muktedir olup benim muktedir olmadığım şeyden dolayı beni levmetme (kınama).â (Ebu Davud., nikah 39, (21347); Tirmizi. Nikah 42, (11407); Kütüb-i Sitte)
Peygamberimiz (sav), eşleri arasında en çok 25 yaşında iken evlendiği Hz. Haticeâyi severdi. Hz. Haticeânin, evlendiğinde 40 yaşında olduğu iddia edilse de 27 yaşında olduğu rivayeti gerçeğe daha yakındır. Çünkü 40 yaşındaki bir kadının öyle sıcak bir iklimde ve o günün koşullarında 6 çocuk doğurması zordur. Allah Resulü 25 yıl yalnızca Hz. Hatice ile mutlu bir hayat yaşamış, çok yaygın bir adet olduğu halde onun üzerine ikinci bir kadınla evlenmemişti. Sevgili eşinin ölümünden sonra da onu hiçbir zaman unutmamıştı. En ufak bir hatıra, onu sevgi ve rahmetle anmasına vesile olurdu.
Hz. Haticeânin ölümünden sonra bir gün kız kardeşi Hale, Peygamberimiz (sav)âi ziyarete gelir. Sesini içeriden işiten Peygamberimiz (sav), sesi Hz. Haticeânin sesine benzediği için heyecanlanır ve âbu gelen muhakkak Haleâdirâ der. Yanında bulunan eşi Hz. Aişe, âölen bir kadını böylesine hatırlamanın ne manası var, Allah sana daha hayırlı zevceler verdiâ der. Resûlullahâın (sav) cevabı şöyledir: âHayır, gerçek senin dediğin gibi değildir; kimse bana inanmadığı zaman bana inanan o idi, herkes Allahâa ortak koşarken o Müslümanlığı kabul etmişti, benim hiçbir yardımcım yok iken o bana yardım ediyordu!â
Hz. Hatice, insanlara yakın, soğuk durmayan, ötekileştirmeyen, ayrım yapmayan, köle vasıflı insanları kendi özel misafirleri gibi ağırlayan annemiz. Peygamberimiz (sav)âin ilk vahiy halinde duygusal davranmayıp, onun halini çözmeye çalışan kutlu kadın. Onun vahiy anındaki heyecanına ortak olur, aynı zamanda onu rahatlatacak sözler söylerdi. Resulullah (sav)âi her görüşünde ilk kez görüyormuş gibi heyecanlanır, âCan Güneşimâ gibi güzel sözlerle karşılardı. Onun hissettiklerini hisseder, onu korur ve onunla aynı mekânı ve yalnızca onu yaşardı. Kuşkusuz onun güzellikleri, Peygamber Efendimiz (sav)âde de aynı incelik, fedakarlık ve vefa ile karşılık bulurdu.
Allah aşkıyla yanan mübarek insan Peygamberimiz(sav). Allahâın en güzel tecellilerinden. Onunla evlenmek annelerimiz için çok büyük bir şereftir. Hem dünyada hem de ahirette çok büyük bir şeref. O kutlu kadınlar en güzel seçimi yaparak Allahâın âHabibimâ buyurduğu insan ile evlendiler. O dönemde yaşayan bir kadın için Allahâın sevgilisi ile Allahâın rızasını kazanmak için yapılan evlilik, ibadettir. Dünya ve ahiret nimetidir, iftihar vesilesidir.
Peygamberimiz (sav)âin evliliklerini suç gibi görerek eleştirme nedeni akledememek, aşağılık kompleksi ve ille de o sevgisizliktir. İçi coşku ve aşkla dolu bir insan Peygamberimiz (sav) ve baktığı her şeye o aşkla bakıyor. Gül yetiştiriyor, güle o aşkla bakıyor, o aşkla onları kokluyor, gözleri doluyor. Torunlarını o aşkla kucaklıyor, o aşkla seviyor. Allah, kalbine gerçek aşkı ve insan sevgisini yerleştirmiş.
Eleştirenlerin evlilikten anladıkları ise bambaşka bir şey. Allah aşkından gafletteki erkek için evlilik; yemeğini pişiren, çamaşırını bulaşığını yıkayan, evi temizleyen, çocuk doğurup büyüten ve diğer isteklerini karşılayan bir kadınla resmi birliktelik. Kadın için de maddi-manevi isteklerini tatmin eden bir erkekle birlikte süren ortak bir hayat. Her ikisi için ise genel olarak evlilik; balayı döneminin bitmesiyle sevgi ve saygının da sona erdiği, birlikte kavga edeceği, boğuşacağı, çirkin sözlerle tartışacağı biriyle ortak yaşamak.
Peygamberimiz (sav) gerçek aşk ve muhabbeti doruğunda yaşamış insan. Onunla, o mübarek insanla evlenerek en hayırlısını yapmış annelerimiz. Sonsuza kadar Peygamberimiz (sav)âle yaşayacaklar. Böyle büyük bir nimeti, böyle bir güzelliği neden tercih etmesinler? Dünyanın yok olmayacak nesi var? Dünyanın nimetleri binlerce kat fazla da olsa, Allahâın sevgilisine ve onunla sonsuz mutluluğa tercih edilir mi?