Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


>>sizce en ilginç hayvan .....?>>

soru nerden geldi aklıma derseniz,

şu an bana doğru bir uğur böceği geliyor,

küçücük,kırmızı üstü siyah benekleri var,uçuyor,

daha ne olsun,

eskiden beri ilginç gelir bana....

sizce en ilginç hayvan hangisi?

Denizde ki süslü balıklar :)
Onları izlemeyi seviyorum :D

ben yunusları seviyorum

bana en ilginç bukalemün gelir ::)

Kanguru :)




Kangurugillerin en çok dikkati çeken ortak özelliği, arka bacaklarının ön bacaklarından çok daha büyük olmasıdır. Ancak bazı türler hoplayarak ilerlemeyi bırakıp ağaçlarda yaşamaya başlamıştır ve bu türlerde ön ve arka bacakların büyüklüğü arasındaki fark daha azdır. Dengeyi sağlamak için veya da destek olarak kullandıkları kuyrukları daima uzun, kaslı ve çoğunlukla tüylü olur. Familyaya mensub türlerin vücut yapısı birbirine çok benzesede ölçüleri çok farklıdır. Kafaları küçük ve uzundur.

Bitki koparıp yemek ve destek almak için kullandıkları ön ayaklarında beş parmakları vardır. Arka ayaklarında ise baş parmak eksiktir. İkinci ve üçüncü parmak ise birleşmişdir.

Yaşam Şekilleri
Kangurugiller birbirinden farklı habitatlarda yaşar: Çalılık bölgelerde yaşayanlar, dağlık bölgelerde yaşayanlar ve hatta ağaçlarda yaşayanları vardır. Genelde gece aktif olurlar, ancak bazı zamanlarda gündüzleri de rastlanabilirler. Çoğu türler belli bir sosyal yapısı olmayan gruplar içersinde yaşar.

Kangurular gereken sürata göre iki farklı ilerleme yöntemi uygular: Yüksek süratda arka bacakları ile hoplayarak ilerlerler. Kuyruk havada kalır ve dengeyi sağlamak için kullanılır. Bu şekilde 50km/h hıza ulaşabilirler. Dev kangurular her hoplayışlarında 9 m atlayabilir. Yavaş ilerlerken tüm dört ayaklarını ve kuyruklarını kullanırlar.

Ağaç kanguruları hoplamaz ama çok iyi tırmanır. Kısa kuyruklu Quokka'lar ve Filander daima dört ayak üzerinde gider.

Beslenme

Kangurugiller otoburdur. Yaşadıkları bölgeye göre farklı bitkilerden beslenirler. Diğer kıtalarda, doğada çift toynaklıların doldurduğu yeri Avustralya'da kangurugiller doldurur. Hatta sindirim sistemleri bile onlarınki gibi, özel mikroorganizmaların yardımı ile zor sindirilen bitkileri, bölünmüş mide odalarında sindirmeye yönelik gelişmiştir. Hatta bazen geviş getirirler. Bu iyi gelişmiş sindirim sistemi verimsiz bölgelerde de yaşayabilmelerini sağlar.

DENİZ ANASI
İzninizle deniz anaları hakkında biraz bilgi paylaşmak istiyorum.



Denizanaları

Denizanaları , Cnidaria (=Coelenterata) şubesinin Scyphozoa takımına ait canlılardır. Sycphus , kadehe benzer ; zoa kelimesinin de hayvan anlamına gelir. Böylece bu canlıları ‘ kadehe benzeyen hayvanlar ‘ diye adlandırabilinir. Yalnız kadehe değil ; kase,borazan, kubbe ,tabak ,küp ve piramite benzeyen deniz anası türlerini de görmek mümkündür…Bu omurgasız canlılar , Yunanlılar tarafından ‘ kızınca sokan ‘ anlamına gelmektedir;çünkü gerçekten de , rahatsız edildikleri zaman ,yakıcı kapsülleriyle ‘ rahatsız edici’ olabiliyorlar.

Denizanaları ve Hidroidler

Ülkemiz denizlerinde zehirli omurgasız hayvanlar grubuna giren canlı türlerinin sayısı oldukça az. Bazılarının zehir etkisi hafifken, az bulunan birkaç tür ciddi zehirlenmelere yol açabilir; fakat öldürücü zehir etkisine sahip canlılar ülkemiz kıyılarında yaşamaz. Ülkemizde en sık görülen zehirli omurgasız hayvan, denizanası (Aurella aurita). Bunun yanında dalış yapanların en sık rastladığı tür de deniz çıyanı (Hermodice carungulata).

Denizanalarının, hidroidlerin ve mercanların içinde bulunduğu şubeye Cnidaria (Knidliler) denir. Şubenin bu adı almasının nedeni, vücut üzerinde çeşitli yerlerde bulunan ve "knidoblast" denen zehir hücreleri. Kapsül biçimindeki bu hücrelerin içinde "nematosist" denen ve kıvrılmış tüp şeklinde yakıcı bir yapı bulunur. Herhangi bir uyarıyla (örneğin bir canlının teması) hücre patlar ve zehir temas eden canlıya geçer. Bir denizanasında bu zehirli hücrelerden binlercesi bulunur. Zehirlenmenin etkisiyse dokuya temas eden nematosistlerin miktarına bağlıdır. Araştırmalara göre temas sonucunda nematosistlerin %25'i patlar.

Bazı hidroid türleri zemine yapışık yaşarlar ve bitkiye çok benzerler. Birçok dalgıç tarafından bitki zannedilen ve zehirli olduğu pek bilinmeyen bu hayvanlara temas sonucunda zehir, temas eden kişinin vücuduna aktarılır. Zehirin etkisi türlere göre değişmekle birlikte genelde insanlar için büyük tehlike yaratmaz. İlk temastan hemen sonra iğne batıyormuş gibi bir acı hissedilir, ardından kaşınmalar başlar. Zamanla ağrının etkisi geçer.

Denizanaları türleriyse denizlerde zemine bağlı olmadan suda hareket halinde yaşarlar. Hareketleri daha çok akıntılara, gel-git hareketlerine bağlıdır. Vücut yapıları şemsiye şeklindedir. Şemsiyelerinin ucunda çok sayıda nematosistin bulunduğu uzantılar vardır. Ana besinlerini planktonlar oluşturur. Bunun yanında büyük türler, küçük balıkları avlayarak beslenirler. Genel olarak saydam olan bu hayvanlar bazen kirli-beyaz, mavi-beyaz olarak da görülürler.

Türkiye denizlerinde en sık rastlanan denizanası türü olan Aurella aurita, denizle ilişkisi olan herkesin bildiği bir tür. Ortalama 25-30 cm olan vücut çapları en fazla 50 cm'yi bulur. Üreme dönemlerinde üreme organlarının rengi, mor-menekşe rengini alır. Tüm denizlerimizde bulunurlar. Bu türün yol açtığı zehirlenmeler, genelde hafif kaşıntılar ve kızarıklarla atlatılır.

Kıyılarımızda rastlanan diğer bir denizanası türü Rhisostoma pulmo'nun vücut yapısı da çan şeklindedir. Bu türde uzantılar bulunmaz. Nematosistler ağız kolları üzerinde ve şemsiyenin çevresinde bulunurlar. Denizlerimizde yaşayan en büyük denizanalarından biridir. Vücut çapı 70 cm'yi bulabilir. Planktonlarla beslenirler.

Rhopilema nomadica ise kıyılarımız için yeni bir denizanası türü. Dış görünüşü Rhisostoma pulmo'ya çok benzeyen bu tür Mersin - Taşucu'nun doğusunda, özellikle yaz aylarında daha fazla görülür ve yüzücüler, balıkçılar ve dalgıçlar için potansiyel tehlike oluşturur.



Denizanası ve Hidroidlerin Yol Açtığı Zehirlenmeler

Belirtiler: Türlere, mevsime, nematosistlerin nüfuz ettikleri bölgeye, deriye nüfuz eden nematosist miktarına, zehirleyen türün büyüklüğüne, bireyin bağışıklık sistemine ve yaşına (çok yaşlılar ve çok gençler daha hassastır) göre değişiklik gösterir. Genel olarak hidroid kaynaklı zehirlenmeler lokal deri tahrikleriyle kendilerini gösterir. İlk anda ortaya çıkan kaşıntı hissi birkaç saat içinde sona erer. Knidlilerin uzantılarına temas eden bölge kızarır; su toplanması veya hafif bir kanama da görülebilir.

Ciddi zehirlenmeler kas krampları, karında sertlik, dokunma hissinde ve sıcaklığın algılanmasında azalma, mide bulantısı, kusma, ciddi sırt ağrısı, konuşma zorluğu, istemsiz kas kasılmaları ve nefes alma zorluğuna neden olabilir. Ölüm olaylarına ender olarak rastlanır, fakat Akdeniz'de yaşayan türler çok kuvvetli toksinler içermediklerinden böyle bir tehlikenin olmadığı varsayılır.

Tedavi Yöntemleri: Tedavi yöntemleri uygulanırken acının hafifletilmesi ve zehir etkisinin azaltılması yönünde hedefler gözetilmelidir. Dünyanın pek çok bölgesinde Knidlilerin neden olduktan zehirlenme olaylarındaki en yaygın tedavi, lokal olarak amonyak ve sirke uygulanmasından ibarettir. Ama genel olarak yapılması gereken işlemler şöyle:

Deri hemen deniz suyuyla hafifçe yıkanmalıdır. Kesinlikle tatlı su veya buz kullanılmamalı ve deri asla ovuşturulmamalıdır. (Tatlı su kullanımı derideki patlamamış zehir hücrelerinin patlamasına neden olabilir).

Acı veya kaşıntı sona erene kadar sirke, % 40-70'lik alkol veya amonyak uygulanmalıdır. Tavsiye edilen bu çözeltilerin bulunamaması durumunda idrar da kullanılabilir.

Eğer deride gözle görülebilen uzantılar, iplikçikler vs. varsa çıplak elle dokunmadan bir cımbız yardımıyla deriden uzaklaştırılmalıdır. Bu uzantıların alınması sırasında mümkünse bir eldiven giyilmelidir. Uzantılar alınırken tahriş olan bölgeye kuru kum serpilerek bölgenin daha sonra bir havlu yardımıyla çok bastırmadan silinmesi de yararlı olabilir.

Tahriş olan bölgeye tekrar sirke uygulanmalıdır (15 dakika boyunca). Ağızdan alınacak antihistaminik bir ilaç ve tahriş olan bölgeye uygulanacak topikal bir krem yararlı olabilir.

Eğer uzantılar gözle temas ettiyse, gözler en azından 1-2 litre tatlı suyla yıkanmalıdır.

İki Çeşit Denizanası

Denizanalarında genel olarak iki çeşit vücut şekli var. Birincisi ismini Yunan mitolojisindeki Medusa’dan alan medüz, diğeri ise polip şeklinde bir vücut yapısına sahip olanlar. Medüzler bir çanı andırıyor ve su içinde serbestçe hareket edebilme yeteneğine sahipler. Polip diye sınıflandırılan denizanası ise tüp şeklinde ve serbestçe hareket edemiyor.



Birçok balıkadam, bazı büyük denizanalarının derin sularda adı konulmamış bir bale gösterisi yaptığına şahit oluyor. Oysa denizanaları, hareket edebilen öteki canlılarda bulunan ‘sert omurga’dan yoksunlar. Öyleyse nasıl hareket edebiliyorlar? Denizanalarında biri vücudun dış kısmını, öteki de sindirim ve dolaşım sisteminin bulunduğu iç kısmı kaplayan iki doku tabakası var. Bunların arasında ise mesoglea denen jel benzeri bir katman bulunuyor. İç ve dış tabakanın sıkışması sonucunda mesoglea’da sıkışıyor ve denizanasının içindeki su bir jet motoru gibi dönüp, ağızdan dışarı çıkıyor. Sonra da denizanası eski şekline dönüyor. İşte denizanalarının sualtındaki ritmik hareketleri, birbirini izleyen bu kasılma-gevşeme hareketlerinin bir sonucu. Polip şeklindekiler ise, bir yere tutunmuş oldukları için kısıtlı hareket etme imkânına sahipler.


Denizanasının Av Saati


Besin girişi ve boşaltım, vücudun dışa açılan tek kapısı olan ağız yoluyla yapılıyor. Peki denizanası besinini, yani avını nasıl yakalıyor? Yüz milyonlarca yıldır var olabilmeyi başarabilmiş olan denizanalarının çoğu, doğada bir tek kendi şubelerinin yani Cnidaria şubesi üyelerine özgü mükemmel bir silaha sahip.

Nematosist adı verilen bu yakıcı silah, denizanasının saçaklarındaki cnidosit isimli özelleşmiş bir hücrenin yapısında bulunuyor. Etkili bir silah olan nematosist’in içerdiği zehir sayesinde bir denizanası oldukça büyük avlar bile yakalayabiliyor. Cnidosit hücrelerinin içerisinde kıvrılarak katlanmış şekilde duran bu silah, yine bu hücrelerde bulunan bir tetiğin av tarafından harekete geçirilmesiyle yaydan çıkan bir ok gibi ava saplanıp onu bir anda felç ediyor. Denizanasının bu silahı bazen insanlar için de tehlike yaratabiliyor. Mesela Tropikal Pasifik sularında yaşayan Physalia cinsi bir denizanası, insanları birkaç saniyede felç edip ölümcül sonuçlar doğuracak kadar etkili nematosist’lere sahip.

Bazı denizanası türleri ise koloniler halinde gözlemleniyor. Çeşitli özelliklere sahip polipler ve medüzler bir araya gelip tek bir birey halini alabiliyor ya da poliplerin oluşturduğu kolonilere rastlanabiliyor. Koloniyi oluşturan bireyler, hareket, savunma, beslenme ve üreme işlevlerini kendi aralarında bölüşerek tek bir canlının organlarıymış gibi hayatlarına devam ediyorlar.

Taraklı Denizanaları

Vücut şekilleri itibarıyla ötekilere benzeyen, ama onlardan farklı olan bir başka tür denizanası daha var ve bunlara ‘taraklı denizanası’ deniyor. Bilimsel adı ‘ktenefor’ olan bu canlılara taraklı denizanası denilmesinin sebebi ise sekiz sıra halinde kirpiklere sahip olmaları.

Taraklı denizanaları, öteki türdeşlerinde bulunan nematosist silahına sahip değiller, ama siz yine de dikkatli olun. Eğer bir gün “nasıl olsa nematosisti yok” diye bir taraklı denizanasını ellerseniz ve derinizde kızarıklar oluşursa bizi suçlamayın lütfen. Çünkü onlar zekiler ve midelerine indirdikleri öteki tür denizanalarının zehirli saçaklarını saklayıp, sırası geldiğinde bunu kendi yararları için kullanıyorlar.

gözyaşı teşekkürler,

ilginç bulduğunuz hayvanı sizde tanıtın lütfen, ::)

ben bu denızanasını gördükten sonra daha ilginç bi hayvan düşünemıyorum ama yınede küçücük bedenlerıyle buyuk işler başaran karıncaları unutmamak lazım

şu yeni aldıgım balık çok ilginç...
yanına kendi cinsnden bile koysan yiyomuş...
acaba ajan falanmıki....

balık pirana olmalı

:D

MERCANLAR

[img width=580 height=435]http://www.sifalitaslar.com/images/mercan_6.jpg[/img]


[img width=580 height=435]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/5/56/Brain_coral.jpg[/img]


[img width=580 height=435]http://img505.imageshack.us/img505/4055/image002kf7.jpg[/img]


[img width=580 height=435]http://www.bahcesel.com/photosel/data/583/mercan5.jpg[/img]


[img width=580 height=435]http://www.bahcesel.com/photosel/data/583/mercan3.jpg[/img]


mercanlar akdeniz,kızıldeniz gibi sıcak denizlerin dibinde yaşarlar.yumuşak mercanlar,boynuzsu mercanlar,dikenli mercanlar gibi çeşitleri vardır.mercan iskeletlerinin binlerce yıl boyunca bir yerde toplanması sonucunda mercan kayalıkları meydana gelir.

Mercan katılıkta taş gibidir, denizin dibinde ise adeta bitki gibi biter. Denizin diplerinde rengarenk çiçek bahçelerini andırırlar. Suyun yüzünden yukarı çıkıp kuruyunca katılaşıp toprak olur. Bu özelliklerinden dolayı mercanlar uzun yıllar denizlerde büyüyen taş haline gelmiş çiçekler olarak sanıldılar. Günümüzde ise mercanlar, omurgasız hayvanlar sınıfında incelenmektedir.

Kaynaşan mercan iskeletlerinin zamanla deniz yüzeyine kadar yükselerek meydana getirdikleri uzun mercan kayalarına resif denir. Bazan da halka şeklini alarak ortası deniz olan adalar meydana getirirler. Bunlara da atol denir. Mercan kayalıklarının meydana gelebilmesi için suyun ılık olması lazımdır. Norveç batı sahillerinde olduğu gibi soğuk iklim bölgelerinde de mercan kayalıklarına rastlanmaktaysa da, mercan kayalıklarının en çok bulunduğu yerler; Afrika'nın doğu sahillerinden Büyük Okyanusdaki Hawaii Adaları arasındaki bölge ile Bermuda'dan Brezilya'ya kadar olan bölgelerdir. Akdeniz'de de çalı veya ağaç biçimli koloniler halinde, 200 metrelik derinlerde bulunurlar.


Taşsı mercan (Scleractinia)Üç tip mercan kayalığı vardır. Bunlardan birincisi sahile yakın bölgelerde bulunur. İkincisi sahilden uzakta açık denizde, üçüncü de sığ sularda bulunur. En meşhur mercan kayalıkları Avustralya'nın kuzeydoğu sahillerinde bulunan ve uzunluğu 2000 km olan Great Barrier Reef'tir. Mercanların renk ve görünüşleri çeşitlidir. Çimen, yelpaze, ağaç dalı şeklinde olanları vardır. Kırmızı, yeşil, turuncu, beyaz, çizgili ve desenli de olabilirler


Mercan poliplerinin gözleri ve beyinleri yoktur. Gün boyunca gizlenirler ve sadece gece avlanmak için dışarıya çıkarlar. Yiyeceklerini yakalayabilmek için ağızlarını çevreleyen dokunaçlarından zıpkın benzeri zehirli oklar fırlatırlar. Son derece etkili bir savunma aracı olan oklardaki zehir poliplerin vücudunda üretilmektedir



Kızıldeniz iki büyük çöl arasında kalan bir denizdir. O bölgedeki hava kuru ve verimsizdir. Kızıldeniz'e hiçbir nehir ya da başka bir tatlı su boşalmaz, yani buraya hiçbir yerden oksijen ya da nitrojen ulaşımı yoktur. Normal şartlarda bu denizin verimsiz ve çevrildiği karalar gibi bir çöl olması gerekirken, Kızıldeniz'de tüm çeşitleriyle mercanlar bulunur. Zor şartlara rağmen burada yaşamayı başaran mercanların bu başarısı, Zooxanthellea denen bir alg türü ile yaptıkları "ortak bir yaşam" ile gerçekleşir. Zooxanthellea, fotosentez yapan bir algdir. Mercan bu alge barınacak bir yer sağlar ve aynı zamanda bu algden birazını yer. Mercanlar gündüz içlerine kapanırlar, dışarıda sadece iskeletleri kalır. İşte bu zamanlarda alg, mercan iskeletinin arasında düşmanlarından korunarak güneş ışığıyla fotosentez yapar.


Denizde ki süslü balıklar :)
Onları izlemeyi seviyorum :D


evet bende resim gibiler hepsi.
bana bukalemun hep ilginç gelmiştir renk değiştirdiği için.. ;)

kelebek çok ilginç gelir...
onca güzellik...meydana çıkmak için onca çaba...
sonra bi kaçgünlük ömür...


balık pirana olmalı
ya zaten sonunda öldü.diger rahmetlilerin hep ismi vardı.bu adsız öldü.salyangozun içine girmiş,suyun içindeki,daha önce girdiginde çıkmıştı.bu sefer 1 gün bekledim çıkmadı,2 gün bekledim çıkmadı,baktımki,sizlere ömür olmuş.bundan sonra balık beslemeyi düşünmüyorum sonuncusundan sonra.
artık küçük kaplumbagalar var onlara merak saldım şimdilik. ;D ;D ;D ;D

ömürsün kardeşim sen yaa.... ;D ;Ddemek 2 gün bekledin haaaa...

allah razı olsun baya bi güldüm ya...

bende hep keklik, tavşan gibi av hayvanlarını merak etmişimdir.


Smart Oyun

MollaCami.Com