Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


lithuim nedir?

Lityum (Eskalith, Lithonate, Lithotabs, Cibalith-S) bipolar-I bozukluğun kısa dönem ve profilaktik tedavisinde en sık kullanılan ilaçtır. Lityum %70-80 hastada bipolar I bozukluğun kısa dönem tedavisi ve profilaksisinde kulanılmaktadır. Manik ve depresif hecmelerin her ikisinde yalnızca Lityum tedavisine yanıt vermektedir.

Terapotik konsantrasyonunda Lityum tedavisine yanıt alınması en az 3 hafta gerektirmesine rağmen neredeyse manik hastaların %80’i Lityum tedavisine yanıt vermektedir.

FDA tarafından onaylanmamasına rağmen Lityum Bipolar I Bozukluğun depresyonunda etkilidir.

Lityum ile koruma tedavisi Bipolar I hastalarda manik ve depresif hecmelerin sıklığını, şiddetini ve süresini belirgin şekilde azaltmaktadır. Bipolar I bozukluğun depresyon ve manik hecmesinin 2. hecmesinden sonra Lityum koruma tedavisi başlanmalıdır. Adolesanlada, aile öyküsünde bipolar I hastalık bulunanlarda, yüksek özkıyım riski olanlarda, ilk atağı manik hecme olanlarda, kötü destek faktörü olanlarda, ilk hecmeye neden olabilecek presipitan faktörü olmayanlarda, 30 yaş ve üstü hastalarda, ilk hecmesi hızlı başlayanalrda ve erkek hastalarda birincil hecmeden sonra Lityum tedavisi başlanmalıdır.

Eğer tek başına lityum tedavisi yetersiz kalırsa kilinisyen Carbamazepine (Tegretol) veya Valproate (Depakene) ile destek tedaviyi düşünmelidir.

Şizoaktif bozukluğun (bipolar tip) tedavisinde Lityumun kesinlikle yeri vardır. Majör depresif hecmede Lityumun primer endikasyonu hasta tek başına antidepresan tedaviye yanıt vermediğinde tedaviye eklenmesi şeklindedir. Birçok çalışma antidepresan tedaviye yanıt vermeyen hastaların %50’sinin Lityuma yanıt verdiğini belirtmektedir.

Şizofrenik hastalarda antipsikotik tedaviye Lityum eklendiğinde bulguların 1/5 – 1/2’si azalmaktadır. Bazı şizofrenik hastaların aralıklı saldırgan patlamalarını da Lityum tedavisi ile azaltılabilir.

Lityum şizofrenik hastalarda, hapishane mahkûmlarında, mental retarde hastalarda, saldırgan patlamaların tedavisinde kullanılır. Kafa travması ve epilepsiye bağlı saldırganlıklarda lityumun başarısı düşüktür. Saldırganlığın tedavisinde kullanılan diğer ilaçlar antikovülzanlar, beta-adrenerjik reseptör antagonistleri ve antipsikotiklerdir.

Lityum tedavisinin en yaygın yan etkileri gastrik rahatsızlık, kilo alımı, tremor, yorgunluk ve hafif bilişsel işlevlerde bozukluktur. Kilo alımı lityumun karbonhidrat mekanizması üstünde az bilinen etkisi sonucu oluşmaktadır. Kilo alımı lityumun neden olduğu ödem sonucu da olabilir.

Lityum tedavisi alan hastalarda şiddetli tremor geliştiği zaman, lityum zehirlenmesi olasılığı düşünülmelidir.

Lityum kulanımı disfori, spontanite yokluğu, reaksiyon zamanının uzaması ve hafızanın bozulmasına neden olabilir.

Lityumun böbrekteki en yaygın yan etkileri sekonder polidipsi ile birlikte poliüridir. Poliüri antidiüretik hormonun etkilerinin lityum tarafından antagonize edilmesi ile oluşur, böylece böbrekteki distal tubüllerden sıvı emilimi düşer. Lityumun çok nadir görülen ancak en ciddi yan etkisi glomerulonefrit, interstisyel nefrit ve renal yetmezliğe neden olabilmesidir.

Lityum tiroid işlevlerinin dolaşımdaki tiroid hormonlarının konsantrasyonlarını etkileyerek benign ve geçici bir şekilde azaltarak etkiler. Guatr (%5), benign reversibl exoftalmus ve hipotiroidizm ( hastaların %7-9’u) lityum tedavisinde görülebilir. Eğer hipotiroidizm gelişirse Levotiroxine (Synthroid) tedavisine başlanmalıdır. Lityum tedavisi altındaki kişilerde TSH düzeyleri her 6 yada 12 ayda bir bakılmalıdır.

Lityumun kardiyak etkileri, hipokaleminin EKG (elektrokardiogram) deki etkilerine benzer ve intraselüler potasyumun lityum iyonu ile yer değiştirmesine bağlıdır. EKG deki en yaygın değişiklik T dalgasının düzleşmesi veya tersine dönmesidir. Değişiklikler benigndir ve lityum vücuttan atıldıktan sonra ortadan kalkar. Lityumun sinus nodundaki pacemakeri baskılaması nedeniyle lityum tedavisi bayılma episodları ile sonuçlanan, sinus disritmine neden olur. Bu nedenle hasta sinus sendromu olan kişilerde lityum tedavisi uygulanmamalıdır.

Lityum tedavisinde doza bağlımlı olarak çeşitli deri yan etkileri görülmektedir. En sık görülen etkileri akneiform, foliküler ve makülopapüler döküntüler, pretibial ülserasyonlar ve psöriazisin kötüleşmesidir.

Lityum zehirlenmesinin erken belirti ve bulguları tremor, disartri ve ataksi iken geç belirtileri bilinç bozukluğu, muskuler fasikülasyonlar, myoklonus, nöbetler ve komadır. Lityum düzeyi ne kadar yüksek ve bu yükseklik ne kadar uzun sürerse bulguların kötülüğü o kadar yüksektir. Lityum zehirlenmesi kalıcı nöronal hasar ve ölüme neden olabileceği için acil müdahale gerektiren bir durumdur. Tedavide lityumun kesilmesi ve dehidratasyonun önlenmesi esastır. Ciddi durumlarda lityumun vücuttan atılması için hemodializ etkili olabilir.

Lityum yaşlılar için güvenilir ve etkili bir ilaçtır. Gebe kadınlar; Erken çalışmalar ilk trimesterde lityuma maruz kalmış yenidoğan bebeklerin %10’unun majör konjenital anomaliler gösterdiğini belirtmişlerdir. En sık malfarmasyon kardiyak sistemde olmakta ve triküspid kapağın Ebstein anomalisiydi. Doğumdan hemen önce lityum kesilmelidir ve doğumdan sonra postpartum mizaç bozuklukları riski oluşmaya başladığı süre içinde ve annenin bebeği emzirme isteği doğrultusunda tekrar başlanmalıdır. Emziren annelere lityum verilmemelidir. Bebeklerde lityum toksisite belirtileri, letarji, siyanoz, anormal reflexler ve bazende hepatomegalidir.

Hafif parkinsonizm ataksi ve disartri ( bu son iki bulgu genellikle lityum intoksikasyonun belirtileridir) gibi nadir nörolojik yan etkilerde olabilir.

Lityum alan hastalarda EKT uygulaması gerektiğinde, iki tedavinin bir arada kullanılmasıyla oluşabilecek delirium riskini azaltmak amacıyla, EKT başlamadan 2 gün önce lityum kesilmelidir.

Lityum tek değerli bir iyondur, karbonat tuzu şeklinde hızlı etkili ve yavaş salınımlı ağızdan verilebilen preparatları vardır. Plazma konsantrasyonları; akut mani tedavisi için 0,6 – 1,2 Eq/L’dir. Yüksek lityum düzeyleri yüksek toksite riski taşıdığı için genellikle 1,5 mEq/L üstü lityum düzeylerini aşmamak gerekmektedir.

Fazla sodyum alımı (örneğin dietteki ani değişiklikler) lityum düzeyini düşürebilir. Tersine çok düşük sodyum (örneğin fad dietler) da lityum düzeyini toksik düzeylere arttırabilir.


Sağlık Rehberi

MollaCami.Com