Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bayram; mânâsını bilenler için bayramdır

Bayram, mânâ olarak ihsan, ikram, iyilik, sevinç demektir. Bayram günleri, Cenab-ı Hak kullarına birçok ikram ve ihsanda bulunur. “Ben sizleri bağışladım.” hitabını mü’min kullarına bayram günü yapar.


Bayramlar Müslümanların birbiri ile kaynaştığı, küskünlerin barıştığı, fakir fukaranın sevindirildiği neşe günleridir.
Bayram, orucun her gün iftardaki sevinci gibi bir ayın adeta iftar sevinci gibi yaşandığı günün adıdır.

Bayram gecelerini ihya etmek çok önemlidir. Zira bu vakit dilimleri insan hayatına verilmiş çok özel günlerdir.

Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur: “Her kim Ramazan-ı Şerif ve Kurban bayramı gecelerini sadece Allah-ü Teâlâ’dan sevap almayı umarak ihya ederse, kalplerin öldüğü bir günde onun kalbi ölmez.”

Bayram günleri Cenab-ı Hakk’ın ihsanı olan mübarek günler olduğu için ihsan edenin rızası doğrultusunda ihya etmek şarttır.

Dilin kötü söz söylememesi, göz ve kulağın haramlardan uzak durması, eğlence ve isyan yerlerinde bulunmamak, küs ve dargın olmamak gibi haller bayramın edep ve adabındandır. Dolayısıyla Allah’ın mü’min kullarına ihsan ettiği bu mübarek günleri sadece bir tatil gibi değerlendirip, edebe aykırı hareket etmek ayrıca bir sorumluluk ve mes’uliyet getirecektir. Bayram tatillerini, tatil memleketlerinde ve sefahatin içinde geçirmek tam bir gaflet halidir.

Bayram günlerinin bir kısım imtiyazları ve hususiyetleri sebebiyle bu günleri diğer günlerde olmayan o güne has bazı umumî merasimlerle kutlamak gerekir.

Yine bir hadis-i şerifte, “Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan duâ, tövbe reddolmaz. Ramazan bayramının ve Kurban bayramının birinci geceleri, Berat gecesi ve Arefe gecesidir.” buyrulmuştur.

Bayram, Ramazan gittiği için değil, günahlar affolduğu, büyük sevap ve nimetlere kavuşulduğu için kutlanır.

Bir hadis-i şerifte bayram sabahı Müslümanlar namaz için camilerde toplanınca, Allah-ü Teâlâ meleklere, ‘İşini yapıp ikmal edenlerin karşılığı nedir?’ diye sorar. Melekler de, ‘Ücretini almaktır.’ derler. Allah-ü Teâlâ da, ‘Siz şahit olun ki, Ramazan’da oruçların ve namazların karşılığı olarak kullarıma, kendi rızamı ve mağfiretimi verdim. Ey kullarım! Bugün benden isteyin, izzet ve celâlim hakkı için, istediklerinizi veririm’ buyrulmuştur. Bayram, mânâsını bilenler için bayramdır. Hazret-i Ali (ra), “Bugün orucu kabul edilenlerin ve günahları affedilenlerin bayramıdır” buyurmuştur.

Her bayram milletin gönlünde bir huzur ve vatan için ise bir sürur günü olması gerekir. Fakat gerek kendi ülkemizde gerek âlem-i İslâm’ın şu anda içinde bulunduğu durum bayramın manasına uygun değildir. İşte bu yüzden bayramları bayram gibi yaşamak için şahsî bayramımızdan ziyade ülkenin ve bütün mü’minlerin bayramı için dua etmek bir mü’min vasfıdır.

Bayram, Ramazan ayını oruçlu geçiren mü’minlere İlâhî bir ikram ve ihsandır. Zira akıllı insan gününü düşündüğü gibi geleceğini de düşünendir. Dolayısıyla her akıllı insan farz görevini yerine getirdiği bir yıl ailece âfiyet üzere bulunmak anlamına gelen fıtır sadakasını verdiği için sevinir.

Ruhlar bir aylık ramazan orucuyla olgunlaşır. İnsan, ferdî faziletleriyle belli şeyleri Cenab-ı Hakk’tan ister ve Allah da o ferde ihsan eder. Fakat cemaate, topluluğa vereceği şeyler ve ihsanlar için de cemaat olarak istendiğinde verecektir. İşte zor süreçlerden geçen ülkemizin ve âlem-i İslâm’ın, insanlığın genel durumu için toplu bir şekilde Cenab-ı Hakk’tan isteyeceğimiz yegâne günlerden birisi de bayram namazları, bayram günü ve Arefe günüdür.

Bu yüzden bu fırsatları kaçırmamak, şahsi, içtimâî hayatımız ve insanlığın geleceği açısından çok önemlidir.
Cenab-ı Hakk’ın rahmetinin sağanak sağanak aktığı bugünlerde çokça duâ etmek, tövbe etmek aklı başında olanların kaçırmayacağı bir fırsattır.



Yasemin YAŞAR


Ramazan Bayramı

MollaCami.Com