Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Otizm Nedir? Otizm Hakkındaki Tüm Gerçekler...

AYRI VE AYKIRI BİR DÜNYA
OTİZM


Çocuk dendiğinde aklımıza neşe, canlılık, bitmek ve tükenmek bilmeyen bir enerji gelir. Genellikle çevremizde bu tip çocuklarla karşılaşır ve onların oyun ve hayal dünyalarını hayretler içinde seyrederiz.. Aslında çocukları sevimli ve cana yakın yapan bu özellikleridir. Ancak çevresinde olup bitenlere karşı ilgisiz , dış dünya ile adeta bağını koparmış, kendi dünyasında yaşamaya çalışan çocuklar da vardır. Bu çocukların en belirgin özellikleri sosyal ilişki kurmadaki yaşadıkları güçlüklerdir. Bu nedenle bebeklik dönemi sonrası toplum içinde bu çocukları hemen farkedebilirsiniz. Etraflarında örülü o kalın duvarı aşmak hatta bir pencere olsun açabilmek için hayli zorlanacağınız bu çocuklara otistik çocuklar denmektedir.
Yeni doğan her bebek yaşamın ilk günlerinde doğal otistik bir dönem geçirir.Yani çevresindeki insan ve eşyalara karşı ilgisiz ve dışarıdan gelen uyarılara karşı tepkisizdir. Ancak normal gelişim sürecinde bu dönem bir kaç hafta kadar devam eder ve giderek çocuk dış dünyaya açılmaya ve çevresiyle ve özellikle insanlarla ilgilenmeye ve ilişkiye girmeye başlar. Otistik çocukların çoğu normal sayılan ve çok kısa süren bu dönemi bir türlü aşamaz ve dışa açılamazlar. Karşısına anne geldiğinde kimse yokmuş gibi tepkisiz kalan ve adeta bir gülücüğü dahi esirgeyen bu çocuklar dikkatli bir gözlemci tarafından hemen farkedilebilirler

HASTALIĞIN BELİRTİLERİ:

Genellikle bebekliğin ilk iki yılı içinde otizme ait belirtilerin başlaması beklenir. Nadiren bu belirtiler daha geç yaşta da başlayabilir. Otizm belirtileri çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine göre çok farklılıklar gösterebilir. Bebekliğin ilk dönemlerinde annelerin ilk farkettikleri çocuklarının diğer çocuklara nazaran daha az güldükleridir. Annenin bedensel teması, çocuğunu kucaklaması ve öpmesi her çocuğun arzuladığı bir işlev olmasına karşın bu çocukları rahatsız eder. Adeta sevilmekten hoşlanmazlar ve tepki gösterirler. Ana babanın seslenmesine karşı yanıt vermemeleri nedeniyle çoğu aile çocuklarının sağır olduğunu dahi düşünebilir. Çevredeki insanların görünümleri, giyisileri dikkatlerini çekmez. dışarıdan izlendiğinde adeta odada kimse yokmuş gibi davranırlar. İnsanlarla göz göze gelmekten kaçarlar. Yalnızlığı severler ve yalnız bırakılmaya tepki göstermezler. Normalde çocuklar uyumadıkları dönemlerde yatakta kalmak istemez anneden ilgi beklerler. Ancak bu çocuklar uyumadıkları halde saatlerce yatakta sessizce kalabilirler. İlk dönemlerde anne ve babayı diğer insanlardan ayırmakta güçlük çekmelerine karşın yaşları ilerledikçe anne babaya bağlılıkları aşırı derecede artabilir ve ayrıldıklarında yoğun sıkıntı yaşayabilirler.

Otistik çocuklar en çok konuşma gecikmesi şikayeti ile hekime getirilirler. Bedensel gelişimi yaşına uygun olan çocuğun konuşması yaşıtlarına göre oldukça geridir. 5 yaşına geldiklerinde ancak % 50 si tek kelimelerle konuşabilir. Konuşmayı ilişki kurmaktan çok ihtiyaçların giderilmesi için kullanırlar. Bir kısmı ise ileri yaşlarda dahi konuşamaz ya da konuştukları anlaşılamaz. Konuşmanın geriliği yanında bu çocuklarda söylenen sözcükleri tekrarlama ve kelime uydurma gibi konuşma bozuklukları görülebilir. Konuşmadaki bütün bu gerilik ve bozukluklar çocuğun ilişki kurmadaki zorluğunu bir kat daha artırır.

Her yaş çocuğu kendi yaşıtlarıyla oynamaktan hoşlanır. Yaşıtlarıyla bir araya geldiğinde onlarla ilgilenir ve oyun kurmaya çalışır. Otistik çocuklar ise hep yalnız olmayı tercih eder, çocukların içine karışmaz, hep bir köşede yalnız başına oynarlar. Kendi özel davranış biçimleri ile diğer çocuklardan hemen ayırt edilebilirler. Örneğin kendi etraflarında defalarca dönme, tek ayak üzerinde zıplama ve odanın içinde bir köşeden diğerine koşma gibi amaçsızca terarlanan hareketleri vardır. El çırpma, tüm bedeni sallama gibi olağan dışı beden hareketleri dikkat çekicidir. İlgi alanlarının kısıtlılığı nedeniyle belirli oyuncaklarıyla hep aynı biçimde ve tekrar tekrar oynarlar. Evde bulunan bazı nesnelere aşırı ilgi gösterebilirler. Mekanik aletlere ve dönen nesnelere ilgileri büyüktür. Bazı nesnelere karşı duygusal olmayan ve bize göre anlamsız aşırı bağlılıkları vardır. Bir parça sicim ya da gazoz kapağı onlar için vazgeçilmez birer nesne olabilir. Yaşam içindeki olağan değişimlere karşı direnç gösterirler. Ev içinde bir eşyanın yerinin değişmesine izin vermez, eve alınan yeni bir eşyayı kullanmak istemezler. Değişime karşı bu direnç ailenin hayatında kısıtlamalara neden olacak derecede rahatsızlık verici olabilir.

Tepkileri ani ve yersiz olabilir. Öfke patlamaları, kendine zarar verici davranışlar ya da uygunsuz sevinç nöbetleri gözlenebilir. Yaş ilerledikçe çocuğun çevresiyle aktif ilişkiye girmesi artabilir ancak sınır koyamama gibi uygunsuz davranışlar devam eder. Daha ileri yaşlarda zekası normal olan çocuklarda önceden olan olayları detaylı hatırlama ve akılda tutmalar görülebilir. Müzik, hafızada tutma ve okuma gibi bazı özel alanlarda garip ve akıl almaz becerileri olabilir.

Otistik çocukların aile tarafından hekime ilk getirilme nedeni genellikle konuşmalarındaki gecikmedir. Oysa daha ilk yıl içinde çocuğun dış dünyaya kapalılığı ilgili bir anne tarafından fark edilebilir. Kendisi ile dış dünya arasında kalın bir duvar olan bu çocuklar annelerinin gösterdiği sevgi ve ilgiye adeta kayıtsız kalırlar. Bir annenin bunu fark etmemesi mümkün değildir. Ancak çocuğuna karşı ilgisiz ve sevgisini gösteremeyen anneler bu bozuk gidişi anlamayabilirler.

Otistik çocukların bir çoğunda zeka düzeyi normalin altındadır. Bu çocuğun genel olarak işlevselliğini azaltan bir faktördür. Yapılan araştırmalar otizmin toplumda yaklaşık 10.000 çocuktan 4 ünde görüldüğünü göstermiştir. Erkek çocuklarda kızlara oranla 4-5 kat daha fazla sıklıkta görülür. Otistik çocukların kardeşlerinde bu hastalığın görülme sıklığı normal çocuklara oranla daha fazladır.

NEDENLERİ:

Otizmin gelişimsel bir hastalık olduğu düşünülmekte ve nedeni konusunda araştırmalar hala devam etmektedir. Birlikte zeka geriliği ve epilepsi nöbetlerinin sık bulunması biyolojik nedenlerin daha ön planda olduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir. Kardeşler ve ikizler üzerinde yapılan arştırmalar genetik faktörlerin önemli olduğunu düşündürmektedir. Uzun yıllar otizmin nedeni olarak anne bebek arasındaki iletişimsizlik konu edilmiş ve bu çocukların annelerine çocukla duygusal ilişki kurmada yetersizliklerini anlatmak için buzdolabı anne yakıştırması yapılmıştır. Ancak daha sonra aynı anne babadan doğma diğer çocuklarda benzer sorunların olmaması ve tüm otistik çocukların annelerinin de buzdolabı anne modeline uymaması bu görüşü destekleyen verilerin yetersiz kaldığı fikrini doğurmuştur. Otizmin ensefalit, frajil x sendromu, fenilketonüri ve doğumsal kızamıkçık enfeksiyonu gibi bazı tıbbi durumlarla birlikte de daha sık görülebilmesi ve bu çocukların yaklaşık % 25 inde epilepsi nöbetlerin de bulunması nedeni nörobiyolojik alanda arama zorunluluğunu gündeme getirmiştir.

TEDAVİ:
Nedenin kesin olarak bilinememesi tedavi yaklaşımlarını sınırlamaktadır. Şurası unutulmamalıdır ki otizm tedavisinin ilk ve en önemli aşaması ailenin hastalık hakkında bilgi sahibi olmasıdır. Çünkü tedavi içinde aile aktif olarak rol almalıdır. Bunun için tedavi ekibi ile işbirliği yapmak zorundadırlar. Gerginliğini üzerinden atamamış, sabırsız ve beklentisi yüksek olan ailelerin tedaviyi sürdürebilmeleri imkansızdır. Hastalığa özgü bir ilaç henüz yoktur. Ancak kendine ya da etrafına zarar veren, huzursuz, uykusuz, aşırı hareketli çocuklara bazı ilaçlar kullanılmaktadır. Şu anda asıl olarak üzerinde durulan çocukları otistik halden çıkarmaya yönelik davranış ve eğitim programlarıdır. Burada amaç çocuğun sosyalleşmesini ve ilİşki kurabilmesini sağlamaktır. Çocuğun zeka düzeyine göre konuşma ve okuma yazma eğitimi verilebilir. Bu çabaların asıl amacı çocuğun dış dünyaya uyumunu sağlamaktır. Bu programların yetkili ve ehliyetli insanların katkısıyla sürdürülmesi gerekir. Kısa vadede sonuç beklemek doğru olmaz. Tedaviden alınacak sonuç çocuğun zeka düzeyi ile yakından ilgilidir. Zeka düzeyi düşük , konuşması geri çocukların tedaviden yararlanma oranları oldukça düşüktür. Otistik çocukların ancak % 10 u ileriki yaşamlarında başkalarına muhtaç olmadan yaşamlarını sürdürebilirken büyük kısmı yardımsız ve bağımsız yaşayamaz.

OTİSTİK ÇOCUKLARDA DİKKAT ÇEKİCİ BAZI ÖZELLİKLER

- Kendisini çevresinden uzaklaştırma ve kendi dünyasında yaşama
- Cansız nesnelere insanlardan daha fazla ilgi gösterme
- Sebebsiz gülümseme, gülme ve ağlamalar
- Söylenen sözleri anlamsızca tekrarlama
- Konuşması yaşıtlarına göre gerilik
- Cümle içinde kelimelerin yerlerini yanlış kullanma
- Anlamsız yeni kelimeler uydurma
- Göz göze gelmekten ısrarla kaçınma
- Kucağa alınmayı beklememe
- Değişikliklerden kaçınma
- Arka arkaya anlamsızca bazı hareketlerin tekrarı
- Hafıza, müzik ve okuma gibi alanlarda garip becerilerinin olması
- Kendine zarar verici hareketler
- Dış uyaranlara (ışık , ses gibi ) anormal cevap verme
- Belli nesnelere aşırı bağlanma (ip parçası, gazoz kapağı gibi)
- Diğer çocuklarla ilişkiye girememe
- Aşırı korkulu ve tedirgin bir hal içinde olma

Otizm, ilk olarak 1943 yılında Amerikalı çocuk psikiyatristi Leo Kanner tarafından "Erken Çocukluk Otizmi" olarak adlandırılmıştır.

Otizm, daha sonraki yıllarda çeşitli kurullar ve kişiler tarafından da incelenerek Kanner'in tanımı geliştirilmiştir. Günümüze kadar yapılan tanımları ve görüşleri Rutter ve arkadaşları dört ana başlık altında toplamıştır:

1- Otizmin ortaya çıkma sıklığı 30 aylıktan önce görülmektedir.
2- Çocukların konuşma ve dil gelişiminde belirgin bir gecikme söz konusudur.
3- Zihinsel gelişimle ilişkisi olmayan, ancak sosyal gelişimle ilgili bir yetersizlik söz konusudur.
4- Belirgin davranışları arasında kalıplaşmış oyun, aynılığı koruma ve değişikliğe karşı tepki gösterme yer almaktadır.
Otizmin gittikçe önem kazanması ve bu alandaki çalışmaların da artması sonucu, birbirinden farklı çalışmalar doğrultusunda değişik davranış özelliklerinin olabileceği öne sürülmüş ve çeşitli yorumlar yapılmaya başlanmıştır. Bu doğrultuda Amerikan Psikiyatri Derneği'nin öne sürdüğü DSM III-R (The Dragnostic and Statistical Monual of Mental-Disordres) ölçütünde yer alan özellikler benimsenmiştir. DSM III-R ölçütünde bulunan özellikler gelişim düzeyinin normal olmadığını gösteren şu davranışlardan oluşmaktadır:

a- Sosyal etkileşimdeki yetersizlik.
1. Çevresindeki bireylerin farkında olmama.
2. Kendisinin rahat ve güvenli olabileceği ortamı seçme becerisinin olmaması.
3. Taklit davranışının yetersizliği ya da hiç olmaması.
4. Sosyal oyun davranışının yetersizliği ya da hiç olmaması.
5. Arkadaşlık ilişkilerindeki yetersizlik.

b- Dil, iletişim ve sembolik gelişimde normalden farklı olma.
1. Karşılıklı iletişimin olmaması.
2. Sözel olmayan normal dışı iletişimin kurulması.
3. Yaratıcılığın olmayışı.
4. Sözel dilin kullanımındaki farklılık.
5. Konuşmanın içeriği ve şeklinde normalden farklılık.
6. Karşılıklı dialog kurmada yetersizlik.

c- İlgilerinin ve ilgilenilen etkinliklerin sınırlı sayıda olması.
1. Stereotip (kendiliğinden başlayan ve tekrar edilen) hareketler sergileme.
2. Nesnelerin daha çok ayrıntılarıyla ilgilenme.
3. Çevredeki değişikliklere karşı tepki gösterme.
4. Günlük yaşamla ilgili alışkanlıkların değişimine karşı çıkma.
5. İlginin son derece sınırlı olması.

Otizmin, birbirinden bağımsız belirtilerin bileşimi değil, sosyal ilişki, iletişim ve yaratıcı etkinliklerdeki yetersizliği içeren bir durum olduğu söylenebilmektedir.

Otizmin ilk önceleri sanıldığı gibi sevgi yoksunluğu, iletişim eksikliği ya da çocuğun geçmiş yaşantısıyla ilgili duygusal sorunlara ilişkin olmadığı anlaşılmış, kaynağının psikolojik değil, sinir sisteminin gelişimsel bozukluğu olduğu ortaya çıkarılmıştır.
1986'da Wing ve "Ulusal Otistik Çocuklar ve Yetişkinler Derneği"nin bildirisinde, vak'a oranı 15/10.000 olarak açıklanmaktadır.

Önceleri otizm başlangıcının çocuğun doğumundan sonra yaklaşık 30 aylık oluncaya kadarki süre içinde görülebileceği belirtilirken, son yıllarda çocuk 36 aylık olduğunda ve daha ileri yaştayken de otistik davranış özellikleri gösterebilmektedir. Geniş kapsamlı araştırma bulguları otizmin kızlara oranla erkeklerde daha yaygın görüldüğünü doğrulamaktadır.

Liste epey kalabalık ve şaşkınlık verici...



OTİZM TANISI ALAN ÜNLÜ İSİMLER
• Hikari Oe, Japon besteci
• Bhumi Jensen, Taylan prensi,King Bhumibol Adulyadej’in torunu ; 2004’te Hint okyanusunda meydana gelen depremin neden olduğu Tsunami’de boğularak hayatını kaybetti

• Stephen Wiltshire, İngiliz mimar
• Caiseal Mor A Blessing and a Curse: Autism and Me’in yazarı, fantastik hikayeler en iyi satanlar arasında girmiştir, müzisyen ve sanatçı

• Jane Austen, 1775-1817, İngiliz romancı, Pride&Prejudice’ın yazarı
• Béla Bartók, 1881-1945, Macar Besteci
• Ludwig van Beethoven, 1770-1827, Alman/Viyanalı müzisyen
• Anton Bruckner, 1824-1896, Avusturyalı Besteci
• Emily Dickinson, 1830-1886, Amerikan şair
• Thomas Edison, 1847-1931, Amerikan mucit
• Albert Einstein, 1879-1955, Alman/Amerikalı fizikçi
• Henry Ford, 1863-1947, Amerikalı sanayici
• Oliver Heaviside, 1850-1925, İngiliz fizikçi
• Thomas Jefferson, 1743-1826, Amerikan politikacı
• Carl Jung, 1875-1961, İsviçreli psikoanalist
• Franz Kafka, 1883-1924, Çek yazar
• Wasily Kandinsky, 1866-1944, Rus/Fransız ressam
• Charles Rennie Mackintosh, 1868-1928, İskoç mimar ve tasarımcı
• Gustav Mahler, 1860-1911, Çek/Avusturyalı
• Wolfgang Amadeus Mozart, 1756-1791, Avusturyalı besteci
• Isaac Newton, 1642-1727, İngiliz matematikçi ve fizikçi
• Friedrich Nietzsche, 1844-1900, Alman filozof
• George Bernard Shaw, 1856-1950, İrlandalı oyun yazarı,
• Richard Strauss, 1864-1949, Alman besteci
• Nikola Tesla, 1856-1943, Sırp/Amerikalı bilimadamı, elektrikli motorların muciti
• Vincent Van Gogh, 1853-1890, Hollandalı ressam
• Taylor Crowe, sanatçı ve avukat
• Christopher Knowles, Amerikan şair
• Jasmine O'Neill, Through the Eyes of Aliens yazarı
• Birger Sellin, Alman yazar

OTİSTİK ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ


• Göz kontağı kurmazlar. Gözlerinize baksalar bile kısa sürelidir veya sizden uzaklara bakıyormuş gibidirler.
• Huzursuz görünürler.
• Sözel veya sözel olmayan (yüz ifadesi gibi) birtakım ifadelere tepki vermeyebilirler.(seslenildiğinde duymuyormuş gibi davranırlar.)
• Bazıları birtakım ses, koku, ışık veya dokunuşa aşırı hassastırlar.
• Bazıları ise sıcak, soğuk veya herhangi bir acıya karşı oldukça duyarsızdır.
• Etraftaki birtakım değişikliklere stresli bir tepki gösterirler.Bazı çocuklar ev veya oda düzenlerinin bozulmasına karşı aşırı tepki gösterirler. (örneğin, evdeki eşyaların yerleri değiştirilmişse, eşyalar eski yerlerine konana kadar kendilerini yerden yere vurup ağlayabilirler.)
• Rutin olarak görmeye ve yapmaya alıştıkları şeyleri severler. Zihinlerinde yaşadıkları ortamın bir haritasını gezdirirler ve yapılan her küçük değişiklik çocuğun daha fazla stres yaşamasına neden olur.
• Bazı çocuklar çok saldırgan olurlar. Kendilerine, başkalarına ya da eşyalara zarar verebilirler.
• Tehlike ve korku duygusu hissetmezler. (örneğin, korkusuzca trafiğe çıkabilir, ateşle oynayabilirler.)
• Yemek yeme bozuklukları vardır. Bazıları yenmez şeyleri yemekten hoşlanabilir.
• Kullandıkları kelimeler çok sınırlıdır ve genellikle etraflarında sık duydukları sözleri kullanırlar.Bazen de konuşulanları papağan gibi tekrarlayabilirler.(Ekolali)
• Sosyal ve duygusal açıdan kendilerini izole ederler. (Örneğin, birilerini önemsemezler, ya da birileri yerlerini işgal ettiğinde veya zorunlu bir aktivite yapmak durumunda kalınca, istenmeyen bir obje gibi orayı terk ederler.
• Çoğunlukla insanları değil de objeleri ve cansız varlıkları tercih etmektedirler.
• Yaşadıkları duygular genellikle anında ve kesindir. İhtiyaçları önceliklidir. (Aydın,2003)
• Parlak şeylere çok ilgi duyarlar. İlgileri belli bir şeye yöneliktir ve bu şey ortadan kaldırılırsa çocuk kriz geçirir. Otistik çocuklar bazı şeylere çok bağlıdır. Konserve kutuları, boş deterjan kutuları, plastik şişeler ve plastik kapaklar gb. Sevdiği bir şey kaybolursa bulunana kadar huzura kavuşmazlar.
• Yüksek sese karşı ilgisiz olanlar olduğu gibi bazı seslere şiddetli tepki gösterenler de vardır. Bazısına motosiklet ve köpek havlaması işkence gibi gelir.
• Hayatı boyunca konuşamayanlar olabilir.
• Otizmli çocuk, yürüyüşüne dikkat etmeden merdivenleri inip çıkabilir, bisikletini dikkatini vermeden sürer. Hatta pek çoğu karanlıkta eşyalarını bulabilir.
• Dokunulmayı sevmese de sıkı sarılmalardan hoşlananları vardır.
• Ellerini çırparlar, yüz göz hareketleri yaparlar ve başları dönmeden kendi etraflarında dönerler. Çoğu parmak uçlarında yürür. Bir çok otistik ellerini ya da eşyaları gözlerine çok yakın tutarlar. Bir kısmı güzel yürür, tırmanabilir ama bir kısmı da sakar olup dengesiz yürür tırmanmayı sevmez. Bazılarının parmak becerileri güzel ama yürüme ve konuşması iyi değildir. Hemen hemen hepsi yürürken kollarını çapraz sallamayı oldukça geç öğrenirler.
• Bazı çocukların kendilerine ait rutinleri vardır; iskemleye oturmadan önce bir kere iskemlenin etrafında dolaşmak gibi.
• Bazıları para gibi yuvarlak şeyleri döndürmeye meraklı ve beceriklidir. Dönen şeylere bakmaya doyamazlar.
• Pek çoğu müziği sever ve şarkı söyler.
• Otizmli çocukların duygusal gelişimi öteki çocuklarınki gibi olup tek farkı gelişimin gecikmesidir. Bir yaşındaki çocuğun annesinin arkasında ağlama özelliği otizmli bir çocukta dört veya beş yaşlarında ortaya çıkabilir. (Persson,2002)
• Otistik çocukların çoğu suyla oynamayı ve otomobille dolaşmayı çok severler.
• İletişim için konuşmayı çok fazla kullanmazlar.İsteklerini ifade etmek için ve isteklerine ulaşmak için kişilerin elinden tutarak bunlara ulaşmaya çalışırlar.
• Bazıları kendi etraflarında döner ve sallanırlar.Yürürken zıplayarak veya parmak uçlarında yürürler.
• Bazılarında uygun olmayan ortamlarda nedeni bilinmeyen gülmeler görülür.
• Başkalarının duygularını anlamakta zorlanır ve buna uygun tepkiler veremeyebilirler.
• Taklit yetenekleri sınırlıdır.

OTİZMİN ALT TİPLERİ

ASPERGER SENDROMU:Bu sendromda tipik olarak Otistik çocuklarda görülen sosyal ilişki ve iletişim sorunlarının yanı sıra dar ilgi alanı görülür.(örn. Hangi tarihin hangi güne geldiğini hesaplamak, uzun bir metni ezberlemek gb.) Çok sınırlı bir konuda çok derin bilgilere sahip olurlar. Otistiklerden farklı olarak zamanında konuşmaya başlarlar. Aşırı bilgiçlik ve el becerilerinde özel sorunlar çok tipiktir. Bu çocuklar normal veya üstün zekaya sahiptirler. Mekanik oyuncaklara çok düşkünlerdir. Davranış sorunları olur. El-kol hareketleri mimikler ve vücut dilini kullanma konusunda sorunları vardır. (Korkmaz,2000)

ÇOCUKLUĞUN DEZİNTEGRATİF BOZUKLUĞU:

Bu çocuklarda doğumdan sonra en az iki yıl tamamen normal gelişim söz konusudur. Sıklıkla 3-4 yaşları arasında ortaya çıkar. Bu tanıyı koyabilmek için belirtilerin 10 yaşından önce gelişmiş olması gerekir. Çocukluk dezintegratifin başlaması ile ilk olarak artan aktiviteler, huzursuzluk, kaygı ve daha önce kazanılmış olan (konuşma gb.) becerilerin hızla yitirilmesiyle belirginleşir. Çocukluk dezintegratifin de ağır zihinsel engel görülür.

RETT SENDROMU:

Rett sendromu yalnız kızlarda görülen bir sendromdur.. En önemli belirtisi normal bir doğum ve ilk beş ay normal gelişimi takiben bebeğin başının büyümesinin giderek durması ve kafa çapında görülen küçülmedir. Rett sendromu olan çocuklar, ellerini belli bir amaca yönelik olark kullanmaktan vazgeçmeleri ve tipik el hareketleri (çamaşır yıkıyormuş gb.) ile ayırt edilir. İlk bir yıl içinde sosyal iletişimleri bozulur, daha ileri yaşlarda, eğer yürümeye başlamışlarsa yürümeleri de bozulur.Konuşmaları gelişmez veya gecikir. (Korkmaz,2000)

BAŞKA TÜRLÜ ADLANDIRILAMAYAN YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUK (ATİPİK OTİZM):
Karşılıklı toplumsal etkileşimde ağır ve yaygın gelişimsel bozukluk olmasının yanı sıra sözel ve sözel olmayan iletişim becerilerinin gelişmesinde bir bozukluk olmasına ya da basmakalıp davranış, ilgiler ve etkinlikler bulunmasına karşın özgül bir Yaygın Gelişimsel bozukluk, Şizofreni, Şizotipal Kişilik Bozukluğu ya da Çekingen Kişilik Bozukluğu için tanı ölçütleri karşılanmıyorsa bu kategori kullanılmalıdır.(Köroğlu,2001) Gözlenen semptomların tanı koymak için yetersiz kalması durumunda konan tanıdır.

OTİSTİK ÇOCUKLARIN DAVRANIŞ PROBLEMLERİ

a-Öfke Nöbetleri : Genellikle 2-5 yaş döneminde belirginleşir. Bu dönemde konuşma çok az ya da hiç olmadığından, çocuk isteklerini sözel olarak ifade edememektedir. Bu nedenle, çoğu otistik çocukta öfke nöbeti olarak adlandırılan tekmeleme, ağlama, bağırma, kendini yere atma gibi davranışlar ortaya çıkmaktadır.

b-Çevresine Zarar Veren Davranışlar : Dışarıda çığlık atma, evdeki eşyalara zarar verme.
c-Kendisine Zarar Veren Davranışlar : Bu davranışlar; genellikle çocuğun kızdığı, endişelendiği ya da başarısız olduğu zamanlarda ortaya çıkmaktadır. Örnek : saçlarını çekme, yüzünü tırmalama, ellerini ısırma vb. İleri derecede ise; başını duvara ya da yere vurma, ellerini kanatacak derecede ısırma.
d-Stereotip (Aynı Şekilde Tekrarlanan Hareket Dizisi)Vücut Hareketleri :

1.Duyumsal Uyarım : İleri-geri sallanma, kendi ekseni etrafında dönme.

2.Görsel Uyarım : Parmaklarını gözlerinin önünde hareket ettirme, parmakları ile havada şekiller oluşturma.

3.Dokunsal Uyarım : Elin ritmik hareketler ile kulak, el gibi diğer vücut parçalarına vurulması.

4.İşitsel Uyarım : Aynı ezgiyi üst üste saatlerce mırıldanma. (Darıca,Abidoğlu ve Gümüşcü 2002).

Sevgili Arkadaşlar,

Bugün,belki de çoğumuzun haberdar olmadığı fakat yapılan araştırmalar sonucu konulan tanılardan anlaşıldığı üzerine,dünyada milyon sayısada otizm hastası bulunmakta.

Belki çok yakınımızda belki de ailemizin içinde bir otizmli insan var fakat bu hastalığı tanımak , bilmek ve bu konuda bilinçlenmek bence bir insanlık görevi.İlla doktor olmamız ya da illa otizm uzmanı olmamız gerekmiyor.Belki de burda edindiğiniz ufacık bir bilgiyle,otizmden haberi olmayan bir anneyi ya da otizmli olan bir insanın ailesini haberdar ederek , bir yardım eli uzatmış olacaksınız ve tedavi sürecini hızlandıracaksınız,kim bilir?

Elimden geldiğince bölerek paylaşmaya çalıştım sıkılmadan okumanız açısından...Umarım anlaşılır ve faydalı bir paylaşım olmuştur.

Saygılar & Sevgiler..

Paylaşımınız için teşekkürler kardeşim.

Hepimiz bir engelli adayıyız aslında,Rabbim kaldıramayacağımız yükleri yüklemesin.

Bu konuda toplum olarak bilinçlenmeye ihtiyacımız olduğu mutlak,buna vesile olduğunuz için ayrıca teşekkürler...

emeğine sağlık kARDEŞİM GÜZEL BİR PAYLAŞIM OLMUŞ


Hepimiz bir engelli adayıyız aslında,Rabbim kaldıramayacağımız yükleri yüklemesin.



Amin...
Konu için teşekkür ederiz, emeğinize sağlık...

TESSEKURLER BILGENDIRDIGINIZ ICIN


Psikolojik Hastalıklar

MollaCami.Com