Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


ABD Tarihine Damgasını Vuran Müslümanlar

Dünyaca ünlü Harvard Üniversitesi eski profesörlerinden, ABD Bilim Sanat Akademisi üyesi Barry Fell'in (1917-1994), 1980’de yayımladığı “Saga Amerika” (Efsane Amerika) isimli çalışmasındaki bilgiler gösteriyor ki, Müslümanlar, daha Hz. Ali ve Hz. Osman döneminde Amerika'ya ulaşmıştır.

Prof. Fell, Prof. Heizer ve Prof. Baumhoff'un yaptıkları arkeolojik kazılarda elde edilen bulgular sonucunda, ABD'nin Nevada, Colorado, New Mexico ve Indiana eyaletlerinde, 7. ve 8. yüzyıllarda açılmış Müslüman okulları olduğu; burada İslâm’ın ve bilimin, özellikle denizciliğin okutulduğu bir okulun varlığı ortaya çıkmıştır.

Batı Amerika'nın el değmemiş bölgelerinde kayalar üzerinde bulunan yazılar, çizimler ve tablolar, Müslümanların o zamanlar ilk ve orta düzeyde bir eğitim sistemini uyguladıklarının kalıntıları durumundadır. Dolayısıyla bütün bunlar, zikri geçen eyaletlerde, 7. ve 8. yüzyıllarda Müslüman Arapların yaşadığını kesin olarak ispatlamaktadır.

ABD'deki İslâm/Müslüman izleri ile ilgili diğer bir çarpıcı bilgi, 1787'de Massachussets eyaletine bağlı Boston'daki yol çalışmaları sırasında, üzerinde "La ilahe illallah, Muhammedun Resulullah" yazan, 9. ve 10. yüzyıllara ait Semerkand dirhemlerinin bulunmasıdır.

Nevada'daki kazılarda ise, kayalar üzerinde kûfî harflerle yazılmış "Allah'ın adıyla" ve "Muhammed Nabiyallah" ibarelerine rastlanmıştır. Konu hakkında ABD’de çalışmalar yapan Araştırmacı Salih Yücel, Amerika ve Afrika'da değişik dönemlerde yapılan arkeolojik kazılar neticesinde ele geçen ve Peygamberimizin adının yazılı olduğu yazılar arasındaki benzerliğe dikkat çekmektedir. Gün yüzüne çıkarılan bu kalıntılar şu anda Kaliforniya Üniversitesi'nde muhafaza edilmektedir.

Öte yandan, Kristof Kolomb'a, ikinci yolculuğu sırasında Espanola'daki (Haiti) yerliler, kendisinden önce adaya gelen siyah insanlardan bahsetmişlerdir. İddialarına delil olarak da, Afrikalı Müslümanların bıraktığı mızrakları göstermişlerdir. Dahası Kolomb, Küba'nın kuzeydoğu kıyısındaki Cibara civarında yelken açarken, güzel bir dağın üzerinde bir câmi gördüğünü, 21 Ekim 1492 tarihinde kayıtlarına geçirmiştir.

Hakikaten de daha sonraları yapılan araştırmalar neticesinde Küba, Meksika, Teksas ve Nevada'da, minarelerinde Kur’an ayetleri bulunan cami kalıntılarına rastlanmıştır. Konu hakkında Araştırmacı Salih Yücel şu çarpıcı bilgileri aktarmaktadır: "Amerika'da 484, Kanada'da 81 tane olmak üzere 565 köy, kasaba, şehir, dağ, göl, nehir gibi yerlerin isimleri, İslâmî ve Arapça köklerden geliyor.

Bu yerler orijinal olarak Kolomb'un Amerika'ya gelmesinden önce yerliler tarafından isimlendirilmiş. Arkeolojik kazılar, dilbilimcilerin bölgede dil ve yer isimleri üzerine yaptığı incelemeler, antikacıların 8. ve 9. yüzyıla ait buldukları paralar, ev eşyaları ve diğer eşyalar, Müslümanların 7. yüzyılın ortalarından itibaren Amerika kıtasına geldiğini, yerleşim birimleri, câmiler, okullar kurduğunu ve Kızılderililer üzerinde büyük etki bıraktığını gösteriyor."

Müslüman Bilgin ve Kâşifler

Amerika’ya giden ilk denizcilerden biri de, Kurtuba halkından “Haşhaş” isimli bir gencin oluşturduğu gruptur. İslâm Tarihçisi Mesudî (871-957), 956 yılında kaleme aldığı "Murucuz Zeheb" isimli (Afrika ve Asya'daki Müslüman tüccarlardan topladığı bilgilerle yazmıştır) eserinde bunu hikâye etmiştir.

Sonraki tarihlerde başka bir Berberî sultanı da, 3000 kayıkla Amerika’ya gitmiştir. Bundan sonra Berberîler, Batı Afrika kıyılarından hareketle sık sık Amerika’ya ulaşacaklar ve orada yerleşik bir bölge oluşturacaklardır. Kolomb hâtıralarında bunu, Küba’da Berberî kabileler gördüğünü ve Arapça konuştuklarını söyleyerek tasdik etmektedir.

Amerika kıtasından 1000 yıllarında, ilmen ilk defa bahseden ise, Müslüman ilim adamı Birunî’dir. Müslüman âlim ve kâşifler Kolomb’dan asırlar önce yeni kıtanın varlığından haberdar olmuşlardı. Zâten Kolomb da, başta İbni Rüşd olmak üzere bir çok Müslüman denizci, coğrafyacı ve bilginin eserleri ve tecrübelerinden istifade etmişti. Bunu Kolomb, 1498’de Haiti’den yazdığı mektupta, “Avenruyz-İbni Rüşd” adlı yazarın, yeni dünyanın mevcudiyeti hakkında kendisini bilgilendirdiğini belirterek doğrulamıştı.

Çinli Kâşif: Muhammed Hüseyin

Kolomb’tan tam 71 yıl önce (1421) Çinli Deniz Kuvvetleri Komutanı Zeng Ho tarafından nihaî olarak keşfedilmiş; haritaları çıkarılmış; yerleşim yerleri oluşturulmuş ve Asya ile Amerika arasında hayvan ve bitki değiş-tokuşu yapılmıştır.

Zeng Ho aslen Müslüman’dı; görevi boyunca Müslüman kalmıştı ve asıl adı da Mo Ho, yani “Muhammed Hüseyin” (Bir rivayete göre de, Ma Sanbou, yani Abdül Sabbur) idi. Hacca gitmiş, görevi bıraktıktan sonra Çin’de cami yaptırmış ve Müslümanlara sürekli yardım etmiş dindar bir Mümin’di.

1421’de başlayıp 1424’te sona eren, 200 parçalık filo ve 28 bin askerin katıldığı bu büyük seferde Zeng Ho, İmparator Zu Di’nin, “Çin’i dünyanın süper gücü haline getirme hedefi” doğrultusunda Orta Amerika’ya ulaşıp, sonradan adı “New York” olan limana uğramış ve donanmasının bir parçası da Güney Amerika’ya kadar seyretmişti. Bu tarihî kıymeti olan fevkalade çarpıcı bilgiler şu Çince kaynakta zikredilmektedir: Gavin Menzies, “1421: The Year China Discovered the World” (1421: Çin’in Dünyayı Keşfettiği Yıl).

Bağımsızlıkta Osmanlı’nın Rolü

18. Yüzyılda Müslüman korsanların “semiz ördek” diye dalga geçtikleri ve Osmanlı arşiv kayıtlarında adı “Memâlik-i Müctemia-i Amerika Devleti” olarak geçen Amerika’nın kurulması ve bağımsızlığını ilan etmesinde Osmanlı’nın hatırı sayılır bir payı olmuştu. İngiltere’ye karşı özgürlük mücadelesine girişen Amerika’ya, 1770’li yıllarda Osmanlı, gemilerle yardım göndermişti. Dönemin ABD başkanı Andrew Jackson’ın, Sultan II. Mahmud’a gönderdiği mektuplar, Amerika gibi himmete muhtaç ufak bir devletin, Osmanlı gibi bir cihan devletine duyduğu hayranlık ve minneti ifade etmesi bakımından son derece ilginç ve çarpıcıdır.

Sultan Abdülmecid devrine denk gelen 1860’daki Amerikan iç savaşında da Osmanlı, yaptığı katkıyla aktif bir rol oynamıştı. Savaşın en kritik bir hengâmesinde Kuzey (Amerika) Hükümeti, Osmanlı’dan askerî yardım talebinde bulunmuş ve Pâdişah Abdülmecid, bu talebe, 1860 yılında 120 deve yükü askerî malzeme ile 100 has asker göndererek karşılık vermiştir.

Hattâ, Osmanlı askerleri, sahip oldukları bilgi, beceri ve tecrübeyle, Kuzeylilerin savaşı kazanmalarında ciddi bir misyon üstlenmişlerdi. Bunlardan kâfilede deve bakıcısı olan üç Türk, Amerika’da kalmışlar ve ticarî hayattaki girişimleriyle büyük başarılara imza atmışlardır. Birisi, Amerika’da deve ile ilk posta teşkilatını kurmuş, diğeri Camel ‘Deve’ marka sigaranın temellerini atmış; paketlerin üzerine ‘Turkish’ ibâresini dâhi koymuştur. Üçüncü deve bakıcısı olan, Amerika’dan Meksika’ya geçerek siyasî arenada büyük bir aktivite göstermiştir. O kadar ki, torununun Meksika Cumhurbaşkanı olduğu söylenmektedir.

Müslüman Zouave Alayları

Amerikan iç savaşını Kuzeylilerin kazanmasında olağanüstü rol oynayanlardan biri de; çoğunluğunu Amerika’ya göç etmiş Osmanlı’nın eski tebaası Müslüman milletlerin oluşturduğu “Zouave Alayları” idi. Albay Elmer Ellsworth komutasındaki Zouave Alaylarının en belirdin özelliği “Osmanlılar gibi giyinmeleriydi”. Beyaz sarık, kırmızı kuşak ve lacivert ceket kullanan birliklerin, Güneylileri savaş meydanlarından “hallaç pamuğu gibi savurduğu” ve disiplinleri, cesaretleri ve güzel ahlâkları ile diğer askerlere emsâl teşkil ettiği kaynaklarda zikredilmektedir.


İsmail Çolak

emeğine sağlık...

Bilgiler için Allah razı olsun

Amin, Allah cümlemizden razı olsun.

İlginiz için teşekkür ederim ihvan ve Nht_07 kardeşlerim.

çok güzel bir yazı.büyük bir hayranlıkla okudum.
gerçekten bu güzel yazıyı bizlerle buluşturdugunuz için teşekkürler......

Paylaşıma olan ilginiz için ben teşekkür ederim sevgili leyya kardeşim.

guzel bir yazi sevdigim konularda degisik bilgiler ogrendim...


Müslüman Bilim Adamlari

MollaCami.Com