Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


İçinizdeki korkağa dur deyin!

Yetişkinlikte yaşanan en saçma sıkıntı nedir" diye sorarsa birileri, hiiçç düşünmeden cevap verebilirsiniz: Çekingenlik!
Çocuklukta yaşanan çekingenlik sorunu bir dert.. Yetişkinlikte hala yaşanıyorsa ayrı bir dert..!

Yetişkinlikte yaşanan çekingenlikle başetmeyi öğrenmeniz ve çocukluktakinden daha zor olduğunu farkederek yardım almanız ümidiyle başlıyorum bugünkü yazıma...

Neden mi..?

Çünkü yetişlik çağında olan güzel insanların yaşadığı çekingenlik duygusu, "kişiye hissettirdikleri bakımından düşünülünce" çok sinir bozucudur!

Çok mu iddialı oldu..?

Hemen göz atalım...

Yetişkinlikte yaşanan çekingenlik, günlük hayatı kabusa çevirir. Anadolu'da "ince ağrı" diye bir tabir var bilirsiniz. İşte çekingenlik tam da öyle bir durum. Sorun deseniz sorun değil! Ama her şey yolunda mı diye bakacak olsanız hayatınıza, hayır; bir şeyler ters gidiyor! Hissettirdiği durum son derece sinir bozucu anlayacağınız...

Şöyle ki;

Örnek 1) Emek verir yiyecekler hazırlarsınız misafirlerinize, ikram edemezsiniz! Çünkü illaki bir eksiklik olduğuna odaklanır beyniniz. Utanırsınız. En lezzetli çörekleri aslında sizin yaptığınız gerçeğini göremezsiniz. Çevredeki en beceriksiz kadının kendiniz olduğunu düşünüp durmaktan yorulan zihniniz, bir süre sonra eve misafir bile almak istemez! Zamanla yalnızlaşırsınız...

Örnek 2) Gittiğiniz gezmede, lokanta veya kafede herkes güle oynaya sohbet ederek yeyip içerken, siz yüzünüzdeki jest/mimikleri, ifadelerinizin almış olabileceği(!) garip halleri düşünmekten etrafta ne konuşulduğunu kaçırırsınız! Sorulan sorulara zaten cevap veremezsiniz çünkü ortamı değil, beyninizin sizi provoke eden saçma düşüncelerini dinliyordunuz! Kendi kendini utandırmayı başaran bedeninize yüz kızarması da eklenince..? İçinize kapanmaya başlarsınız.

Derinlerinizdeki çılgın seyyah: "Hadi kalk, gezelim, eğlenelim." derken, içinizdeki utangaç/korkak: "Abicim/ablacım..! Sen nereye gidiyorsun bu halinle? Konuşulanlara bile konsantre olamıyorsun! İnsanların yüzüne acaip acaip bakıyorsun, sohbete katılamıyorsun! Sen evde yalnız kalmaya layıksın." diyerek sizi bunaltır.

En iyisi bir yere gitmemek, kimseye rezil olmamak diye düşünürsünüz. Ve zaman içinde yalnızlaşırsınız.

Örnek 3) İş hayatınızda çalışır, en iyi personel siz olursunuz; ama aldığınız parayı haketmediğinizi düşünüp durursunuz! "Acaba işlerimi layıkıyla yapabiliyor muyum?" düşüncesi öyle çok yorar ki sizi... Rızık derdi olmasa çekip gidersiniz.

Ayrıca en basit durumlarda bile müdürünüzle yüzyüze konuşmaktan çekinirsiniz. Diğer ekip kendi arasında güle oynaya çalışırken, siz onların içinde uzaydan gelmiş nadide bir varlık gibi hissedersiniz. Çünkü konuşmalarına katılmazsınız, esprilerine gülmeye hakkınız olmadığını düşünürsünüz. Ortaya söylenen her lafı üzerinize alınıp iç kırgınlıklar yaşarsınız. Bir süre sonra, kimsenin sizi istemediğine inandırarak kendinizi, ilişkilerin dışında kalırsınız. Ve zaman içinde yalnızlaşırsınız.

Vermek istediğim diğer örnek cinsel hayatınızla ilgili... eşlerin ve evliliklerin başına bela olan cinsel isteksizlik ve arzu bozukluklarının çoğunda da çekingenlik sorunu yatıyor maalesef. Utangaç yaklaşımlar, ilişki sırasında kendini gereksiz yere mercek altına yatırıp duruma bir türlü konsantre olamadığını söyleyen kişiler hep çekingenlik yaşayanlar. Çekingenlik duygusu, zaman içinde eşler arasında kocaman mesafeler oluşturuyor yalnızlaştırıyor kişileri. Evliliğin doğal paylaşım biçimi olan bu mahrem yaklaşımlar, içinizdeki korkak nedeniyle kabusa dönmeye başlıyor.

En çok yaşanan bu örneklerin ardından "Çekingenlik sıkıntılıdır ve kişiyi oldukça zorlar" demekle abartmış olmuyoruz sanırım.

Neyse ki çözümü var... Neyse ki böyle geldiyse de bu şekilde gitmiyor. Becerilerinize, yapabildiklerinize odaklandığınızda, mükemmeliyetçi davranmadığınızda, en önemlisi kısa süre yardım aldığınızda geçiyor! Ve yalnızlıktan kurtuluyor insan...

İçinizdeki korkağa dur demenin en iyi yollarından birisi de, sizin dışınızdaki insanların her konuda sizden daha başarılı ve mutlu olduğunu düşünmemekten geçiyor. Sürekli mukayeseli yaşayan, diğerlerinin kendisinden daha iyi yerlerde olduğunu düşünen ve başkalarının tecrübelerine endeksli duygular taşıyan kişiler elbette mutlu olamazlar. İnsan olduğumuzu, insanı farklar taşıyabileceğimizi, birimizin öne geçtiği bir yerde, diğerinin geride kalmasının normal olduğunu, her geri kalmışlığın, keşfetmeyi biliyorsak eğer farklı alanlarda öne geçebileceğini bilmemiz gerekiyor.

Sonuçta iç dünyasında korkak duygular besleyenler de acıkıyor, cesurlar da...

Özgüveni olan kişiler de banyo yapıyor, özgüven sorunu yaşayan kişiler de...

Kendine güveni olmayan insanlar da geleceğe ilişkin hayaller kuruyor, kendine güveni olmayanlar da...

Öyleyse fark ne?

Sevgiler...

Mehtap Kayaoğlu (Psikolojik Danışman &Psikoterapist) - Haber 7

sağolun


Makale Köşemiz

MollaCami.Com