Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Biyoloji sözlük-lise

'O'


Obje: Nesne

Odun Borusu: Bitkilerin kökleri ile topraktan aldığı su ve suda çözünmüş mineralleri yapraklara doğru taşıyan canlılığını kaybetmiş iletim dokusu.

Oğul: Döl, nesil.

Oksidasyon: (Yükseltgenme) Elektronların bir atom ya da molekülden ayrılmasını sağlayan kimyasal tepkime.

Oksidatif Fosforilasyon : Hidrojen ve elektronların ETS aracılığı ile oksijene aktarılması sırasında ATP sentezlenmesi.

Oksihemoglobin: Yapısına oksijen bağlanan hemoglobin.

Oksin: Bitkide büyüme, gelişme hormonu.

Oksitosin: Hayvanlarda döl yatağı kaslarını kuvvetlendirerek doğumu kolaylaştıran ve meme bezlerinden sütün çıkmasına neden olan peptin hormonu

Oksotrof : Ana ve babanın genlerinde bulunmasına karşın kendi büyümesi için gerekli molekülü sentezleyemeyen mutant mikroorganizma.

Oküler: Gözle görebilme. Işık mikroskobunda gözle bakılan mercek.

Omnivor Canlı: Hem bitkisel hem de hayvansal besinlerle beslenen hayvanlar.

Omur: Omurgayı oluşturan kemik yada az çok kıkırdaklı parçaları her biri.

Omurgalılar: Kemik ya da kıkırdaktan yapılmış bir iç iskelete sahip canlılar .

Omurgasızlar: Omurgasızlar dışında kalan ve bir iç iskeleti bulunmayan canlılar.

Omurilik : Omurga içerisinden geçen sinirsel doku.

Oocyst: Etrafı koruyucu bir kılıfla çevrili, olumsuz çevre koşullarına karşı dayanıklı yapıda olan yumurta hücresi.

Oogami : Genellikle büyük hareketsiz dişi gamet ile küçük ve hareketli erkek gametin birleşmesi.

Oogenez: yumurtanın meydana gelmesi olayı.

Oosfer: Yumurta hücresi, dişi gamet.

Oospor : Oomiset mantarlarda, alglerde ve protozoonlarda döllenmiş oosferde gelişen kalın duvarlı zigot.

Operatör gen : Bakteri yada virüs genomunda repressör (baskılayıcı) proteini bağlayan ve yanındaki genin transkripsiyonunu kontrol eden gen.

Organel: Hücre içinde belirli bir görevi yapmak üzere özelleşmiş ve zarla çevrili yapılar. Çekirdek, mitokondri, kloroplastlar gibi.

Organik madde : Doğal olarak bulunmayıp canlı organizmalar tarafından senezlenen maddeler.

Organogenez: Embriyo tabakalarından organların meydana gelmesi.

Osein: Kemik dokunun ara maddesi.

Osmoregülasyon: Bazı sucul organizmaların, vücutlarının osmotik basıncını, yaşadıkları ortamın osmotik basıncına bağlı olmadan ayarlamaları.

Osmoz: Suyun yoğunluğunun çok olduğu yerden az olduğu yere doğru, yarı geçirgen zardan geçmesi

Osteosit: Kemik dokuyu oluşturan kemik hücreleri.

Otolit: Kulak taşı.

Ototrof: Kendi besinini kendi yapabilen canlılar.

Ovaryum: yumurtalık, yumurtaların meydana geldiği yer.

Ovidukt: Yumurtaları, yumurtalıktan dışarı taşıyan kanal, yumurta kanalı.

Ovipar: Yumurtasını vücut dışına bırakarak çoğalan.

Ovipozitor: Yumurtaları yerleştirmeye yarayan yapı, yumurtlama borusu.

Ovovivipar: Bir plasenta oluşumuyla anne-yavru arasında bağlantı olmaksızın, yumurtası

vücut içinde gelişen ve yavruyu yumurtadan çıktıktan sonra vücut dışına bırakan, yalancı doğum yapan.

Ovül: Tohumlu bitkilerde, döllenmeden sonra tohumu meydana getiren yapı.

'Ö'


Ökaryot hücre: Zarla çevrili organelleri ve gerçek çekirdeği olan hücre.

Özümleme: Canlı organizmanın, dışarıdan aldığı besin maddelerini parçalayıp yeniden kendine özgü maddelere dönüştürmesi.

Özüt: Bir doku örneğinin parçalanmış hali.

'P'

Paleontoloji : Fosilleri inceleyen, yaşları ve anatomik yapıları hakkında fikir yürüten bilim dalı.

Pankreas : Genel olarak midenin sol yanında yer alan, hem iç salgı hemde dış salgı ile görevli olan karma bez.

Parankima: Bitkilerde diğer dokuların arasını dolduran temel doku.

Parasempatik: Organların çalışmasına yavaşlatıcı etki yapan otonom sinir sisteminin bölümü.

Partenogenez: Yumurtanın döllenme olmaksızın gelişerek yeni canlı meydana getirmesi.

Paratroit hormon : Paratroit bezinden salgılanan, kalsiyumun bağırsaktan emilimini, böbreklerden atılmasını, kemiklerden serbest hale geçirilmesini ve hücreler arasındaki kalsiyum iyon konsantrasyonunu kontrol eden hormon.

Patojen: Hastalık yapıcı özelliği olan mikroorganizma veya madde.

Patoloji: Hastalık bilimi, hastalığın nedenlerini araştıran uzmanlık dalı.

Pektin: Özellikle bitki hücrelerinin orta lamelinde bulunan büyük moleküllü, karbonhidrat karışımı maddeler.

Penisilin : " Penicillium notatum " isimli bir mantar tarafından üretilen ve bakteri hücre duvarının sentezini engelleyen bir antibiyotik.

Pepsin: Mide öz suyunda bulunan ve proteinleri sindiren enzim.

Pepton: Proteinlerin mide öz suyunda sindirime uğramış son hali.

Periderm : Ağacın kabuk kısmı.birçok gövde ve köklerde ikinci büyüme ile epidermisin yerini alan doku.

perikarp : Kalbin en dış örtüsüne verilen ad.

Periost: Kemik zarı. Kemiklerin dışında bulunan, kemik dokunun beslenmesini onarılmasını sağlayan zar.

Peristaltik: Sindirim sistemi gibi bazı organların çeperlerinde görülen ritmik ve kuvvetli kasılıp gevşeme hareketleri. Bu ritmik kasılma dalgaları organ içindeki maddeyi hareket ettirmeye yardımcı olur.

Periton: Karındaki organları saran iki katlı karın zarı.

Pestisit: Tarım bitkilerine zarar veren hayvansal

pH: Bir sıvının asit veya bazlık derecesini gösteren değer.

Pigment: Hücrelere özgü renk veren madde.

Pinositoz: Hücre zarından doğrudan geçemeyecek kadar büyük moleküllü sıvı maddelerin hücreye alınması.

Pistil: Çiçeklerdeki dişi organ.

Plasenta: Çoğu memelide embriyonun besin ve gaz alış-verişini sağlayan yapı.

Plastid: Bitki hücrelerinde renk veren taneciklerin genel adı.

Plazmid: Bakteri stoplazmalarında bulunan ve kromozom gibi davranan DNA'lar.

Pleura: Akciğerleri saran iki katlı zar. Akciğer dış zarı.

Polen: çiçek tozu.

Polipeptid: Protein molekülünün yapısında bulunan amino asit zincirlerinin bir parçası.

Polisaj: Makine sanayiinde parlatmak.

Populasyon: Belirli bir bölgede yaşayan aynı türe ait bireylerin oluşturduğu topluluk.

Por: Gözenek, küçük delik.

Prokaryot hücre: Zarla çevrilmiş özel organelleri ve gerçek çekirdeği olmayan hücreler. Bakteriler ve mavi-yeşil algleri içine alan monera alemindeki canlılar.

Protein: Yapısında karbon, hidrojen, oksijen ve azot gibi elementleri bulunduran temel moleküllerdir. Amino asitlerin peptid bağlarıyla birleşmesinden oluşur.

Proteoliz : Proteinlerin amino asitlerine kadar parçalanması işlemi.

Protoplazma: Hücrenin çekirdeği ile sitoplazmasına verilen ad.

Protozoon : Tek hücreli canlılara genel olarak verilen ad (örneğin algler, mantarlar, bakteriler vs.)

Pseudopod : Bazı tek hücrelilerin hareket etmek veya besin almak amacıyla sitoplazmasının dışarıya doğru oluşturduğu uzantılardır.

Puplaşma: Bazı böceklerin larva evrelerinin sonunda beslenmesiz ve hareketsiz belli bir zaman devresine girerek ergin organizmaları meydana getirmesi olayı.

'R'

Radikal grup:Degisken grup

Radyasyon:Isın

Radyobiyoloji : Radyasonun canlılar üzerine nasıl etki ettiğini inceleyen bilim dalı.

Radyoekoloji : Radyason ve ekolojik sistem arasındaki ilişkiyi inceleyen bilim dalı.

Ranwier Bogumu:Cevresel sinir sisteminde ,aksonu saran miyelin ortusunun kesintili olarak gorulen kısmı

Rasitizm:D vitamini eksikliginde ,kemiklerde mineral birikiminin azalması nedeniyle ortaya cıkan hastalık

Reçine : Çam, elma, erik gibi bazı odunlu bitkilerin salgıladıkları katı yada yarı akışkan, yarı saydam, suda çözünmeyen salgı maddeleri.

Refleks : Bir uyartıya verilen ani cevap.Alınan uyartı sonucunda meydana gelen impulsa, beyne iletilmeksizin verilen cevap

Refleks yayı: Duyu, ara ve motor nörondan oluşan en basit mekanizma.

Rejenerasyon:Canlılarda eksilen bozulan bir yapinin tamamlanması onarimi

Rekombinant DNA: Farklı biyolojik kaynaklardan elde edilen DNA moleküllerinin birleşmesinden oluşan yapı.

Rekombinasyon: Mevcut genlerin yeni genotipleri oluşturacak şekilde bir araya gelmesi.

Rektum: Kalın bağırsağın anüsle sonlanan düz kısmı.

Replikasyon: DNA'nın kendini eşlemesi.

Replikon : DNA molekülünde bir kopyalama kökeni kapsayan ve peş peşe kopyalanan nükleotit dizilerinden oluşan uzunluk.

Repolarizasyon:Yuk dengesinin bozulmasından sonra sinir hucresinin bu bolgesinin tekrar eski haline donerek kutuplasmasi

Reseptör: Çeşitli uyarıları alabilen ve duyu organlarının yapısında bulunan özelleşmiş hücre, hücre grupları veya sinir uçları. Almaç

Resesif gen: Etkisini fenotipte gösteremeyen ve çekinik olan gen.

Restriksiyon enzimi: DNA'yı parçalamaya, kesmeye yarayan enzimler.

Retina: Gözün ağ tabakası.

RH Faktoru:Kanda alyuvar hucrelerinin uzerınde bulunan karbonhıdratlar ve proteinden yapilmis maddeler

Ribonukleotıt:Riboz,azotlu organik baz ve bir fosfattan olusan molekul

Rıboz:RNAve ATPnin yapısında bulunan bes karbonlu seker

Ribozim : Ortamda herhangi bir protein bulunmadığı zaman enzim özelliği gösteren saf RNA.

Ribozom:Proteın sentezinin meydana geldigi organel

Ritmik:Belli aralıklarla tekrarlanan

Rizobium:Baklagillerin koklerinde onlarla ortak yasayan ,dogadaki azot dolasiminietkilfyen bakteri cesidi

Rizoid:Koksu yapi

RNA:Ribonukleik asit

RNA polimeraz : DNA dan RNA sentezini gerçekleştiren enzim.

Rodopsin : Göz organında bulunan ve fotonun ilk olarak çarptığı bir çeşit protein.

Rolando yarigi:Beyin yarimkurelerinin ustunde beyin yarimkurelerinin ayrılma eksenine dik olan derin girinti

Romatizma:Kaslarda ve ozellikle eklemlerde gorunen agrili hastalıklerın genel adi

rRNA:Ribozomun yapisina katilan RNA cesidi

Ruffini Cisimcigi:Memelilerde ısıyı algılayan sinir uclarının bitiminde bulunan silindir bicimli reseptorler

'S'

Sabin aşısı:Polyomiyelitten(çocuk felci) korunmak için kullanılan aşı.

Sadizim :Cinsel dürtülerin başkalarına acı çektirerek doyuma ulaştığı cinsel sapkınlık.

Sadomomazoşizm:Alman psikolog R.von Krafft-Ebing'in mazoşist ve sadist sapıklığın bileşimini belirtmek için kullanılan terim.

Safra: Karaciğerden salgılanan, tadı acı, altın sarısı renkli koyu sıvı.

Safra asitleri:safrada bulunan, steroit yapıdaki özsu.

Safra tuzları : Safra kesesinden ince bağırsağa salgılanan ve yağların misellere (küçük partiküller) dönüşümünü sağlayan biyokimyasal maddeler.

Sakkaroz: Şekerkamışı ya da şeker pancarından elde edilen sıradan şeker.

Salisilat zehirlenmesi: Salisilatlardan (aspirin) kaynaklanan hafif zehirlenme.

Salmonella: Enfeksiyon yaratma gücü çok yüksek bir bağırsak bakterisi (enterobakter) grubu.

Salmonella typhi basili: Tifonun etkeni olan mikroorganizma.

Salpengografi: Dölyatağı borusunun (fallop borusu) bir bölümünün alınmasına ve yeniden kanlanmanın sağlanmasından sonra,ağızların birleştirilmeisine dayanan girişim.

Salpenjit: Dölyatağı borularının (fallop borusu) birinde ya da her ikisinde görülen akut ya da kronik iltihap.

Salpenks: Fallop boruları.

Saman nezlesi: Çeşitli bitkilerin çiçektozlarına bağlı olarak çeşitli organ ve sistemde, özellikle de üst solunum yollarında ortaya çıkan alerjik belirtileri anlatan genel terim.

Sanatoryum: Veremle savaşta, yasaların belirlediği koşullarda hazırlanmaış ve gerekli biçimde donatılmış uzman hastane.

Saplantı: Kişinin bilincini saran kurtulması olanaksız yineleyici düşünce.

Sarkolemma: Kas telini saran zar.

Sarkom: Yağ dokusu, bağ dokusu, kıkırdak, kemik, lenf ve kas damarları, düz ve çizgili kaslar, seröz zarlar, lenforetiküler doku ve kan yapıcı kemik iliği gibi döşeyici (epitelyel) doku dışındaki, mezoderm kökenli dokulardan kaynaklanan tüm kötü huylu tümörleri belirten genel terim.

Satirizm: Erkeklerde aşırı cinsel istek sonucunda önüne geçilmez bir biçimde cinsel ilişkiye girme eğiliminin belirdiği patolojik durum.

Schilling testi: Sindirim kanalında B12 vitamininin emilim durumunu saptamaya yarayan test.

Schilling testi: Sindirim kanalında B12 vitamininin emilim durumunu saptamaya yarayan test.

Schultz-Charlton testi: Kızılın tanısına kesinlik kazandıran test.

Sebore: Yağ bezlerinin aşırı yağ salgılamasıyla oluşan patolojik durum.

Sebum: Yağ bezlerinin bir kanal aracılığıyla deri yüzeyine gönderdiği salgı.

Sedimentasyon: Çökelme.

Segmentasyon: Bir vücut yada yapının benzer parçalara bölünmesi, zigotun geçirdiği bölünme evreleri.

Sekretin: On iki parmak bağırsağının salgıladığı hormon.

Seleksiyon: Seçilim, ayıklama.

Selülit: Dermisin bağ ve yağ dokularını etkileyen iltihabi dejeneratif süreç.

Selüloz: Üç bin ya da daha fazla glikozun birleşmesi ile oluşan bitki hücrelerinin temel yapı taşı olan polisakkarit.

Sement: Diş kökündeki dentini örten diş dokusu.

Seminom: Farklılaşmamış üreme hücrelerinden kaynaklanan kötü huylu erbezi tümörü.

Semptom: Vücuttaki bir hastalığa eşlik eden ve hastalığın göstergesini oluşturan belirti.

Senilite: İleri yaştaki bir organizmanın biyolojik durumu.

Senkop: Kalp ve solunum etkinliğinde bir duraklamayla birlikte görülen ani, tam ve geçici bilinç kaybı.

Sentriyol : Hücre bölüneceği zaman kutuplara göç eden, iğ ipliklerinin yapımında rol oynayan organellerdir.

Sentromer: kromozomlarda kardeş kromotidleri bir arada tutan kısım.

Sentriyol : Hücre bölüneceği zaman kutuplara göç eden, iğ ipliklerinin yapımında rol oynayan organellerdir.

Sepsis:Bütün vücuda yayılan enfeksiyon.

Serbest trikoksin:Kanda taşıyıcı proteinlere bağlı olmayan T4 hormonu.Ölçüm kanda yapılır normal değerleri 6.3-15,3 pg/dl dir.

Serbest triyodotironin:Kandaki taşıyıcı proteinlere bağlı olmayan T3 hormonu

Serebral : Beyin organıyla ilgili yapı.Beyine bağlı.

Serigrafi: Kısa sürede değişen aralıklarla birbiri ardına röntgen filimlerinin çekilmesi.

Seroloji: Kanda antijenler ile antikorlar arasında olası tanı ve tedavi uygulamaları sonucunda ortaya çıkan bağışıklık reaksiyonlarını inceleyen disiplin

Serum: Kanın, pıhtılaşmasından sonra hücrelerinden ayrılmış, açık sarı renkli sıvı kısmı.

Serviks: Rahim ağzı

Servisit: Dölyatağı boynunun (serviks) akut yada kronik iltihabı.

Sesil : Bir organizmanın sap, gövde ve pedisel gibi yapıları olmaksızın doğrudan bir yere oturması (Örneğin deniz tabanına oturması).

Sessiz mutasyon : Meydana geldiği gen üzerinde, daha sonra bugen tarafından üretilecek proteinin fonksiyonunu değiştirmeyen mutasyonlardır (etkisiz mutasyon).

Sezaryan: Bebeğin doğumunun vajinal kanal yerine karın duvarından doğumu için yapılan cerrahi girişimdir.

Sezeryan ameliyatı: Karın ön duvarı ve dölyatağı duvarında açılan bir kesiyle bebeğin ve etene . Göbek kordonu, amniyon zarı gibi eklerinin çıkarılmasına dayanan cerrahi girişim.

Sıcakkanlı canlılar: Vücut sıcaklığı ortam sıcaklığına göre değişmeyen ve hep aynı kalan canlılar.(Sabit sıcaklıklı canlılar)

Sil : Bazı tek hücrelilerde hareti sağlayan, yine bazı organizmaların akciğer borularında senkronize hareket ederek toz vb. partikülleri akciğerden uzaklaştıran kamçı benzeri yapı.

Sinaps: İki nöronun veya nöronla başka bir hücrenin bağlandığı yer.

Sinüs : Organların yada dokuların arasındaki boşluk yada her hangi bir açıklık.

Sitoloji: Hücreyi inceleyen bilim dalı.

Soğuk kanlı canlılar: Vücut sıcaklığı ortam sıcaklığına göre değişen (balık, kurbağa, sürüngen) hayvanlar.(Değişken sıcaklıklı hayvanlar; Polikilotherm)

Sölom : Hayvanlarda bir epitel (sölom epiteli) ile astarlanmış olan vücut boşluğuna verilen ad.

Sperm: Erkek üreme hücresi.

Spirillum: Sipiral şeklindeki bakteri

Spor: Eşeysiz üreyen türlerde, küçük ve dayanıklı olan üreme hücresi.

Sporozoit: Sporluların sporlarından türeyen ve yetişkin hücreyi veren, çekirdekli küçük stoplazma parçası.

Stamen: çiçekte erkek organ.

Stigma: Trake solunumu yapan böceklerde, trake açıklığı yada Öglenada ışığa duyarlı göz noktası. Çiçekteki dişi organın üstü.

Stoma: Yaprağın alt ve üst yüzeyinde bulunan, gaz alış verişini sağlayan delik.

Süberin: Mantar özü.

Süksesyon: Bir bölgede yaşayan çeşitli türlerin belirli bir zaman içinde birbirlerini izleyerek ortaya çıkmaları; ekolojik süksesyon.

Süspansiyon: Asıltı. Bir akışkan içinde yüzen sıvı parçacıkların oluşturduğu sistem.

'T'


Takım : Canlıların sınıflandırılmasında kullanılan, familya ve sınıf arasındak bulunan, yakın benzerlik gösteren organizmaların meydana getirdiği taksonomik birlik. Ordo.

Taksi: Tek hücrelilerin yer değiştirme hareketi.

Taksonomi : Canlıların sınıflandırılması ve bu sınıflandırmada kullanılan kural ve prensipler.

Talamus: Ara beyinde bulunan, vücudun çeşitli bölgelerinden gelen duyuların (koku hariç) düzenlenip beyin kabuğuna gönderildiği bölme.

Tam çiçek: Erkek ve dişi organı birlikte bulunduran çiçek.

Tansiyon: Kanın damar çeperlerine yaptığı basınç.

Taşıma kapasitesi: Bir ekosistemde ya da habitatta, yaşayan bir türe ait bulunabilecek en yüksek birey sayısı.

Taşlık: Bazı hayvanların sindirim sisteminde mekanik olarak besinlerin öğütüldüğü kısım.

Teka: Çiçekli bitkilerde erkek organın başcık kısmında bulunan, içinde polen keseleri olan bölge.

Tek çenekli bitki: Embriyolarında bir çenek yaprağı bulunduran bitki.

Telofaz: Çekirdek eşlenmesinin tamamlandığı hücre bölünmesinde son evre.

Telomere: Kromozomun bitiş kısmı .Bu özel yapı doğrusal DNA moleküllerinin kendi kendini üretmesi ve dengeli yapısını koruması işlerine yarar.

Temel aminoasit: Vücutta üretilmeyen ve vücuda alınması gereken aminoasit.Esansiyel aminoasit.

Temel yağ asiti: Vücutta yapılamayan ve vücuda alınması gereken yağ asiti.Esansiyel yağ asiti.

Tendon: Kası kemiğe bağlayan bağ doku.

Tentakül: Anten,duyarga,dokunaç,yakalama kolu.

Teori: Yeni gözlem ve deneylerle devamı desteklenen hipotezler topluluğu.

Terleme: Canlıların sıcak ortamlarda vücut ısılarını korumak için gaz formunda su kaybetmesi.

Terminatör gen : RNA polimerazın transkripsiyonu durdurmasına neden olan DNA dizisi.

Termofil : Yüksek sıcaklıklarda yaşayabilen mikroorganizmalara verilen genel ad (termofil = ısıyı seven).

Termonasti: Sıcaklık etkisiyle gerçekleşen ve uyaranın yönüne bağlı olmayan hareket.

Termoreseptör: Sıcaklık değişimine duyarlı reseptör.

Tersinir: Geriye dönüşlü.

Testa: Tohum kabuğu.

Testis: Erkeklerde üreme hücrelerini oluşturan organ.Aynı zamanda erkeklerdeki eşeysel bez.Erbezi.

Testosteron: Testislerde salgılanan hormon.Sekonder erkeklik özelliklerinin belirlenmesinde rol oynar.

Tetani: Diz ve dirsek eklemlerinin ani burkulması, kas seğirmeleri,krampları ve sarsılmalarıyla beliren ve paratiroit salgısının azlığından ileri gelen bir çeşit hormonal tetanoz.

Tetanoz: Bir kasın, ardarda gelen sinir uyarılarından dolayı maksimum düzeyde sürekli kasılı kalması.Tetanoz bakterisinin bulaşmasıyla oluşan hastalık.

Tetrat: Mayoz bölünme sırasında homolog kromozomların birbirlerine sarılarak oluşturdukları dört kromotitli yapı.

Tifo: Salmonella basilinin neden olduğu, yiyecek ve içeceklerle bulaşan hastalık.

Tilakoit: Kloroplastın granumlarını oluşturan, zarlar üzerinde klorofil , ATP sentezleyen kompleksler bulunan zar katmanlarından oluşan keseciklerdir.

Timin : DNA yapısına katılan fakat RNA yapısına katılmayan bir primidin bazı.

Timpanik kanal: İç kulakta işitmeyi sağlayan salyangozda bulunan üç kanaldan biri.

Timpanum : Orta kulağı oluşturan davul şeklindeki boşluk.Aynı zamanda böceklerin işitme organı, timpanal organ.

Timus: Soluk borusunun bronşlara ayrıldığı yerde bulunan ve bağışıklık sisteminde rol oynayan bez.

Tiroit: Gırtlağın önünde bulunan, tiroksin ve kalsitonin salgılayan iç salgı bezi.

Tiroksin: Tiroit bezinden salgılanan ve özellikle katabolizmayı etkileyen hormon.

Tohum: Bitkilerde embriyo ve endospermden oluşan yapı.

Toksin: Mikropların vücutta salgıladığı zehirli madde.

Tonus: Kasın hafif derecede devamlı kasılı olma hali.

Toplardamar: Kalbin kulakçıklarına kan getiren damarlar.Akciğer toplardamarı hariç hepsi kirli kan taşır

Topoğrafik: Bir yerin görünümüne, engebelerine ilişkin.

Tozlaşma: Çiçek tozlarının (polenlerin) rüzgar,böcek,su gibi etkenlerle dişi organa ulaşması.

Trake: Bitkilerin odun kısmındaki su taşıyan kılcal borular. Bölmesiz geniş odun boruları. Böceklerde solunum organı.

Trakeit: Bölmeli ve dar olan odun boruları. Böceklerdeki solunum organının kılcal boruları.

Trakeol: Böceklerde,dokulara doğrudan oksijen sağlayan solunum sisteminin çok ince dalları.

Transdüksiyon: Bir mikroorganizmadan bir diğerine virüs veya bakteriyofajlar aracılığıyla gen aktarılması olayı.

Transformasyon: Herhangi bir gen eklenmiş plazmitin ya da sadece plazmitin bakteri,maya veya diğer bir canlı hücre içerisine aktarılması olayı.

Transgenik canlı: Rekombinant DNA teknolojisiyle yabancı bir genin yerleştirildiği canlı.

Transdüksiyon : Bir mikroorganizmadan bir diğerine virüs veya bakteriyofajlar aracılığıyla gen aktarılması olayı.

Transkripsiyon: (yazılma) DNA ipliklerinin birinden genetik bilgilerin yeni sentezlenen mRNA'ya aktarımı.

Translasyon: (okuma) mRNA'nın sentezlendikten sonra stoplazmadaki ribozoma bağlanıp amino asitleri tRNA'lar yardımıyla sıraya koyması.

Translokasyon: Kromozomun bir parçasının kopup başka bir kromozoma eklenmesi şeklinde olan kromozom mutasyonu.

Travmatromizma: Bitkinin yaralanmalara karşı, yaranın ters yönüne büyüme göstermesi.

Trigliserit: bkz. Nötr yağ.

Triküspit: Kalbin sol kulakçığı ile sağ karıncığı arasında bulunan üç parçalı kapakçık.

Tripeptid: Üç tane aminoasitin birleşmesiyle oluşan yapı.

Tripsinojen: İnce bağırsaktan salgılanan, protein sindiriminde görev yapan bir hormon

tRNA : Protein sentezi sırasında (translasyon) amino asitleri ribozoma taşıyan özel bir RNA çeşidi.

Trombin: Kanın pıhtılaşma reaksiyonlarında görevli bir protein.

Trombosit: Kan plazmasında bulunan, kanın pıhtılaşmasında rol oynayan hücre parçaları.Kan pulcukları.

Tropizma: Yönelim hareketi.Yer değiştirmeyen bir organizmada bir dış uyartıya karşı meydana gelen asimetrik büyüme tepkisi.

Tulumcuk: İç kulakta vücut dengesinin sağlanmasında görevli yapı.

Tunç hastalığı(addison hastalığı): Aldosteron hormonunun az salgılanması durumunda derinin tunç rengini almasıyla oluşan bir hastalık.

Turgor: Bir bitki hücresinin osmozla su alıp şişmesi ve hücre çeperinin gergin hale gelmesi.

Turgor basıncı: Turgor halindeki bir hücrenin sitoplazmasının hücre zarına uyguladığı basınç.

Turner sendromu: Gozonomlarda ayrılmama sonucu oluşan 44+XO kromozom formülüne sahip dişi bireyler.

Tübül : Hücre içerisinde veya doku içerisindeki tüpsü yapılara verilen genel ad.

Tümör (villus): İnce bağırsağın iç yüzeyindeki, sindirilmiş besinleri emip kana karıştıran parmaksı uzantılar

Tür(species): Sınıflandırma biliminde en alt kademedeki, en küçük birim.

'U'

Uç meristem : Bitkilerin kök ve gövdelerinin en uçlarında bulunan, sürekli bölünerek bitkinin büyümesini sağlayan doku.Meristem dokusu.

Unipolar : Tek kutuplu olma durumu.Bazı sinir hücreleri yanlız tek bir uzantıya sahip olabilir (unipolar sinir hücresi).

Urasil : Yanlızca RNA yapısına katılan baz.

Uterus: Döl yatağı, rahim.

Uyaran: canlıların iç ve dış çevresinde canlıyı etkileyebilecek değişiklikler.

Uyarı: Canlılarda belli bir tepkiye yol açan, fiziksel, kimyasal veya biyolojik etken.

Uyartı: Bir uyarının sinir hücresinde oluşturduğu kimyasal veya elektriksel değişmeler.

Uyluk kemiği: bacakta bulunan, vücudun en uzun kemiği

'Ü'


Üre: Protein metabolizması sonucu oluşan suda eriyen azotlu artık madde.

Üretici: Ototrof, kendi besinini yapan canlı.

'V'


Vagus: Beyinden çıkan 10.sinir. mide, bağırsak, kalp ve akciğerlerin otomatik çalışmalarını sağlar.

Varyasyon: Bir türün bireylerindeki aynı karakterin farklı şekilleri, değişiklik, çeşitlilik.

Vakuol : Ökaryot hücrelerin sitoplazması içerisinde sıvı, hava yada kısmen sindirilmiş besin kapsayan tek zarla çevrili yapıların her biri.

Valin : Protein sentezine katılan amino asitlerden birisi.

Varis : Genellikle bacaklardaki toplardamarların yapısında bulunan kapakçık bölgelerinin genişlemesi nedeniyle ortaya çıkan hastalık.

Vas deferens : Erkek üreme sisteminde sperm kanalı.

Vaskular sistem : Ksilem ve floemden oluşan bitki dokularında, ksilem tarafından su ve suda erimiş maddelerin, floem tarafından fotosentez ürünlerinin taşınmasını sağlayan iletim sistemi.

Vanadyum : İnsan ve hayvanlar için gerekli bir eser (az miktarda bulunan) elementidir.

Vater kabarcığı : Karacier ve pankreas salgılarının oniki parmak bağırsağına boşaltıldığı yer

Vazopressin : Antidiüretik hormon.

Vegetatif çekirdek : Bitkilerde polen tüpünü oluşturan çekirdek.

Vegetatif üreme : Genellikle çiçekli bitkilerde görülen eşeysiz üreme tipi.

Verimlilik : Birim zamanda meydana getirilen yavru sayısı ile ölçülen, bir bireyin yada populasyonun üreme kapasitesi. Fertilite.

Ventral : Bir organizmanın karın kısmı (sırt kısmı dorsal).

Vejetasyon : Bitkinin tohumdan gelişip tekrar tohum verecek hale gelene kadar geçen dönemi.

Ventrikulus : Karıncık.

Vestibular kanal : iç kulakta,oval pencereye bağlı kanal.Salyangozda bulunan üç kanaldan biri.

Vibrio: Virgül şeklindeki bakteriler.

Vikaryant bitkiler : Alacalı bitkiler .

Villus : Parmak şeklindeki küçük çıkıntılar.

Viroid : Bitki hücrelerinde hastalık yapan, 400 ' e kadar ribonükleotitten oluşan, virüslerden daha basit yapılı organizma.

Vitellus: Yumurta sarısı, yedek besin.

Virüs : Nükleik asit ve bu saran protein kılıfından meydana gelen zorunlu hücre içi parazite olan yapı

'Y'


Yağ asidi : Esterlerle bileşikler yaparak yağ moleküllerini meydana getiren maddeler.

Yapısal gen : Hücrenin yapısı ve metabolizması için gerekli RNA ' ları kodlayan DNA dizisine verilen genel ad.

Yoğunluk: Herhangi bir maddenin bir birim hacminin kütlesi.

Yumurta: Dişi üreme hücresi

Yüzme kesesi : Birçok kemikli balıkta çeperi sindirim kanalı ile aynı yapıda, içi hava ve diğer gazlarla dolu olan, hidrostatik denge, solunum, ses çıkarma ve ses almada görevli yapı.

'Z'

Zahm: yara.

Zar: Hücreyi ve çoğu organelleri çevreleyen lipit ve proteinlerden oluşan yapı.

Zatürree: bütün bir akciğer lobunun mikroplu akut iltihabı.

Zeban: dil,tat alma organı.

Zein:mısırda çıkarılan protein.

Zerk: bir sıvıyı şırınga ile vücuda verme;enjekte etme

Zigot: Döllenmiş yumurta hücresi.

Zoofili: insanda hayvanlarla cinsel ilişki kurma isteğiyle ortaya çıkan cinsel davranış bozukluğu.

Zoolog: zooloji uzmanı,hayvanbilimci

Zooloji: Biyolojinin hayvanları inceleyen dalı.

Zoospor : Tek hücreli algler ve mantarlarda kamçılı, hareketli eşey hücresi.

Zootoksin : Bir organizma tarafından meydana getirilmiş toksik maddeler

İnanılmaz faideli bir paylaşım olmus HZ ALLAH razi olsun gözyaşı kardeşim

Allah celle celaluhu sizden de razı olsun kardeşim. İnşallah kardeşlerimiz en güzel şekilde istifade ederler.


Lise 1-2-3

MollaCami.Com