Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Behlül Dâna Hazretlerinden seçmeler...


Bir gün Behlül Dana'nın üstü başı dağınık bir hâldeydi. Her tarafı toz toprak içindeydi. Onu bu hâlde gören, uzun bir yolculuktan dönmüş zannederdi. Behlül Dânâ'nın mânevî makamlar sahibi bir veli olduğunun farkında olmayan, onu sıradan bir meczup zanneden bazıları, onunla dalga geçmek ve eğlenmek kastıyla sordular:

-Ey Behlül! Bu ne hâl böyle! Nereden geliyorsun? Behlül Dana'nın cevabı hiç de onların bekledikleri türden değildi:
-Cehennemden geliyorum!

Soruyu soranlar kendi kendilerine: "İşte yine deliliği tuttu, böyle cevap olur mu?" diyerek tekrar sordular.
-Peki, cehennemde ne işin vardı?

Behlül Dana yine hiç istifini bozmadan aynı tavırla:
-Ateş lâzım oldu da onun için gitmiştim.
-Peki, ateşi aldın mı bari?

Behlül Dana'nın cevabı müthişti:
-Hayır, maalesef ateşi alamadım. Cehennemin bekçileri bana: "Sanıldığı gibi burada ateş bulunmaz, ateşi herkes dünyadan kendisi getirir." dediler.

[color=maroon]-------------------------------------------------------------------------------------


Birisi Behlül Dânâ'ya sordu:
-Senin oturduğun, yattığın, sığındığın bir yer yok mu?
-Elbette var.
-Peki, nereye sığınırsın?
-Azizle hakirin, zenginle fakirin müsavi olduğu yere, dedi.
-Orası neresi? diye sorulunca
-Mezarlık, diye cevap verdi.
-Peki, gecenin karanlığında, orada yalnız kalınca yabancılık çekip, korkmuyor musun?
-Ben kendi yalnızlığımı ve içinde bulunduğum karanlığı, mezarda yatan ölülerin yalnızlığı ve karanlığıyla mukayese ettiğim zaman bende ne yabancılık kalıyor, ne de korku...

-------------------------------------------------------------------------------------

Behlül Dânâ Hazretleri, bir gün pazara üç tane kuru kafa getirerek, onları satmaya başladı. Her üç kafanın da fiyatları farklı farklıydı. Tabiî millet merakla Behlül Dânâ'nın etrafına toplandı. Önüne açtığı tezgâhın üzerindeki bu kuru kafaları sattığını öğrenince sordular:
-Ey Behlül! Bu kafaları kaça satıyorsun?

Behlül Dâna:
-Birini bir paraya, birini on paraya, birini de ağırlığınca paraya satıyorum, diye cevap verince, oradakilerden bir tanesi taaccüb ederek sordu:

-Ey Behlül! Bunların üçü de kurumuş kafalar olduğu hâlde sen üçüne de ayrı ayrı fiyat biçiyorsun. Bunların birbirlerinden ne farkı var ki?

Behlül Dânâ Hazretleri, bunun hikmetini şöyle anlattı:
-Birincisi, taş kafadır. Bunun değeri hepsinden düşüktür; çünkü bu hiç nasihat dinlemez ve nasihata ihtiyaç duymaz. İkincisi, yani on paralık kafa ise, nasihat dinler; ama nasihati tutmaz... Söz onun bir kulağından girer, öbür kulağından çıkar. Bunun adı da boş kafadır. Üçüncüsü ise, tam kafadır. Bu kafa, hem nasihat dinleyip onunla amel eder, hem de öğrendiklerini başkasına öğretir. İşte en kıymetli kafa budur. Bunu da ağırlığınca paraya veriyorum.

-------------------------------------------------------------------------------------

Harun Reşid bir ramazan günü Behlül Dânâ'ya şöyle tembih etti:
-Akşam namazında camiye git, namaza gelen herkesi iftara davet et.

Akşam oldu, namazlar kılındı. Namazın akabinde Behlül Dânâ 5-10 kişilik küçük bir grupla çıkageldi. Harun Reşid buna çok şaşırdı. Zira kalabalık bir grup bekliyordu.

-Behlül bunlar kim? Ben sana namaza gelen herkesi saraya iftara çağır diye tembih etmedim mi? Sen o kadar cemaatin arasından bir sofralık bile adam getirmemişsin, deyince Behlül cevap verdi:
-Sultanım, siz bana camiye gelenleri değil; namaza gelenleri iftara çağır dediniz. Namazdan sonra bendeniz cami kapısında durdum. Çıkan herkese imamın namaz kıldırırken hangi sûreyi okuduğunu sordum. Fakat çoğu bilemedi. İşte yalnız bu getirdiğim kişiler bildi. Camiye gelen çoktu; ama namaza gelen demek ki, yalnız bunlarmış.

-------------------------------------------------------------------------------------


Halife Harun Reşid'in üvey kardeşi olduğu rivayet edilen Behlül Dânâ Hazretleri bir gün etrafta kimseler yokken, Harun Reşid'in taht odasını boş buldu ve onun tahtına geçip oturdu. Henüz birkaç dakika oturmamıştı ki, onu sarayın hizmetçileri gördüler. Hemen alelacele Behlül Dânâ Hazretleri'ni tahttan indirdikleri gibi bir de temiz dayak attılar... Bunun üzerine Behlül ağlamaya başladı. O anda Harun Reşid makamına gelerek Behlül'ün ağladığını görünce, onun neden ağladığını sordu. Oradakiler Behlül'ün büyük ve affedilmez bir hata ettiğini, yalnızca Halife'ye ait bir makam olan tahta çıkıp oturduğunu, bunun için kendilerinin de onu tahttan indirip dövdüklerini söylediler.

Tabiî Harun Reşid, Behlül'ün böyle ağlamasına üzülerek:
-Böyle bir sebepten dolayı adamcağız böylesine ağlatacak kadar dövülür mü? deyip, adamlarını azarladı.

Bunun üzerine Behlül Dânâ Hazretleri Harun Reşid'e:
-Adamlarına kızmana gerek yok. Ben, onlar beni dövdüler diye ağlamıyorum. Ben birkaç dakika tahta çıkmakla bu kadar dayak yedim, oysa sen hep tahtta oturuyorsun. Bu durumda yarın senin hâlin ne olacak, kim bilir ne kadar dayak yiyeceksin diye düşündüm de onun için ağlıyorum, dedi.

Bu sözler Harun Reşid'in gözlerini yaşarttı:.
-O hâlde nasıl hareket edersem, kurtulurum, onu söyle! dedi. Behlül Dânâ Hazretleri de şu nasihatte bulundu:
-Adaletle hükmet, kimseyi incitme. Millet senden memnun olup sana dua etsinler. Ancak o zaman kurtulursun.

-------------------------------------------------------------------------------------


Behlül Dânâ'ya biri sorar:
- Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım?

Behlül Dânâ şu cevabı verir:
- Şunu yazdır: "Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey yolcu anla ki, şu toprak günahtan gayri her şeyi örter."

Behlül Dana hz lerine sordular;
-ölünce seni nereye gömelim?

Behlül Dana cevap verdi;
-Nereye isterseniz oraya gömün.Ahiret heryerden aynı uzaklıktadır.

Hepsi de birbirinden güzeldi kardeşim. Anlayana o kadar çok şey anlatıyorlar ki. Allah celle celaluhu razı olsun. Emeğine sağlık.


Hepsi de birbirinden güzeldi kardeşim. Anlayana o kadar çok şey anlatıyorlar ki. Allah celle celaluhu razı olsun. Emeğine sağlık.


evet eline sağlık..


Hepsi de birbirinden güzeldi kardeşim. Anlayana o kadar çok şey anlatıyorlar ki. Allah celle celaluhu razı olsun. Emeğine sağlık.


Hepsi de birbirinden güzeldi kardeşim. Anlayana o kadar çok şey anlatıyorlar ki. Allah celle celaluhu razı olsun. Emeğine sağlık.

teşekkür ederim sağolasınız

Eline sağlık gerçekten çok güzel ibret vesikaları,ALLAH


Hepsi de birbirinden güzeldi kardeşim. Anlayana o kadar çok şey anlatıyorlar ki. Allah celle celaluhu razı olsun. Emeğine sağlık.

ALLAH RAZI OLSUN...
gözyaşı kardeşimizin dedigi gibi hepsi birbirinden güzeldi.


Hepsi de birbirinden güzeldi kardeşim. Anlayana o kadar çok şey anlatıyorlar ki. Allah celle celaluhu razı olsun. Emeğine sağlık.

yorumlarınız için teşekkürler :)




Eline sağlık gerçekten çok güzel ibret vesikaları,ALLAH

amin

çok güzeldi kıymetli kardeşim....
herbiri paha biçilmez öğüt...
Rabbim hissemizi buyursun...
emeğinize sağlık...


Hikayeler

MollaCami.Com