Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


İllâ Aşk

İllâ Aşk

İnsanların çoğu aslında kendilerine ait olmayan cümlelerle konuşuyor. İnsanlar bugüne kadar düşünmemek, hayal kurmamak üzerine eğitildikleri için bu hale şaşmamak lazım. Herkesin dilinde belirli konularda söylenebilecek ezberlenmiş cümleler var. İnsanlar bir araya geldiğinde bu jargonun/söz klişelerinin dışına çıkmadığı sürece her şey güllük gülistanlık devam edip gidiyor!

Aslında bu güllük gülistanlık vaziyet görece bir durum. Ezberlenmiş, aslında anlamı tartışılmamış, yaşanmamış, bize ait olmayan ve aslında içi boş olan cümleleri hepimiz kullanırız. Bunlar söze gücümüz yetmediğinde ya da kendimize güç yetmediğimizde ağzımızdan dökülüverirler. Örnek olarak eğitimle ilgili bazı cümleler verelim;
– Bu millet adam olmaz abi!
– Eğitim şart!
– Her şeyin başı eğitim.
– Geleceğe yapılacak en büyük yatırım eğitimdir.

Eğitim hakkında birileri konuşuyorsa mutlaka bu ya da buna yakın cümleler kullanılacaktır. Bunu konuşanlar eğitimci filan olduklarından değil, bu konularda prim yapan cümleler bunlar olduğu için böyle söylerler.

Hepimiz okul yıllarında yazılı sınavlara girip çıkmışızdır. Bilirsiniz, bazı öğretmenler siz doğru bilgiyi yazsanız bile size geçer not vermez. Niye? Çünkü onun kelimeleriyle, cümleleriyle onun derste anlattığı gibi söylememişsinizdir. Bunu meşrulaştırmak için de; “Sana öğrettiğimiz şeyi söyle bize, sen ondan sorumlusun..” derler. Gayet mantıklı gibi gözüken bu ifade matematik gibi sınırları keskin bir bilim dalı için geçerli olabilir. (Aslında bu sistem matematik dehası Gaus’u da kesin harcardı.) Amasya konusunda coğrafya kitabında yazandan daha fazlasını (Amasyalı olduğu, orda yaşadığı için) bilen bir çocuk neden düşük not alır? Çünkü kalıbın dışına çıkmıştır.

Hayatımızda çevremizde kalıplar vardır. Biz bu kalıplar içinde kalabildiğimiz ölçüde adam yerine konulur, yoksa başarısız, uyumsuz, cins olarak yaftalanır, hatta dışlanırız.
Aslında eğitim hayvana uygulanır. İnsan paylaşır. Bütün bu öğrenilmiş ezberlenmiş zırvalardan sonra benim söylediğim ne kadar saçma, boş, lüzumsuz, bir daha saçma, bir daha boş gelebilir insanlara.

Ama insanı insan yapan şey severek öğrenmesidir. Ne idüğü aslında belirsiz bilgi çubuklarını kafalarımıza sokup eğitildiğimizi sanabiliriz. Bizi eğiten o çubuktaki bilginin muhtevası değil, çubuğun beynimizde açtığı yaradır. Ve bu çok komiktir. Dahi insanlar böyle şeylere güler, dil çıkarır.

Tek yönlü bir iletişime dayanan -öğretmen söyler öğrenci yutar- tarzı eğitim iflas etmiştir. “İstanbul kaç yılında fethedildi çocuğum, söyle bakayım?” sorusuna verilebilecek alternatif cevaplar olmalı oysa… Ben olsam şöyle diyebilirdim:
– Aşk dolu bir yıldı öğretmenim. Miladi takvimi boş verin. Sultan Mehmet’in askerleri Rasulullah aşkıyla, O’nun duasına nail olmak için Bizans surlarına Allah Allah diye yürüyordu.
– Kıskançlık yılıydı öğretmenim. Cümle mahlukat o güzel insanların muhabbetini, şevkini, gayretini kıskanıyordu. Ah biz de onların arasında olaydık diye çok börtü böcek kamuflaj yapıp şehitlik sırasına kaynak yapmıştır.
– Yıl fetih yılıydı öğretmenim. Yıl bütün bir müslüman coğrafyasından koşup gelme yılıydı.
– Yıl şehadet yılıydı. Siz deyin 1453, ben deyim muhabbet yılıydı öğretmenim…

Bu cevap verilebiliyorsa bence o ders bitmiştir.
Eğitim filan da şart değildir. İllâ aşk…

Ferzan Topatan

GÜZELDİ...
ÖZELLİKLE FETİH SORUSUNA VERİLEN CEVAPLAR MUHTEŞEM
AMA NERDE O ŞUUR... :-\

entresan ,bir tevafuk oldu,

ben böyle cevaplar verdiğim bir dersten, takdir alıyorken ,1 aldım ve bütünlemeye kaldım,

iyi ders oldu ama ,

kalıpların dışına çıkarsan ,MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİNDE psikolojiden yoksun öğretmenlerle insanın sonunun ne olacağını gördüm!

Tek yönlü bir iletişime dayanan -öğretmen söyler öğrenci yutar- tarzı eğitim iflas etmiştir. “İstanbul kaç yılında fethedildi çocuğum, söyle bakayım?” sorusuna verilebilecek alternatif cevaplar olmalı oysa… Ben olsam şöyle diyebilirdim:
– Aşk dolu bir yıldı öğretmenim. Miladi takvimi boş verin. Sultan Mehmet’in askerleri Rasulullah aşkıyla, O’nun duasına nail olmak için Bizans surlarına Allah Allah diye yürüyordu.
– Kıskançlık yılıydı öğretmenim. Cümle mahlukat o güzel insanların muhabbetini, şevkini, gayretini kıskanıyordu. Ah biz de onların arasında olaydık diye çok börtü böcek kamuflaj yapıp şehitlik sırasına kaynak yapmıştır.
– Yıl fetih yılıydı öğretmenim. Yıl bütün bir müslüman coğrafyasından koşup gelme yılıydı.
– Yıl şehadet yılıydı. Siz deyin 1453, ben deyim muhabbet yılıydı öğretmenim…


özellikle bu bölüm çok güzeldi...
teşekkürler...


Serbest Kürsü

MollaCami.Com