Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
Din kültür
Caminin dinimizde yeri ve önemi nedir
2 cami görevlileri çocukları severmi
3camiye gidip gelen insanların huzurlu
İslâm dini, cemaat ruhuna büyük bir ehemmiyet vermiştir. Top*luluğun bulunduğu yerde, rahmet; nimette, bereket; ibadette, hala-vet ve sevabında fazlalık vardır. Bunun içindir ki beş vakit namazın cemaatle edasında yirmi yedi derece fazla sevap verileceği vâ'dedil-miştir.
Namazların toplu halde eda olunabilmesi için cami ve mescidler yapılmıştır. Yeryüzünde ilk yapılan cami, Kâbe-i Muazzama'yı dört tarafından kuşatan Mescid-i Haram'dır. Daha sonra Mescid-i Aksa yapılmış. Onu takiben Küba Mescidi, daha sonra Peygamber Efendi*mizin Medine-i Münevvere'deki mescidi yapılmıştır.
Camiler, bir memleketin îslâmî tuğrasıdır.
Camiler, Mabud-i Hakîkiye karşı mükellef bulunduğumuz nama*zın toplu halde eda edildiği yerdir.
Camiler, nurdan birer kol gibi, semâya uzanan minarelerinde ezan okunan ve günde beş defa bizi ilâhî huzura çıkaran kudsî mâ-bedlerdir.
Camiler, memleketimizin tarihî tapu senetleridir.
Peygamber Efendimiz, Medine'ye göç ettiği zaman, kendilerine ev yapmadan önce mescid inşasına başladı ve inşaatın devamı müd-detince bizzat çalıştı. En ağır taşları o kucaklardı. Ashâb, yardıma koşarak taşı alırlar; fakat Resûlullah Efendimiz başka bir taşı alıp götürürlerdi.
Peygamber Efendimizin asrında mescid, sadece namaz kılınan bir yer değildi. Orada her türlü ilimler öğrenilip öğretilir ve dinî mes'-eleler müzakere edilip karara bağlanırdı. Orası «Mekteb-i nur-i nü*büvvet» idi. Peygamberimiz vicdanları orada terbiye etmiş, akıllan burada eğitmiş ve iman esaslarını burada tebliğ etmişti. Ashabının sorularını orada dinler ve cevaplandırır, rüyalarını da burada tabir ederdi.
Cenab-ı Hak buyuruyor ki:
«Allah'ın mescidJerini ancak Allah'a ve âhiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından kork*mayan kimseler imar eder. İşte doğru yola erişmiş olmaları umulan*lar bunlardır» (1).
Mescidlerin imarı demek, sadece inşa edilip boyanması değildir. Böyle zannetmek, camilerin yapılış gayesini unutmak olur.
Camilerin maddeten imarı, halâl mal ile yapılıp cemaate açılma*sıdır, içinde namaz kılmak, Kur'ân okumak ve Allah'ı zikretmek, ora*nın manevî süsleridir. Vâ'z ü nasihatler ve ilmî konuşmalar camilerin manevî süsleridir. Bir hadîs-i şerifte buyrulmaktadır ki:
«Kim Allah'ın rızasını dileyerek bir mescid bina ederse Allah da cennette onun bir benzerini yapar» (2).
Tirmizî'nin rivayet ettiği hadîs-i şerifte ise «ufak veya büyük!» bir mescid yapanın aynı lûtfa erişeceği tasrih edilmiştir.
Aziz mü'minler!
Allahü Teâlâ'nın büyüklüğü ve ondan başka hiçbir ilâh bulunma*dığının ilânı, günde beş defa minarelerden yükselirken iyileri salâha, suçluları felaha davet eden ezan-ı Muhammedi ne yüce bir davettir! Bu tekbirlerle mü'minlerin kalbleri huzura, gökyüzü nura gark olur.
Ne lâlıûti şada Allahü Ekber sarsıyor canı,
Bu bir gülbang-i Haktır, çok mudur inletse ekvânı.
Bu lâhûtî davetin cezbesine tutulup mescidlere koşan insanlar, saf saf olup namaz kılınca, içinin temizlendiğini, gönlünün huzura ka*vuştuğunu hisseder. Aradığı huzuru camilerde bulan
Müslümanlar, yaz ve kış demez, soğuktan ve fırtınadan çekinmez, camilere koşar*lar. Mescidlere giderken attıkları her adıma karşılık bir hatası bağıs lanır ve manevî rütbesi bir derece daha yükselir.
Bir hadîs-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:
«Karanlık gecelerde mescidlcre çok gidenleri kıyamet giinü tam bir nur ile müjdele» (3).
Evi mescidten uzak olanların ecri de o nisbette büyüktür. Resû-lullah Efendimiz Cumartesi günleri bazan yürüyerek bazan da binek-li olarak Küba Mescidi'ne gider ve ibadetle meşgul bulunurdu. Bu sünnetle amel etmiş olmak için Abdullah b. Ömer de aynı şekilde ha*reket ederdi.
Hazret-i Ömer (r.a.) demiştir ki: «Mescidler Allah'ın evleridir. Na*maz kılan bir mü'min de oranın ziyaretçisidir. Ziyaret olunan, ziya*rete gelene elbet ikramda bulunacaktır.»
İçi cemaatsiz camiler; boynu bükük, öksüz ve gariptir. Kafesin değeri bülbül ile olduğu gibi, camiin neş'esi cemaatledir.
Mescid-i Haram, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksâ'dan başka bir camide namaz kılmak için yolculuğa çıkmak yoktur. Zira mescidlerin değerleri hep aynıdır. Dağ başındaki bir köyün camiinde kılınan na*maz ile falan vilâyetin cami-i kebirinde kılınan namazın sevabında bir fark yoktur. Belki namazı kılan kişinin imanından, ihlâsından ve ya-kîninden ötürü bir fark vardır.
Din kardeşlerim!
Cemaate devam edenlerin dikkate alacakları birtakım hususlar
vardır. l
Elbisemiz yağlı, paslı ve pis olmamalı; çoraplarımız tertemiz oi-malıdır.
Sarımsak, soğan, pırasa ve benzeri şeyler yiyerek halka eza ver*memelidir.
Camide dünya kelâmı konuşmamalı, alışveriş yapmamalıdır.
Kaybettiği bir şeyi, bağıra çağıra aramaya kalkışmamalıdır. Zira orası sadece ibadet için inşa edilmiştir.
Cemaatin omuzlarından atlayarak ve eza vererek ileriye geçme*melidir.
Mescide besmele çekerek, huşu ve Allah korkusu içinde girmeli ve Allah Teâlâ'ya hamd ve Peygamber Efendimize salât-ü selâm oku*malıdır.
Beş vakit namaz haricinde mescide girmemiz olursa ve kerahet ,vakti de değilse nafile olarak.iki rek'at namaz kılmalıdır. Kerahet vakti girmiş bulunuyorsa kelime-i tevhid, teşbih ve salevât gibi bir şey okumalıdır. Camide yer için münakaşa etmemeli ve namaz kılan*ların önünden geçmemelidir. Yeni Hutbe Kitabi - Mehmed Emre
2 - Cami görevlileri neden cocukları sevmesinki bette sever sevmesine hiç bir engel yoktur.
3 - Huzurludur çünkü Allah cc ye karşı görevini vazifesini yerine getirmektedir...
soru yarım kalmış ama cevap tam olmuş Allah razı olsun