Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bediüzzaman Diyalogçu Değildi

Dinlerarası diyalog 1962'de Vatican tarafından ortaya atılmıştır. Diyalogun hiçbir İslamî tarafı yoktur. Bin küsur yıldan beri yazılmış hiçbir klasik İslam kitabında, hiçbir Kur'an tefsiri, hadis şerhi, akaid, kelam, fıkıh, ilmihal, tasavvuf, ahlak kitabında Dinlerarası Diyalog veya onun başka bir dilde karşılığı olan kelimeler, kavramlar yoktur.

Bediüzzaman Said Nursî hazretleri 1960'da Urfa'da Hakka yürümüştür. Onda dinlerarası diyalog inancı ve bid'ati yoktur.

Bendeniz ilk saf has Risale-i Nur talebelerinin bazısını tanıdım, onlarda diyalog inancı yoktu.

Hakikî bir Nurcu İslam'ın Allah katında tek hak ve geçerli din olduğu inancını kabul eder ve bu inanca aykırı hiçbir şey söylemez ve yazmaz.

İslam inançlarında ve hükümlerinde müctehid imamlar, zamanın gavsı, allameler bile değişiklik yapamaz.

Hiçbir Müslümanın dinî konularda tâviz (ödün) vermeye hakkı yoktur.

Bir ucu Resullerin Seyyidine (Salat ve selam olsun ona) ulaşan silsileli icazetnamelerle icazetli olan ulema ve fukaha bu dini bize nasıl ulaştırdılarsa, biz onu bütünüyle korumakla ve yeni nesillere aktarmakla yükümlüyüz.

Bediüzzaman hazretlerini dinlerarası diyalog bid'atine alet etmek, o muhterem zatın hatırasına yapılabilecek en büyük hıyanettir.

Somalideki aç ve perişan Müslümanlara yardım konusunda Katolik kilisesi ruhanileriyle görüşmek ve bu konuda işbirliği yapmak başka şeydir, "Bugün üç hak ibrahimî din vardır, üçünün mensupları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir" inancı başka şeydir. Birincisi caiz olabilir ama ikincisi asla olamaz.

Hazret-i Âdem Safiyyullah'tan beri tek hak din vardır, o da İslam'dır. İslam'ın temel inanç ve prensiplerinde hiçbir değişiklik olmamıştır. Değişiklik sadece füruatta ve şeriat ahkamında olmuştur.

Teslis ile Tevhid inancı asla uyuşmaz ve bağdaşmaz.

Bediüzzaman hazretlerini Ehl-i Sünnetin ve Tevhidin dışındaki boyalara boyamak isteyenler tokat yiyeceklerdir.

İslamda diyalog yok, davet ve tebliğ vardır. Bunu da ulema yapar.

19'uncu yüzyılda Hindistanlı Rahmetullah Dehlevî hazretleri Protestan misyoneri Pfander ile Ekberabad şehrinde bir açık oturumunda tartışmış, onu ilzam etmiş, bilahare İzharü'l-Hak adındaki değerli kitabı yazmıştır.

Zamanımızda çeşitli kiliselere mensup nice papaz zünnarlarını ve saliplerini atıp Müslüman olurken, birtakım Müslümanların diyalogçuluk yapmaları ne kadar üzücü bir haldir.

Resulullah Efendimizin, Ashab-ı Kiramın, Tâbiînin, Tebe-i Tâbiînin, Eimme-i Müctehidîn efendilerimizin, Ehl-i Beytin, Sadat-ı Kiramın, karnen ba'de karnin gelip geçen muhlis ve muttaqi ulema ve fukahanın, kamil mürşidlerin, evliyaurrahmanın, sülehanın, bu arada Bediüzzaman Said Nursî hazretlerinin ruhaniyetleri üzerimize sâyeban olsun.

İnned-Dine 'indallahi'l-İslam...

Hz. Musa ve Hz. İsa Efendilerimizin ve diğer bütün enbiya-i kiramın inançları İslam idi.

Hak din konusunda ortaklık ve çokluk olmaz. Sadece İslam vardır.

Bütün insanlık bu dine çağrılmalıdır.

Bizim vazifemiz diyalog değil, davet ve tebliğdir.

Yazık ki, bu vazifeyi hakkıyla yerine getiremiyoruz.

Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyuruyor:

"Allahın, bir kulunu senin vasıtanla hidayete getirmesi, senin için, üzerine güneşin doğduğu ve battığı her şeye sahip olmaktan hayırlıdır."

Keşke biri çıksa da, yakın tarihte İslam'ı seçen papaz ve hahamlarla ilgili bir albüm-kitap hazırlayıp yayınlasa, ne iyi olur.

İsa'yı ve Musa'yı seven, Muhammed Mustafa'nın (Onlara ve diğer bütün Peygamberlere salat u selam olsun)Tevhid bayrağı altında yerini alsın.


Mehmet Şevket Eygi
araştırmacı yazar

Davet ve tebliğ sadece ulemanın işi değil, tüm Peygambere tabii olduğunu iddaa edenlerin işi. Ayet ortada "De ki, "Benim yolum şudur: Açık bir delille ALLAH'a çağırırım, aynı şekilde beni izleyenler de... " Yusuf-108 . Yazar hem ; bu iş ulemanın işi diyor, hem de bu işi hakkıyla yapamıyoruz diyerek kendini de ulemadan saymayı ihmal etmiyor.


Mehmet Şevket Eygi

MollaCami.Com