Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Sahte sofîler

SAHTE SOFÎLER

Sahte ve yalancı sofîler, ham ve kaba softaların, gûya din ve dinî hikmetler plânında tam mukabil kutbudur. Ham ve kaba softaların gerçek din hikmetlerine nüfuz edemeyişi ve mütemadiyen nefsaniyetini din olarak ileriye sürüşü, nasıl başımıza tamamiyle aynı cins ve meşrebin tersine dönmüş örnekleri halinde küfür nesillerini çıkardıysa, onlardan çok daha evvel ve pasif seciye nümuneleri olarak da sahte ve yalancı sofîlerin türemesine vesile oldu.

Pîrinden itibaren birkaç kuşak doğru yol olarak devam eden ve Osmanlı İmparatorluğunun ilk şerefli ordu unsurlarına ruh ve seciye nefheden Bektaşîlik, en kısa zamanda bozulmuş ve gitgide tefesühte öyle bir hız ve mikyas kazanmıştır ki, hiçbir küfür müessesesi, onun temsil ettiği bozgun dehâsına varamaz olmuştur. Sahte ve yalancı sofî, Bektaşîlikte silâh olarak nükte, telkin tesir altında bırakıcı meşrep, her işte telifçi, muvazaacı, oluruna bağlayıcı ve sulhçu seciye ve bilhassa sâbit ve mutlak kıymetlere karşı gizliden gizliye müthiş bir suikast zekâsı belirtir.
Sahte ve yalancı sofî, Bektaşîlik üniforması altında, Yahudilerin ve Masonların ulaşamayacağı bir içten tahrip dehâsıyla, her dişi gûya zarif bir nükte belirten testeresini cemiyetin ruhî salâbet kökü üzerinde gezdirirken, intisap iddia ettiği Melâmîlik veya «Vahdet-i Vücud» culuk meşrebiyle de bütün günahlara müsait zeminleri açar ve insan nefsaniyetini tanrılık dâvasına kadar düşürür. Ruh nescimizin, tıpkı beyin zarına üşüşen verem mikropları gibi sahte ve yalancı sofîler elinde lif lif dişlenmesi neticesi olarak aldığımız büyük ahlâkî yara, son devirlerin bile ilk âmilini ihtar edecek mâhiyettedir.

Devirler boyunca bu türlü sahte ve yalancı sofîler, en küçük köylerden bile yerden mantar bitercesine, birer «ajans» türetecek kadar kötü sirayetlerinin kendi kendisine inkışafını görmüşlerdir. Tarikat ve mârifet taslayan şeyh edalı bu nevi echel ve esfel mikropların içinde, türlü üfürükçüler, gâipten haber verenler, devlet ve istikbâl dağıtanlar, tılsım ve keramet taslayanlar, namaz ve ibadet sevabı bağışlayanlar ve daha neler neler vardır.

Sahte ve yalancı sofîlerden bir kısımının en zehirli tesiri de, derviş seciyesi adına heykelleştirdiği korkunç ruh tablosudur: Pis, hasta, dünya ile alâkasız, iradesiz tedbirsiz, bütün madde ve mâna hâkimiyetinden uzak, nerede akşam orda sabah, topyekûn içtimaî vazife hissine lâkâyt, kapıları çalıp «Şey’en lillâh – Allah için bir şey» istemeyi ve dilenmeyi şiar edinmiş tipler...
Devirler boyunca bütün vatan bu nevi dervişlerle dolmuştur. Bütün dinlerin ve medeniyetlerin anası olan ve aslî rengini İslâmlıktan alan Doğuya, Avrupalının gözündeki sahte ve yalancı mânayı verdiren, işte bu sahte ve yalancı sofîlerdir! Onların en tehlikeli cephesi de, câhil insanları çabucak avlayıveren gûya renkli ve san’atlı ruh hâletleridir. Sahte ve yalancı sofîler, muhkem ve mukaddes şeriat tablosunun önünden tahrip eden ham ve kaba softalara karşılık, onu arkasından bozan ihanet unsurlarıdır. Dördüncü hükûm: İslâm inkılâbı sahte ve yalancı sofîlerle olmaz!

Necip Fazıl KISAKÜREK /İdeolocya Örgüsü’nden



Kim kimi eleştiriyor?

Biz arada bir doğru söyleyenlerin tüm sözlerini reddediyoruz bazı zevatlar arada bir doğru söylüyorlar. Ama o doğruları sırf yanlışları empoze etmek için kullandıklarından, içine batıl karışmış tüm sözleri ve söylemleri de reddediyoruz. Necip Fazıl Kısakürek'de bunlardan biri.

Necip Fazıl, ömrünü arayışlarla geçirmiş, kararsız, çelişkili-tutarsız bir kişiydi. Kavmiyetçilikle İslam'ı sentezlemek gülünç bir durumdur. Zaten müslüman olduktan sonra bile at yarışı (kumar) oynamaya devam etmiştir. Yakın arkadaşı ve dostum dediği Kadir Mısıroğlu'na sorun o anlatsın size Necip Fazıl'ı.

"Yeniçeri" eserini okuyan, Osmanlı'ya düşman olur.
"Veliler Ordusundan" isimli eseri, "şeyh uçmaz, mürit uçurur" durumuna en büyük örnektir.
"Çöle İnen Nur" isimli eseri, siyer kitabı olduğu iddia edilen ancak pek çok mesnetsiz-kaynaksız bilgi bulunan eserdir.

Nurettin Yıldız hocayı bilirsiniz. Biz kardeşim demişti Yıldız hoca anlatmış;
"Vay, Üstad Necip Fazıl" diyerek, yanına gelmişler ve Üstad "Bir sigara yakayım" diyerek, yaklaşık beş dakika boyunca, orada onları bekletmiş.

Tam bir polemik adamı. Sultan Abdulaziz'e "sirk maymunu" diyebilecek kadar cüretkar.

Kalsın ben almayayım

Söyleneni değil söyleyeni eleştirdikçe bulunduğunuz bataklıkta çırpınıp durursunuz.

Söyleneni değil söyleyeni eleştirdikçe bulunduğunuz bataklıkta çırpınıp durursunuz.


Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye. Adama baktık söze bakmaya hacet kalmadı.;)



Kim kimi eleştiriyor?

Biz arada bir doğru söyleyenlerin tüm sözlerini reddediyoruz bazı zevatlar arada bir doğru söylüyorlar. Ama o doğruları sırf yanlışları empoze etmek için kullandıklarından, içine batıl karışmış tüm sözleri ve söylemleri de reddediyoruz. Necip Fazıl Kısakürek'de bun....




Bak bu söylediğin çok doğru :) arada doğru söyleyenin tüm sözlerini red ediyoruz dedin ya, şimdi sen arada doğru söylüyorsun. ve tüm sözlerini red etmemiz lazım geldiğini söylüyorsun. şimdi bu sözünü red etsem bir türlü etmesem bir başka türlü.. Red etsem senin aksine arada doğru söyleyenlerin doğrularını da almam lazım.. red etmesem arada doğru söylediğin için bu sözünü almam lazım tam bir senlik çorba :)

* * *

Necip fazıl konusundaki tespitlerinin bir kısmı katılıyoruz. Yanlışları olan bir insan. Lakin bu itikatta da ciddi yanlışları oldugunu göstermez.

Ne demişler, koyunun olmadığı yerde keçi abdurrahman çelebi olurmuş :) Adam kıtlığının oldu, gerçek adamların savaşlarda çanakkalede kurtuluş savaşında bu vatan için şehit olduğu.. kalanların istiklal mahkemelerinde bir bir aramızdan ayrıldığı bir toplumda necip fazıl gibileri mumla aranıyordu.. diğerlerinin yanında onun oynadığı kumar devede kulak kalıyordu..

Bugünlerden bakıp o günleri anlayabilmek çok zor.

Doğru çinde bile olsa gidip almak lazım:

Adam diyor ki bektaşilik eskiden iyiydi sonradan onu tahrif edip canını okudular. Dün bektaşiliği bozmak için mücadele edenler.. şimdi mealcilik diye bir şey çıkardılar. mealcilerin perde arkasını algılayabilmek için çok yerinde bir yazı diye düşünüyorum..

haklısın doğru kimden gelirse alırız elbette ama hani bir taş atayım havaya dedim

hemen biri kafasını altına uzattı : ))

Red ve kabul kardesım... Sıgara ıcmeyen bılemez 5 dakka bekletmıs ıste...cok gormemek lazım..sıgara ıcmeyen ler bu 5 dakka bekletmeyı anlamayabılır ama ben cok ıyı anlıyorum :)

Yarın Allah izin verirse sahura kalkacağız, 5 dk bekletmeyi anlamayan bizler yarından sonra 17 saat bekleyenleri nasıl anlayacağız? : ))

Ramazanda ALlah gercekten sabır verıyor.....o ayın ozel bır durumu var ... 21 saat nasıl sıgarasız duracagımı dusunuyorum... Artı agır ılaclar kulanıyorum ... Kullandıgım ılactan olenler bıle olmus korkuyorum... Ama yınede tutarım ınsallah.... Red ve kabu kardersım sen ıyı bı ınsansın..ben bu uyusturulmus kafayla ıktıdı konuları anlıyorum keske sende anlasan....

kim bilir belki o konuları (sizin tabirinizle) kafanız uyuşturulmuş olduğu için anlıyorsunuz, hani uyuşturulmuş olmasa siz de benim gibi anlamayacaksınız : )) Zaten o tür konular anlamak için adamın kafasının uyuşuk olması lazım. O ilaçları bana da söyleyin de ben de anlayayım bari

Kızmayın haa latife yapıyorum

sandigin gibi bi uyusukluk deil... anliyorsun ama ifade edmiyorsun....anladigini biliyorsuun...zeka probllemi deil.. kendini muhafaza ve mudafa..

RedveKabul'de biraz lazlık var sanırım :)

lazlık olmaz mı, karadenizliyiz biz

Karşı koyulmaz Karadenizin hırçın dalgalarına
Yanlış yapılmaz hiç bir zaman Karadeniz uşağına (ona göre)
Bitmez bu sevda, ölürüz biz, İslam aşkına
Bizim bu dava uğruna, nice can verenlerimiz var...

:)

şiiri biraz değiştirdim


Makale Köşemiz

MollaCami.Com