Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Devlet ve Belediyeler Sorumludur

Devlet ve Belediyeler Sorumludur

Almanya, İngiltere, İsviçre, Norveç, Finlandiya gibi medenî ülkelerde mısır şurubundan sahte bal yapıp halkı kandırmak mümkün müdür?

Böyle bir sahtekarlık yapan şahıs veya firma bir tür intihar etmiş olur.

Bizde ne olacak?

Voliyi vuran vurdu, malı götüren götürdü ve hepsinin yanlarına kâr kaldı.

Bizim sistemimiz, belediyelerimiz, yargımız sahte besin maddeleriyle halkı dolandıranları yakalayamıyor, başkalarına ibret olacak şekilde tenkil edemiyor (cezalandıramıyor).

Soru: İşte yakalandılar ya!.

Cevap: Güldürmeyin beni... Siz binde bir yakalamaya yakalama mı diyorsunuz...

Bu memlekette sahtekarlık, yalancılık, dolandırıcılık yaygın hale gelmiştir.

Sadece bal da mı?

Hayır hayır hayır!..

Yüzlerce, binlerce çeşit gıda maddesinde, ette, tavukta, sütte, yoğurtta, ekmekte, sıvı ve katı yağlarda, meyve ve sebzelerde kanunlara ve tüzüklere aykırılıklar vardır ve bunlara göz yumulmaktadır.

Uzmanlarıyla, bilenlerle konuşun, size zeytinyağında dönen dolapları anlata anlata bitiremeyeceklerdir.

Türkiye halkı sağlığa zararlı bozuk, kimyalı, boyalı, aromalı, korumalı, hormonlu gıda maddeleri ve meşrubat ile korkunç bir soykırıma tabi tutulmaktadır.

Ya merdivenaltı harika bitkisel ilaçlar furyası... Hatırlıyor musunuz, bundan bir iki yıl önce zavallı bir kadıncağız harika, mucize, dillere destan dağ çileği haplarını yutmuş ve ölmüştü. Katiller layık oldukları cezaya çarptırıldı mı?

Müslüman halka büyük miktarda evcil domuz, yaban domuzu, eşek eti yediriliyor da ne oluyor. Önleniyor mu? Yedirenlere ceza veriliyor mu? Hamamın namusunu kurtarmak için senede bir iki kişiye, tesise, firmaya ceza yazılıyor, o kadar...

Devletin gıda maddeleri, içecekler, tarım ürünleri hakkında bir sürü kanunu, tüzüğü var ama bunlar uygulanmıyor.

Uygulanamıyor değil uygulanmıyor.

Devlet ve belediyeler isteseler sahtekarlıklara, halkı aldatmaya bir haftada paydos diyebilir.

Yoksa en kısa zamanda analiz laboratuarları kurulur ve piyasadan numuneler alınarak tahlil yaptırılır.

Mısır şurubunun içine bal boyası ve bal aroması koyarak sahte bal mı üretip sattı. Hemen tutuklanır, firması kapatılır, servetine el konulur ve ağır cezada ağır hapse mahkum edilip işi bitirilir.

Sucuğun içine domuz, eşek eti, tavuk döküntüsü ve soya unu mu koydu?.. Onun da canına okunur.

Sızma zeytinyağı diye kalitesiz yağ mı satıyor. O da tepelenir.

Evet yüzlerce madde ve konuda sahtekarlık yapanlara aman verilmez ve en kısa zamanda ve en ağır şekilde cezalandırılır.

Hiçbir fırıncı, beyaz una boya katarak kepekli has buğday etmeği diye satamaz.

Hiç kimse halka kanser yapıcı mantarlar içeren gıda maddesi satamaz.

Yazımın başında birkaçının ismini verdiğim medenî ülkelerde devlet ve belediyeler halkı koruyor.

Sahtekarları tepeliyor, cezalandırıyor.

O ülkelerde yalancının mumu devamlı yanmıyor.

Gıda maddeleri ve meşrubat konusunda halkın kabahati yok mu?

Hiç olmaz olur mu?

Halk devleti ve belediyeleri uyarmıyor, gerektiğinde protesto etmiyor, gereken şekilde baskı yapmıyor.

Sahtekarların devletten, belediyelerden korktukları yok. Nanik yapıyorlar.

Tezelden halkın müracaat edebileceği resmî gıda analiz laboratuarları açılmalıdır.

Halk, şüphelendiği gıda maddelerini ve içecekleri buralarda çok ucuz fiyata tahlil ettirebilmelidir.

Ülkemizde tüketiciyi koruma dernekleri vardır. Bunlara da büyük iş düşmektedir.

Onlar da tahlil laboratuarları kurmalıdır.

Hukuk ve gıda profesörleriyle işbirliği yapılmalı mahkemelerde davalar açılmalıdır.

Birkaç dava örneği veriyorum:

Vatandaş sızma zeytinyağı etiketi taşıyan bir yağ aldı, tahlil sonunda yağın sızma almadığı, mağşuş ve kalitesiz bir yağ olduğu meydana çıktı. Derhal ilgili bakanlık ve belediye aleyhinde dava açılmalıdır.

Bal konusunda da böyle...

Domuzlu sucuklar konusunda da... Ben Müslüman bir vatandaşım, domuz etini haram biliyor ve yemiyorum. Devlet ve belediye, vazifeleri olduğu halde gereken kontrolleri yapmadılar ve bana domuz yedirdiler, davacıyım...

Sahtekarlar tam bir yıl boyunca mısır şurubundan yapılmış sahte balı halka ekolojik bal diye yutturdular, büyük servetler edindiler, bangır bangır reklam yaptılar ve sayın devlet ve sayın belediyeler ilgilenmedi. Elbette suçludurlar.

Biz bu kafada gidersek daha çok zehirler yutarız...
Mehmet Şevket Eygi
araştırmacı yazar


Halk devleti ve belediyeleri uyarmıyor, gerektiğinde protesto etmiyor, gereken şekilde baskı yapmıyor.




Teşekürler kardeşim..

Evet çok doğru, hatta bazıları da amaaan onlamı uğraşıcam diyorlar..


Mehmet Şevket Eygi

MollaCami.Com