Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


çocuklarımızı anlamaya çalışmak

Annesi babası, çocuğu yemek yemeye zorluyor ve azarlıyorlar, babası onun büyük adam olacağını söylüyordu ama çocuk bütün bunlara aldırmıyordu.

Hiç kimse, üç yaşındaki bir çocuğun, otuz yaşında bir insan gibi düşüneceğini sanmaz. Halbuki baba, oğlundan bunu bekliyordu.

Bir gün baba olayı kavradı. Çocuğun istediği neydi, ve kendi isteğini bir kenara bırakıp çocuğun ne istediğini bulmaya çalıştı.

Babanın bu şekilde düşünmeye başlaması bir başarıydı. Ama iş kolay değildi ve bir parça eleştiriye muhtaçtı. Bu çocuğun üç tekerlekli bir bisikleti vardı ve bisiklete binmek çocuğun en büyük zevkiydi. Fakat komşularının bir çocuğu vardı. Ve bu çocuk bisikleti alıyor, onu bütün zevkinden mahrum ediyordu.

Çocuk bisikleti alınınca ağlıyor, annesi bisikleti geri alıyor, çocuğu tekrar bindiriyordu. Olay hemen her gün tekrarlanıyordu.

Çocuğun istediği neydi?

Bu soruya cevap verebilmek için Şarlok Holmes'in zekasına ihtiyaç yoktu. Çocuğun gururu, önemli birisi olma arzusu onu intikam almaya ve tehlikeyi uzaklaştırmaya sevkediyordu. Şimdi babası ona, yemek yediği takdirde bir gün bu tehlikeyi kolaylıkla uzaklaştıracağını söylerse, mesele kalmayacaktı.

Çocuk önüne koyulan her yemeği yer, kuvvetlenmeye çalışırdı.

Baba bu şekilde hareket ederek bu meseleyi hallettikten sonra ikinci bir mesele ile karşılaştı.

Çocuk geceleri yatağını ıslatıyordu.

Büyük annesiyle yatıyor, büyük annesi her sabah uyandığında yatağı görünce kızıyor:

- Dün yaptığını bugün de yapmışsın diyordu. Fakat çocuk itiraz ediyordu:

- Ben yapmadım! Sen yaptın! diyordu.

Azarlamak ve mahcup etmek çocuğun yatağını ıslatmasını engellemedi. Anne baba çocuğu acaba bu huydan nasıl vazgeçirebiliriz diye düşündüler. Çocuğun arzusu neydi? Önce büyük annesi gibi entari değil, babası gibi pijama giymek istiyordu ve ayrı bir karyolada yatmak istiyordu. Büyükannesi geceleri yaramazlık yapmamasının karşılığında pijamayı almıştı.

Daha sonra annesi çocuğu bir mağazaya götürdü. Tezgahtar kızlara bakarak:

- Şu küçük centilmen alış veriş yapacak dedi.

Annesinin önceden beğendiği ve kızlara işaret ettiği bir karyolayı çocuğa gösterdiler.

Onlar da çocuğu bu karyolayı almaya razı ettiler. Ertesi gün karyola eve gönderildi. Akşamleyin babası eve geldiğinde, çocuk kapıya koşarak:

- Babacığım yukarıya geliniz de aldığım karyolayı görünüz diye bağırdı

Babası karyolaya bakarken çocuğa sordu:

- Bu yatağı da ıslatacak mısın?

- Asla!


Çocuk sözünü tuttu. Çünkü bu yatak kendi yatağıydı. Ve yatağı kendisi satın almıştı. Ve ayrıca kendisi büyük adam gibi pijama giyiyordu. Artık büyük bir adam gibi hareket etmesi lazımdı. Nitekim de öyle yapmıştı.

Willliam Winter: "insan doğasının en önemli ihtiyacı, kendisini tanıması ve ifade etmesidir" demiştir.

Parlak bir düşüncemiz olduğu zaman neden başkasının onu benimseyerek istediği gibi yoğurmasına müsaade etmeyelim.

Önce karşımızdakinin isteğini anlamak ve onda şiddetli bir istek uyandırmak gerekir?"

"Bunu yapmayı başarırsak herkes bizimle beraber olur. Yoksa hayatta yapayalnız kalırsınız."



alıntı


Willliam Winter: "insan doğasının en önemli ihtiyacı, kendisini tanıması ve ifade etmesidir" demiştir.

Parlak bir düşüncemiz olduğu zaman neden başkasının onu benimseyerek istediği gibi yoğurmasına müsaade etmeyelim.

Önce karşımızdakinin isteğini anlamak ve onda şiddetli bir istek uyandırmak gerekir?"

"Bunu yapmayı başarırsak herkes bizimle beraber olur. Yoksa hayatta yapayalnız kalırsınız."









tesekkürler anise kardeşim


tesekkürler anise kardeşim


Annelik ve Çocuk Eğitimi

MollaCami.Com