Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


La Fontaine Ve Serdar Yıldırım Fabl Hikayeleri


LA FONTAİNE FABL HİKAYELERİ

HOROZLA İNCİ

Horoz çelebi bir gün
Bir inci çıkarmış çöplükten.
Hemen kuyumcuya gitmiş:
- İyi bir şeye benziyor, demiş;
Gel al şunu da,
Bir mısır tanesi ver bana.

Cahilin birine babası,
Bir kitap bırakmış ölürken,
Eski bir el yazması.
Hemen gitmiş kitapçıya:
- Bak, demiş,Kapağı meşinden.
Gel al şunu da,
Bir liracık olsun ver bana.

Yazan: La Fontaine


İKİ BOĞA İLE KURBAĞA

Bir düve ile otlağını kim ele geçirecek diye
Dövüşüyordu iki boğa
Ah ediyordu bir kurbağa
Ahbaplarından biri sordu ona
Derdiniz ne?
Görmüyor musun dedi o
Bu kavganın sonunda
Kovalanıp sürülecek boğalardan biri
Elden çıkacak bu çiçekli yerleri
Bu çayırlıkta hüküm süremeyecek artık
Ona mesken olacak bizim bataklık
Suyun dibinde bile çiğneyecek bizi
Kah birimizi, kah ötekimizi
Sen bu düve hanımın yaptığına bak
Kabak bizim başımıza patlayacak
Haklıydı bu kaygısında kurbağa
Boğalardan biri kaçıp sığınınca gezer oldu
Saatte yirmi kurbağa ezer oldu
Ne yazık! Bu her zaman böyledir
Büyükler tepişir
Küçükler ezilir.

Yazan: La Fontaine


İKİ KATIR

İki katır yürüyormuş yan yana,
Biri yulaf yüklüymüş, biri para:
Köylülerden tuz vergisi toplamışlar,
Koca bir heybe dolusu mangır.
Para yüklü katırda bir çalım, bir çalım,
Başı havalarda,
Boynunda çıngırak şıngır mıngır:
Zenginim zengin der gibi, sağa sola.
Derken eşkıyalar sökün etmiş;
Doğru vergi katırının üstüne tabii...
Yakalamış geminden, durdurmuşlar.
Katır diretmiş, savunmaya kalkmış parayı.
Eşkıyalar da veryansın etmiş sopayı.
İşte o zaman ağlamış katır,
Ve dert yanmış tanrılara:
— Ben böyle mi olacaktım, demiş, Yulaf yüklü katıra
Fiske bile vurulmasın da, Ben dayak yiyeyim ölesiye!
— Ya, kardeş, demiş öteki;
Yüksek işler iyilik getirmez her zaman; Yulaf taşımakla kalsaydın benim gibi, Başına bir belâ gelmezdi.

Yazan: La Fontaine




SERDAR YILDIRIM FABL HİKAYELERİ


KIRLANGIÇ İLE SERÇE

Kırlangıç ile serçe dost olmuşlar. Birlikte gezip dolaşmaya başlamışlar. Diğer kırlangıçlar önceleri bu duruma ses çıkarmamışlar. Fakat kırlangıç serçeyi yuvasına getirmeye başlayınca işler değişmiş. Kırlangıcın yuvası ahşap, boş bir evin saçak altındaymış ve burada pek çok kırlangıç yuvası varmış. Serçenin gelip gitmesi, kırlangıçları rahatsız etmiş.

Kırlangıçlar toplanıp bir sözcü seçmişler. Sözcü uygun bir zamanda kırlangıca konuyu açmış ve serçeyi yuvasına getirmemesini söylemiş.

Kırlangıç biraz direttiyse de sonunda genel isteğe boyun eğmek zorunda kalmış. Bir gece serçe yuvasında uyurken aniden uyanmış. Dalları arasına yuva kurduğu ağaç sallanıyormuş. Uçup çevreyi şöyle bir kolaçan etmiş. O zaman bunun bir yer sarsıntısı olduğunu anlamış.

Aklına dostu kırlangıç gelmiş. Kırlangıcın yuvasına gitmiş, onu uyandırmış. Kırlangıca diğer kırlangıçları uyandırmasını, ahşap evin sarsıntıdan yıkılabileceğini söylemiş. Kırlangıç söyleneni yapmış. Son kırlangıç da kaçınca ahşap ev yıkılmış. Daha sonra kırlangıçlar başka bir evin saçak altına yeni yuvalar yapmışlar ve yaşamlarını borçlu oldukları dost serçenin kırlangıcın yuvasına gelip gitmesine karşı çıkmamışlar.

Yazan: Serdar Yıldırım


DEVEKUŞU İLE ASLAN

Devekuşu bir aslanın geldiğini görünce çok korkmuş. Hemen kafasını kuma sokmuş. Aslan devekuşunun yanına gelmiş, çevresinde bir iki tur atmış. Karnı tokmuş aslanın konuşacak arkadaş arıyormuş.

Devekuşunun arkasında durmuş. Pençesiyle devekuşunun ayağına şöyle bir dokunmuş.
“ Arkadaş, bakar mısın? Biraz sohbet edelim, canım sıkılıyor da ” diyecekmiş ki burnunun üstüne yediği tekme ile sırtüstü yere yığılmış.

Devekuşu şaşkın bir halde ne oldu, kime vurdum, diyerek kafasını kumdan çıkarmış. Bakmış aslan boylu boyunca yatıyor. Öldüğünü zannetmiş. Çevrede ne kadar devekuşu varsa toplayıp getirmiş.

Başlamış palavra atmaya: “ Yok işte aslan gelip ona sataşmış. Bu da demiş ki: Bak aslan git sonra canını yakarım. Aslan hakaret etmiş, bunu itelemiş. Bu da aslanı ayağının altına almış, çiğnemiş, yerlerde sürüklemiş.“

Diğerleri de devekuşuna katılmışlar. Atmışlar, tutmuşlar. Biz olsaydık şöyle yapardık, böyle yapardık diye.

Baygın aslan kendine gelince bakmış herkes atıp tutuyor. Bir kükremiş, yer gök inlemiş. Bütün devekuşları kafalarını kuma sokmuş. Aslan orada fazla eğlenmemiş, kaçıp gitmiş.

Yazan: Serdar Yıldırım


YAVRUSU OLMAYAN KANGURU

Kangurunun birinin yavrusu olmazmış
Bir tavşanı evlat edinip torbasına koymuş
Kanguru memnun, tavşan mutlu
Ama diğer kangurular kızgınmışlar.

Tavşandan kurtulmak için, bir plan yapmışlar
Onlar uykudayken tavşanı kaçırmışlar
Kanguru uyanınca bakmış torbası boş
Şaşırmış kalmış buna olmuş içi bir hoş.

Kanguru zehirli yılanla anlaşma yapmış
Torbada yılan, kanguru kangurular arasında
Yılandan korkan kangurular tavşanı geri vermişler
Plan plan içinde böyle olur demişler.

Yazan: Serdar Yıldırım

Yüreğinize sağlık, hikaye mi, ?? hikaye değil bunlar, ibretlik nasihatlar.
Anlamak içinde koskoca bir yürek lazım.
Rabbim yüreğimizi genişlet.


Hikayeler

MollaCami.Com