Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Gülistan .(Sadi) dan seçme öyküler.

Otuz beşinci öykü
Birtakım büyüklerlerle birlikte bir vapurdaydım. Arka tarafımızda bir sandal birden
alabora olmuş ve içinde bulunan iki kardeş bir girdaba düşmüşlerdi. Olayı görmüş
olan büyüklerden birisi vapurun kaptanına şöyle demişti: Şu iki adamı kurtar, her
birisi için sana ellişer sarı lira vereyim. "Kaptan hemen suya atlamış ve adamlardan
birisini kurtarmıştı ama diğeri boğulup gitmişti: Bunun üzerine kaptana şunları
söylemiştim:" O zavallıdan umudunu kesmiş miydin ki onu ikinci plana bırakıp
bunu kurtardın? Kaptan gülmeye başlamış ve şöyle demişti: "Doğru söylüyorsun
ama beni böyle davranmaya iten sebep başka." Ben:"Nasıl yani?" diye sorunca
şöyle konuşmuştu: "Gönlümde önce bunu kurtarma arzusu yatıyordu, çünkü
bir seferinde çölde yorgunluktan mahvolmuş bir haldeyken bu beni devesine
bindirmişti; öteki ise çocukken beni kamçıyla dövmüştü." bu söz üzerine bende şunları söylemiştim: " Kim salih bir amel işlerse ecri (sevap) kendisinindir. Ve her kim kötülük yaparsa , keza vebali kendisine aittir. Rabbin kullara asla zulmetmez"
(Kur-an, fussilet suresi, 46. ayet)

çok güzel kardeşim
yaptığımız kötülükte iyilikte mutlaka çıkacaktır bir gün karşımıza emeğine sağlık

ne yaparsak onun karşılığını bulacağız paylaşım için teşekkürler

Dervişlerin Nitelikleri hakkında"
Üçüncü öykü
Abdülkadir Geylani, Kabe'nin ana sunağında bulunan çakılların üzerine yüzünü koymuş bir
vaziyette şunları söylüyormuş:"Ey Tanrım ! Beni affet; eğer beni cezalandırılmaya lâyık görüyorsan bari kıyamet gününde kör et de iyilerin önünde mahcup olmayayım."
Beyit:Her seher vaktinde yel esince, ben yüzümü yerlere sürerek
şunları söylüyorum:"Ey hiç unutamadığım Tanrım!
Kulunu birazcık olsun hatırlıyormusun bari"
Altıncı öykü
Sofulardan birisi birgün bir sultana misafir olmuş. Sofraya oturduklarında her
zamankinden daha az yemek yemiş. Yemek sonrasında ise, ne kadar
erdemli adam desinler diye, her zamankinden daha fazla namaz kılmış.
Mısralar: "Ey çöl Arabı! Korkarım Kabe'ye varamayacaksın, çünkü senin izlediğin yol,
başka yere gider."
Evine döndüğünde, sofu, sofrayı hazırlamalarını emretmiş. İNce kavrayışa sahip
bir insan olan oğlu ona şöyle demiş:"Ey baba! Sultanın sofrasında
birşeyler yemedin mi? " Sofu şöyle cevap vermiş: "Onunla yüz yüze
kalınca doğrusu dişe dokunur bir şey yiyemedim." Bunun üzerine oğlu
şunları söylemiş: "Öyleyse kalk bir de namaz kıl, sanırım orada dişe dokunur
bir namaz da kılamamışsındır."
BEYİT: "Ey artı değerlerini avucunun içine almış, kusurların ise koltuğunun altına yerleştirmiş olan kalpazan adam, dar gününde geçmez akçe ile ne satın alabilirsin ki?"


Allah razı olsun, güzel gönüller
Allah için sevmenin güzelligini tattım. Beni ağlatıyorsunuz, Rabbim yolundan sevdiklerinden ayırmasın.
Rabbini sevenlerin gönülleri neyle değişilir?
İşte çıkarsız sevgi, herkesin aradığı bu değilmi?


kıssadan hisse

MollaCami.Com