Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Fatih Sultan Mehmed'in son sırrı(öldürülmesi!)

FATİH SULTAN MEHMED’İN SON SIRRI

Fatih, 1481'de 300 bin kişilik büyük bir ordu toplamışken nedeni bugün de tam bilinmeyen bir rahatsızlıkla esrarengiz şekilde öldü. İstanbul Fethinde bile bu büyüklükte bir ordu kullanılmamışken bu seferin yönü neresi idi? Bazı kaynaklar muhtemel seferin İtalya üzerine olduğu ve bunun İtalyanlar tarafından sezildiği ve bunu önlemek için de Fatih Sultan Mehmed’in zehirletildiği iddia edilir. Nitekim İtalya sınırlarına dayanan Fatih Sultan Mehmed, buraya düzenlenecek seferde üs olarak kullanmak için Napoli Krallığı'na ait Otranto'yu Gedik Ahmet Paşa'nın komuta ettiği birliklerle ele geçirilmiş ve burada 6-7 yıl idare kurulmuştur.Fatih'in ölümünden sonra tekrar İtalyanlara geçmiştir.

Fatih'in bütün ömrü, Venedikli ve Cenevizli tüccarların denizlerdeki ticaret üstünlüğü ve para kaynaklarını ele geçirmekle geçmiş ve Otrantoyu’da alarak Venediklileri adeta hapsetmiştir.Bu nedenle Fatih'in genç yaşta Papa’nın öncülük ettiği Haçlılar tarafından zehirlenmiş olması en kuvvetli ihtimaldir.Hatta Fatih’in ölümü üzerine Roma’da büyük kutlamalar yapılır ve sevinçten kilise çanları üç gün boyunca çalınır….

Prof. Dr. İlber Ortaylı’da daha önce bazı tarihçilerin dile getirdiği Fatih Sultan Mehmed’in zehirlenmesiyle ilgili iddialar üzerine: “Evet Fatih Sultan Mehmed, yönü belli olmayan bir sefere çıkarken zehirlenerek öldürülmüştür. Tarihî veriler bu seferin İtalya üzerine olduğunu gösteriyor ve İtalyanlar o dönemde zehir konusunda çok uzmanlaşmış bir milletti. Fatih Sultan Mehmed’in hastalığı vardı; ama o hastalıktan ölmedi, zehirlenerek öldü.” dedi.

Fatih'in hizmetinde bulunan padişahın çok beğendiği bir kişi olarak tanınan tarihçi Aşıkpaşazade’nin yazmış olduğu şiir bu zehirlenme iddiasını destekler gibi görünmektedir:

Tabipler şerbeti kim verdi o hana
O han içti şarabı kana kana
Ciğerin doğradı şerbet o hanın
Hemin-dem zârı etti yana yana
Dedi niçin bana kıydı tabipler
Boyadılar ciğeri canı kana
İsabet etmedi tabip şarabı
Timarları verdi kamu ziyâna
Tabipler hana çok taksirlik etti
Budur doğru kavil düşme gümâna


Tarihçi Ahmet Almaz da, ‘Fatih Sultan Mehmed Nasıl Öldürüldü?’ adlı kitabında padişahın, Venedik ajanı doktoru Yakup Paşa(jakop) tarafından zehirlendiğini belgelerle ortaya koyarak ilginç tespitlerde bulunuyor: “İstanbul’un alınmasından sonra Fatih tarafından izlenen yayılmacı strateji karşısında başta papalık ve Macar Krallığı başta olmak üzere Venedik ve Ceneviz , sıralarının kendilerine geleceğini düşünerek hızla yaklaşan Osmanlı tehlikesine karşı arayışlara girmişlerdir…”
----------------------------------------------------------------------------------
KISA BİR ARA BİLGİ
“ Papa III. Calixtus, haçlılar batıdan harekete geçtiği zaman Osmanlıların oyalaması için Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan ve Gürcistan Kralı ile temaslara başlamıştı. Bu temaslar diğer papalar tarafından da sürdürülmüştür.

1463’te Bosna’nın Osmanlılar tarafından ele geçirilmesi, Venedik ve Macaristan için büyük tehlikenin açıkça göstergesiydi. Bunun üzerine Papa II. Pius’un öncülüğünde Venedik ve Macaristan Osmanlılara karşı bir ortak antlaşma imzaladılar…

Uzun Hasan’ın en büyük hayali Anadolu’nun tümüne hakim olmaktı. Bu planın gerçekleşmesi için Osmanlıların ne kadar rakibi varsa hepsiyle işbirliği yaptı. Osmanlılarla savaş halinde bulunan Venedik Cumhuriyetinin Osmanlılar aleyhinde kendisine ittifak teklifi üzerine, daha 1463’te onlarla anlaşmıştı…

Bütün bu hareketlerin ötesinde Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’a bağlı kuvvetler Osmanlı sınırlarını geçerek taarruz etmesi …” Nitekim Osmanlı ile Akkoyunlaların arasını açan sadece bu olay değildi. Karamanoğlu İbrahim'in 1464'te ölmesi üzerine oğulları birbirlerine düşmüşlerdi. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın yardımıyla İshak Bey Karamanoğlu beyliğine sahip oldu. Bunun üzerine diğer oğlu Pir Ahmed Bey, Fatih Sultan Mehmed'den yardım istedi ve gelen yardım sayesinde Beyliği ele geçirdi. Fakat Pir Ahmed Bey bir süre sonra gidip Venediklilerle anlaşınca, bu duruma sinirlenen Fatih Sultan Mehmed, Karaman Seferi'ne çıkmaya karar verdi.

Konya ve Karaman alınarak Osmanlı'ya bağlandı. Karaman halkı İstanbul'a ve çeşitli yerlere göç ettirildiler. Pir Ahmed Bey kaçarak Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'a sığındı. Bu olay Osmanlılarla Akkoyunluların arasının daha da açılmasına neden oldu.

Fatih Sultan Mehmed, Uzun Hasan üzerine harekete geçmeden önce ondan gelen mektuba ağır bir cevapla mukabelede bulunmuştu. Ehli İslam üzerine gidip onlara zulümde bulunmasının doğru olmadığı, eğer yapabiliyorsa dîn düşmanları ile savaşması gerektiğinden bahsederek, yapılan haksızlığı ortadan kaldırmak için bizzat kendisinin geleceğini bildirmişti.”

Nitekim Tarih kitapları bu muharebeyi şu şekilde anlatır: “Otlukbeli’nde, 11 Ağustos 1473 tarihinde meydana gelen muharebe, Osmanlıların ateşli silahlarda, Akkoyunluların da süvari kuvvetlerinde üstünlüğü ile başladı. Sol koldaki Şehzade Mustafa’nın üstün gayreti sonucunda, Akkoyunlular'a karşı sağladığı üstünlükle, muharebe, Osmanlılar lehine döndü. Osmanlıların, Uzun Hasan’ın merkez kuvvetlerini şiddetli top ve tüfek atışlarıyla ateş altında tutması, Akkoyunlu kuvvetlerini iyice bozdu. Hasan Bey, muharebe meydanından kaçtı. Sağ koldaki Zeynel Mirza ve yardımcı Gürcü kuvvetleri kumandanları öldürüldü. Muharebede kesin olarak üstünlüğü sağlayan Osmanlı kuvvetleri, pek çok Akkoyunlu devlet adamı, bey, kumandan ve yardımcıları ile askerlerini esir aldı. Fakat muharebe meydanından kaçan Uzun Hasan, yakalanamadı. Fatih Sultan Mehmed Han, esir alınan Akkoyunlu âlimlerine hürmet gösterip, serbest bıraktı. Uzun Hasan safında olan Karakoyunlular’ı da affetti. Akkoyunluların elindeki Osmanlı esirleri kurtarıldı. Fatih, Otlukbeli Zaferinden sonra, üç gün muharebe meydanında bekledi. Zaferin şükrünü yaparak, dört bin köle ve cariye azad etti. Doğu Seferine çıkmadan önce borç olarak dağıtılan yüz yük akçeyi (altı milyon altın lira, on milyon gümüş para) askere hediye etti. Sefer dönüşü, Şebinkarahisar fethedildi.”

Fatih’in Doğu Seferi neticesinde Otlukbeli Zaferi kazanılmasına rağmen, pek büyük arazi elde edilememesinin sebebi, Fatih’in, Sünnî ve Türk olan Akkoyunlulara karşı iyi niyet beslemesidir.”

Hatta yine Ahmet Almaz’ın kitabında geçen bir hadise Osmanlı, Türklere karşı savaşmıştır diyen bazı aklı evvellere, Osmanlı’nın niçin savaşmak zorunda kaldığının ispatı açısından önemlidir:

“Oğuzların Bayındır koluna mensup bulunan Akkoyunlu kuvvetlerini takip ettirmediği gibi, Türk ve Müslüman ülkesine dokunmadı. Kemal Paşazade bu takip etmeme olayını Şehzade Beyazıt’ın hizmetinde bulunan Halil Paşa’nın oğlu İbrâhim Paşa’nın ağzından anlatmakta ve onun, bunun sebebini Fatih’e sorduğunu, ondan: “ Gayenin saltanat yıkmak değil Uzun Hasan’a ders vermek olduğu, İslam memleketlerini tahrip ile İslam hükümeti yıkmanın doğru bulunmadığını öte taraftan gaza savaşlarını bırakıp, burada Müslümanlarla uğraşmanın iyi bir şey teşkil etmediği.”

Aslında dua etmesi gerekirdi Uzun Hasan ve tayfasının Fatih gibi padişahla savaştıklarına. Eğer Yavuz gibi padişahla savaşmış olsalardı ne yapacağını Yavuz Sultan Selim'e atfedilen şu hikayeyle anlatalım:

Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, tebdili kıyafet yapmış, Kuşlar Çarşısı'nı geziyormuş.
Avcılar avladıkları kuşları, tuzakçılar yakaladıkları maharetli, eğitimli, güzelim kuşları satıyorlar.
Bir ara gözü kekliklere ilişir padişah'ın.
Bir grup kekliğin üzerindeki varakta, "Tane işi satış fiyatı 1 altın" yazıyor.
Hemen yanı başlarında asılı, adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki, fiyatı; 300 altın.
Padişahın gözü 300 altınlık kekliğe takılır.
"Hayırdır" der satıcıya, "Bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın, bu 300 altın?"
Satıcı, "Bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor" diyor."Tabii bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar" diye ekliyor.
"Satın alıyorum" diyor Padişah, "Al sana 500 altın..."
Parayı veriyor; hemen oracıkta kekliğin kafasını kesiyor.
Adam şaşırıp, "Ne yaptınız, en maharetli kekliğin kafasını koparttınız, yazık değil mi" diye dövünürken;
Padişah gürlüyor:
"Bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir. Bunun akıbeti er veya geç budur."
Şimdi yukarıdaki Fatih Sultan Mahmed'in son cümlesini burada bir daha tekrar etmek istiyorum. “…İslam memleketlerini tahrip ile İslam hükümeti yıkmanın doğru bulunmadığını öte taraftan gaza savaşlarını bırakıp, burada Müslümanlarla uğraşmanın iyi bir şey teşkil etmediği.”

----------------------------------------------------------------------------------
Şimdi anlaşıldı mı Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’un fethinde kullandığı ordudan sayıca daha fazla bir ordu ile nereye gittiği. Hedef Roma idi. Bu yüzdendir ki sıranın kendilerine geleceğini bilen Papa eksenindeki ülkeler daha doğrusu Haçlılar Saraya soktukları casus olan özel doktorlarından Yakup Paşa(JACOP)'yı iknâ ettiler. Venedikli bir Yahudi dönmesi olan Yakup Paşa'nın, asıl adı Jakop Maestro idi. Muvaffak olduğu taktirde Venedik, kendisine 25.000 Duka Altını vermeyi vaâd etmişti.

Fâtih hazretleri, Üsküdar'a geçtiği gün 25 Nîsan'da zehirlenmeye başlamıştır. Sonra da, sanki tedâvî ediliyormuş gibi, zehir verilmeye devam olunmuştur. Hileli suikastı fark eden Müslüman tabipler, Sadrazam Karaman Mehmed Paşa'ya haber verdiler. Ne yazık ki, çok geç kalınmıştı. Dönme Jakop, oracıkta Yeniçeriler tarafından parçalandı.

Yine yukarıda bahsettiğimiz kitapta Fatih Sultan Mehmed’in hangi zehirle zehirlendiği hakkında Naşit Baylav’ın Ortaya Çıkardığı Belge ile ilginç tespitler var:

“ Fatih’in katilinin Hekim Yakup (Jakop) olduğunu ortaya koyan belge hakkında kimyager Naşit Baylav şunları söylemektedir: “1954 ocak ayında Sahaflar Çarşısı’nda beş kitaptan müteşekkil yazma bir esere rastladım ve satın aldım. Birinci kitabın sonunda bir macun tertibinin yazılı olduğunu gördüm. Tertip aynen şu şekildeydi:

Yakup Paşa’nın Padişah’a Hazırladığı İlacın Formülü;
(x) Güçlübüken dirhem 10
Karanfil dirhem 5
Darçın dirhem 8
Beşbase dirhem 8
Çeyzi buvva dirhem 10
Anisun dirhem 10
Mastika dirhem 5
Ud belesan dirhem 10
Asarun dirhem 10
Misk çekirdek dirhem 1

Bu formülde ki iki maddenin köpekleri öldürmek için kullanılan zehri ihtiva ettiği biliniyor.”

--------------------------------------------------------------------------------
("fatih sultan mehmed nasıl öldürüldü" adlı kitaptan alıntıdır.)
--------------------------------------------------------------------------------

Jakop Maestro

her zaman iş başındalar..

bilgilendirmeler için teşekkürler seman-i pak kardeşim ellerine sağlık...

sag ol kardeşim düşman sinsi hiç durmak bilmiyo.

Dün ve önceki gün , Ülke TV'de, Turgay Güler'in hazirlayip sundugu Sira disi programinda Mustafa Armagan hocanin Hazreti Fatihin ölümü ile alakali verdigi bilgileri büyük bir ilgiyle takip ettim. Armagan hocanin arastirmalarina göre Fatih sultan Mehmed hastaligi sebebiyle ve buna bagli olarak ortaya cikan komplikasyonlar sonucu ölmüstür.
Yakup pasanin onu zehirlemeye tesebbüs ettiginide söyledi. Fakat bu olayla ölümü arasindaki zaman farkinin 10-20 yil kadar oldugunu söylüyor. Haliyle zehirlenmis olma ihtimali mevcut olsa bile , neticede hastaligi sebebiyle ölmüs olmasi daha agir basiyormus.
Mustafa Armagan degerli bir tarihcimiz oldugundan ötürü, söyledikleri her ne kadar klasik bilgilerin disindada olsa, en azindan düsünmege deger diyorum. Zaten bu konu hakkinda bir kitab calismasinin oldugunuda ifade etti.

Ayrica su Jakop kahvesine yukarida zikredilen sahisa ithafen bu ismin verilmis olmasi teorisininde bir hikaye oldugunu düsünüyorum.
Diger konuda da yazmistim...Kahve üreticisinin adida Jakopdur...acaba bu sahis ürettigi kahveye kendi ismini vermis olamazmi?...

Jacop kahvelerinde jacop maestrodan aldığını söylemiştim. Onu da bir dergide okumuştum sanırım. İsmini tam olarak hatırlamıyorum.
Okuduğum yerde ise benim yazdığım gibi direk jacop maestro yazmıyordu.
Biliyorsunuz ki kahve türklerin çıkardığı içecek. Daha sonra biz tahtımızı kaptırdık. Ve bu da Türklerin icadı olduğu için gene bunu çıkaran adamın ismini jacop olarak belirlediklerini ancak asıl olarak adının o olmadığını, isminin öyle gösterilip, Türklerin çıkarmış olduğu kahveye karşı, Kendi yaptıkları kahveye, bu Jacop Maestronun ismini vermiş olduklarını söylüyordu.
Kısacası Türklerin çıkarmış olduğu kahveyi hem Türklerden kapıp, hem de Büyük Türk hükümdarını öldüren kişinin ismini koyup, sanki çıkaran kişinin ismiymiş gibi gösterilmesi.

Tabi benim okuduğum bu. Dikkat etti iseniz de kaynak vermedim hatırlamadığım için. Ama kafamdan da yazmadım..

Belki de sizin dediğiniz doğrudur. Bilemeyiz.. ::)

Buradaki yani fatihin öldürülmesi yazısını ise araştırdım, kitaplara göre yazdım. benim araştırdığım kaynaklarda yazan bu..

Yalnız şurası bir kesin ki, fatih zehirlenerek öldürülmüştür. Bütün tarih kaynakları böyle söyler.
Söylediğiniz kişi kitap çalışmasını bitirsin, bir de oradan okuyalım..


Ama kafamdan da yazmadım..


Estgfrl. ... böyle bir sey aklimin ucundan bile gecmedi.

Sizde bilirsinizki piyasada kimi zaman sira disi haberler dolasir...bunlarin bazilarinin gercekle pek alakasi olmaz. Biz yillarca Kaptan kustonun ve Astronot Neil armstrongun müslüman oldugunu duyariz ve okuruz...lakin ikiside Islam ile alakalarinin olmadiklarini bir sekilde ifade ettiler.
Yani... böyle seyler bana pek inandirici gelmiyor artik.

Hazreti Fatihin ölümü hakkinda bende ayni sizin söylediklerinizi biliyorum.
Gerek Osmanli yayin evinin Belgelerle Osmanli Tarihi olsun , gerekse diger kaynaklarda olsun hep bu sekilde yazar.
Fakat bunun disinda, diger teoriyi söyliyenin Mustafa Armagan olmasi, üzerinde düsünmeyi gerektirdi ve acikcasi merakimi uyandirdi o kadar...en azindan kitabini sabirsizlikla bekliyenler arasinda olacagim.

Anlıyororum kardeşim..
İlgili konularda zaten ters de olsa her türlü görüşün okunması gerekiyor..
Mustafa Armağan kitap çıkarsın, bir de onu okuyalım bakalım :)

Tesekkurler bilgiler için .
Devami da düsündürücü anlamli katilim olmus.
Düsmanin ugrasi, inanci, yikmak için, cabasi inanilmaz gelsede gercektir.
Tüm tarih kitaplarini karistirsaniz iyilik yapanlarin karsisinda onu yikmak için büyük bir gizlilikle cabalarin oldugunu görürsünüz.
Ve biz bu çabalari maalesef zamaninda farkedemeyiz ve kimse böyle bir seye cüret edemez zannederiz, yanildigimiz nokta bu.
Hiç düsünürmüsünuz? hiristiyanlari yenmek veya baska birilerini onlar gibi ömrunu verip sonuca ulasmayi? Ugrasmayiz biz onlarin idealleri büyük dünya düzenini ele geçirmek ve insanlari tek elden köle gibi kullanmak.
Söz geciremedikleri tek yer dünyayi umursamayanlar yani isteklerini sifirlayip Allah'in rizasini arayanlar.
Uyanik olun simdiki idaellleri onlari kaldirmak ve bu is ne kadar kolay. Insanlari birbirine düsürmek e zaten nefs var seytan da var fazla ugrasa gerek yok, tv ler sayesinde onlari körüklüyorlar.
Rabbim tuzaklarini bozsun ve bizimde yardimcimiz olsun.


Osmanlı Tarihi

MollaCami.Com