Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Makale Nedir? Hangi Yazılar Makaledir?

Makale Nedir? Hangi Yazılar Makaledir?

Aslında bu konuyu çok önceden yazmamız gerekiyordu. Çünkü "makale" kavramını bilmeden, hangi yazının makale olup olmadığını ayırt edemeden yazımızın ait olduğu yeri de ayırt edemiyoruz.

Belirli bir konuda, belirli bir düşünceyi/görüşü savunmak ve ispatlamak için yazılan yazılardır makaleler. Herhangi bir hakikati açığa kavuşturmak, bir konuda görüş ve tezler ortaya koymak, bir hipotezi savunmak ve desteklemek amacıyla yazılan yazılara da makale denir.

Makale yazarken aşağıdaki kriterler önemlidir:

-Anlatımda sade ve belirli bir formata uygun olursa daha iyi olur.
-Somut özellikler ön plandadır.
-Öne sürülen düşünce ve tez kanıtlamak icap eder.
-Makele yazarken belirli bir konu yoktur. Yazar her konuda yazabilir.
-Gazete, dergi ve internette yayımlanır. (1)

Görülüyor ki makale her konuda yazılabilir. Bunda herhangi bir sınırlama yok. Ancak yazılan yazı açığa kavuşturulmak istenen bir konuyu savunmalı, bir şeyler ispatlamaya çalışan bir yazı olmalı.

Duygusal bir yazı makale değildir. Hikayeler makale değildir. Çünkü duygusal bir yazı somut özelliklerden biraz uzaktır. Makale somuttur. Soyutu da somut örnekler vererek anlatmaya çalışır. Makalenin içerisinde hikaye olamaz mı? Elbette olabilir. Açığa çıkarılmak istenen yazıyı daha anlaşılır hale getirmek için, daha kolay ispatlayabilmek için hikaye türüne başvurulabilir. Çünkü yaşanmış olaylardan verilen örnekler anlatılmak isteneni daha gerçekçi kılar.

Neticede "Makale" diyebildiğimiz yazıları bu bölümde, herhangi bir kategoriye sığdıramadığımız yazıları ise "Serbest Kürsü"de yazmaya çalışırsak aradığımızı daha kolay bulabiliriz.

Yazdıklarımızla amil oluruz inşeallah...

F.A.

___________

(1) www.makale.org

bilgiler için teşekkürler...


bilgiler için teşekkürler...

Görülüyor ki makale her konuda yazılabilir. Bunda herhangi bir sınırlama yok. Ancak yazılan yazı açığa kavuşturulmak istenen bir konuyu savunmalı, bir şeyler ispatlamaya çalışan bir yazı olmalı.


Faruk kardeşimin de belirttiği gibi makeleyi her konuda yazmak mümkündür. Fakat yine belirtildiği gibi bu bölümde yazılan yazıların "MAKALE" olması şartıyla.

Bu bölümde yazılan yazılardan çok şey bekliyorum. Her konuda makaleleri burda paylaşmanın birçok arkadaşıma faydalı olacağını ümit ediyorum.
Bu güzel yazı için Faruk kardeşimize teşekkür ediyorum.

İlgi ve yorumunuza teşekkür ederek, sizleri sitemizde görmekten mutluluk duyuyorum. Ekonomi makalelerinizle "makale" bölümümüzü zenginleştirmeniz dileklerimle...

Makalenin tanımı çok önemli, siz sadece tekbir yerdeki makale tanımını almışsınız. Makale bence bu kadar basit bir kavram değil. Makalenin tanımına bir de bu adresten bakmanızı ve makalelerinizi ona göre yazmanızı dilerim.
http://www.yenimakale.com/m/233/Makale_Nedir_ve_Makale_ozellikleri_Nelerdir?.html

iyi paylaşımlar arkadaşlar.

Gözle görülür derecede bir farklılık yok. Vermiş olduğunuz linkteki "makale" tanımında makalenin özelliklerinden şöyle bahsedilmiş:

1.Makalenin amacı hangi konuda olursa olsun "bilgi vermek"tir

2.Makale sade ve herkes tarafından anlaşılır olmalıdır

3.Makale her konuda yazılabilir. ("...Makele yazarken belirli bir konu yoktur. Yazar her konuda yazabilir.")

4.Makale genellikle kısa ve öz yazılardır. (Bu çok gerekli ve şart değil)

5.Makale de öne sürülen bilgi, düşünce ve görüş açıklanır. (...Öne sürülen düşünce ve tez kanıtlamak icap eder.)

6.Makalede açıklanan konuyla ilgisi olmayan hiçbir cümleye yer verilmemelidir.

7.Makale dergi, gazete ve uygun içerikli sitelerde yayımlanır.

8.Makale içeriği özgün olmalıdır, orijinal olmalıdır.

9.Tek bir konuyu ele almalı ve o konu hakkında derinlemesine bilgi vermelidir.

10.Makale başlığı konuyu tam anlamıyla açıklayıcı nitelikte olmalıdır.

***

Vikipedi'de makalenin özellikleri sıralanırken yine farklı bir şey yok...

"Anlatım yalın ve yoğundur, nesnel bir nitelik taşır.
Öne sürülen düşünce ve tez kanıtlanır.
Söz oyunlarına başvurulmaz, süslü anlatımdan uzak durulur.
Her konuda makale yazılabilir.
Gazete ve dergilerde yayımlanır.
Genellikle makale yazıları kısa ve öz olur
Bir konuyu kanıtlama amacı vardır.
Genellikle bilimi ele alır
"

***

Dolayısıyla anlatımın nesnel, süslü anlatımdan uzak olması ön planda. Duygusal yazılar öznel olduğundan makale değil. Şiir ve hikayeler de makale niteliği taşımayıp makale içerisinde düşünceyi ispatlamak ve desteklemek amacıyla yazılabilir...


bilgiler için teşekkürler...

Prof. Dr. İnci Engün'ün yayına hazırlayıp Doğan Kitapçılık A.Ş. tarafından 2004 yılı baskısı,Yedi Meşale topluluğu kurucularından Kenan Hulusi Koray'ın
"Osmanoflar" romanı ile Balkanlar'ın o mâkus talihi bir daha çalkalandı acı hatırlarımda...
"Moskof gelecekmiş,laftır o"
diyerek,tarihin olayları seyrinde elpençe divan durup,göklerden imdat dileyen bizler, sakin Tuna gibi akıp giden zamanı oyalarken,şunun şurasında birkaç yüzyıldır
Balkanlar'da yaşanan ve halâ devam eden "etnik temizliğin","arındırmanın",sürgünlerin,göçlerin nedenlerini yenibaştan keşfeder gibi oluyorum "Osmanoflar'" romanını
okudukça...
Bir Osmanlı korkusu ve telâşı içinde,Batı Avrupa hristiyan devletlerinin 1670 yıllarında oluşturduğu "Kutsal Birlik'in"bir uzantısı olsa gerek,şurada Balkanlar'da
Türk-Müslüman varlığının izlerini biteviye silme cabalarına karşı var gücüyle direnen Karnabad'(Karnobad) lı bir Osmanoflar ailesinin dramıdır bu roman...Sadece
onların değil,şanlı bir geçmişi olan Balkan Türkler'inin,Müslümanlar'ının ebedi trajesidir...
"Aşağı Balkanlar'da Osmanoflar henüz ayakta duruyorlar" diyor romanın kahramanlarından Halil Osmanof...
Eveeet ayaktadırlar hep daha,ama nasıl,neyin pahasına,hangi güçle? Halil Osmanof'un cevabı gecikmiyor:
"Silâh ve para."
Romanın bir diğer kahramanı Rusya'da eğitim görmüş,Bulgar muallimi sıfatıyle Karnabad kasabasına gelen ve çftlik sahibi Osmanoflarca,ailenin bir efradı kadar
ilgi ve kabul gören,aslında haricten talimatlarla hareket eden,azgın bir komitacı olan Petre Grigorof ise Bulgar köylülerini kışkırtarak:
"Osmanoflar'a karşı hazır mısınız?...Bulgaristan'da yaşamak isteyen Bulgarlar silâhını temizlemeyi bilmelidirler..." diyor ve devam ediyor:
"Osmanoflar'ın oturduğu yerlerden bir yol geçecek,herşey silinecek,hiçbir şey hatırlanmamalıdır."
Ya insaf!...Osmanlı'nın hatırası bile tahamülsüzlükler nedeni oluyor...Osmanoflar bir ad benzerliğinden çok öte Osmanlı'yi çağrıştırmakta,yani Osmanlı'dan bir iz
kalmamalı...
Ne hazindir ki 1904 yıllarında Aşagı Balkanlar'ın puslu havalarına saçılan bu şerlik tohumları,yazarın önsezişli bir kehaneti gibi 80 yıl sonra,aynı topraklarda,aynı
kahramanların torunları dünyasında, 1985'de soykırıma dönüşecek...Bulgaristan Türkleri'ne,Bulgaristan Müslümanları'na "soya dönüş" safsatası adıyla uygulanan,
yirminci asrın yüzkarası o kanlı maceraya,Komünist hükmetlerin emriyle gıdıklanmış bir faşizan isteriyle, emeksever Bulgar halkı da, Bulgar ordusu da seferber olup,
ortak edilecek,suç kompleksi kitleleşip paylaşılacak... Ve yüzbinlerce Türk'ün,yatağından taşmış başıboş seller gibi Anadolu'ya göç akını başlayacak...Hür Dünya,
Avrupa,Vatikan seyirci kalacak,var ise,tarihin yüzü utançtan kızaracak...
Evet,Osmanoflar'dan iz kalmamalı...
Halbuki romandaki Osmanoflar ailesi, iki yüz yıldır Deli Kamçı (Luda Kamçiya) ırmağının yalayıp geçtiği yerlerin ender doğasına gönül bağlamış,yaratıcı bir
Osmanlı ruhunun vefakârlığı,cefakârlığı ile buraları mamur etmiş,yöre halkına,hristiyan,müslüman demeden, aş,iş huzur sağlamış...Ta ki, "özel bir görevle" Moskova'dan
gelen keşiş(papaz) Velkof'un Karnabad kasabasını kuşbakışı avucu içine alan bir tepede manastır inşaatının başlamasına kadar... Manastırdan yayılan çan seslerine
isyancıların tüfek seslerinin karışması ıle bozulacak bir ebedi sükût,bir "osmanlı barışı"...İşte böyle bir ortamda romanın kahramanları,bir yanda Osmanoflar ( Ahmet,Yusuf,Halil,Zehra,
Gülsüm ),öte yanda (Yuvanna Mihailoviç,papaz Aleksiyeviç,komityacı Petre Grigorov,Velkov) ne kadar da çırpınsalar,kaderi dış mihraklarca belirlenen,Balkan halkları arasında
ötekileştirmeyi biçimlendirerek, kin,nifak tohumları serpen o dış güçler varoldukça Aşağı Balkanlar'ın puslu havalarında silâhlar susmayacak...
Adı geçen kahramanlar arasındaki ilişkiler zincirinin neticesi Karnabad kasabasında gelişen olaylar bu gizemli romanın dokusunu oluşturacak ve...
Ve Balkanlar'da doğup,ezan,çan seslerinin barışıp kucaklaştığı yerlerin efsunlu havasında büyüyüp yetişen,ama bir gün gözyaşları içinde yersiz yurtsuz edilenlerin
veya edileceklerin ibret verici bir öyküsüdür Kenan Hulusi Koray'ın " Osmanoflar" romanı....

Galip SERTEL


Prof. Dr. İnci Engün'ün yayına hazırlayıp Doğan Kitapçılık A.Ş. tarafından 2004 yılı baskısı,Yedi Meşale topluluğu kurucularından Kenan Hulusi Koray'ın
"Osmanoflar" romanı ile Balkanlar'ın o mâkus talihi bir daha çalkalandı acı hatırlarımda...
"Moskof gelecekmiş,laftır o"
diyerek,tarihin olayları seyrinde elpençe divan durup,göklerden imdat dileyen bizler, sakin Tuna gibi akıp giden zamanı oyalarken,şunun şurasında birkaç yüzyıldır
Balkanlar'da yaşanan ve halâ devam eden "etnik temizliğin","arındırmanın",sürgünlerin,göçlerin nedenlerini yenibaştan keşfeder gibi oluyorum "Osmanoflar'" romanını
okudukça...
Bir Osmanlı korkusu ve telâşı içinde,Batı Avrupa hristiyan devletlerinin 1670 yıllarında oluşturduğu "Kutsal Birlik'in"bir uzantısı olsa gerek,şurada Balkanlar'da
Türk-Müslüman varlığının izlerini biteviye silme cabalarına karşı var gücüyle direnen Karnabad'(Karnobad) lı bir Osmanoflar ailesinin dramıdır bu roman...Sadece
onların değil,şanlı bir geçmişi olan Balkan Türkler'inin,Müslümanlar'ının ebedi trajesidir...
"Aşağı Balkanlar'da Osmanoflar henüz ayakta duruyorlar" diyor romanın kahramanlarından Halil Osmanof...
Eveeet ayaktadırlar hep daha,ama nasıl,neyin pahasına,hangi güçle? Halil Osmanof'un cevabı gecikmiyor:
"Silâh ve para."
Romanın bir diğer kahramanı Rusya'da eğitim görmüş,Bulgar muallimi sıfatıyle Karnabad kasabasına gelen ve çftlik sahibi Osmanoflarca,ailenin bir efradı kadar
ilgi ve kabul gören,aslında haricten talimatlarla hareket eden,azgın bir komitacı olan Petre Grigorof ise Bulgar köylülerini kışkırtarak:
"Osmanoflar'a karşı hazır mısınız?...Bulgaristan'da yaşamak isteyen Bulgarlar silâhını temizlemeyi bilmelidirler..." diyor ve devam ediyor:
"Osmanoflar'ın oturduğu yerlerden bir yol geçecek,herşey silinecek,hiçbir şey hatırlanmamalıdır."
Ya insaf!...Osmanlı'nın hatırası bile tahamülsüzlükler nedeni oluyor...Osmanoflar bir ad benzerliğinden çok öte Osmanlı'yi çağrıştırmakta,yani Osmanlı'dan bir iz
kalmamalı...
Ne hazindir ki 1904 yıllarında Aşagı Balkanlar'ın puslu havalarına saçılan bu şerlik tohumları,yazarın önsezişli bir kehaneti gibi 80 yıl sonra,aynı topraklarda,aynı
kahramanların torunları dünyasında, 1985'de soykırıma dönüşecek...Bulgaristan Türkleri'ne,Bulgaristan Müslümanları'na "soya dönüş" safsatası adıyla uygulanan,
yirminci asrın yüzkarası o kanlı maceraya,Komünist hükmetlerin emriyle gıdıklanmış bir faşizan isteriyle, emeksever Bulgar halkı da, Bulgar ordusu da seferber olup,
ortak edilecek,suç kompleksi kitleleşip paylaşılacak... Ve yüzbinlerce Türk'ün,yatağından taşmış başıboş seller gibi Anadolu'ya göç akını başlayacak...Hür Dünya,
Avrupa,Vatikan seyirci kalacak,var ise,tarihin yüzü utançtan kızaracak...
Evet,Osmanoflar'dan iz kalmamalı...
Halbuki romandaki Osmanoflar ailesi, iki yüz yıldır Deli Kamçı (Luda Kamçiya) ırmağının yalayıp geçtiği yerlerin ender doğasına gönül bağlamış,yaratıcı bir
Osmanlı ruhunun vefakârlığı,cefakârlığı ile buraları mamur etmiş,yöre halkına,hristiyan,müslüman demeden, aş,iş huzur sağlamış...Ta ki, "özel bir görevle" Moskova'dan
gelen keşiş(papaz) Velkof'un Karnabad kasabasını kuşbakışı avucu içine alan bir tepede manastır inşaatının başlamasına kadar... Manastırdan yayılan çan seslerine
isyancıların tüfek seslerinin karışması ıle bozulacak bir ebedi sükût,bir "osmanlı barışı"...İşte böyle bir ortamda romanın kahramanları,bir yanda Osmanoflar ( Ahmet,Yusuf,Halil,Zehra,
Gülsüm ),öte yanda (Yuvanna Mihailoviç,papaz Aleksiyeviç,komityacı Petre Grigorov,Velkov) ne kadar da çırpınsalar,kaderi dış mihraklarca belirlenen,Balkan halkları arasında
ötekileştirmeyi biçimlendirerek, kin,nifak tohumları serpen o dış güçler varoldukça Aşağı Balkanlar'ın puslu havalarında silâhlar susmayacak...
Adı geçen kahramanlar arasındaki ilişkiler zincirinin neticesi Karnabad kasabasında gelişen olaylar bu gizemli romanın dokusunu oluşturacak ve...
Ve Balkanlar'da doğup,ezan,çan seslerinin barışıp kucaklaştığı yerlerin efsunlu havasında büyüyüp yetişen,ama bir gün gözyaşları içinde yersiz yurtsuz edilenlerin
veya edileceklerin ibret verici bir öyküsüdür Kenan Hulusi Koray'ın " Osmanoflar" romanı....

Galip SERTEL


[left][/left][left][/left]


bilgiler için teşekkürler...

bilgiler için TŞK


Makale Köşemiz

MollaCami.Com