Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Muharrem-i Şerîf ve Âşûrâ gününün fazileti (Hutbe)

Ey şerefi İman ile müşerref olan ehli İman
Hutbemiz, Hicrî ayların ilki olan MUHARREM-İ ŞERÎF AYI VE ÂŞÛRÂ GÜNÜ’NÜN FAZİLETİ hakkındadır.

Muharrem-i Şerîf ayı; içinde zuhûra gelen ulvî hâdiseler, vukû bulan ilâhî tecellîler ve islâmî bir tarih başlangıcı kabul edilmesi bakımından Müslümanlar arasında büyük bir ehemmiyet taşır. Hicretin on altı veya onyedinci yılında toplanan İslâm şurâsında ileri sürülen muhtelif fikirler arasında Hz. Ali (k.v.)’nin nokta-i nazarı kabûl edilip, ilk İslâm muhacirlerinin Muharrem ayında hicret etmeleri sebebiyle bu ay tarih başlangıcı olarak kabul edildi. Hatta; Muharrem ayının İslâmiyetten öncesine uzanan bir şöhreti ve kıymeti vardır. Denilebilir ki Muharrem ayı, bütün beşeriyet tarihinde yeri bulunan bir aydır.
Muharrem-i Şerîf ayının onuncu gününe yani mîlâdî ......... gününe isâbet eden Âşûrâ günü, dinimizce büyük ehemmiyet arz etmekte ve birçok ilahi tecelliye zarf olmuş bulunmaktadır. Fakih Ebulleys es-Semerkandî (rh) hazretlerinin beyanına göre Âşûrâ Gününde vaki’ olduğu rivayet edilen hadiseleri zikredecek olursak;
-Hz.Âdem(a.s.)’ın halk edilmesi, Cennet’e girmesi ve Cennet’ten çıktıktan sonra tevbesinin kabûlü,
-Hz.İbrahim(a.s.)’ın velâdeti, Halîlüllah pâyesine ermesi, Nemrut’un ateşinden kurtulması,
-Hz.İdris(a.s.)’ın semâya ref’ olunması ve Hz.Eyyûb(a.s.)’ın hastalıklardan kurtulması,
-Hz.Nuh(a.s.)’ın, gemisinin Cûdi dağına oturması ve karaya ayak basması,
-Hz.Îsâ(a.s.)’ın velâdeti ve kendisine suikast hazırlayan Yahûdîlerin elinden kurtarılıp semaya yükseltilmesi ve
-Hz.Mûsâ(a.s.) ve ümmetinin Fir’avn’ın zulmünden kurtuluşları ve Fir’av’nın suda boğulması gibi hadiseler Âşûrâ Gününde vâki olmuştur.

Muhterem Mü’minler!
Muharrem-i Şerîf ayı geldiğinde mü’minlerin birbirlerinin hicrî sene başısını tebrîk etmeleri ve yeni senenin kendileri ve tüm İslâm âlemi hakkında hayırlı olması için Cenâb-ı Hak’ka duâ ve ilticâ etmeleri icâb eder. Ayrıca bu günlerde, fakirlere-yoksullara yardımda bulunmak, kimsesizleri ve hastaları ziyaret etmek de güzel görülmüştür. Büyük Allah dostları tarafından beyan edilen bu aya ve Aşûrâ gününe mahsus bir takım ibâdetler de mevcuttur. Şöyle ki; Bu ayın ilk on gününde kılınması ehemmiyetle tavsiye olunan altı rek’at namaz vardır ki niyeti ve kılınış şekli duâ kitaplarında ve takvim yapraklarında beyan edilmektedir.
Âşûrâ Günü’nün bu müstesna kıymeti sebebiyle Rasûlüllâh Efendimiz bu günde oruç tutar ve eshâbınada tavsiye ederlerdi. Bir Hadîs-i Şeriflerinde Rasûlüllâh Efendimiz meâlen:”Ramazan’dan sonra oruçların en faziletlisi, şehrullah olan Muharrem (ayında tutulan)dır. Farzlardan sonra namaz(lar)ın en faziletlisi gece namazıdır.” buyurmaktadırlar.
Abdullah ibn-i Abbas(r.a.) naklediyor:””Rasülüllah(s.a.v.)Efendimiz Âşûrâ günü oruç tuttu ve o günün orucunu tutmayı bizede emretti. Ashâb:”Ey Allâh’ın Rasûlü, o(Âşûrâ) Yahûdi ve Nasrânî’lerin büyük saydıkları bir gündür.” dediler. Rasûl-ü Ekrem Efendimiz: “Gelecek sene olduğunda -inşaallah- dokuzuncu günü (ile birlikte) oruç tutarız.” buyurdular. Ertesi sene(nin Muharrem ayı) gelmeden önce Rasûlüllâh vefat etti.”” İşte bu sebebledirki, Âşûrâ gününü tek başına değil, dokuzuncu günle beraber veya bu mümkün olmamış ise on birinci günle beraber tutulması tavsiye olunmaktadır.
Rasûlüllâh Efendimiz(s.a.v.) Ramazan orucundan sonra en fazla Âşûrâ orucuna ehemmiyet verirdi. Nâfile olarak yapılan ibadetlerin sevabı, on mislidir. Nafile olmasına rağmen Âşûrâ orucunun müstesnâ bir durumu vardır. Peygamber(s.a.v.)Efendimiz bir Hadîs-i Şeriflerinde bu hususu şöyle izah buyurmaktadırlar:”Âşûrâ gününün orucu -Allâh’a karşı hüsn-ü zannım odur ki- bir önceki sene(de işlenen hata) yı örter.” Yine bu ay içinde; Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri peş peşe oruç tutulursa 900 senelik nafile oruç sevâbı verilir. Âşûrâ gününde her mü’minin on kişiye birer selâm veya bir kişiye on selâm vermesi tavsiye edilmektedir. Bu günde gusül abdesti alan kimsenin sene boyunca ufak tefek hastalıklardan berî olacağı ve o gün çoluk ve çocuğunun nafakasını geniş tutması halinde ecir ve berekete vesîle olacağı beyan edilmektedir. Peygamber Efendimiz(s.a.v.) bir Hadîs-i Şeriflerinde meâlen: “Kim âile efrâdına Âşûrâ günü(nün nafakasını) geniş tutarsa Allah’da ona senenin tamamında genişlik verir.” buyurmaktadırlar.
Muhterem Mü’minler!
İslam şuuruna mâlik bulunan her mü’min, yukarıda da izah etmeye çalıştığımız hususlar müvâcehesinde bu günlere îcâb eden itinayı göstermeli ve sünnet müessesesini ayakta tutmaya çalışarak Mevlâmız’ın rızâsına nâil olabilmenin gayreti içersinde olmalıdır...(mollacami.net//ücharfbeşnokta)


Hutbe ve Vaazlar

MollaCami.Com