Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


HZ.MUHAMMED,İN (S.A.V) insanlığa verdiği mesaj.

Kendi yaşadığı devirde ve daha sonra gelecek olan insanları İSLAM dinine davet ederken verdiği ilk mesajı (uyarısı) nedir.Bu mesajı ne kadar idrak ettiniz.Şu anki idrak ölçünüzde bu mesajdan ne anlıyorsunuz.Bu soruma cevap veren kardeşlerim kendi anlayışlarını yansıtarak cevap versinler.tşkr ederim. :)(bu soruyu sormamdaki gaye sınav değildir hepimiz aynı sınav salonundayız.cevaplarımızdan İNŞALLAH faydalanan olur.)

MESAJI ALAN YOKMU.......... :'(

Efendimizin her sözü bizim için baştacıdır.Ve söylediği her söz için emenne ve saddegna ki sünnettir.Onu iyi idrak etmek lazımdır.Geleceği bildiği içinde zaten o zaman için taaaaaa bu zamana yani 21. yüzyıla ışık tutan Hadis-i şerifleri var. Bizim buna inancımız tam Elhamdülilleh. O devirde Mesala Peygamber efendimiz Mûte harbinde ordunun başına Zeyd bin Harise'yi (radıyallahü anh) kumandan tayin etti. Zeyd bin Harise şehid olursa yerine Cafer bin Ebi Talib'in (radıyallahü anh) geçmesini, o da şehid düşmesi halinde Abdullah bin Revaha'nın (radıyallahü anh) kumandayı almasını emretti.Yani efendimiz (sav )onların o mute harbinde şehit olacağını müjdeliyordu ama onların bağlılığı, efendimize olan muhabbeti onu bile aklına getirmiyordu, GAye, amaç, hedef, sebep tekdi. Oda Allah'ın rızasıydı. Bu hadis ışığında düşündüğümüzde Hadis-i Şeriflere riâyet edip amil olan aynı amele dücâr olur....

"De ki:Eğer siz Allah'ı seviyorsanız hemen bana uyun ki Allah da sizi sevsin "(Al-i imran,31)
Resulullah'a tabi olmak farz-ı ayındır.Hiç bir durumda terk etmek caiz olmaz.Ona muhalefet etmek de islam
nimetinin yok olmasına çalışmaktır.İnanılması farz olan bir şeye inanmayıp terk etmek imanı yok eder.
Muhakkak onun ümmeti ,ona tabi olan kimselerdir.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki
"Sizden hiç biriniz -arzu ve hevasını benim getirdiklerime tabi olmadıkça -iman etmiş olmazsınız.
"kim benim sünnetimi (amel etmeyerek )zayi ederse ona şefaatim haram olur,"
"kim benim sünnetimi ihya ederse beni ihya etmiş olur.Kim de beni ihya ederse beni sevmiş olur .Beni seven kimse de kıyamet günü cennette benimle beraber olur."
Müslümanların amel etmesi ve kuvvetle sarılması gereken sünnet;İlk üç asrın ,yani Resulullah Efendimiz'in ve onu gören ashabının ve ashabı gören tabiinin ve onlardan sonra gelenlerin İtikad,amel ve ahlakına uymaktır.
İDRAK kardeşim sorunun cevabı bu mu bilmem ama ben yazmak isredim...


"De ki:Eğer siz Allah'ı seviyorsanız hemen bana uyun ki Allah da sizi sevsin "(Al-i imran,31)
Resulullah'a tabi olmak farz-ı ayındır.Hiç bir durumda terk etmek caiz olmaz.Ona muhalefet etmek de islam
nimetinin yok olmasına çalışmaktır.İnanılması farz olan bir şeye inanmayıp terk etmek imanı yok eder.
Muhakkak onun ümmeti ,ona tabi olan kimselerdir.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki
"Sizden hiç biriniz -arzu ve hevasını benim getirdiklerime tabi olmadıkça -iman etmiş olmazsınız.
"kim benim sünnetimi (amel etmeyerek )zayi ederse ona şefaatim haram olur,"
"kim benim sünnetimi ihya ederse beni ihya etmiş olur.Kim de beni ihya ederse beni sevmiş olur .Beni seven kimse de kıyamet günü cennette benimle beraber olur."
Müslümanların amel etmesi ve kuvvetle sarılması gereken sünnet;İlk üç asrın ,yani Resulullah Efendimiz'in ve onu gören ashabının ve ashabı gören tabiinin ve onlardan sonra gelenlerin İtikad,amel ve ahlakına uymaktır.
İDRAK kardeşim sorunun cevabı bu mu bilmem ama ben yazmak istedim...



Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’ın insanlığa takdim ettiği ilk mesaj, inançdaki sapmalara dikkat çekmekti sanırım eklemeyi unutmuşum..


Efendimizin her sözü bizim için baştacıdır.Ve söylediği her söz için emenne ve saddegna ki sünnettir.Onu iyi idrak etmek lazımdır.Geleceği bildiği içinde zaten o zaman için taaaaaa bu zamana yani 21. yüzyıla ışık tutan Hadis-i şerifleri var. Bizim buna inancımız tam Elhamdülilleh. O devirde Mesala Peygamber efendimiz Mûte harbinde ordunun başına Zeyd bin Harise'yi (radıyallahü anh) kumandan tayin etti. Zeyd bin Harise şehid olursa yerine Cafer bin Ebi Talib'in (radıyallahü anh) geçmesini, o da şehid düşmesi halinde Abdullah bin Revaha'nın (radıyallahü anh) kumandayı almasını emretti.Yani efendimiz (sav )onların o mute harbinde şehit olacağını müjdeliyordu ama onların bağlılığı, efendimize olan muhabbeti onu bile aklına getirmiyordu, GAye, amaç, hedef, sebep tekdi. Oda Allah'ın rızasıydı. Bu hadis ışığında düşündüğümüzde Hadis-i Şeriflere riâyet edip amil olan aynı amele dücâr olur....
cevap verdiğiniz için tşkr ederim.Efendimize ait olduğu kesin olan her sözü baş tacımızdır.biz ne anlatmak istediğini anlamamış bile olsak(islamı kabul eden olarak) uymak zorundayız.ya ben anlatamadım ya da siz farklı anladınız. sormak istediğim islama davet edilenlere ilk uyarısı nedir.bu anlam babında kendi nacizane fikirlerinizi yazarsanız mutlu olurum.


Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’ın insanlığa takdim ettiği ilk mesaj, inançdaki sapmalara dikkat çekmekti sanırım eklemeyi unutmuşum..
doğru tşkr ederim peki bu mesaj neydi? nasıl dillendirilmiş ve söylenmiş.siz bu mesajdan ne anlıyorsunuz.?tekrar tşkr ederim :)

Mekke ahalisi, Allah’ı tanıyor, onu yaratıcı olarak biliyordu. Ama O’nun yanında, putlardan yardımcılar ve
ortaklar olması gerektiğine de inanıyorlardı.Yani katıksız tevhid inancı yoktu,İşte Efendimiz (s.a.v.) son defa
bu gerçeği insanlığa yani (İhlas Suresini)bir daha hatırlattı: “De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir (hiçbir şeye muhtaç olmayan, aksine her şey kendisine muhtaç). O, doğurmamış ve doğmamıştır. O’nun hiçbir dengi yoktur
.” el-hamdulillah

PEYGAMBER EFENDİMİZ CAHİLİYE DEVRİNDE BİLE İNSANLARIN EN EMİNİ İDİ.BİR GÜN SEFA TEPESİNE ÇIKAR VE MEKKELİLERE SESLENİR.
“Ey Kureyş topluluğu! Size bu dağın ardında veya şu vadide düşman atlıları var. Sabaha veya akşama, üzerinize hücûm edeceklerini söyleyecek olursam, bana inanır mısınız?”

O âna kadar “Muhammedü’l-Emîn” dedikleri, kendisinden yalan nâmına bir tek şey işitmedikleri, hakikatın dışında hiç bir şey duymadıkları Resûl-i Ekreme hep bir ağızdan, “Evet,” dediler, “biz senin doğruluğunu tasdik ederiz. Çünkü, şimdiye kadar sende doğruluktan başka bir şey görmedik. Sen yanımızda yalan ile itham edilmiş bir insan değilsin.”

Bu umumî hitabından sonra Resûl-i Ekrem, Kureyş kabilelerinin her birini kendi adlarıyla çağırdı ve konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Öyle ise, ben size, önünüzde gelecek büyük bir azabın bildiricisiyim. Yüce Allah, bana, ‘En yakın akrabalarını âhiret azabıyla korkut’ emrini verdi. Sizi ‘Allah bir, Ondan başka İlâh yok’ demeye davet ediyorum.

“Ben de Onun kulu ve resûlüyüm. Eğer, dediklerimi kabul ederseniz, Cennete gideceğinizi taahhüd ve tekeffül edebilirim. Şunu da bilin ki; siz ‘Allah bir, Ondan başka ilâh yok’ demedikçe, size ben ne dünyada, ne de âhirette bir fâide temin edemem.”1

Efendimizin verdiği mesajları ilk ve son diyerek ayırmak biraz bana ters geliyor,

çünkü her sözü,her fiili baştacımızdır ,

ama illaki bir mesaj isterseniz Efendimden buyurun.....

Peygamberimiz Vedâ Hutbesinde buyurdular ki:

“Hamd, Allahü teâlâya mahsûstur. O’na hamd eder, O’ndan yarlıganmak diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin günahlarından Allahü teâlâya sığınırız. Allahü teâlânın doğru yola ilettiğini saptıracak, saptırdığını da doğru yola iletecek yoktur.

Şehâdet ederim ki, Allahü teâlâdan başka ilâh yoktur. O, birdir. O’nun eşi, ortağı yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed O’nun kulu ve resûlüdür.

Ey Allahü teâlânın kulları! Ben size, Allahü teâlâdan sakınmanızı tavsiye ve O’na itâate sizi teşvik ederim. Size hayr olan şeyden söz açmak ister ve bundan sonra derim ki:

Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedî olarak bir daha birleşemiyeceğim.

İnsanlar! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübârek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, nâmuslarınız da böyle mukaddestir. Her türlü tecâvüzden korunmuştur.

Eshâbım! Yârın Rabbinize kavuşacaksınız ve bu günkü her hâl ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin!Olabilir ki, bildirilen kimse, burada bulunup işitenden daha iyi anlayarak muhâfaza etmiş olur.

Eshâbım! Kimin yanında bir emânet varsa onu sâhibine versin! Fâizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermeniz gerekir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allahü teâlânın emriyle, fâizcilik artık yasaktır. Câhiliyyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü, ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de Adülmuttalib’in oğlu (amcam) Abbâs’ın fâizidir.

Eshâbım! Câhiliyyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamâmen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan dâvâsı Abdülmuttalib’in torunu (amcamoğlu) Rebîa’nın kan dâvâsıdır.

Ey insanlar! Harbedebilmek için haram ayların yerlerini değiştirmek, şüphesiz ki, küfürde çok ileri gitmektir. Bu, kâfirlerin kendisiyle dalâlete düşürüldükleri bir şeydir. Bir sene, helâl olarak kabul ettiklerini (bir ayı), öbür sene haram olarak îlân ederler. Cenâb-ı Hakk’ın helâl ve haram kıldıklarının sayısına uydurmak için bunu yaparlar. Onlar, Allahü teâlânın haram kıldığını helâl, helâl kıldığını da haram ederler.

Hiç şüphe yok ki, zaman, Allahü teâlânın yarattığı gündeki şekil ve nizâmına dönmüştür.

Ey insanlar! Bugün şeytan, sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hâkimiyetini kurma gücünü ebedî sûrette kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız, bu onu memnûn edecektir. Dîninizi korumak için bunlardan da sakınınız!

Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu husûsta Allahü teâlâdan korkmanızı tavsiye ederim. Siz, kadınları, Allahü teâlânın emâneti olarak aldınız; onların nâmuslarını ve iffetlerini Allahü teâlâ adına söz vererek helâl edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız; onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; onların, âile mahremiyetinizi, sizin hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer râzı olmadığınız herhangi bir kimseyi âile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe dövüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşrû bir şekilde, her türlü yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.

Ey müminler! Size bir emânet bırakıyorum ki, O’na sıkı sarıldıkça, yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emânet, Allahü teâlânın kitâbı Kur’ân-ı kerîmdir. (Başka rivâyetlerde; “Sünnetim” ve “Ehl-i beytim” diye de bildirilmiştir.)

Ey müminler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi muhâfaza ediniz! Müslüman, Müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize âit herhangi bir hakka tecâvüz, başkasına helâl değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisi vermiş olsun.

Eshâbım! Nefsinize (kendinize) de zulmetmeyiniz. Kendinizin de üzerinizde hakkı vardır.

Ey insanlar! Allahü teâlâ her hak sâhibine hakkını (Kur’ân-ı kerîmde) vermiştir. Vârise, vasiyete lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa, ona âittir. Zinâ eden için mahrûmiyet vardır. Babasından başkasına âit soy iddiâ eden soysuz, yâhut efendisinden başkasına intisâba kalkan nankör, Allahü teâlânın gazâbına, meleklerin ve bütün Müslümanların lânetine uğrasın! Cenâb-ı Hak, bu gibi insanların ne tövbelerini, ne de adâletle şehâdetlerini kabul eder.

Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Allah katında en kıymetliniz, takvâsı çok olanınızdır. Arabın Arap olmayana bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvâ iledir.

Ey insanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?!.

Eshâb-ı kirâm; “Allahü teâlânın dînini tebliğ ettin. Vazîfeni yerine getirdin. Bize vasiyet ve nasîhatte bulundun, diye şehâdet ederiz.” dediler.

Bunun üzerine Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz, mübârek şehâdet parmağını kaldırarak cemâat üzerine çevirip indirdiler ve; “Şâhid ol yâ Rab! Şâhid ol yâ Rab! Şâhid ol yâ Rab!” buyurdular.

--------------------------------------------------------------------------------
Rabbim anlayanlardan ,uyanlardan,anlatanlardan eylesin ,amin...


Tasavvûf

MollaCami.Com