Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Sen Öğüt Verip Hatırlat.

Sen öğüt verip hatırlat.


Yerleri ve gökleri yaratan, ilahlığında ortağı bulunmayan, tevbe eden kullarının günahlarını bağışlayan Rabbimize hamd olsun.
Son resul ve nebi Muhammed s.a.v.’e ondan önce gelmiş olan tüm resul ve nebilere, Allah’ın dinini hakim kılmak için çalışan tüm müminlere salât ve selam olsun.


Sen öğüt verip hatırlat. Çünkü, hatırlatmak müminlere fayda verir. Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. Zariyat 55–56


1.Bölüm


Bir zamanlar Rabb'in meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. (Melekler): "A!.. Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz" dediler. (Rabb'in): "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi. Bakara–30

Rabbimiz Allah azze ve celle insanları yeryüzünde cinlerden sonra halifesi olarak yarattı. İnsanlardan bir kısmı Rabbinin hidayet nimetine kavuşarak Müslüman olmuş ve Allah’ın yeryüzündeki halifesi olmuştur. Bir kısmı ise Rabbine asi olmuş şeytanı dost edinerek şirke ve küfre düşmüşlerdir,
Fakat şu husus kesinlik ile unutulmamalıdır ki bu halifelik makamı her istediğini yapabilme özgürlüğüne sahip olunan bir makam değil, tam tersine Allah’ın kitabı ve Resulünün sünneti ile hayatımızın her anında yapacağımız her işi bir tarif, bir sınır ile beraber bir itaati getiren nimet ve emanettir.
Bu manada bir sahiplikten çok bir emanetçi olduğumuzu buna göre yaşamamız gerektiğini kesinlik ile unutmamalıyız. Bu emaneti en iyi şekilde koruyan efendimiz kişinin dinini koruması hususunda şöyle buyurmuşlardır;

Muaz İbnu Cebel radıyallahu anh anlatıyor:
"Ey Allah'ın Resulü, dedim. Beni cehennemden uzaklaştırıp cennete sokacak bir amel söyle!"
Rasulullah;
Mühim bir şey sordun. Bu, Allah'ın kolaylık nasib ettiği kimseye kolaydır; Allah'a ibadet eder, Ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılarsın, zekât verirsin, ramazan orucunu tutarsın, Beytullah'a hacc yaparsın!" buyurdular ve devamla: "Sana hayır kapılarını göstereyim mi?" dediler.
Muaz İbnu Cebel;
"Evet, ey Allah'ın Resulü" dedim.
Rasulullah;
"Oruç (cehenneme) perdedir; sadaka hataları yok eder, tıpkı suyun ateşi yok etmesi gibi. Kişinin geceleyin kıldığı namaz salihlerin şiarıdır" buyurdular ve şu ayeti okudular.
"Onlar ibadet etmek için gece vakti yataklarından kalkar, Rablerinin azabından korkarak ve rahmetini ümid ederek O'na dua ederler. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeyden de bağışta bulunurlar" (Secde 16)
Sonra sordu: "Bu (din) işin başını, direğini ve zirvesini sana haber vereyim mi?"
Muaz İbnu Cebel;
"Evet, ey Allah'ın Resulü!" dedim.
Rasulullah;
"Dinle öyleyse" buyurdu ve açıkladı:
"Bu dinin başı İslâm'dır, direği namazdır, zirvesi cihâddır!"
Sonra şöyle devam buyurdu: "Sana bütün bunları (tamamlayan) baş etkenini haber vereyim mi?"
"Evet, ey Allah'ın Resulü!" dedim.
"Şuna sahip ol!" dedi ve eliyle diline işaret etti.
Ben tekrar sordum: "Ey Allah'ın Resulü! Biz konuştuklarımızdan sorumlu mu olacağız?"
Rasulullah;
"Anasız kalasıca Muâz! İnsanları yüzlerinin üstüne -veya burunlarının üstüne dedi- ateşe atan, dilleriyle kazandıklarından başka bir şey midir?" buyurdular."

Tirmizi, İman 8, (2619).


2.Bölüm


Allah, müminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır: Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kuran’da da Allah'ın kendi üzerine yüklendiği bir ahittir. Allah’tan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O halde yaptığınız alış-veriş ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o büyük kurtuluş budur. Tevbe–111


Yaradılış amacımız olan ibadetin zirvesi ve emanet aldığımız halifelik görevini uygulamanın yegâne yolu olan cihad ameli öyle mühim bir ameldir ki! Rabbimiz bunu, bize ve bizden önceki ümmetlere Allah ile kesinlik ile kaybedilmeyecek bir ticaret olduğunu haber vermektedir. Bu müjdeyi verirken bir misalde bulunmaktadır, yarattığı kuluna verdiği canı satın alacağını, alırken ona karşılığı bu dünyada anlatılamayacak ve anlaşılamayacak kadar değerli olan cenneti vereceğini söylemiştir.
Öyle ise bu misale dikkat etmek gerekir ve unutulmamalıdır ki, bir ticaret yapıldığında kişi bir mal satınca artık o mal ile ilişiğini kesmiştir. Satılan malın tasarrufu artık malı alana geçmiştir, mesela bir ticarette satılan mal bir koltuk olsa alan kişi onu yaksa, atsa, evinde kullansa, sokakta kullansa satan kişi bu konu hakkında hiçbir söz hakkına sahip değildir. İşte Rabbimiz azze ve celle ile yapılan ticarette de bu böyledir O değimlidir ki en sevdiği kullarını en çok imtihan eden.
Rasulullah s.a.v. şöyle buyurmuşlardır; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Şurası muhakkak ki, Allah hakkında benim korkutulduğum kadar kimse korkutulmamıştır. Allah yolunda bana çektirilen eziyet kadar kimseye eziyet çektirilmemiştir. Zaman olmuştur otuz gün ve otuz gecelik bir ay boyu, Bilal ile benim yiyeceğim, Bilal'in koltuğunun altına sıkışacak miktarı geçmemiştir." (Tirmizi, hadisin sahih)
Yusuf a.s. köle düşmüş ve 12 yıl esir kalmıştır. Zekeriyya a.s. testere ile kesilmiştir. İbrahim a.s. ateşe atılmıştır ama hiç biri dönüpte Rabbine Rabbim bu nasıl iş hem seviyorsun, hem zulmediyorsun dememişlerdir. Bu başlarındaki zulüm değil imtihandır ve Allahın onlara kaderidir onlar bunu idrak etmişler ve hayatlarına yerleştirmişlerdir Allah’a sattıkları ömrü dilediği gibi kullanan Allah’a hep şükretmişlerdir.
İnşAllah bu örnekler nefislere ağır gelen ve şeytanın sadece can yanması olarak gösterdiği cihad amelinin ne kadar mühim olduğunu anlatır. Unutulmamalıdır ki bu yolda eziyetler çekilmekte ve aynı hatta daha şiddetli bir şekilde Allah’tan yardım gelmektedir.
Ey iman edenler! Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar. Muhammed–7

Bu manada, kâfirlere karşı, Müslümanlara taraf değerli bir söz vardır:
“Kâfirlerin tuzaklarının kalpleri zayıflatmadığını; tam aksine güçlendirdiğini, azmimizi kırmadığını; tam aksine arttırdığını, kararlılığımızı azaltmadığını; aksine yücelttiğini ve büyüttüğünü öğrendiklerinde düşmanlarımızın durumu acaba ne olur? Belalar arttığında Allahu Teala’ya daha yakın olduğumuzu öğrendiklerinde onların durumu ne olur?

3.Bölüm


Takva sahipleri o kimselerdir ki, melekler, canlarını hoş ve rahat halde alırlar. "Selam size, yapmış olduğunuz güzel işlerin mükâfatı olarak girin cennet'e..." derler. Nahl–7

KİM İŞ ZAMANINI RAHAT BİR ŞEKİLDE GEÇİRİRSE, ÜCRETLERİN PAYLAŞTIRILDIĞI ZAMAN PİŞMAN OLUR
Fitnenin ayyuka çıktığı şu zamanda, şeytan ve dostlarının tüm yaşam alanlarında her türlü fesatlarını yaydıkları ortamda insanlar şirkten, Müslümanlar gafletten bir türlü uyanamıyor. Geçici dünya hayatının günleri kuru bir yaprağın yanması misali hızla yanıp yok oluyor ve mutlak gerçek ölüm ve sonrası kıyamet aynı hızla yaklaşıyor.
Her kişi yaptığı amellerin karşılığını kıyamet gününde görecektir kimi sevinecek kimi üzülecektir
Yüzler var ki o gün ışıl ışıl parlar. Rabbine bakar.Yüzler de var ki o gün asıktır. Kıyamet 22–23–24
Bunun misali şuna benzemektedir;
Bir iş yerinde çalışma zamanı elinden gelen her işi kuralları ile yapan, işyeri kurallarına harfiyen uyan kişi maaşı almaya gittiğinde hem maaşı hem takdir alır. Bir iş yerinde çalışma zamanını boş işler ile geçirip mesai saatini doldurmaya çalışan kişinin ücretini almaya gittiğinde hiç bir ücret alamaması ve üstüne de işten çıkarılması gibidir. Geçici dünya hayatının günleri boş ve faydasız işler ile geçirip ölüm geldiğinde elindeki tüm imkânı giden kişi gibi olur

Sonuç



İMTİHANLAR OKULUNA BOYUN EĞMENİN ŞEREFİ
Müslüman kardeşim! Korkular ve zorluklar arttığında sabretmen sana şeref olarak yeter. Belayı takip eden belaya karşı hak üzere sebat et. Özel bir terbiye ile yiğitlerin eğitildiği, büyük imtihanlar okulunun bir talebesi ol. Orada özel bir eğitim al. Şüphesiz o imtihanlar nefisleri saflaştırır, kalpleri inceltir, günahları azaltır. Korku duydular, itaat ettiler, Rablerine teslim oldular, gerçek bir tevekkül ile O’na bağlandılar ve O’nun dışındaki her şeyden kurtuldular.
Kim imtihanlar okulundan başarıyla mezun olursa, Allahu Teala şöyle buyurur: Onların içinden, sabrettikleri zaman bizim emrimizle doğru yola ileten önderler yetiştirmiştik. Onlar, bizim ayetlerimize kesin bir şekilde inanıyorlardı. Secde–24

İmtihanlar okulundan, Ammar bin Yasir, Bilal bin Rabah, Suheyb, Selman, Habbab bin Eret, Hubeyb bin Adiyy ve diğer sahabeler mezun olmuştu.
Said bin Cübeyr, Malik bin Enes ve Ebu Hanife de bu medreseden mezun olanlar arasındadır. Ebu Hanife’nin zamanında en büyük öğrencileri de bu medreseden çıkmıştır. İmam Ahmed bin Hanbel, İbn-i Teymiyye, İbnu’l-Kayyim, Serahsi ve Allah yolunda cihad eden, ilmi ile amel eden nice alimler de bu medresenin mezunlarıdırlar.
Öncüsü ve ilk öğretmeni Rasulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem olduğu bu büyük medresenin mezunlarından olmak, sana şeref olarak yeter ey kardeşim.

Unutmayalım ki
Hangi ortamda bulunursak bulunalım, Hangi zaman da olursak olalım, Mutlaka Rabbimizin bizden istediği bir amel vardır
Bu amel belki bulunduğumuz ortamı terk etmek, belki o ortamı dağıtmak, belki olduğumuz yerde sabretmek ile olacaktır
Ama kesinlik ile karışık veya sonuçsuz olmayacaktır
Eğer bir eksiklik var ise unutulmamalıdır ki bu cahillikten kaynaklanmaktadır
Yoksa kimin neye ihtiyacı varsa Allah’ın dininde onun bir karşılığı mutlaka vardır.


Ey rabbimiz sana yarattıklarının sayısınca ve zatının ululuğuna yaraşır biçimde hamd olsun.



Yazıyı Word olarak indirmek için linki tıklayınız.
http://www.dosya.tc/Sen_ogut_ver.doc.html


Hutbe ve Vaazlar

MollaCami.Com