Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


"KELİME-İ TEVHÎD"in Önemi ve Tesiri

Halis ECE

"KELİME-İ TEVHÎD"in Önemi ve Tesiri


Süfyân bin Uyeyne (725-813) hazretleri buyurmuştur ki:

“Maddî hayatın devamı için dünyadaki su ne kadar mühimse, mânevî hayat için de, ‘Lâ ilâhe illallah’ kelime-i tevhîdi o kadar, hatta ondan daha fazla ehemmiyet arz eder.

“Bu kelimenin ulvî mânâsını kalbine-rûhuna sindirebilen kimse diridir. Bu yüksek mânâyı rûhuna nakşedemeyen kimse ölüdür. Zira Allah Teâlâ’nın kullarına ihsân ettiği nimetlerin en büyüğü bu kelimedir.”

Beyhakî’nin (rh.) Ebudderdâ’dan (r.a.) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerifte şöyle buyrulmuştur:

“Yüz kere ‘Lâ ilâhe illallah’ diyen (ve buna her gün devam eden) bir kimseyi, Allah Teâlâ kıyâmet gününde, yüzü ayın on dördü gibi parlak ve güzel olarak haşr edecek (diriltecek)tir. Ve o gün, o şahsın amelinden daha güzel bir amel, yükseltilip kabul edilmeyecektir. Ancak onun gibi veya daha fazla (Kelime-i tevhîd zikrine) devam eden kullar müstesnâ.”(1)

Ebû Ya’lâ’nın (rh.) Hz. Ebû Bekir’den (r.a.) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerifte, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

Lâ ilâhe illallah’ demeniz ve istiğfâr etmeniz lâzımdır. O halde bu ikisini çokça söyleyiniz. Zira şeytan diyor ki: ‘Günah işlemek zevkini insanların kalbine atmak suretiyle onları helâk ederim. Onlar ise, Lâ ilâhe illallah (kelime-i tevhîdi) ve istiğfar ile beni helâk ederler. Bundan dolayı ben de, bu hâli gördüğüm vakit, onların heveslerini uyandırıp nefsânî arzuları ile bana uyanları helâk ederim. Halbuki onlar, hidâyet yolunda olduklarını zannederler.”(2)

Lâilâhe illallah’ kelime-i tevhîdi, âfâkî ve enfüsî yani dıştaki ve içteki putların kırılıp atılması için konmuştur. Nefsin tezkiyesinde-temizlenmesinde çok faydalıdır... Nakşibendî yolunun büyükleri, nefsin temizlenmesi için bu mübârek cümleyi seçmişlerdir.

Bir şiir meali:

‘Mâ sivânın (Allah’tan gayri nefsin putlaştırdığı her şeyin) boynunu ‘Lâ ilâhe’ (Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur) kılıcıyla vurmadıkça, ‘İllallâh’ (Ancak Allah vardır) köşküne kavuşamazsın.’

Nefis azgınlık, inat, ahdi bozmak ve fesatçılık (verdiği sözde durmamak ve bozgunculuk etmek) makamında bulunduğu sürece, kelime-i tevhîdi sıkça tekrar ederek imanı yenilemek gerekir.

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz buyurdu ki, ‘İmanınızı lâ ilâhe illallah kelâmı ile yenileyiniz.’ Hatta bu kelimenin her zaman tekrar edilmesi lâzımdır. Çünkü nefs-i emmâre, devamlı olarak habâset (kötülük-fenalık) makamındadır.

Yine bu kelimenin faziletiyle ilgili olarak Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’den şu haber nakl olunmuştur:

‘Yeryüzü ve gökler terazinin bir kefesine, bu mübârek kelime de diğer kefesine konulsa, elbette bu kelime ağır gelirdi.’(3)

Hz. Ömer radıyallâhü anh anlatıyor:

“Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdular ki:

“Kim çarşıya girince, ‘Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümîtü ve hüve hayyün lâ yemûtü bi-yedihi’l-hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr’(4) temcid (yüceltme-ululama) kelimelerini okursa, Allah ona bir milyon sevap yazar, bir milyon günahını affeder ve mertebesini de bir milyon derece yüceltir.”(5)

Bütün hadîs âlimleri, müfessirler, müellifler, şârihler bunu okuyan mü’mine verilen bu mükâfat ve müjde karşısında hayretlerini gizleyememişlerdir. O bakımdan bu duâyı kendimiz ihmâl etmediğimiz gibi, çoluk-çocuğumuza, yakınlarımıza, konu-komşumuza da mutlaka öğretmeliyiz. Bunun ehemmiyetini onlara da anlatmalıyız.

Tıybî rahımehullah’ın açıklamasına göre, çarşı-pazar gibi alış-veriş yerleri, hadîs-i şeriflerde, Allâh’ı zikre karşı en çok gaflet edilen mahaller olarak anlatılmıştır. Bir başka ifade ile buralar, daha çok şeytanın hükmünün geçerli olduğu ve askerlerinin toplandığı yerlerdir. O bakımdan buralarda zikir, şeytanla savaş ve onun askerlerini hezîmete uğratmak demektir. Rasûlüllah (s.a.v.) Efendimiz bu hadîs-i şeriflerinde, şeytana karşı bu savaşı veren kimsenin Allah indinde kavuşacağı ecri-mükâfâtı müjdelemektedir.

Kişi, ecrini-sevabını düşünerek, çarşıya girmeden bu tevhid-temcid-tehlil kelimelirini okursa, oranın yoğun gafletine karşı tedbirini almış, şuur ve idrâkini zikre hazırlamış olur, gaflete düşmez.

Bu temcid kelimelerinin okunma şekli, mutlak olarak ifade edilmiştir; dileyen sesli okur, dileyen sessiz.

Ve yine Tıybî rahımehüllah der ki:

“Kim çarşıda-pazarda Allâh’ı zikrederse, o kişi, haklarında Cenâb-ı Hakk’ın, ‘Onları ne ticaret ve ne de alış-veriş, Allâh’ı zikretmekten, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyar. Bunlar, gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar’(6) buyurduğu zümreye-gruba dâhil olur.”

***

Maneviyat büyüklerinden Sadeddîn-i Ferganî (ö.699/1300) hazretleri demiştir ki:

“Ölmüşlerin arkasından 70.000 kelime-i tevhid okunup, onların ruhlarına hediye edilirse, bu ölüler için verilen sadakaların en hayırlısıdır. Eğer bir kişinin ruhuna bir kimse veya bir kaç insan bir araya toplanıp, 70.000 tevhid okuyarak gönderirlerse Allah’ın izniyle ve kelime-i tevhidin şefaatiyle o kimse cehennem azabından kurtulur."

Muhyiddin ibn Arabi (1165-1239) hazretleri de bu hususta şunları söylüyor:

"Eğer bir kimse kendisi için veya bir başkası için, halis bir niyetle 70.000 tevhid okursa, o kişi cehennem azabından kurtulur."

Muhyiddin ibn Arabi sözlerini teyid için şu vak’ayı da naklediyor:

Bana Ebu'l-Abbas Kastalani şöyle anlattı: “Şeyh Ebu’r-Rebi’ hazretleri bir keresinde kelime-i tevhidi 70.000 kere okumuştu, fakat herhangi bir kimseye veya ruhuna onu bağışlamamış niyet de etmemişti. Bir gün cemaatle sofrada yemek yiyorlardı. Cemaat arasında kalp gözü açık, bir çocuk da vardı. Çocuk yemeğe elini uzattığı esnada bir anda elinden kaşık düştü ve feryad ederek ağlamaya başladı.

- 'Niçin ağlıyorsun?' diye sorulunca, çocuk;

-'Şu anda cehennemi ve cehennemde azapta olan annemi bana gösterdiler' dedi.

Şeyh Ebu’r-Rebi’ hazretleri diyor ki:

- Bu sözleri duyunca hemen içimden, 'Ya Rabbi! Senin rızan için okuduğum 70.000 tevhidi bu yavrunun annesine bağışlıyorum! Ne olur kabul buyur ve onu cehennemden halâs eyle!' diye yalvardım. Çocuk hemen sevinçle gülmeye başladı; ona,

- 'Ne oldu, biraz evvel ağlıyordun, şimdi gülüyorsun?' denilince de,

- 'Elhamdulillah! Annemi görüyorum, şu anda cehennem ateşinden kurtuldu!' dedi ve yemek yemeye başladı.

Şeyh Ebu’r-Rebi’ hazretleri,

- “Bu çocuğun keşfi doğrudur, bu hususta Peygamberimiz’den de rivayetler vardır. Kim 70.000 tevhidi kendi için veya bir başkası için okursa, bunun faydası tam hasıl olur” buyurdu. (7)

Hasan Arıkan hocaefendi (abimiz) de üstazı-üstazımız Süleyman Hilmi Silistrevi (k.s.) hazretlerinden, “Bunun 70.000 değil, 72.000 okunması lazım geldiği”ni, ısrarla nakletmektedir. "Müridin fıkhı mürşidinin amelidir" fehvasınca, müntesiplerinin dikkat nazarlarına arz olunur.


DİPNOTLAR
(1) Muhtâru’l-Ehâdîsi’n-Nebeviyye, H. no. 1003/1.
(2) Muhtâru’l-Ehâdîsi’n-Nebeviyye, H. no: 780
(3) el-Mektûbat, İmâm-ı Rabbânî, 1, 52.
(4) Mânâsı: “Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur; O tektir, ortağı yoktur. Mülk ve hamd ona mahsustur (onundur). Hayatı da ölümü de o verir. Kendisi hayydır (diridir), ölümsüzdür. Her türlü hayır-iyilik onun elindedir. O her şeye kadirdir.”
(5) Tirmizî, Sünen, Dea‘vât, h. no: 3424.
(6) Kur’ân-ı Kerim, Nûr sûresi, 24/37.
(7) Mehmet Dikmen, Nükteler, Zaman gazetesi, 9 Mayıs 1994.

elinize saglık hocam.çook güzel bir mevzu.Rabbim Razi ve memnun olsun.

ALLAH RAZI OLSUN EMEĞİNİZE SAĞLIK

‘Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümîtü ve hüve hayyün lâ yemûtü bi-yedihi’l-hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr’

Şükranlar sevgili leyya ve gihanna... Rabbim sizlerden de razı olsun. Selam ve hayır-dualarımla...

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz buyurdu ki, ‘İmanınızı lâ ilâhe illallah kelâmı ile yenileyiniz

Teşekkürler....

ALLah razı olsun hocam.emeğinize sağlık

hocam şu 72.000 adet mevzusuna bayıldım...
adetli virdleri seviyorum...

Allah razı olsun sizden...
dua ve muhabbetle....

Teşekkürlerinize, mukabil şükranlar sevgili DOLUNAY, ihvan ve neyzen.lal... Cenabu Rabbi'l-âlemin sizlerden de razı olsun. Selam ve dualarımla...

ellerinize ve emeğinize sağlık HALİS ECE hocam
Allah c.c razi ve memnun olsun inşaallah :)

Allahü Te'ala razi olsun, gerçekten çok güzl ve faydali bir paylasim
H.z. Allah (cc)Hasan Arıkan hocaefendi,den'de üstaz üstazımız Süleyman Hilmi Tunahan hz.(k.s.) hazretlerinden razı olsun.


Selam ve dua ile

Kıymetli ve bilgilendirici yazınız için teşekkür ederiz......

72 .000 sayısına tamamlıyoruz,fakat neden ,niçinlerle karşılaşmamak için her yerde ifade etmiyoruz....

İlginiz, samimi dualarınız, güzel mesajlarınız için mukabil teşekkürler sevgili cuhadar, meymune ve alanyasultanı... Rabbim sizlerden de razı olsun.

***

"72.000 sayısına tamamlıyoruz; fakat neden, niçinlerle karşılaşmamak için her yerde ifade etmiyoruz..." demiş alanyasultanı kardeşimiz.

Bunun kısa, basit ve ilmi cevabı; "Müridin fıkhı, mürşidinin amelidir" tasavvufi kaidesidir.

Binaenaleyh bizler, o zatın bağlısı, o yolun müntesipleri olarak mürşidimizin kavline-fiiline-ameline ittiba ederiz.

Ancak bir başkasına da mutlaka böyle yapın demeyiz. Dileyen dilediği gibi amel etmekte elbette ki serbesttir.

Evet, "neden, niçin?" diyenlere verilebilecek en makul-mantıklı, hatta yukarıda da ifade ettiğimiz gibi ilmi cevap budur. Buna da kimsenin bir diyeceği olamaz, olursa da onun bir kıymet-i harbiyesi/değeri olmaz.

Bilgilerinizi rica ederim.

Selam ve dualarımla...

Açıklayıcı cevabınız için teşekkür ederim...

İnş herkese önemini ,ehemmiyetini anlayabilmek nasip olur diyelim.....


ellerinize ve emeğinize sağlık HALİS ECE hocam
Allah c.c razi ve memnun olsun inşaallah :)

Rabbim sizlerden de razı olsun sevgili derya... Selam ve dualarımla...

cenab-ı hak cümlemizi kelime-i tevhidin sırrına eren ve hakkı ile zikreden kullarından eylesin.


Tasavvûf

MollaCami.Com