Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Genetik mühendisliği ve uygulama alanları


Genetik mühendisliği, hızla gelişen, birçok sorulara cevap vermenin yanında yine birçok soruyu da beraberinde getiren çağımızın en önemli interdisipliner teknolojilerinden biridir. Genetik mühendisliğini ben internete benzetiyorum. İyiye kullanıldığında yararlı kötüye kullanıldığında ise birçok zarara yol açan bir teknoloji... Hangi yönlerden zararlı? Şu anda dünyanın büyük bir kısmıda bu teknolojiyi geliştirmenin ve kullanmanın yanında en çok da zararları üzerinde düşününülüyor. Etik açıdan, ahlakı açıdan ve yasal açıdan bir çok sorunu beraberinde getiriyor. (Siz bunları artırabilirsiniz)
Bilimsel yönden benim açımdan en büyük sorun ise deneylerde ki zorluk sanırım. Örneğin bir organizmanın hücrelerini parçalıyorsunuz, içindeki DNA'yı izole ediyorsunuz, kesiyorsunuz yapıştırıyorsunuz. İyi hoş güzel de siz bunların hiçbirini gözle göremiyorsunuz. Bütün işlemler bir deney tüpünün içerisinde gerçekleşiyor. Siz onları yalnızca hayal ediyorsunuz ve daha önceki tecrübelere güvenerek biraz da olsa rahatlıyorsunuz. Tabi bu yönden ilgi çekici de gelebiliyor insana.
Bu başlıktaki amacım ise genetik mühendisliğini bir de sizlerin değerlendirmesini istememdir. Farklı düşüncelerin hem bana hem de konuyu ziyaret eden tüm üyelerimize göremedikleri yönleri göstereceğini düşünüyorum. (Ya da bir sene boyunca genetikle hemhal olmak zorunda kalan bir kardeşinizin yardım çağrısı olarak da düşünebilirsiniz bu başlığı ::) ) Şimdiden bu konuya ilgi gösteren tüm kardeşlerime teşekkür ederim.... :)

Genetik mühendisliği, canlıların kalıtsal özelliklerinin değiştirilerek, onlara yeni işlevler kazandırılmasına yönelik araştırmalar yapan bilim alanıdır. Bu uygulamalarla uğraşan bilim insanlarına "genetik mühendisi" denir. Genetik mühendisleri, genlerin yalıtılması, çoğaltılması, farklı canlıların genlerinin birleştirilmesi ya da genlerin bir canlıdan başka bir canlıya aktarılması gibi çalışmalarla uğraşırlar. Genetik mühendisliği için, rekombinant DNA teknolojisi, gen klonlaması, DNA klonlaması, genetik manüplasyon/modifikasyon veya gen ekleme (splays) birçok bilim insanınca eş anlamlı olarak kullanılabilmektedir.

Genetik mühendisliği etki alanı son derece geniş bir meslek, bilim ve mühendislik dalı olup, genlerle yapılabilen uygulamalar, çalışmalar anlamına gelmektedir. Birçok bilim dalına ait bilgilerin ve çeşitli özel tekniklerin, canlılarla ilgili temele ve uygulamaya ait sorunların çözülmesi için genellenecek olursa, moleküler biyoloji hakkındaki bilgimizin artmasına yardım eden çok etkili bir araştırma aracıdır da.

Gregor Mendel genetiğin ve bu bilimle ilgili yapılan çalışmaların kurucusu olarak kabul edilip, "Genetiğin Babası" olarak anılmaktadır.

Tanım ve amaç
Genler , bir organizmanın özelliklerini belirleyen kimyasal bilgiyi taşır. Genler değiştirilerek bir organizmaya istenilen özellikler kazandırılabilir.

Genetik mühendisliği, genetik analiz yapmak ya da istenilen özellikte canlıları geliştirmek amacıyla, bir tür içinde veya farklı türlere ait organizmaların genleri üzerinde planlı olarak yapılan işlemleri kapsamaktadır. Bu teknoloji, en genel biçimiyle, insanlar tarafından belli bir amaca yönelik olarak genetik materyal üzerinde yapılan çalışmalar olarak tanımlanabilir. Böyle geniş bir tanım, bitki ve hayvan ıslahını ve bu bağlamda genetiği ve moleküler biyolojiyi kapsamaktadır.
.

Uygulamalar
Genetik mühendisliği, biliminsanlarının genleri bir organizmadan alıp diğerine aktarmalarına imkan veren bir teknolojidir. Bu teknoloji; nükleik asit hibridizasyon, rekombinant DNA, PCR, RNA,hücre kültürü ve monoklonal antikor tekniklerini içerir.

Genetik mühendisliği, biyoteknolojinin doğrudan bir alt dalı olmayıp, ayrı bir teknolojidir. Fakat modern biyoteknolojinin uğraşlarının hemen hepsinde, özellikle son yıllarda, biyoteknoloji gelişimine büyük katkılar sağlamaktadır.

Bunlardan en başarılı ve yaygın olan DNA tekniğinde, in vitro koşullarda; nükleik asit moleküllerinde kesme (restrüksiyon) enzimlerinin kullanılmasıyla, DNA’nın istenilen bölgesinin kesilip çıkarılması ve kesilen parçanın ligaz enzimi kullanılarak “vektör” adı verilen taşıyıcıya yapıştırılması işlemleri uygulanır. Daha sonra plazmid bakteri içine yerleştirilerek rekombinant DNA’nın normal hücresel aktivitesine devam etmesi sağlanır. Bu teknolojiyle, genlerin ait oldukları canlının genomundan yalıtılması ve çoğaltılmasına, yapı ve işlevlerinin araştırılmasına, değişik türlere ait canlılara aktarımına ve ürünlerin daha verimli şekilde eldesine olanak verilmektedir.

Genetik mühendisliğinin çalışmalarından elde edilen sonuçlar iki yönde değerlendirilebilir:

Bilimsel katkı
Temelde moleküler biyolojiyle doğan bu teknolojiyle, hiç bilinmeyen pek çok konu aydınlatılmıştır. Netice de moleküler biyoloji ve genetik mühendisliği karşılıklı olarak birbirlerini geliştirmektedirler.

Uygulama alanlarına katkı
Genetik mühendisliğinin uygulama alanlarının başında endüstri gelmektedir. Çeşitli endüstriyel ürünlerin (ilaç, besin vb.) istenilen nitelikte ve miktarda eldesi için yapılan çalışmalar bu teknolojinin daha da gelişmesine neden olmuştur. Tıpta özellikle kalıtsal hastalıklarının tanısının yapılmasında, tarım ve hayvancılıkta istenilen özelliklerdeki ürünlerin eldesinde, çevre kirliliğin önlenmesi, madencilik vb. gibi pek çok alanda yine genetik mühendisliği kullanılmaktadır.

Bugün, genetik mühendisliğinin bitki ve hayvanlarda uygulanmasıyla daha iyi ve sağlıklı yiyecekler, daha güvenli temiz bir çevre ve sağlık alanındaki gelişmeler insanlara sunulmuştur. Günümüzde büyük bir hızla gelişen bu teknoloji, özellikle gelişmiş ülkelerde bir yarış halini almıştır. Hemen hemen tüm çevreler 21. yüzyılın "biyoloji çağı" olacağı görüşünü, büyük ölçüde moleküler düzeyde ve biyoteknolojide genetik mühendisliği tekniklerinin gelişmeleriyle ilişkilendirmektedir.

GENETİK MÜHENDİSLİĞİNİN TARİHÇESİ

1880 - Gregor Mendel bitkiler üzerindeki çalışmalarıyla modern genetiğin temelini attı.Karakteristik özelliklerin genler tarafından iletildiğini buldu.

1950 - Hershey ve Chase , DNA’nın hücrenin genetik materyali olduğunu ispat ettiler.

1953 - Watson ve Crick DNA’nın çift sarmal yapısını keşfettiler.

1955 - Arthur Kornberg ve arkadaşları DNA polimerazı izole ettiler.

1961 - Nirenberg ve Matthaei genetik kodu keşfettiler. Buna göre 3 baz 1 amino asiti kodlar.

1966 - B.Weiss , C.C.Richardson DNA ligazı izole ettiler.

1968 - K.W.Wilcox , H.O.Smith ve T.J.Kelley ilk restriksiyon endonükleazı izole ettiler.

1972 - Paul Berg virusun DNA’sı ile bakterinin DNA’sını birleştirdi.

1973 - İlk kez yabancı bir genin (antibiyotik rezistan) bir bakteriye transferi gerçekleştirildi.

1975 - Asilomar/ABD’de ilk kez genetik mühendisliğinin tehlikeleri üzerine bilimsel bir konferans verildi.

1976 - Genetik mühendisliği ürünlerini pazarlayan ilk şirket olan GENENTECH kuruldu.

1977 - Genetik manipülasyonun uygulandığı bakteriler , insanda büyümeyi inhibe eden hormonu üretiler.

1978 - Genetik parmak izi keşfedildi.Bu sayede herkes DNA’sından tanınabilecekti.

1980 - (ABD) “yağ yiyen bakeri” denilen genetik manipülasyon uygulanmş organizma ilk kez patentlendi.

1980 - Farelere gen transferi ilk kez başarıyla uygulandı , hastalıkların tedavisinde transgenik fareler model olarak kullanıldı.

1980 - W.Gilbert ve F.Sanger DNA sekans metoduyla Nobel Ödülü aldılar.

1982 - Endüstriel çaptaki ilk genetik mühendisliği ürünü olan insülin üretildi.

1983 - Barbara McClintock , “zıplayan genler” i keşfetti ve Nobel Ödülü aldı.

1987 - Anti-squash domatesler patentlendi.

1988 - Memeli üzerindeki ilk patent : İnsan kanser geni aktarılmış “Harvard Mouse” .

1990 - Organizmaların patentlenmesine karşı Greenpeace’in ilk protesto gösterisi.

1990 - “İnsan Genom Projesi”nin resmen başlaması .Tahmini maliyeti : 3 milyar $.

1993 - Washington Üniversitesi’nden Jerry Hall’un insan embriyosunu klonlaması dünya çapında skandala neden oldu.

1994 - Kalıtsal meme kanseri geni keşfedildi.

1994 - Besin değerini arttırmak amacıyla Brezilya fıstığı geni verilen soya fasulyesi, şiddetli alerjik reaksiyonlara neden oldu ve proje yasaklandı.

1997 - Koyunun somatik hücresinden klonlanan Dolly dünyaya geldi.

1997 - AB(Avrupa Birliği)’de genetik manipülasyon uygulanmış yiyeceklere karşı yapılan düzenleme yasallaştırıldı.

1997 - AB’de ilk kez genetik mühendisliği uygulanan yiyeceklere izin verildi: kolza yağı.

1999 - BMT(Birleşmiş Milletler Teşkilatı)’nun genetik manipülasyon uygulanmış organizmaların ticaretindeki biyolojik güvenlikle ilgili kararı Amerika’nın etkisiyle başarısızlığa uğradı.

1999 - İnsanda , 33.4 milyon bç içeren 22 no’lu kromozomun sekansı tamamlandı.

2000 - İnsan Genom Projesi liderleri ve Başkan Clinton , insan genomu DNA dizisinin “çalışma taslağı”nın tamamlandığını ilan etti.

YARARLARI NELERDİR?

Tıptaki Yararları

· Hayvanların İnsanlar İçin Organ Verici Olması:Hayvandan insana organ transplantasyonuna “xerotransplantasyon” denir.Genetik mühendisliği domuzların organlarının insan için daha uygun olması açısından bunlar üzerinde çalışmalar yapıyorlar.Reddetme reaksiyonları başarılı bir şekilde kontrol altına alındığı zaman bu domuzlar ekonomik organ vericileri olacaklar.

· Beyin Tümörüne Karşı Gen Terapisi:Gen terapisinde amaç “suicide gene” olarak adlandırılan genleri kullanarak tümör hücrelerini öldürmektir.Bu tür genleri taşıyan tümör hücreleri şeklini bir hücre zehiri ilacına dönüştürerek bu tümörleri öldürür.

· Hepatit B:Hepatit B virüsü kan yoluyla bulaşır.Örneğin küçük yaralardan veya koruma olmaksızın cinsel temas ile.İlk Hepatit B aşısı 1982’de kronik hastaların kanından çok kompleks processler yapılarak elde edilmişti.1986’dan beri bu aşı, kolay bir processle GM maya hücreleri kullanılarak üretilmektedir.

· Bubble Boy:Bubble Boy,gen mutasyonu sonucu ADA-adenosin deaminaz-eksikliği ile oluşan bir hastalıktır ve immün sistemi hücrelerinin yok olmasına neden olur.Hastalığın tedavisi hastalara ADA ve kemik iliği transplantasyonu ile yapılmaktaydı.Ancak 1990’da kopyalanmış ADA enzimleri inaktive edilmiş virüse verildi.Virüs,hastanın T-hücrelerine yerleşip,çoğaldı.Bu tedavide başarı sağlandı.

· Çeşitli Davalarda Genetik Mühendisliği:Cinayet olaylarında,forensic(yasalarda geçen ve suçluların takibinde kullanılan teknik) ekipleri,suç mahalindeki saç, semen,kan,tırnak örneklerini inceleyip RFLP’leri(Restriction Fragment Length Polymorphisms) karşılaştırırlar ve farklı olanları tespit ederler.Aynı zamanda RFLP analizi babalık tayininde de kullanılmaktadır.

Beslenmedeki Yararları

· Yiyecekler:GM yiyecekler üretildi. Kabak, maya, patates ,soya fasulyesi, domates , mısır.Örneğin soğuğa çok hassas olan domates ve çilek gibi bitkilere dil balığından izole edilen “anti-freeze”geni aktarıldı.Ayrıca bakterilerde bulunan ve böcekleri öldüren toksin geni mısır ve pamuğa verildi.Gerçekte,genetik mühendisliği teknikleri işlenmiş yiyeceklerin % 60’ında kullanılmaktadır.

· Çürümeye Son-Anti Squash Domates:Satılan pek çok domates yeşil ve sert şekilde tarladan kaldırılmaktadır. Bu durum bu tür basınca hassas ürünlerin nakliyatını kolaylaştırmaktadır.Satılmadan önce bu domatesler suni olarak etilen hormonuyla olgunlaştırılmaktadır.Doğada bu madde olgun domateslerin hücre duvarının çürümesine,bozulmasına neden olmaktadır.Anti squash domateslerde bu hormonu yapan genler inaktif hale getirilmiştir.Buna ilaveten anti squash domatesler başka türlerin genlerini içermezler.

· Körlüğe Karşı Pirinç:Gelişmekte olan ülkelerdeki milyonlarca insan tek yönlü beslenme nedeniyle vitamin yetersizliği çekmektedir.Taze meyveler yerine pirinç başlıca besindir.Pirinç ise vitamin A içermez.Bu vitaminin eksikliği ise çocuklarda en yaygın hastalıklardan biri olan körlüğe yol açar.Genetik mühendisliği kullanılarak bu pirincin besin değerini arttırmak için kalıtımsal materyali değiştirilmektedir.Bu sayede pirinçte daha çok vitamin A öncüsü bulunur.

· Az Yağlı Patates Cipsleri:Cips ve patatesler bünyelerinde çok fazla yağ barındırırlar. Dolayısıyla oldukça kolarili yiyeceklerdir.Bu durum artık değişmiştir.Bilimadamları patatese nişasta üretimini arttıran geni başarılı bir şekilde aktarmışlardır.Bu şekilde bir değişim patatesleri kızartıldıkları zaman daha çok nişastalı yapmakta ve daha az yağ alınmaktadır.

Tarıma ve Çevreye Yararları

· İlk Bitki:Genetik mühendisliği uygulanan ilk bitki,hastalıklara karşı savaşan petunya üretimi idi.

· Geleneksel Çaprazlaşmayı Geliştirme:Çaprazlaşmayla tür bariyeri aşılarak genler aktarıla-maz.Genetik mühendisliği asla çaprazlaşma yapmayacak türler arasında gen transferi gerçekleştirir.Aynı zamanda çaprazlaşma;doğada ebeveynlerin yavru DNA’larını oluşturmak üzere DNA’larını birleştirme aktivitesini başarmasına olanak sağlar.Genetik mühendisliği yeni genleri herhangi bir temel referans olmaksızın konakçı hücrelere kolaylıkla aktarır.

· Ağaç Kurtlarına Karşı Geliştirilen Stratejiler:Ağaç kurtları mısır bitkisini içerden kemirerek ekinlerin %7’sini yokeder.Genetik mühendisliği yardımıyla mısır bitkisi hücrelerine böcek zehiri üreten gen nakledilir.Dolayısıyla ağaç kurtları zehirlenerek, ortadan kalkar.

· Blue Jean Ve Genetik Mühendisliği:Eskiden tekstil sanayiinde,jeanleri boyamadan önce kullanılan beyazlatıcıların yıkanması için çok fazla suya ve enerjiye gereksinim duyuluyordu.Bugün GM bakterilerin kullanılarak bu beyazlatıcılar nötralize edilir.Böylece su,enerji ve zamandan %10 tasarruf sağlandığı gibi çevre de korunmuş olur.

Hayvanlardaki Yararları

· Anti-Freeze Geni:Bilimadamları,Kanada dil balığında bulunan “anti-freeze” genini somon balığına transplante ettiler.Bu sayede soğukta kültürasyonu yapılabildi.

· Genler,sığır etindeki yağ oranının azaltılmasında kullanıldı.Ayrıca,hastalıklara karşı koru-yucu olan bir gen sığırlara aktarılarak antikor kullanmadan sağlıklı kalabilmeleri sağlandı.

· Genetik mühendisliği kullanılarak,insandan alınan genler koyuna aktarıldı ve koyun sütünde akciğer kanseri tedavisinde kullanılan alpha-1 antitripsinin üretilmesi sağlandı.

· Dört bacaklı ve kanatları olmayan tavuklar üretildi.

· Örümcek genleri aktarılarak keçi sütünde ipek üretildi.

TEHLİKELERİ NELERDİR?

Sağlık Tehlikeleri

· Uzun-Süreli Güvenli Testler Yok:Genetik mühendisliği;organizmaların asla insan yiyecek kaynağı olmayan materyallerini kullanarak yediğimiz doğal temel besinleri değiştirir.Uzun-süreli testler olmaksızın kimse bu yiyeceklerin güvenli olup olmadığını bilemez.

· Toksinler:Genetik mühendisliği organizmalarda beklenmedik mutasyonlara neden olur ki bu mutasyonlar, yiyeceklerde yeni ve yüksek seviyelerde toksinler geliştirebilirler.

· Alerjik Reaksiyonlar:Genetik mühendisliği yiyeceklerde daha önce görülmemiş ve bilinmeyen alerjenleri oluşturabilirler.

· Besin Değerinin Azalması:Transgenik yiyecekler sahte tazelikle tüketicileri yanlış yöne yöneltebilirler.Lezzetli görünüşlü,parlak kırmızı renkli genetik olarak modifiye edilmiş bir domates birkaç haftalık ve besin değeri az olabilir.

· Antibiyotik Rezistan Bakteriler:Genetik mühendisliği antibiyotik rezistan genleri GM hücreleri işaretlemede kullanır.Bu da GM tohumların antibiyotiklere karşı dirençli genler taşıdığını gösterir.Bu genler ise bizi enfekte eden bir bakterinden alınmış olabilir.

· İzi Takip Edilemeyen Problemler:Etiketleme olmaksızın toplum sağlık örgütleri her tür problemin kökeni araştırıp bulmakta güçsüz kalıyorlar.

· Yan Etkiler Öldürücü Olabilir:37 kişi öldü,1500 kişi kısmi felce uğradı ve GM bakterilerin yaptığı triptofan bağlantılı sendrom yüzünden 5000’den fazla kişi geçici olarak sakatlandı.

Çevresel Tehlikeler

· Herbisitlerin Kullanımının Artması:Bilimadamları genetik mühendisliğince yapılmış herbisit –rezistan bitkilerin varlığının herbisit kullanım miktarını artıracağını saptamışlardır.Çiftçiler tohumlarının herbisitleri tolere edebileceğini bildiklerinden, bunları cömertçe kullanmaktadırlar.

· Daha Çok Pestisit:GM tohumlar çoğu kez kendi pestisitlerini yaparlar ve EPA(Environment Protection Authority) tarafından pestisit olarak sınıflandırılabilirler.Bu strateji yiyecek ve tarlalarımıza her zamankinden daha çok pestisit koyacaktır.

· Ekoloji Zarar Görebilir:Besin zincirinde yer alan GM organizmaların etkisi lokal ekolojiye zarar verebilir.Yeni organizmalar doğal floradaki akrabalarıyla başarılı bir şekilde yarış yapabilir ve çevrede daha önce hiç görülmemiş değişikliklere neden olabilir.

· Gen Populasyonu Ortadan Kalkabilir:Bir kere bu GM organizmalar yani virüsler ve bakteriler çevreye serbest bırakıldı mı bunları tekrar bir araya getirmek mümkün değildir.Kimyasal ya da nükleer kontaminasyondan farklı olarak negatif etkiler geridönüşümsüzdür.


Tarımsal Tehlikeler

· Yaygın Tohum Kıtlığı:Genetik mühendisleri GM tohumları patentleyerek kar sağlamak niyetindeler.Buna göre ne zaman bir çiftçi GM tohum ekse bütün tohumları aynı genetik yapıya sahip olacaktır.Sonuçta bu özel tohumlara hücum edecek bir fungus,virus ya da zararlı böcek gelişirse yaygın tohum kıtlığı olacaktır.

· Tüm Yiyecek Stoklarımızı Tehdit Eder:Böcekler,kuşlar ve rüzgar genetik mühendisliğince değiştirilmiş tohumları komşu tarlalara ya da daha uzaklara taşıyabilir.Transgenik bitkilerin polenleri doğal tohumlarla ve vahşi akrabalarıyla polen çaprazlaşması yapabilir.

Bunların yanında bu teknolojinin kökünde bazı şüpheler vardır:

· Bir DNA fragmentini sokmak için kullanılan teknik hassas,güvenilmez ve belirsizdir.

· Sokma işleminin konakçı hücrenin biyoteknolojisi üzerindeki etkisi bilinemez.

· GM organizmanın çevre üzerindeki etkisi bilinemez.

· GM yiyeceklerin yenmesiyle oluşacak etki bilinemez.

· Risklerin ne olabileceği konusunda tam bir fikir yok.

· Felaket olduğu taktirde telafisi yok.

· Bu negatif sonuçlar için kimin-eğer biri varsa- yasal olarak sorumlu tutulacağı bile kesin değil.


Bütün bunlardan sonra “Genetik mühendisliği güvenli midir?” diye bir soru aklınıza gelebilir:

Güvenlik, tecrübe birikiminden gelir.Genetik mühendisliği olayında ise, güvenlik iddiasını haklı çıkaracak yeterli tecrübe birikimi için gerekli zaman ve toplum tartışması yoktur.

Genetik mühendsiliğinin tıp alanındaki uygulamaları

A. Genetik Araştırma Kalıtsal bir hastalık üzerine yapılacak genetik araştırmanın ilk aşaması hastalıktan sorumlu genin belirlenmesidir. Gen belirlendiğinde, genin işlevi kabaca anlaşılmış olur. Halen genlerimizin çok azının işlevi bilinmektedir. Kalıtsal hastalıktan etkilenmiş aileler üzerine yapılan genetik araştırmalar, hangi genin yapısı bozulduğunda o hastalığın ortaya çıktığını gösterir.

Araştırma doğrudan uygulamaya yönelik olmamakla birlikte, ileride sonuçların hem araştırmanın yapıldığı aileye, hem de benzer hastalık taşıyan diğer ailelere yararının dokunacağı umulur. Genin bilinmesi aile bireyleri için genetik tanıyı mümkün kılar. Ayrıca gen tedavisi dahil, etkin bir tedavi aranmasının yolunu açar.

B. Genetik tanı (teşhis)
Belli bir hastalıktan sorumlu bir gende bireyin gen kusuru (mutasyon) taşıyıp taşımadığının dolaylı ya da doğrudan araştırılmasıdır. Bu birçok amaca yönelik olarak yapılabilir:

1. Hastada genetik tanı Genetik tanı moleküler incelemeyle hastalıktan sorumlu olabilecek gen(ler)de kusurun (mutasyon) aranması ya da kusurlu genin kalıtıldığının dolaylı olarak belirlenmesidir. Ailesinde belli bir kalıtsal hastalık bulunan bireyler ile bir hastalığın tipik klinik bulgularını sergilemeyen hastalar bu uygulamadan yararlanırlar. Buna bir örnek, sık akciğer enfeksiyonu geçiren çocuklarda sistik fibrozis hastalığı olup olmadığının araştırılmasıdır. Bazı tipik bulgular ise birden fazla hastalığa özgü olduğundan, ayırıcı tanı için genetik inceleme gerekir. Bu durum sık olarak bazı nörolojik hastalıklarda görülür.

2. Taşıyıcılık testi: Bazı kalıtsal hastalıkların taşıyıcıları hiç hastalık belirtisi göstermezler. Bu tür bir hastalık taşıyan bir ailede genetik ya da biyokimyasal incelemeyle taşıyıcılar belirlenir. Kişinin taşıyıcı olup olmadığını bilmesi, çocuk sahibi olmak istediğinde gereklidir. Hastalığın geni ya da geninin yeri biliniyorsa, embriyo on haftalık iken genetik tanı konulabilir. Örneğin Duchenne tipi kas distrofisi için taşıyıcı olan kadınların erkek çocuklarının yarısının hasta olması beklendiğinden, embriyoda genetik tanı amaçlı uygulama çok yaygındır.

3. Doğum öncesinde tanı Embriyo 10 haftalık iken, kesenin dışından alınan küçük bir doku örneğinden embriyoda ailedeki kalıtsal hastalığın olup olmadığı araştırılır, yani genetik tanı uygulanır. Son yıllarda gelişen teknikler genetik tanının sadece bir hücreden bile yapılabilmesine olanak sağlamaktadır. Bu da embriyonun ilk günlerinde, yani embriyo henüz iki hücre iken gerçekleştirilebilmektedir. Bu kadar erken evredeki bir inceleme, in vitro (vücut dışında) bir uygulama gerektirdiğinden, ancak IVF (tüp bebek) uygulamasında yapılabilmektedir. Doğum öncesinde tanının bir başka uygulaması ise, embriyonun cinsiyetinin belirlenmesidir.

4. Toplum taraması: Toplumda belli bir kalıtsal hastalığın sıklığının saptanması ve taşıyıcıların belirlenmesi amacıyla, o hastalıktan sorumlu gendeki mutasyonların toplumda ne sıklıkta bulunduğu araştırılır. Örneğin koneksin 26 genindeki belli bir kusur (35delG) Akdeniz toplumlarında sık görülmektedir. Bu kusur hem anneden hem babadan kalıtılırsa, sağırlığa yol açar. İşitme engelli kişiler bu mutasyon için taranabilir, ya da evlenecek kişiler taşıyıcılık için taranarak ileride doğacak çocuklarda risk belirlenebilir. Yakın gelecekte kalp hastalıkları ile kanser ve diyabet gibi hastalıklara yatkınlık için toplum düzeyinde yaygın genetik tarama beklenmektedir. Çünkü bu tür genetik yatkınlığı olanlara önleyici tıbbın yararı dokunabilir.

5. Kimlik belirlenmesi: Ailenin bireyleri incelenerek biyolojik kimlik belirlenmesine yönelik bu uygulamalar babalık testi, bebek iken kaçırılmış bir çocuğun biyolojik anne-babasının saptanması ve yıllar önce ölmüş ya da cesedi tanınmaz durumdaki bir kişinin kimliğinin belirlenmesi gibi amaçlarla uygulanır. DNAnın kemiklerde uzun yıllar bozulmadan kalması, yüzyıllar önce yaşamış olanlarda bile bu uygulamaya olanak sağlar.

6. Adli tıpta kimlik belirlenmesi: Suç mahalindeki kan, saç, deri, sperm gibi suçluya ait olduğu düşünülen dokudan elde edilmiş DNA ile sanığın DNA örneği karşılaştırılır. Bu uygulamayla sanığın suçluluğunu kesinlikle dışlanmasını sağlayacak bulgular elde edilebilir ya da suçluluğu yüzde yüze yakın bir olasılıkla belirler.

7. Gen tedavisi: Belli bir proteinin işlevsel türünü yapamayan ya da o protein için genetik bilgiyi tam taşımayan kişilerin hücrelerinde o proteinin yapılabilmesi amacıyla, proteini düzgün olarak kodlayan bir gen molekülü kişinin hücrelerine verilir. Gen tedavisi henüz hiçbir hastalık için rutin olarak uygulanmamaktadır. Bir hastalıkta gen tedavisi uygulaması önce hayvanlarda geliştirildikten sonra insanlarda uygulanabilir. Bu uygulama için hem en üst bilimsel kuruldan, hem de en üst etik kuruldan izin gerekir.

Alıntı

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar


Ancak birçok gelişmiş ülkede ne yeyip içtiğini bilmek en temel hak olarak kabûl edilir. Bu bir tercih ve zevk meselesi olmaktan çok sağlık nedeniyledir. Tüketim maddelerinin etiketlenmesi ve üretim aşamasında kullanılan yöntemlerle, eklenen koruyucu maddelerin bu etikette bulunması gerekmektedir. Son yıllarda hızla gelişmekte olan gen mühendisliği beraberinde bazı sorunlar getirmiştir. Amerika'da mısır, patates, soya fasulyesi, çilek, bazı aminoasitler, pamuk, kolza bitkisi, domates, pirinç gibi genetik yollarla üretilen ürünlerin mutlaka bunu gösterecek şekilde etiketlenmesi, ürünün geçirdiği aşamaların belirtilmesi istenmesine rağmen bunun denetimi hükümet tarafından tam olarak sağlanamamaktadır.
Kimi zaman genetik ürünler doğal yolla elde edilenlere eşdeğer kabûl edilerek bu konu tüketiciye bildirilmemektedir. Halbuki bu bilgi tüketici için hayatî öneme sahiptir. Çünkü bu ürünler allerjik reaksiyonlara yol açabilir; toksik etkileri olabilir; beklenen besin değerini veremeyebilir; önemli çevre değişikliklerine neden olabilir; ayrıca tüketiciler etik ve dinî tercihlerinden dolayı da yiyeceklerin bileşimini tam olarak bilmek isteyebilir. Bitkileri donmaya karşı koruyan dilbalığı geni, antibiyotik direnci sağlayan bakteriyel bir gen ve diğer genlerin faaliyete geçmesini sağlayan viral bir gen taşıyan çileğin doğal çilekle aynı olduğu söylenemez. Normal şartlarda bir çilek ancak diğer çileklerden genetik madde alabilir. Halbuki gen mühendisliği ile bilim adamları çileklere ağaçlardan, bakterilerden, domuzlardan ve hatta isterlerse insandan bile genetik madde aktarabilirler. Bu örnekte olduğu gibi, alan ve veren organizma farklı türlerden ise, ortaya çıkan organizma "transgenik" olarak adlandırılır. Dünyadaki birçok tüketici derneği ve kuruluş bu ürünlerin gen mühendisliği ile elde edildiğinin etikette belirtilmesi gerektiğini savunmaktadır.
Gen mühendisliği ile elde edilen ürünlerin toksik etkileri olabileceği, ilk ürünlerden biri olan triptofan amino asitinde görülmüştür. Seksenli yıllarda Japon bilim adamları sık kullanılan bir katkı maddesi olan triptofanın bakteriler tarafından üretilmesini sağlamış ve ABD'ye satmışlardır. Birkaç ay içinde bu maddeyi yiyeceklerle alan binlerce insan nörolojik problemlere yol açan Eozinofili-Miyalji Sendromuna yakalanmıştır. 37 kişi ölmüş, en az 1500 kişide kalıcı araz meydana gelmiştir. Doktorlar problemin gen mühendisliğinin ürünü olan triptofandan olduğunu anlayıncaya ve dolayısıyla ürün piyasadan çekilinceye kadar aylar geçmiştir. Yapılan araştırmalar hastalığa triptofanı üreten bakterinin yan ürünü olan toksik bir maddenin neden olduğunu göstermiştir.
Dünyada erişkinlerin %2'sinin ve çocukların %8'inin yiyecek allerjisi olduğu söylenmektedir. Allerjik maddeler gen mühendisliği yolu ile yiyecekten yiyeceğe aktarılabilir. 1996 yılı mart ayında Nebraska Üniversitesinde, Brezilya fıstıklarındaki allerjik bir maddenin soya fasulyesine aktarıldığı saptanmıştır. Soya fasulyesine aktarılan bu gen, protein içeriğinin artırılması amacıyla fıstıktan nakledilmiştir. Brezilya fıstığına allerjik olan kişilerde transgenik soya fasulyesine karşı da allerji oluştuğu anlaşılmıştır. Bunun erken dönemde anlaşılmasıyla ölümcül olabilen allerjik reaksiyonlara engel olunmuştur. Birçok biyoteknoloji firması gittikçe artan oranda bakterilerden faydalanarak katkı maddesi elde etmekte ve bu proteinlerin allerjik potansiyelleri henüz bilinmemektedir.
Gen mühendisliğinde aracı olarak sıklıkla kullanılan bakteri-antibiyotik direnç geni, transgenik bitkilerden bakterilere geçerek hastalık yapan bakterilerin daha dirençli hale gelmesine de neden olmaktadır. Bu sebepten İngiliz Hükümeti 1988 Eylülünde bu şekilde antibiyotiklere direnç geni içeren bir mısır türünün ülkede üretimini yasaklamıştır.
Bilim adamları yeni genlerin tabiattaki bitkilere çevreden aktarımıyla genetik materyalin saflığının bozulduğunu da iddia etmektedir. Bu şekilde uzun vadedeki etkileri şimdiden öngörülemeyecek bir nevi genetik çevre kirlenmesi gerçekleşmektedir.
Gen mühendisliğinin gıda sektöründe bu denli yaygın bir role sahip olması, kişilerin dinî ve etnik yiyecek tercihleri konusunda da önemli etkisi olmaktadır. Müslüman ve Museviler domuz eti yememekte, birçok Budist et yememektedir. Örneğin bir domuz geninin kuzulara aktarılması söz konusu olsa, bu durum dünyadaki birçok insanı yakından etkileyebilecektir.
Gen mühendisliği genlere yaratılış amaçlarının dışında yepyeni roller biçerek daha önce olamayan yeni türlerin ortaya çıkmasına sebeb olmaktadır. Uluslarası Tüketici Hakları Derneği gen mühendisliğinde daha fazla bilgiye sahip olununcaya kadar transgenik yiyecek ürünlerinin tüketilip tüketilmemesi konusunda insanlara tercih hakkı verilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Aslında insülin hormonunun kolay ve ucuz bir şekilde elde edilmesinin sağlanması gibi birçok faydalı gelişmeye imza atan gen mühendisliğinin, yiyeceklerimizin doğallığını bozan müdahalelerden kaçınması gerektiği görülmektedir. Dünyadaki herşeyi insanın emrine veren Rabbimiz, yine bizleri bizden iyi tanıdığından, nimetlerini de bize en uygun bir biçimde yaratmıştır. Yaratılışı bozan her müdahalenin olumsuz yönlerinin de olacağı aşikardır.

Alıntı


Bilim ve Teknoloji

MollaCami.Com