Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Gönül Pınarından Göz Pınarına

Gönül Pınarından Göz Pınarına


Pınarların benim hayatımda özel ve önemli bir yeri vardır. Çeşmeler her ne kadar süslü taş ve desenli mermerlerden yapılmış olsalar da, bir kayanın dibinden kaynayan bir pınar kadar ruhuma serinlik ve huzur vermiyorlar. Gümüş kurnalardan ve altın musluklardan akan su yerine,yosunlu pınarların kaynağından avuç avuç su içmeyi tercih ederim.

Bu duygularla, bugün de Gönül Pınarı'ndan göz pınarına doğru bir yolculuk yapmak istedim. Göz bebeklerinden kaynayıp kirpiklerden süzülen inci tanelerinin mahiyet ve kıymetlerinden bahsedeyim dedim.

Göz yaşı, deniz suyuna benzeyen tuzlu bir sıvı olarak bilinse de, kalbin en derin noktalarından kaynayıp göz pınarlarından aktığı için, bir damlası deryalara bedeldir. Okyanusları boşaltsanız sönmeyecek olan cehennem ateşini, bir damla göz yaşı söndürüverir.

Bir damla göz yaşı, kararmış ruhların pasını siler parlatır, taşlaşmış kalplerin merkezine nüfuz eder yumuşatır. Gafletten ve dalaletten kör olan gözleri açar. Duaların kabulüne, günahların affına ve rahmetin celbine vesile olur. Peygamber Efendimiz, "Allahım, ağlamayan gözden sana sığınırım" buyurmuştur. Mevlâna Hazretleri de, “bulut ağlamayınca, yâni yağmur yağmayınca, yerdeki çimenler nasıl güler? Çocuk ağlamayınca anasının sütü nasıl coşar? "
diyor.

Sahabeden birisi Peygamber Efendimizin (s.a.v) imamlık ettiği ikindi namazına yetişmek için koşa koşa mescide gelmiş. Bir de bakmış ki, herkes câmîden çıkıyor. Peygamber Efendimizle birlikte namaz kılma nimetinden mahrum kaldığını anlayınca o kadar çok üzülmüş ki, ağlamaya başlamış. Bir başka sahâbi gelmiş: “Kardeşim niçin ağlıyorsun?” diye sormuş. Ağlayan sahâbi: “Nasıl ağlamayayım ki! Ben, Peygamber Efendimiz’e uyamadım! Namaz kılarken O’na iktida edemedim. Onun için ağlıyorum!” demiş. Bunun üzerine diğer sahabi: “Ben sevabımı sana veriyorum, ver sen bana o göz yaşlarını” demiş.

Gözyaşlarından daha samimi,daha içten,daha inandırıcı,daha berrak,daha olgun lisan var mıdır acaba? Öyle lisan ki, kelimelerin âciz kaldığı, satırların ifade edemediği en derin mânaları, en yüksek hakîkatleri, bir damla göz yaşı anlatıverir. Kelamların en vecizi, nesirlerin en belağatlısı, şiirlerin en duygulusu, göz pınarlarından akan damlacıklarda gizlidir.

Muhabbetin, şefkatin, acının, merhametin, gurbetin, hasretin, yakarışın ve yalvarışın en veciz tezahürüdür gözyaşları.

İnsan üzüntüden ağlar, korkudan ağlar, heyecandan ağlar, sevinçten ve mutluluktan ağlar. Her gözyaşı, elem ve kederin ifadesi değildir. Onun için ağlayan her insana acıyarak bakmaya ve onu teselli etmek için dil dökmeye gerek yoktur.


Ben de nurlu gelişmelerin mutlu yansımalarını sevinç göz yaşları ile ifade ederek gönül dostları ile paylaşmak istedim.




Abdil Yıldırım

“Üç kişi vardır ki, gözleri, Kıyamet Günü Cehennem ateşi görmez: Bunlar: 1- Allah korkusundan ağlayan göz. 2- Allah yolunda nöbet tutan göz. 3- Allah’ın haram kıldığı şeylere bakmaktan sakınan göz.”3

* “Şu üç göz hariç her göz Kıyamet günü ağlayacaktır: Bu gözler: 1- Allah’ın haram kıldığı şeylere bakmaktan çekinen göz. 2- Allah yolunda uykusuz kalan göz. 3- Allah korkusundan bir sinek başı kadar da olsa yaş akıtan göz.”4

Rabbim gözü gözün sani_i basiri yolunda kulllanmayı nasib etsin.


Makale Köşemiz

MollaCami.Com