Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bencillik ve Fedakarlik...

Bencillik ve Fedakarlik...

Tarih boyunca ilâhî dinlerin hepsinde de “kendin için istediğini kardeşin için de iste” anlamına gelecek buyruklar hep olmuştur. Hatta bir tercih yapmamız gerektiğinde, kardeşimizin mutluluğunu bizimkine tercih etmemiz istenmiştir.
Kur’an-ı Kerîm’de, sahâbe-i kirâm bize tanıtılırken, “Onlar, kendileri darlık içinde olsalar bile, diğerlerini (Mekke’den Medine’ye göç edenleri) kendi öz canlarına tercih ederler” buyurulur. Resûlullah da, “Kendin için istediğini kardeşin için de istemedikçe mümin sayılmazsın” buyuruyor.
Kur’an-ı Kerîm’de belirtildiği gibi, Allah dünyayı ve ondaki nimetleri elbette kullarının faydalanması için yarattı. Ama Yüce Rabbimiz ayrıca bunlarla bizi imtihan etmekte, fedakârlığımızı denemektedir.
Sahip olduklarımızı başkasından kıskanarak yaşamak ilkelliktir. Oysa başka insanların, hatta canlıların da bu nimetlerden pay alması için çalışmaliyız. Üstün insanlık bundadır... Bizi yücelten, iyi insan yapan, yediklerimiz değil, yedirdiklerimizdir. İlâhî irşadın en genel telkinlerinden biridir bu...
Ama günümüz insan ilişkilerine hakim olan eğilimler, geniş ölçüde bencil, bireyci, çıkarcı duygulardır. Dünyayı -ne yazık ki- büyük ölçüde bu ilkel duygular yönetiyor. Günümüz dünyasında yaşanan büyük gerilimlerin, krizlerin, şiddet olaylarının, savaşların arkasında bu yıkıcı duygular bulunuyor.
“İnsanların elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde bozgun çıktı” buyurmuştu Yüce Rabbimiz, ta 1400 yıl önce… İşte şimdi öyle bir bozgun, çözülme yaşıyor dünyamız...
Modern çağların bilim ve felsefeleri bu küresel bozulmayı önleyemedi. Çağdaş bilim, tesir alanı gittikçe genişleyen siyasetleri ve ekonomileri insani ileştiremedi.
Müslümanlar olarak kendimize ve dünyaya şunu anlatmalıyız: İnsanlığın muhtaç olduğu hikmetli bilgiyi, faziletli hayatı ve üstün insaniyeti kazanmak için önümüzde bir tek yol var:
Allah’ın, Resûlü Muhammed Mustafa (a.s.) vasıtasıyla gönderdiği Kur’an’ın “sırât-ı müstakîm”i, doğru hedefe götüren yolu…
O yolun kutlu rehberinin davetindeki şefkat ve feragat ruhuna ihtiyacımız var…
Şu diyalogun güzelliğine, inceliğine dikkatinizi çekmek isterim...
Efendimiz buyurdular ki:
- Sadaka vermek (hayır yapmak) her müslümana farzdır, görevdir.
- Ya malı yoksa yâ Resûlallah, dediler.
- Çalışıp kazanır, hem kendi ihtiyacını karşılar hem de başkalarına iyilik eder.
- Ya çalışacak gücü ve imkanı yoksa? dediler.
- Bedeniyle insanlara yardım eder, buyurdu.
Yine sordular:
- Ya buna da gücü yetmiyorsa?.. Buyurdu ki:
- Herkese güzel söz söyler, güzel dileklerde bulunur. Bu da bir sadakadır, hayırdır.
Şu sözler de Peygamber efendimizin: “Her iyilik sadakadır” ; “Tatlı bir söz sadakadır.”
Bu altın öğütlerden de anladığımız gibi, Peygamberimizin dünyasında iyiliğin ve iyi olmanın engeli yoktur; herkesin yapabileceği bir iyilik vardır. Yeter ki Allah’a gönülden inanıp O’nun rızasını kazanmayı güçlü bir şekilde isteyelim... Ve O’nun yolunda, O’nun peygamberlerinin yolunda olalım...
Allah o yoldan bizi mahrum etmesin! AMIN


kıssadan hisse

MollaCami.Com