Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Psikolojik Danışmanlık...

bizim miletin psikolojik danışmanlığa pek ihtiyacı olmaz ki! hani ufak tefek yardımlar her zaman vardır ne olur ancak avrupa toplumları gibi ciddi şeylerle asırlardır yüzyüzü gelmemiş milletimiz artık yavaş yavaş psikolojik seanslarda uzmanların gözetimi altında tedavi yoluna gidiyor. acep neden?

Bizim milletimiz şöyledir, böyledir diyerek başlayan serzenişlerden hoşlanmam pek.
Neden azda olsa kendi güzelliklerimizi görmezden geliyoruz ki?
Neden gördüğümüz hataları yerden yere vurmak yerine çözüm için çıkış yolu aramıyoruz?

Bakalım doğru anlamış mıyım? ceTinhan, demişsiniz ki; avrupadaki insanlar kadar ciddi olaylarla karşılaşmayan bir milletiz ama avrıpadan gelen uzmanlar sayesinde doğru yolu bulmaya niyetlenmişiz...

Heyhat!...
Bizim milletimiz kadar olayları ciddiye alan başka millet var mıdır?
Bizim temelimiz kadar gerçekleri yaşamış bir temel var mıdır?
Bizim atalarımız kadar ciddiyet abidesi ataları olan toplum var mıdır? Hatta abartmak istiyorum; bizim kökenimiz kadar eski bir tarihe sahip bir toplum var mıdır? Bugün Amerikanın tarihini kurcaladığımızda dahi TÜRK imzasına rastlamak mümkün :)

Aslında daha bir çok soru işaretim var ama yetsin şimdilik :)

Ne var biliyor musunuz? Öncelikle bizde var olanları unutturdular bu arada kendi kültürleriymiş gibi lanse ettiler sonrada geldiler bize satıyorlar ve bizde gerine gerine diyoruz ki; "Öyle bir psikoloğa gidiyorum ki verdiğim paralar helal olsun, ne güzel şeyler öğretiyor bana. E nede olsa adam okumuş, öğrenmiş tecrübe sahibi." vs. vs. (Şuan sadece psikolojik durumları ele aldım. Keşke vakit olsa da elimizden alınan, aslında bize ait olan tüm şeyleri konuşabilsek!!!...)

Şimdi kocaman bir sıçrayışla gelmek istediğim bir nokta var: diyorum ki eğer bizler islamiyeti tam manasıyla öğrenmeye çalışsak, öğrendiklerimizi uygulamaya çalışsak ne mutlu bizlere...
Anne-baba hakkı, evlat hakkı, komşu hakkı, misafir adabı, yemek adabı, sağlık vb. hususların islami kuralları tamda ferah bir hayat için önemli unsurlar...
Belki %100 yapamayız ama en azından o yolda ilerleyebiliriz diye düşünüyorum ve buda bizlere hem dünya saadeti kazandırır hemde ahiret saadeti :)

Neyse konuyu farklı bir yöne çevirmeden bitiriyorum :)
Umarım doğru anlamışımdır.
Sürç-ü lisan ettiysem affola...

Sürçü lisan ne demek kardeşim kalemine sağlık.Her yazdığınıza kaltılıyorum.

Ben teşekkür ederim Asude. Sizlerinde görüşlerinizi almak-okumak isteriz ;)
Beklemekteyim :)

Psikolojiye her zaman ayrı bir ilgim olmuştur.

İnançlarımız doğrultusunda hayatı elimizden geldiği gibi yaşanılır bir hale getirmeye çalışsakta bazen hayatta yaşanılan sıkıntılar biz insanlar içindir, her ne kadar biz istemesekte...

Neden bizim insanımız psikolojik danışmana ihtiyacı olmasınki.Bu danışmayı illaki profösyonel birileri tarafından algılamamak lazım.
Yeri geldiğinde bir ailenizle,eşinzle,dostunuzla,yılların tecrübe birikimini yüzlerinden okumuş dedelerimiz,ninelerimiz bile bir psikolojik danışmanlık yaparlar herbirimize.Söyledikleri sözler bir kulağımızdan girip ötekinden çıksada sonradan farkederiz bazı şeylerin doğruluğunu.

Burda her komşuya, her eşe dosta gidipte iç dünyanızı anlatında demiyorum.Seçici olmak o kişinin bilgi birikimine tecrübelerine güvenmek lazım.Tabiki öncelikle nasıl bir ahlak içinde yaşayışıda önemli.

Dertler paylaşıldıkça azalır sözüne katılmazdım önceleri ama sonradan anladımki sıkıntıları içe atmakla ruhunuzu sıkıyorsunuz.Bunu şu örneklede daha iyi anlıyabilirz.
Bir balonu yüreğimiz, nefesimizi yaşadığımız sıkıntılar olarak düşünelim.
Her sıkıntıda balon yavaş yavaş şişmeye başlıcaktır.Arada paylaşılan sıkıntılar balonun şişmesine ara vericektir.Ama kişi hiç aralıksız balonu üflemeye devam ettikçe velhasıl sonunda balon büyük bir gürültüyle patlıcaktır ki buda depresyona sebebiyet verir.Bizim burda yapacağımız işin bu boyutuna gelmeden kafamızda biriken suallere aradığımız cevabı bir profösyonel yardımıyla toparlamaya çalışmaktır.
Daha ilerlemişi psikiyatr eşliğinde ilaçla tedaviye kadar gidebilir.
Psikoloğa bir kaç ayda bir ,bazen gereksinim duyduğumda her ay giderim.Düşüncelerimi paylaşır bazen eklenti yapılır bazen psikoloğun benden öğrendikleri olur.

Bu bir paylaşımdır bence.

Mollacami forum bile benim için bir terapi yeridir.Burda her gün değişk konular farklı bakış açıları öneriler,yorumlar okuyorum.Kimini örnek alıp uyguluyorum kimine çekimser bakabiliyorum.

iki şey başarının sırrıdır:
- Ustalardan ögrenmek
- Kendinizi yenilemek

iki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:
- Sorunun degil, çözümün parçası olmak
- Hayata farklı bakış açılarıyla da bakabilmek.

Konuyu bende fazla uzattım sanırım.
Hayata her ne kadar farklı bakış açılarıyla baksakta diyorumki yüreğimizden umudu,yüzümüzden tebessümü,eksik etmeyelim vesselam... :)

Kardelen54 ve Asude kardeşlerim başlığa çok güzel iki bakış açısı kazandırmışsınız. İkinize de teşekkür ederim. İnşallah devamını da bekliyoruz.

Güzel yorumun için teşekkürler asude. Söylediklerine katılmamak elde değil :)
Hele ki şu balon misali çok güzel olmuş. Örneğini kullanabilirim değil mi? :D
Bizler teşekkür ederiz gözyaşı :)
Her bir insan farklı bir dünyadır. E öyle olunca da farklı, güzel, yeni pencereler oluşuyor hayata daha güzel bakabileceğimiz.
Sizlerinde değerli bakış açıları vardır mutlaka. Bizlerle paylaşın lütfen ;)

Ben teşekkür edrim.
Tabiki kullanabilirsin. ;)

Bizim milletimiz şöyledir, böyledir diyerek başlayan serzenişlerden hoşlanmam pek.
Neden azda olsa kendi güzelliklerimizi görmezden geliyoruz ki?
Neden gördüğümüz hataları yerden yere vurmak yerine çözüm için çıkış yolu aramıyoruz?

Bakalım doğru anlamış mıyım? ceTinhan, demişsiniz ki; avrupadaki insanlar kadar ciddi olaylarla karşılaşmayan bir milletiz ama avrıpadan gelen uzmanlar sayesinde doğru yolu bulmaya niyetlenmişiz...

Heyhat!...
Bizim milletimiz kadar olayları ciddiye alan başka millet var mıdır?
Bizim temelimiz kadar gerçekleri yaşamış bir temel var mıdır?
Bizim atalarımız kadar ciddiyet abidesi ataları olan toplum var mıdır? Hatta abartmak istiyorum; bizim kökenimiz kadar eski bir tarihe sahip bir toplum var mıdır? Bugün Amerikanın tarihini kurcaladığımızda dahi TÜRK imzasına rastlamak mümkün Gülümseme

Aslında daha bir çok soru işaretim var ama yetsin şimdilik Gülümseme

Ne var biliyor musunuz? Öncelikle bizde var olanları unutturdular bu arada kendi kültürleriymiş gibi lanse ettiler sonrada geldiler bize satıyorlar ve bizde gerine gerine diyoruz ki; "Öyle bir psikoloğa gidiyorum ki verdiğim paralar helal olsun, ne güzel şeyler öğretiyor bana. E nede olsa adam okumuş, öğrenmiş tecrübe sahibi." vs. vs. (Şuan sadece psikolojik durumları ele aldım. Keşke vakit olsa da elimizden alınan, aslında bize ait olan tüm şeyleri konuşabilsek!!!...)

Şimdi kocaman bir sıçrayışla gelmek istediğim bir nokta var: diyorum ki eğer bizler islamiyeti tam manasıyla öğrenmeye çalışsak, öğrendiklerimizi uygulamaya çalışsak ne mutlu bizlere...
Anne-baba hakkı, evlat hakkı, komşu hakkı, misafir adabı, yemek adabı, sağlık vb. hususların islami kuralları tamda ferah bir hayat için önemli unsurlar...
Belki %100 yapamayız ama en azından o yolda ilerleyebiliriz diye düşünüyorum ve buda bizlere hem dünya saadeti kazandırır hemde ahiret saadeti Gülümseme

Neyse konuyu farklı bir yöne çevirmeden bitiriyorum Gülümseme
Umarım doğru anlamışımdır.
Sürç-ü lisan ettiysem affola...


çok geç cevap veriyorum lakin ortada düzeltilmesi gereken bir şey varsa ne kadar geç de olsa düzeltilmeli...

süç-ü lisan eklemesini yapmanız yerinde bir eda bence. çünkü yazdıklarım hakkında verdiğiniz cevaplar yanlış anladığınızı ispat eder nitelikte.

"bizim milletimiz şöyledir" şeklinde başlayan ve saçma sapan dalaverelerle devam eden cümlelere inanın ben de sinir olurum; ancak buna bu derece fitil olmamıza neden olan şey bazı insanların bu tür cümleleri sırf bazılarına komiklik olsun, maksat muhabbet olsun gibilerinden yaptıkları istimallerdir. şu kadar var ki her milletin genel bir karakteristiği vardır. işte ben de bu türden bir şeyi kastederek cümleme başladım.

yazdığım şu cümleme dikkatinizi çekmek istiyorum: "bizim miletin psikolojik danışmanlığa pek ihtiyacı olmaz ki!". burdan kastım, sizin uzun uzadıya anlatmaya çalıştığınız, hüsn ü niyetle şudur: bizim milletimiz önceleri "Anne-baba hakkı, evlat hakkı, komşu hakkı, misafir adabı, yemek adabı, sağlık vb. hususların islami kurallar" a eskiden çok dikkat ederdi. Osmanlı Devleti zamanları gelir bazen gözümün önüne, görmesem de yaşar gibi hayal ederim. diyorum ki işte o zamanlarda böylesine islamiyete sarılan o millet, bu millet bu derece psikolojik danışmanlara ihtiyaç duymamıştırlar. işte şu an malum olmalıdır ki kastettiğimiz şeyler aynı, sadece siz çok açık bir dille bahsederken ben üstü kapalı bir yorumu tercih ettim. en sona yazmış olduğum "acep neden" ibaresi de soru sormak ve cevap almak için değil insanları tefekküre davet içindir.
ve yazdığım yorumun devamında, artık yavaş yavaş psikolojik seanslara artan ihtiyacın islamiyete ve onun kanunlarına bağlılığın azalmasına bağladığım maksuttur. BUNU NEDEN AÇIKÇA YAZMADIM? PSİKOLOJİK DANIŞMAYA DEVAM İNSANLARIN, BU TÜRDEN BİR YORUM KALBİNİ KIRABİLİRDİ. siz ise açıkça beyan buyurmuşsunuz, umarım alınan olmamıştır.
çok uzattığımın farkına vardığım şu anlarda az kaldığını belirterek "asude" arkadaşımızın cevabına da bir cevap vermek isterim. asude arkadaşım, dikkat ederseniz ben psikolojik danışmanlığa HİÇ ihtiyaç olmadığı gibi bir savda bulunmadım. ayrıca aile içinde danışmanlık hususundaki görüşlerinize katıldığımı belirterek zaten ben bunu "hani ufak tefek yardımlar her zaman vardır ne olur" kelimelerimle kastettiğime dikkat çekmek istiyorum.

yanlış anlaşılmasın, burda bir hatayı, Sürç-ü lisanı izale etmeye çalıştım; eğer üslubum sırça kırar tarzdaysa özür dilerim... tüm katkılarınız için teşekkür ederim... hayırlı ramazanlar_

"bizim miletin psikolojik danışmanlığa pek ihtiyacı olmaz ki! hani ufak tefek yardımlar her zaman vardır ne olur ancak avrupa toplumları gibi ciddi şeylerle asırlardır yüzyüzü gelmemiş milletimiz artık yavaş yavaş psikolojik seanslarda uzmanların gözetimi altında tedavi yoluna gidiyor. acep neden?"

galiba düğüm şurda: yukarıda ciddi şeylerle ibaresi sizi yanıltmış. şey kelimesinin azizliği. herhalde aceleyle ŞEY yazıp geçmişim, özür dilerim. ciddi şey den kasıt ciddi psikolojik sorunlardır....


"bizim miletin psikolojik danışmanlığa pek ihtiyacı olmaz ki! hani ufak tefek yardımlar her zaman vardır ne olur ancak avrupa toplumları gibi ciddi şeylerle asırlardır yüzyüzü gelmemiş milletimiz artık yavaş yavaş psikolojik seanslarda uzmanların gözetimi altında tedavi yoluna gidiyor. acep neden?"

galiba düğüm şurda: yukarıda ciddi şeylerle ibaresi sizi yanıltmış. şey kelimesinin azizliği. herhalde aceleyle ŞEY yazıp geçmişim, özür dilerim. ciddi şey den kasıt ciddi psikolojik sorunlardır....



Kendimizi ifade edrken daha yalın bir uslüp kullanabilirsek yorumlarımızı okuyan arkadaşlarımıznda yanlış anlaması ortadan kalkıcaktır.(acizane fikrim) ;)

ceTinhan arkadaşımın detaylı açıklamasına teşekkürler.

rica ederim efenim, soru işareti kalmamışsa ne mutlu bana

Aman efendim geç olsun da güç olmasın. Her ne zaman müsaitseniz o zaman yaparsınız yorumunuzu.


galiba düğüm şurda: yukarıda ciddi şeylerle ibaresi sizi yanıltmış. şey kelimesinin azizliği. herhalde aceleyle ŞEY yazıp geçmişim, özür dilerim. ciddi şey den kasıt ciddi psikolojik sorunlardır....

Çözümü zaten kendiniz bulmuşsunuz ki :)

Ben bu konuda çok dolu olduğumu zaten dile getirirm hep. Sizin bu ayrıntıyı "şey" ile geçmeniz benim onca açıklamayı yazmama sebep oldu.

Ve sürç-ü lisan olarak değerlendirdiğiniz yazımın aynısını yazmışsınız, kendi dilinizle; dilinize sağlık. Hem fikir olduğumuzu görmek beni sevindirdi açıkçası.

Demek ki hepimizin ortak yarasıymış bu mevzu. Aslında üzerinde durabilir, tatlı kelime oyunlarıyla mevzuyu irdeleyebiliriz. Okuyucularımız da hoş zaman geçirmiş olurlar hem ::)

Yine vakit bulduğunuzda değerli yorumlarınızı okumak isteriz...

Hayat bu;
Giden gider...
Ben kalırım...
Biraz daha artarım sadece...

(...)

Beklentilerde başlıyor ve bitiyor gün…
Umarak geliyorsun;karşılığını bularak yada bulamayarak dönüyorsun dünyana..
Düş bozumları yaşayıp birbirini tüketen nazenin canlardan geçilmiyor sokağım;
Bundan mı düş kurmamam,beklentide kalmamam…?
Hayal kırıklığından korkumdan mı ?
Sabah yine aynı durağına geleceğim;gün değişmiş olacak;güneş değişmiş;
Can ve canan değişmiş;oysa aynı kalmasını beklemek dışında beklentilere yelken açmamış bir can’ım ben…
yol iz bilmeden..
Yürüyen…
Yürüyen…
Yürüyen…
Yanımda yürüyen her yeni ayak;hoş geldin kavgama/sevdama/yürüşüme...
Yanımda yürümeyenler düşmesinler düş'üme!


Çok güçlü değil kalplerimiz. Kırılabiliyor. İnsanlar bazen kırıcı olabiliyorlar.
Bazen yüreğimiz yanıyor.. Bazen sadece 'susmak' kalıyor bize...
Neler yaşıyoruz. Ne sıkıntılar çevreliyor değil mi etrafımızı, kalbimizi, ruhumuzu... Bana pollyanna der arkadaşlarım.
Ben bir pollyanna mıyım? Hiç kırılmaz mıyım? Nasıl kırılmaz bir yürek? Nasıl sıkılmaz, nasıl acı çekmez?..

Ancak sıkıntıları, sıkıla sıkıla anlatarak büyütmek yahut küçültüp küçültüp yok etmek gibi seçenekler var..İnsanlara sıkıntıdan çok mutluluk vermeye çalışmak pollyannacılıksa evet, pollyanna olmak lazım bazen..Gencecik yüzlere gerilmiş çatılmış kaşlardan çok tebessümler ve gülen gözler yaraşır..

Kalbi benimki gibi incinmiş olanlara içten bir selam gönderip, sıkıntılarının küçülüp küçülüp toz kadar kalmasını uçup gitmesini diliyorum Rabbimden..
Yoksa sıkıntılar bir balon gibi şişip tüm yüreği kaplayabilir..O zaman kalbe esas gerek olan şeylere yer kalmayabilir..

Kalp kıran ve 'kalbi kırılan' olmaktan Rabbimize sığınıyoruz..
Kalp ki, Beyt-i Hüdadır…

Ben bu konuda çok dolu olduğumu zaten dile getirirm hep. Sizin bu ayrıntıyı "şey" ile geçmeniz benim onca açıklamayı yazmama sebep oldu.

evet, belki bir ŞEY yüzünden o kadar vakit ve izahat heba oldu, ya da sağanak sağanak yağdı :)

tatlı kelime oyunlarıyla mevzuyu irdeleyebiliriz.

kelime oyunları ibaresinin nerden aklınıza geldiğini ya da kelime oyunlarıyla neyi kastettiğinizi tam anlayamadım doğrusu. ya da şöyle sorayım, kelime oyunları yapar gibi bir hal mi var ortada? :)


Hayat bu;
Giden gider...
Ben kalırım...
Biraz daha artarım sadece...

(...)

Beklentilerde başlıyor ve bitiyor gün…
Umarak geliyorsun;karşılığını bularak yada bulamayarak dönüyorsun dünyana..
Düş bozumları yaşayıp birbirini tüketen nazenin canlardan geçilmiyor sokağım;
Bundan mı düş kurmamam,beklentide kalmamam…?
Hayal kırıklığından korkumdan mı ?
Sabah yine aynı durağına geleceğim;gün değişmiş olacak;güneş değişmiş;
Can ve canan değişmiş;oysa aynı kalmasını beklemek dışında beklentilere yelken açmamış bir can’ım ben…
yol iz bilmeden..
Yürüyen…
Yürüyen…
Yürüyen…
Yanımda yürüyen her yeni ayak;hoş geldin kavgama/sevdama/yürüşüme...
Yanımda yürümeyenler düşmesinler düş'üme!


Çok güçlü değil kalplerimiz. Kırılabiliyor. İnsanlar bazen kırıcı olabiliyorlar.
Bazen yüreğimiz yanıyor.. Bazen sadece 'susmak' kalıyor bize...
Neler yaşıyoruz. Ne sıkıntılar çevreliyor değil mi etrafımızı, kalbimizi, ruhumuzu... Bana pollyanna der arkadaşlarım.
Ben bir pollyanna mıyım? Hiç kırılmaz mıyım? Nasıl kırılmaz bir yürek? Nasıl sıkılmaz, nasıl acı çekmez?..

Ancak sıkıntıları, sıkıla sıkıla anlatarak büyütmek yahut küçültüp küçültüp yok etmek gibi seçenekler var..İnsanlara sıkıntıdan çok mutluluk vermeye çalışmak pollyannacılıksa evet, pollyanna olmak lazım bazen..Gencecik yüzlere gerilmiş çatılmış kaşlardan çok tebessümler ve gülen gözler yaraşır..

Kalbi benimki gibi incinmiş olanlara içten bir selam gönderip, sıkıntılarının küçülüp küçülüp toz kadar kalmasını uçup gitmesini diliyorum Rabbimden..
Yoksa sıkıntılar bir balon gibi şişip tüm yüreği kaplayabilir..O zaman kalbe esas gerek olan şeylere yer kalmayabilir..

Kalp kıran ve 'kalbi kırılan' olmaktan Rabbimize sığınıyoruz..
Kalp ki, Beyt-i Hüdadır…


asude arkadaşım, bu kadar kırılacağınızı aklımdan bile geçirmezdim. en azından bu denli kırılacağınız... bunun mimarlarından biri olarak sizden tekrar ricam bizi affetmenizdir. kastettiğim, etmediğim her şey hüsn ü niyettendir. kimseyi incitmek bize yaraşmaz, eğer yapmışsak da boynumuz kıldan incedir; tekrar özür diliyorum. inanın bu telden bir insan tarafından çok ağır ithamlarda bile bulunulsanız lütfen önemsemeyiniz; neymiş ki, ateş olsa cürmü kadar yer yakar! boşverin, değerli yazılarınızı eklemek için ayırdığınız zamanın değeri kadar bile yok bu asi!


Kişisel Gelişim

MollaCami.Com