Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Kaside-yi Bürde hakkında bazı notlar..

وَلاَ تُطِعْ مِنْهُمَا خَصْماً وَلاَ حَكَمـــاً
فَأَنْتَ تَعْرِفُ كَيْدَ الَْخَصَمِ وَالَحَكَــمِ

Ve la tütığ minhüma hasmen ve la hakemen
Fe ente tağrifü keydel hasmı vel hakemi

Ey insan! Nefis ve şeytandan gerek hasım olarak, gerek hakem olarak gelen telkin ve iç dürtülerine uyayım deme. Çünkü sen hasmının ve hakeminin hilelerini bilirsin.

أَسْتَغْفِرُ اللهَ مِنْ قََوْلٍ بِلاَ عَمَــــلٍ
لَقَدْ نَسَبْتُ بِهِ نَسْلاً لِذِي عُقـــــُمِ

Estağfirullahe min kavlin bi la amelin
Lekad nesebtü bihî neslen li zi ukumi.

Amelsiz olan boş ve kuru sözlerden dolayı Yüce Allah’tan af ve mağfiret dilerim. Muhakkak ben amele yakın olmayan faydasız söz söylemekle nesil isnat ve isbat etmiş gibi oldum.

أَمَرْتُكَ الْخَيَْرَ لَكِنْ مَا ائْتَمَرْتُ بِـهِ
وَمَا اسْـتَقَمْتُ فَمَا قََوْلِى لَكَ اسْتَقِـمِ

Emartükel hayra lâkin me’temartü bihi
Ve mestekamtü fe ma kavli lekestegımi

Sana hayrı emrettim, fakat ben onu yapmadım ve söz ile icraatı birleştirip dürüst olmadım. Şu halde sana “İstikamet üzere ol” Yani dosdoğru ol sözümün faydası nedir?


elelrinize emeklerinize sağlık devamını bekliyoruz inşallah..



çok sağolun bu güzel bilgilerinizi bizimle paylaştığınz için

rica ederim :)

وَلاَ تَزَوَّدْتُ قَبْلَ الْمَوْتِ نَافِلَـــةًً
وَلَمْ أُصَلِّ سِوَى فَرْضٍ وَلَمْ اَصُــــمِ

Ve la tezevvedtü kablel mevti nafileten
Ve lem üsalli siva farzın ve lem esumi

Ölüm gelmeden önce nafile ibadetlerden bir azık hazırlayamadım ve farzlardan başka namaz kılamadım, oruç tutamadım.

Üçüncü Bölüm:Rasullullah(s.a.v.)Efendimize Övgü Hakkında

ظَلَمْتُ سُنَّةََ مَنْ أَحْيَا الظَّلاَمَ إِِلــَـى
إنِ اشْتَكَتْ قَدَمَاهُ الضُّرََّ مِنْ وَرَمِ

Zalemtü sünnete men ahyaz zalâme ila
Enişteket kademahüz zurra min veremi

Karanlık gecelerde uzun süre kıyamda durmak sebebiyle ayakları şişerek dayanamayacak hale gelinceye kadar ihya eden ibadetle geçiren alemlerin övünç kaynağı Rasulü zişan’ın sünnetine onu terk ederek zulmettim.


ERKEN KALKMAK İÇİN ;
İbrahim Bâcûrî (k.s.) Hazretleri diyor ki; 29. Beyitten itibaren 33. Beyte kadar ki bu beş beyiti, çok uykusu olup sabahları erkenden kalkma zorluğu çeken ve yaptığı ibadetlerden zevk alamayan, dünya sevgisini gönlünden bir türlü atamayan kimse bir kağıt üzerine yazıp veya yazdırıp yastığının altına koyar ve o yastık üzerine başını koyup uyursa bütün bu sıkıntılardan kurtulur.

Yukarıda bahsi geçen beş beyitin bir şey üzerine yazılıp uykusuna çok düşkün bir kimse başının üzerine asılması, o kişinin uykusunun normale dönmesine ve sabahları erken uyanıp erkenden ibadetlerine ve işinin başına dönmesine yetmektedir.

وَشَدَّ مِنْ سَغَبٍ أَحْشَاءَهُ وَطَـــوَى
تَحْتَ الْحِجَارَةِ كَشْحاً مُتْرَفَ الأَدَمِ

Ve şedde min seğabin ahşa ehu ve tava
Tahtel hıcarati keşhan mütrafel edimi

O Allah Rasulü (s.a.v.) açlıktan dolayı karnına taş bağladı ve yanlarındaki Mübarek cildini taş altında toplayıp büktü.

وَرَاوَدَتْهُ الْجِبَالُ الشُّمُ مِنْ ذَهَــبٍ
عَنْ نَفْسِهِ فَاَرَاهَا اَيَّمَا شَــــمَمِ

Ve ravedethül cibalüş şümmü min zehebin
An nefsihi fe eraha eyyema şememi

Altından olan yüksek dağlar, onun varlığından şereflenmek ve değer görmek için Allah’ın Rasulüne gelip giderek kıymetli madenlerini arz eylediler. Fakat O Allah Rasulü onlara rağbet etmemekle daha yücelik gösterdi.

وَأَكَّدَتْ زُهْدَهُ فِيمَا ضَرُورَتُـــهُ
إِنَّ الضََّرُورَةَ لاَ تَعْدُو عَلىَ الْعِصَمِ

Ve ekkedet zühdehü fîha zaruratühü
İnnez zarurate la tağdü alel ısami

Rasulullah (s.a.v.)’in zahirde ihtiyaç içerisinde bulunması O’nun altından dağları reddetmesini kuvvetlendirip zühd ve takvasını takviye etti. Çünkü ihtiyaçlar, Peygamberlere mahsus sıfatlardan “İsmet” ve “İstikamete” galebe edemez.

****

وَكَيْفَ تَدْعُو إِلَى الدُّنْيَا ضَرُورَةُ مَنْ
لَوْلاَهُ لَمْ تُخُْرَجُِ الدُُّنْيَا مِنَ الْعَـدَمِ

Ve keyfe ted’u iled dünya zararatü men
Levlahü lem tahrucid dünya minel ademi

Bilinen dünyalıklar, Alemlerin Sultanı olan Allah Rasulü’nü dünya ve dünyalıklara meyil ve nuhabbete nasıl çağırır? O olmasaydı dünya yokluktan çıkıp var olmayacaktı.

مُحَمَّدٌ سَيِّدُ الْكَوْنَيْنِ وَالثَّقَلَيْــــنِ
وَالْفَرِيقَََََيْنِ مِنْ عَُرَْبٍ وَ مِنْ عَجَــمٍِِ

Muhammedün seyyidül kevneyni ves sekaleyni
Vel ferikayni min urbin ve min acemin

Allah Rasulü Muhammed Aleyhisselam dünya ve ahiretin, ins ve cinnin, Arap ve Acemden oluşan iki fırkanın ve bütün varlıkların Seyyidi ve Efendisidir.



نَبِيُّنَا الآمِرُ النَّاهِي فَلا اَحَــــدٌ
اَبَرَّ فِي قََوْلِ لاَ مِنْهُ وَلاَ نَعـَـــمٍِ

Nebiyyünel âmirun nahi fela ehadün
Eberra fî kavli la minhü ve la neami

Allah’ın Rasulü (s.a.v.) iyilikleri emir ve tavsiye edici, fenalıklardan da yasaklayıcı ve sakındırıcıdır. Evet ve hayır gibi emir ve yasakları bildirmekte ondan daha doğru ve gerçekçi kimse yoktur.

هُوَ الْحَبِيبُ الَّذِي تُرْجَى شَفَاعَـتُهُ
لِكُلِّ هَوْلٍ مِنَ الأََهْوَالِ مُقْتَحِـــمٍِ

Hüvel Habibüllezi türce şefâatühü
Li külli hevlin minel ehvali muktehımin

O Allah’ın Rasulü, Yüce Allah’ın öyle bir sevgilisidir ki, hücum ve ihata eden her bir korku için O’nun şefaatı umulur.


****


دَعَا إِلَى اللهِ فَالْمُسْتَمْسِكُونَ بِــهِ
مُسْتَمْسِكُوْنَ بِحَبْلٍ غَيْرَ مُنْفَصِـــمٍِ

Dea ilellâhi fel müstemsiküne bihi
Müstemsiküne bi hablin ğayra münfesimin

O Allah’ın Rasulü (s.a.v.) insanları Yüce Allah’ın dinine davet eylemiştir. Onun dinine sarılanlar, kopmayan sağlam bir ipe yapışmışlardır.

فَاقَ النَّبِيِّينَ فِي خَلْقٍٍ وَفِي خُلـُقٍٍ
وَلَمْ يُدَانُوْهُ فِي عِلْمٍ وَلاَ كَـــرَمٍِ

Fakan nebiyyine fî halkın ve fî hulükın
Ve lem yüdânühü fî ılmin ve lâ kerâmi


Bütün insanların ve cinnilerin Efendisi ve ulusu olan Hazreti Muhammed (s.a.v.) gerek şekil ve fiziki gürünüm gibi yaratılış ve gerekse ahlâki ve ruhi hususlarda diğer peygamberlerin tamamından üstündür. Diğer peygamberler, ilim ve keremde ona yaklaşamadılar.

وَكُلُّهُمْ مِنْ رَسُولِ اللهِ مُلْتَمِـــسٌ
غَرْفاً مِنَ الْبَحْرِ اَوْ رَشْفاً منَ الدِّيَمِ

Ve küllühüm min Râsulillâhi mültemisün
Ğarfen minel bahri ev raşfen mined diyemi.

Peygamberlerin hepsi, Allah Rasulü’nün dergahında bir avuç, yahut hikmet ve fazilet yağmurlarından bir yudum su istemektedirler.


****


وَوَاقِفُونَ لَدَيْهِ عِنْدَ حَدِّهِــــمِ
مِنْ نُقْطَةِ الْعِلْمِ أَوْ مِنْ شَكْلَةِ الْحِكَمِ

Ve vâkıfüne ledeyhi ınde haddihimi
Min nuktatil ılmi ev min şekletil hikemi

Bütün peygamberler had ve merhametleri mevkinde durmuş (ve onun ilminden almışlardır ve bu aldıkları ise) onun ilminden bir nokta ve hikmetlerinden bir çizgiden ibarettir.

فَهُوَ الَّذِي تَمَّ مَعْنَاهُ وَصُورَتـُـهُ
ثُمَّ اصْطَفَاهُ حَبِيباً باَرِئُ النَّسَـــمِ

Fe hüvellezi temme mağnâhü ve sûratühü
Sümmestafahü habiben bâriün nesemi

O Allah Rasulü öyle bir zattır ki, içi ve dışı ile (maddesiyle ve manasıyla fizik görünümü ve manevi hayatıyla ) tam ve en mükemmel şekilde yaratılmış ve her şeyi yoktan var eden Yüce Rabbimiz O’nu Habibi olarak seçmiştir.


****


مُنَزَّهٌ عَنْ شَرِيكٍ فِي مَحَاسِـــنِهِ
فََجَوْهَرُ الْحُسْنِ فِيهِ غَيْرُ مُنْقَسِــمِ

Münezzehün an şerikin fî mehasinihi
Fe cevherul husni fîhi ğayru münkasimi

Allah’ın Rasulü bütün güzelliklerden benzersizdir. Ondaki güzellik cevheri taksim olunmamış tam ve mükemmel bulunup hiçbir kimseye ondan nasip verilmemiştir.


Kasidei Bürde

MollaCami.Com