Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Kİtab-ül İzhar

cerri kıyasen hazfin 2.si Mefulü Leh dir.

Mefulü leh ten cerri hazif için 3 şart vardır;

1.Mefulü leh muallel fiilin faili için iş olacak
2.Mefulü leh meydana gelmekte muallel fiiile yakın olacak
3.Mefulü lehin faili ile muallel fiilin faili aynı olacak
(muallel fiil; bir sebebe binaen yapılan iş demektir.)


bu şartlar mevcut olduğunda kelimenin mefulü leh olduğu anlaşılıp, hafiflik için harfi cer hazfedilir.

mesela;ضَرَبْتُ زَيْدا تَأْدِيباً aslında ضَرَبْتُ زَيْدا لِىالتَّأْدِيبِ idi. "ben zeydi edeplenmesi için dövdüm"

mefulü leh olan te'dib, muallel fiil olan darabe için iş olmuştur. çünkü edeplenmek bir iş, ameldir.
mevcut olmakta fiile yakın olmuştur. çükü zeyd dövülünce edeplenmek kısmen meydana gelmiştir.
faiiler bir olmuştur. yani fiili işleyen mütekellim, edebi isteyen de mütekellimdir. şartlar mevcut olduğu için mefulü lehten harfi cer hazfedilir.


fakat: اَكْرَمْتُكَ لِاِكْرَمِكَ
جِئْتُكَ الْيَوْمَ لِوَعدِى اَمْسِ

misallerinden harfi cer hazfedilmez.

cerri kıyasen hazfin 3. sü اَنْ اَنّ dir.

mesela hz. allahın: عَبَسَ وَتَوَلّى اَنْ جَاءهُ الْاَعْمى kavli gibi. aslında; لِاَنْ جَاءهُ idi. "en" den harfi cer kıyasen hazfedilmiştir.

cerri semaen hazif; şu 3 kısmın haricinde, arablardan işitilen ve kendisi üzere kıyas olunmayan mevzidedir.

harfi cer semaaen hazfedildikten sonra; harfi cerin müteallakını mecrura bitiştirmek ve mahalli iğrabı izhar etmek gerekir.

Hz. Allahın وَاخْتارَ مُوسى قَوْمَهُ kavli gibi. (musa as. kavminden bazısını seçti)
aslında fiil iftial babından olup harfi cersiz meful almaz. fakat قَوْمَهُ kelimesini meful almıştır. anlatılan 3 mevziye dahil olmadığına göre anlıyoruz ki burada gizli bir harfi cer vardır ki buda "bağzısı" manasını aldığımız مِنْdir. harfi cer olmayınca "kavmehü" kelimesi mefuliyyet iğrabını almıştır.

Aralarında atıf harfi olmadan bir manada olan iki harfi cerin bir fiile taalluk etmesi caiz olmaz.

مَرَرْتُ بِزَيْدٍ بِعَهْرٍ denilmez. ancak مَرَرْتُ بِزَيْدٍ و بِعَهْرٍ söylenebilir.

Ancak harfi cerler bir manada olmazsa atıf harfi olmadan bir fiile taalluk edebilirler

ضَرَبْتُ يَوْمَ الْجُمْعةِ اَمامَ الْاَمِيرِ söylenebilir. çünkü harfi cerlerden (mahzüf harfi cer olan فى ) birisi zarfı zamanı mübhem, diğeri zarfı mekanı mübhem manasındadır.

İki isimde amil iki kısımdır;
1. ismini nasb haberini rafiğ edenler
2. ismini rafiğ haberini nasb edenler


1. kısım yani ismini nasb haberini rafiğ edenler 8 tanedir.
إِنَّ أَنَّ كَاَنَّ لاكِنّ لَيْتَ لَعَلَّ اِلّا لَا

bunlardan ilk 6'sı ;
3 veya daha fazla harfli oldukları
son harfleri fethalı
her birerinde fiil manası
mevcut olduğu için
fiile benzeyen harfler (hurufu müşebbehe bilfiil) isimlendirilir.

إِنَّ أَنَّ tahkik içindir; إِنَّ زَيْدا قائِمٌ muhakkak zeyd kaimdir. burada inne cümlenin manasını kararlaştırmış, kuvvetlendirmiştir.

كَاَنَّ teşbih içindir; كَاَنَّ الْحَرامَ نارٌ haram ateş gibidir. burada "keenne" haramı ateşe benzetmek için kullanılmıştır

لاكِنّ istidrak içindir: ما فَازَ الْجاهِلُ لاكِنّ العالِمُ فَائِزٌ cahil kurtulmadı lakin alim kurtulucudur. "lakinne" istidrak için yani ma kablindeki oluşan düşünceyi ma bağdinde gidermek içindir


لَيْتَ temenni içindir; لَيْتَ الشَّبَابَ يَعُودُ يَوْما keşke gençlik şu günde geri gelseydi

لَعَلَّ teracci (istemek, ümid etmek) içindir. لَعَلَّ الله تَعالى يَغْفِرُ ذَنْبِى umulur ki hz. allah benim günahımı mağfiret eder.

إِنَّ cümlenin manasını değiştirmeyip te'kid eder
أَنَّ cümlesiyle beraber masdar hükmündedir

bu sebebten elif nun maddesini cümle mevziinde kesralamak, müfred mevziinde fethalamak vacip olur

elif nun maddesinin kesralandığı yerler;
1. ibtida halinde : mesela: إِنَّ زَيْدا قائمٌ

2.kaseme cevap halinde. وَالله إِنَّ زَيْدا قائمٌ

3.sıla makamında: وَآتَيْناهُ مِنَ الْكُنوزِ ما إنّ مَفاتِحَهُ لَتَنُؤُ بِالْعُصبِ biz Karun'a anahtarları cemaate ağır gelen hazinelerden verdik.. burada "ma" ismi mevsul inne mefatihahü sılasıdır. inne sıla makamında kesralanmıştır

4.ismi aynın haberinde: زَيْدٌ إِنَّه قائمٌ burada elif nun maddesi isni ayn olan zeydden haber olmuştur. kesralamak vaciptir.

5.haberine ibtida lamı dahil olan cümle makamında: عَلِمْتُ إِنَّ زَيْدا لَقائمٌ elif nun maddesinin haberine te'id için ibtida lamı dahil olmuştur. kesralamak vaciptir.

6..

6. Zandan hali olan kavil maddesinden sonra; قُلْ إِنَّ الله واحدٌ elif nun maddesi kavilden (قُلْ) sonra vaki olmuştur. kesralamak vaciptir.

7.İbtida için olan حَتّى dan sonra: أَتَقُولُ ذالك حَتّى إِنَّ ذَيْدا يقولُه elif nun maddesi "hatta" dan sonra kesralanmıştır

8.tasdik harflerinden sonra: (tasdik harfleri; نَعَمْ بَلى إى أجَلْ جَيْر)
نَعَمْ إِنَّ ذَيْدا قائمٌ

9. iftitah harflerinden sonra; الا إِنَّ ذَيْدا قائمٌ elif nun maddesi iftitah (tenbih) harfinden sonra kesralanmıştır

10. Vav-ı hal den sonra; وَإنّ فَرِيقا مِنَ المُئمِنِينَ لَكَارِهُنَ ...halbuki muhakkak müminlerden bir fırka elbette kerih görenlerdir.
elif nun maddesi vav-ı halden sonra kesralanmıştır

elif nun maddesi fethalandığı yerler;

1. fail makamında: بَلَغَنِى أنَّك قَائِمٌ senin kıyamın bana ulaştı. elif nun maddesi fail makamındadır. müfret mevki olduğu için fethalamak vaciptir.
elif nun maddesi müfred makamında olduğu zaman masdar hükmündedir, yani fethalanan yerde masdar te'vili yapılır.

masdar te'vili şöyle yapılır; أَنّ nin haberinden masdarı alınır. ismine muzaaf kılınır.

yukarıdaki misalimizde masdar te'vili yaptığımızda بَلَغَنِى قِيَامُكَ olur. aşağıdaki misallerde bunun gibidir.


2. meful makamında: عَلِمْتُ أنَّ زيدا قَائِمٌ elif nun "alimtü" fiilinin mefulü makamındadır. fethalamak vaciptir. masdar te'vili yapılır...

3. mübteda makamında: عِنْدى أنَّك قَائِمٌ gibi.عِنْدى mukaddem haber, أنَّك قَائِمٌ muehhar mübteda makamındadır. elif nunu fethalamak vaciptir.

4. muzafı ileyh makamında: إجْلِسْ حَيْثُ أنَّ زيدا جالِسٌ sen zeyd oyurduğu müddetçe otur. حَيْثُ muzaaf "enne zeyden" muzaafı ileydir. muzafı ileyh makamında fethalamak vaciptir.

5. şart harfi olan لَوْ den sonra. (çünkü "lev" şart harfi olup kendisinden sonra bazen zahiren bezen takdiran bir fiil olur. elif nun maddesi bu fiilin faili olmakla müfret mavkiinde bulunmuş olur ve fathalanır.)
لَوْ أنَّك قائمٌ لَكَانَ كَذا "eğer sen kaim olsaydın şöyle olurdu." elif nun maddesi "lev" den sonra mahzüf fiilin faili olmakla fathalanır.

6. لَوْلا dan sonra. çünkü " levla" nın ma bağdi mübtedadır.
لَوْلا أنَّك ذاهِبٌ لَكَانَ كَذا elif nun maddesi "levla" dan sonra mübteda mevkiinde fethalanmıştır

7. vakit manasına olan ma-i masdariyyeden sonra: إجْلِسْ ما أنَّ زيدا قائمٌ sen zeyd ayakta olduğu müddetçe otur. elif nun maddesi "ma" dan sonra fethalanır. çünkü ma-i masdariyye fiile mahsustur. kendisinden sonra mutlaka bir fiil vardır. elif nun o fiilin faili makamındadır.

8. harfi cerlerden sonra; عَجِبْتُ مِنْ أنَّك قائمٌ elif nun maddesi harfi cerden sonra fethalanır.

9. atıf harfi olan حَتّى dan sonra: عَرَفْتُ اُمُورَكَ حَتّى أنَّك صالِحٌ "ben senin işlerini hatta senin salih olduğunu bildim. elif nun maddesi atıf için olan hatta dan sonra fethalanır

10. isim olan müz ve münzü den sonra; ما رَأَيْتُهُ أنَّك قائمٌ elif nun maddesi isim olan müz den sonra vaki olmuştur. (müz mübteda, enneke haber makamındadır.) fethalamak vaciptir.

Elif nun maddesini bazen aynı yerde hem fethalamak, hem kesralamak caiz olur.

Eğer elif nunu isim ve haberiyle beraber cümle olduğuna hükmedersek, cümle mevkii olduğu için kesralamak caizdir.

Eğer elif nunu isim ve haberiyle beraber mübteda, haberin de mahzüf olduğuna hükm edersek, müfret mevkii olduğu için fethalama caizdir,


bu da Elif nun maddesi Fe-i ceza veya iza-i müfacee den sonra vaki olduğu zaman mümkündür; mesela; مَنْ يُكْرِمْنِى فَاَِنِّى اُكْرِمْهُ elif nun maddesi fe-i cezdan sonra vaki olmuştur. cümle mevkii olduğunu düşünürsek kesralamak caiz, müfret olduğunu düşünürsek fethalamak caizdir.

eğer müfred olduğu düşünülürse mahzüf haber ثابِتٌ dür.

إنّ istiğmali kesir olup şedde ağır olduğundan, harekeli nunu hazif ile hafifletilebilir. şu takdirde;
haberine "lam" lazım gelir. amelden bozdurulup mübteda fiillerden biri üzerine dahil olur.

çünkü hafifletilip إنْ kaldığı zaman lafzen fiile benzemekten çıkar. bu yüzden ameli zayıf olur.

mübteda fiillerden birine dahil olur. çünkü mübteda fiiiller; mübteda haber üzerine dahil olup bunları kendisine meful yapan fiillerdir. inne de aslına uygun olsun diye böyle bir fiile dahil olur

إنْ كَانَتْ لَكَبِيرَةً aslında إنّها لَكَبِيرَةٌ idi. "inne" hafifletildi "in" kaldı. haberine lam dahil edildi. mübteda fiillerden "kane" getirildi. inne nin ismi olan mensup zamiri, merfu zamirine tebdil edilip "kane" ye isim olarak verildi. inne nin haberi olan "kebiratün, kane ye haber kılındı. إنْ كَانَتْ لَكَبِيرَةً oldu.

bazen أنَّ hafifletilir. şu takdirde;
mukadder zamiri şan da amel ader. kendisinden önce tahkik fiillerden (ilim, bilmek, beyan manalarına gelen) bir fiil lazım gelir.


عَلِمْتُ أنْ زَيدٌ قائِمٌ "enne" hafifletip "en " kaldı. mukadder bir zamiri şanda amel etmiştir.(ismi olarak) kendisinden önce tahkik fiillerden "alime" vardır.



bu harflerden كَأنَّ de hafifletilir. bu takdirde amelden bozdurulur:

كَأنْ يَداهُ جَناحانِ sanki onun iki eli, iki kanat gibidir. "keenne " hafifletilip "keen" kalmıştır. amel edmez. mübteda ve haber üzerine yanlız teşbih ifadesi için dahil olmuştur.


لاكِنّ hafifletildiği zaman amelden bozmak vacip olur.

زَيْدٌ قائِمٌ وَلاكِنْ عَمْرٌ قاعِدٌ "lakinne" hafifletilmiş ve mübteda haber üzerine dahil olmuştur.

İsmini nasb haberini rafiğ eden harflerden 7.si müstesnai münkatiğ deki اِلاّ dır.

Müstesnai münkatiğ:
adedlerden, adetlenen şeylerden çıkarılmayan demektir.

اِلاّ burada sadece istisna harfi olsa amel edemezdi. müstesnai münkatiğe mahsus olarak "lakinne" harfi manasına olur. ve kendisi için mahzüf bir haber takdir edilir.

جاءَنى الْقَوْمُ اِلاّ حِمارا bana kavim geldi. ancak hımar gelmedi. illa istisna, hımar müstesna, kavim müstesna minh dir. buradaki hımar adedlenen kavim topluluğuna dahil olamaz. çünkü insan değildir. yani müstesna münkatiğdir.
ve bu misal, جاءَنى الْقَوْمُ لاكِنّ حِمارا لَمْ يَجِئْ takdirindedir.

İsmini nasb haberini rafiğ eden harflerden 8. si cinsi nefi için olan لا dır.

bunun amel şartı; ismi kendisine bitişik olacak
ismi nekra olacak
ismi muzaaf yada şibih muzaaf olacak

لا غُلامَ رَجُلٍ جالسٌ عِنْدَنا
gibi. "la"nın ismi olan gulame kendisine bitişiktir. muzaf ve nekra olmuştur. öyleyse gulam la nın ismi olmakla mensup, calisün haberi olmakla merfudur

2. kısım yani ismini rafiğ haberini nasb eden harfler 2 dir. leyse fiiline müşabih olan ما لا dır.

Bu harfler mübteda ve haber üzerine dahil oldukları ve nefi için olduklarından dolayı leyse'ye benzerler.

müşabehetle amel ettikleri için amelleri zayıf olup şartlara muhtaçtırlar.
amel şartları; isimleri ile araları fasl edilmeyecek
إلا ile nefilik bozulmayacak.

لا da ayrıca isminin nekra olması şarttır.

ما زَيْدٌ قائِما "ma " nın ismi kendisinden ayrı gelmemiş, illa ile nefi manası da bozulmamıştır. "ma" amel eder.

لا رَجُلٌ حاضِرا la nın ismi nekra olup kendisine muttasıldır. illa ile nefilik bozulmamıştır. la amel eder.


Izhar

MollaCami.Com