Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Abdülaziz Bayındır ve imsak

Abdülaziz Bayındır ve imsak

Abdülaziz Bayındır'ın imsak hakkındaki malum görüşleri bu sene baya bir takipçi topladı. Ayet-i kerimedeki "siyah iplik, beyaz iplik ayrımı " çoğu kişinin mantığına uyduğu için bu fitneye inanaların sayısı baya bir arttı. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir. Hayırlı Ramazanlar.

*******

Ve aleyküm selam değerli kardeşim; size de hayırlı ramazanlar…

Haklısınız. Tarihte fitnenin eksik olduğu bir devir yok. O uykuda, birileri de sürekli uyarmaya, ortalığı karıştırmaya, Müslümanların kafalarını-gönüllerini bulandırmaya çalışıyor. Bu dönemde de sözünü ettiğiniz kişi ve benzerleri faaliyette... Rabbim (c.c.) fitnelerinden-şerlerinden bütün Müslümanları korusun.

Sorduğunuz hususla alakalı olarak güya Diyanet İşleri Başkanlığı bir açıklama yaptı. (Merak edersen net'te bulabilirsin.) Ama Diyanet’in açıklamasına da ayrıca bir açıklama gerekiyordu. O bakımdan, sizden önce bu meseleyi soran/soruşturan ve aralarında yazışan bir grup arkadaşlarımıza 4 maddelik şu cevabî metni yazmıştım. Faydalı olacağı kanaatiyle aşağıda aynen aktarıyorum.


“1) Diyanet'in açıklaması hayli sıkıntılı. Belki Bayındır'a cevap teşkil edebilir ama, kendi hatalarını örtmeye/telafiye yetmiyor. Bir defa ayetteki "...tilke hudûdullahi.... felâ takrabûha: Bu Allah'ın sınırlarıdır, ona yaklaşmayın" ilahi ikazını nasıl da gözardı ettiklerini yer yer itiraf var. İtiraf var da bundan doğan yanlışın telafisi ne olacak, bu hata nasıl ve ne zaman düzeltilecek? Hiç o hususun kapağını kaldırdıkları yok.

“2) Çoğunluğun (ulema ve astronomlar) imsak için kabul ettiği kriter, 18 değil 19 derecedir. Temkini de koymayıp o saatte ezanı okuyarak imsakı ilan ettiğinizde, bu kritik ölçüye kim ne kadar uyabilecek? Kaldı ki uyulmadığını gözlerimizle görüyoruz zaten. Her şeyi "Alîm" olan Rabbimiz bu tehlikeyi bildiği için o ikazı yapmıyor mu bize? Sen bunu ne hakla kaldırabilirsin ki? Malum, Tayyar Altıkulaç kaldırmıştı bunu, gerek yok diyerek. Vebali-hesabı kendisine ait. Artık nasıl verecekse İlahi mahkemede!.. Ayrıca "temkin"in vakte tesir eden faktörlerle ilişkisinin ne olduğu teknik elemanlarca çok net bilinen bir gerçektir. Onlara azıcık kulak verebilseydi Diyanet'in ulema sınıfı, bugünkü yanlışta bunca ısrar etmez/edemezlerdi mutlaka. Zira Asr-ı Saadet’ten beri , imsak’tan belli bir süre sonra okunmuş sabah ezanları… Temkine uyulmuş, İlahi ikaz gereği ihtiyat yolu tercih edilmiştir. Kaldı ki söz konusu temkin, vakit hesaplamalarında ayrıca teknik bir zarurettir. Şehrin/bölgenin alan ve yükseklik ölçülerinin vakte tesiri noktasında...
“Geniş bilgi için bkz. Ramazanda takvim ve imsâkiyeler neden farklı oluyor? - Halis ECE

“3) Bayındır'ın, Demircan'ın ve benzerlerinin söylediklerini değerlendirmeye bile gerek görmüyorum şahsen... Sözün kısası; Asr-ı Saadet'ten günümüze kadar Müslümanlar arasındaki uygulama ortada... Bir nevi "mürekkep icma" halini almış. Bunu değiştirmek, bozmak, yerinden oynatmak kimsenin haddi olamaz, haddini bilen bunu yapamaz. Bu mevzuda bir takım şâz görüşler üzerinden yapılacak tartışmaların, "fitne" kavramından başka bir kelimeyle değerlendirilmesi hem faydasız hem de gereksiz diye düşünüyorum. Söylenen belli, söyleyen malum! Dolayısiyle bu hususta daha fazla fıkhî ve teknik bilgiye girmeyi de zait addediyorum. Ülke TV'de Bayındır'ın "Beyaz iplik-siyah iplik" terkipleriyle ilgili söyledikleri, fecr-i kâzib-fecr-i sadık değerlendirmeleri ise, tam da "evlere şenlik" türündendi. Nesini konuşacaksınız ki bunların söylediklerinin? Söylenecek söz; Amerika'yı yeniden keşfe çıkan bir güruh, ama istikametleri ve hesapları yanlış! Ona sorursanız, Gazi Ahmed Muhtar Paşa yanılmış, bu alanda eşssiz diyebileceğim eseri Riyadu’l-Muhtar’da yazdıkları ile topyekün İslam âlemini de yanıltmış! Ta ki günümüze gelinceye kadar… Nihayet A. Bayındır nam bir kahraman(!) da çıkıp, ona haddini bildirmiş bilmem kaç sene sonra… Kanaatimce sadece gülünür böylesine…

4) Diğer yazı ve cevaplara gelince... Böyle bir ortamda çeşni olmuş. Gerçekten ilmi-mantıki ve sair açılardan doğru ve hoş değerlendirmeler var. Sahiplerine şükranlar...


KAYNAK:
Abdülaziz Bayındır ve imsak - Halis ECE

Abdülaziz Bayındır ve imsak

Bayındır'ın, Demircan'ın ve benzerlerinin söylediklerini değerlendirmeye bile gerek görmüyorum şahsen... Sözün kısası; Asr-ı Saadet'ten günümüze kadar Müslümanlar arasındaki uygulama ortada... Bir nevi "mürekkep icma" halini almış. Bunu değiştirmek, bozmak, yerinden oynatmak kimsenin haddi olamaz, haddini bilen bunu yapamaz. Bu mevzuda bir takım şâz görüşler üzerinden yapılacak tartışmaların, "fitne" kavramından başka bir kelimeyle değerlendirilmesi hem faydasız hem de gereksiz diye düşünüyorum.

Söylenen belli, söyleyen malum! Dolayısiyle bu hususta daha fazla fıkhî ve teknik bilgiye girmeyi de zait addediyorum. Ülke TV'de Bayındır'ın "Beyaz iplik-siyah iplik" terkipleriyle ilgili söyledikleri, fecr-i kâzib-fecr-i değerlendirmeleri ise, tam da "evlere şenlik" türündendi. Nesini konuşacaksınız ki bunların söylediklerinin? Halis ECE[/COLOR][/B]


Hani siyasette gelenekçi, statükocu tabiri var ya işte İslam da da aynı statükocu ve geleneği kutsamış tipler vardır. Bunlar onların sözleri

Ağzı olan konuşuyor ya SubhanAllah! Halis Ece neyi biliyon da konuşuyon kardeşim? Bunlar teknik konular ve belli ki senin statükocu kafan bunlara basmıyor.

Diyanet işleri imsak vaktini belirlerken "gözle görülemeyen" sadece teknik aletlerin tespit edebileceği ilk ışık vaktine göre ayarlıyor. Geçenlerde bu ölçümleri yapan kurumumun ismini unuttum Prof'ü açıkladı. Bu ölçüm bizi bağlamıyor kardeşler, bizim ölçümüz Kuran ve Sünnete belirtilen kriterlerdir.

Halis Ece diyor ki "Abdülaziz Bayındır'ın verdiği siyah-beyaz iplik ve fecr-i kazib-fecr-i sadık kavramları eveler şenlik" . SubhanAllah şu cehaletin vardığı zirveye bakın. Bakın bakalım konuya dair hadisler evlere şenlik mi.

Allah Resalü (s.a.s.) şöyle buyurur: (Fecr iki tanedir: İlki; yemeği yasaklamaz, namazı helâl kılmaz.(Yalancı fecr olarak isimlendirilir: beyaz uzun parlak ve yüksek bir ışıktır. Tilkinin kuyruğu gibidir.) İkincisi; yemeği yasaklar, namazı helâl kılar.(Bu da sadık (doğru) fecr olarak isimlendirilir. Kırmızılığı yaygındır (yâni: ufuğun beyazlığı genişlemesine yayılır). İşte oruç ve namazın hükümleri buna bağlıdır.)

Başka bir hadiste: "Yiyin, için, yüksek ışık uzun fecr sizi huzursuz etmesin, (sahurdan geri durmayın), kızıllık size gözükünceye kadar yiyin ve için"

Diğer bir hadiste: (Peygamber (s.a.s.) parmaklarını topladıktan sonra onları yere doğru dikerek) «fecr, şöyle zahir olan aydınlık değildir. (Şahâdet parmağını orta parmağı üzerine koyup iki elini uzatarak ) lâkin şöyle görünen aydınlık fecirdir» buyurmuştur.

Talk b. Ali (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Yeyiniz içiniz, yukarıya doğru yükselerek parlayan yalancı fecr sizi rahatsız etmesin yiyip içmenize engel olmasın. Kırmızılık ortalığı kaplayıncaya kadar yani gerçek fecr çıkıncaya kadar yiyip içiniz.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 17; Müslim, Sıyam: 8)

Fecri sadık kadar (Gerçek fecr) denilen kırmızılık ortalığı kaplayıncaya kadar yemek içmek serbesttir. Tüm ilim adamları bu şekilde amel etmişlerdir.
- Semure b. Cündüp (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ne Bilâl’in okuduğu ezan nede yukarı doğru yükselerek parlayan yalancı fecr sizin sahur yemeği yemenize engel olmasın. Fakat gerçek fecr denilen ortalığın kırmızılıkla kaplanması yeme ve içmenize engel olabilir.(Müslim, Sıyam: 8; Ebû Dâvûd, Savm: 17)
žTirmîzî: Bu hadis hasendir.

Mutezilenin çoğu kitapları, eserleri malum Sünniler tarafından yakılmış ve görüşleri yayılmasın ve rağbet görmesin diye hep kötü olark lanse edilmiştir. Bir kişi hariç : )) Mutezile ile itham edildiği halde eserleri muhafaza edilen ve Sünni camianın da onu okumaktan kendilerini alamadıkları tek kişi meşhur tefsirci Zemahşeri'dir. Bildiğim kadarıyla daha henüz tefsiri Türkçeye çevrilmemiş ama emin olun çevrildiği takdirde birilerine inat : )) devrim yapacaktır. Belki ondandır bu korkulu bekleyiş. Neyse inş.tercüme edildiği günleri görürüz. Bakın o konuyla ilgili olarak şöyle demiş:

"Beyaz ip ufka yatay olarak uzanan ikinci şafağın başlangıç anıdır. Şafakta ortaya çıkan bu aydınlık ufka paralel uzanmış bir ip gibidir. Siyah ip ise bu şafakla birlikte ufukta görünen gecenin alaca karanlığıdır; bu alaca karanlık da adeta bir ip gibi uzanmıştır."

... Semure b. Cundub bir hutbesinde şöyle dedi : Rasulullah s.a.v buyurdular ki:
"Sizi seher yemeğinden Bilal’in ezanı ve etrafa yayılmadıkça ufuktaki şöyle –dikine- beyazlık alakoymasın"
(Muslim: C 3, N: 1094; Ebu Davud: C.3, N. 2346 ; Nesei : C.4, N. 2172; Tirmizi: C. 2, N. 702)

Diyanetin ölçülerine göre nerede bu beyazlık?

Şimdi Allah için kör taassubu bırakalım ve söyleyelim; Diyanetin imsak vaktine göre Allah Rasulünün bahsettiği "ortalığın kırmızılıkla kaplaması"nı görebiliyor muyuz," beyazlığı" görebiliyor muyuz? Hayır, tam tersi hala zifiri karanlık devam ediyor ve en ufak yıldızlar dahi hala parlaklığını muhafaza etmeye devam ediyor. Benim bir kardeşimin babası emekli imam, yıllardır diyanetin imsak vakti konusunda hatalı olduğunu ve kendisinin takvimlere riayet etmediğini ve hadisin işaret ettiği gerçeğe göre çıplak gözle gözlemleyerek imsakı geciktirdiğini söylüyor. Ve bunların sayıları küçümsenmeyecek kadar çoktur, dünya sizin daracık 4 duvarlık odanızdan ibaret değil.

Daha önce de söyledik mesele 70 dk önce veya sonra meselesi değildir. İslam ümmeti kan ağlarken uğraştığınız şeylere bakın meselesi ise hiç değildir. Ama Halis Ece'nin önemsiz ve boş işler olarak gördüğü meselenin dolu ve önemli tarafı Namaz vaktinin girmeden kılınıyor olması ve dolayısıyla geçersiz oluşudur.



Biz görüşlerimizi söyledik birileri çıkıp da konuyu kişiselleştirmesin lütfen. A.Bayındır söylediği için güveniyor değiliz, doğruluğuna inandığımız için güveniyoruz. D(h)iyanet İşlerinin yaptığı hesaplamadan daha doğru Allah-u Alim.

Meraklılar da videoyu Allah için izlesinler. Görüntülü, uygulamalı ayet ve hadisler ışığında imsak vaktinin tespiti:

[video=youtube;HYBD4TC2Cjc]http://www.youtube.com/watch?v=HYBD4TC2Cjc&feature=player_embedded[/video]

Yazının içeriğinde zaten cevaplar verilmiş. Eğer Halis Ece'ye ilmi bir itirazı varsa sitesine yazarsın, cevabını da alırsın. Buralarda kaçak güreşmek kolay.


Halis Ece

MollaCami.Com