Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Tasavvuf'un Kitap ve Sünnetki İspatı

Tasavvuf'un Kitap ve Sünnetki İspatı


Yukarıda da sıraladığımız delillerin yanında, tasavvufun ısrarla üzerinde durduğu bâtınî amellerle ilgili ayet-i kerime var mıdır, diye bir soru gelebilir akla. Evet açıkça bâtınî niyet ve amellere işaret eden ayet-i kerimeler vardır. Bir örnek vermek gerekirse; Allah-u Zülcelal şöyle buyurmuştur: "De ki: Ancak bizim Rabbimiz gizli ve açık olan fevahiş (kötü) davranışları haram kılmıştır." (A’raf; 33)

Diğer bir ayet-i kerimede de: "Açık ve gizli olan kötülüklere yaklaşmayın." (En'am; 151) buyurmuştur. Allah-u Zülcelal nasıl zâhirî âzâlarımızla yaptığımız kötü hareketleri haram kılmışsa, bâtınî olan; kin tutmak, riya (gösteriş) da bulunmak, hased etmek gibi kötü hareketleri de haram kılmıştır. Öyle ise bu bâtınî olan kötü sıfatları da izale etme çabasına girmemiz gerekir. Bunun yegâne yolu da şânı büyük olan tasavvuf yoluna girmektir.

İbn Abidin kuddise sırruh şöyle buyurmuştur: "İhlas ilmini okumak; ucub, riya, hased gibi manevi hastalıkları bilmek ve bunlardan muhafaza olmaya çalışmak farz-ı ayndır. (her müslümana farzdır.) İnsanın nefsi için her birisi birer afet olan kibir, gazap, cimrilik, ihanet gibi hastalıkları bilmek ve kendini bunlardan muhafaza etmek de farz-ı ayndır." (İbn-i Abidin; I/42)

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Kalbinde zerre kadar kibir bulunan, cennete giremez" (Muslim, İman:147)
Tüm bunlardan sonra bizim için en önemli görev, kendimizi bu kabih (çirkin) hastalıklardan temizleyip, halis bir kalple Allah-u Zülcelal’e yönelmektir. Bu da ancak tasavvuf ile mümkündür.

Sonuç olarak tasavvufun aslı; Kur'an ve Sünnet yolunda yürümektir. Tasavvuf üstadlarının tarif ettiği yoldan, ne olursa olsun ayrılmamaktır. Bid’atleri, boş arzuları, nefsanî istekleri terk etmektir. Hürmet gösterilmesi gereken mübarek zatlara ve diğer mahlukata karşı saygıda kusur etmemektir. Bilhassa, virdlerin (alınan ders) devamlı yapılmasına dikkat etmektir. (bk. Ebu Abdurrahman Sülemi, Tabakatü’s-Sufiyye; 488, Ebu Kasım Nasrabadi’den naklen)

İşte tasavvufun aslı ve özü budur. Kim bu tarif edilen yoldan saparsa, muhakkak o, hak erleri makamından düşmüş olur
.

tşkkrlr... :)


Hadis ve Sünnet

MollaCami.Com