Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


2014 dünya siyasetinde yaşanlar

AMERİKAN SİYASETİ VE GÜNDEMİ
• ABD yönetimi küresel bozgunculuk yapmaktadır. Wikileaks belgelerinden ve yazışmalardan anlaşıldı ki ülkeler arası gerginlikleri arttırıcı ve kışkırtıcı işler yaptıkları ortaya çıktı. Herkesi dinleyerek bizim hakkımızda olumsuz düşünenler var mı diye sürekli kuşkucu ve güvensiz tavrıyla kendi suçlu psikolojisini ortaya serdi. Küresel liderliğini kirli planlarla ve muhalifleri ezerek sürdürmeyi yol edinmişti. Dünya lideri bir devletin yönetimini küresel bozguncuların sarması ve menfaatlerine göre insanlığı kullanması son yüzyılda içler acısı bir dünya tablosu çizmiştir. Büyük patronlar ve sermaye güçlerinin açgözlülükleri büyük olumsuzluklara neden olmuştur. ABD ve dünyanın yönetiminde önemli etkiye sahip olan bu zenginler savaşlara, gasplara, açlıklara, ve kaoslara neden oldurmuştur.
• Afganistan ve Irak’ta sivillerin öldürülmesi. Müslümanların ve insanların keyfi zevk ve eğlence edilerek öldürülmesi ABD askerlerinin ne kadar zalim olduğunu göstermiştir. Küresel askeri birliğin zihniyetini görmemek mümkün değil. Tamamen taraflı, düşmanca ve meşru olmayan işlerle mazlum insanlara saldırmışlardır.
• Amerikan istihbarat örgütü NASA'nın, bilimkurgu filmlerini aratmayan teknolojilerle sıradan insanlardan büyük ülkelerin devlet liderlerine kadar herkesin telefonunu dinlediği, maillerini okuduğu ortaya çıkınca ABD Başkanı Barak Obama yeni bir güvenlik stratejisi oluşturmak için kolları sıvadı. Nitekim en son Alman başbakanı Merkel’in telefonunun dinlediği ortaya çıkınca iki ülke arasında kriz yaşanmıştı. Almanya "no spy" anlaşması için ABD'yi zorlamış ancak Washington buna yanaşmamıştı. Obama sonunda baskılara boyun eğerek -veya boyun eğmiş gibi yaparak- önceki gün iç ve dış istihbarat başkanlarıyla yaptığı nihai görüşmenin ardından "Bir daha müttefiklerimizi dinlemeyeceğiz" şeklinde tarihi bir açıklama yaptı. Daha sonraki bir konuşmasında da Obama, "İstihbaratımız dünyadaki her ülkenin, devletin niyetleriyle ilgilenmeyi sürdürecek" dedi. Bu söylem hukuksuz dinleme faaliyetlerini meşru kılıyor.
• Amerikan ajanlarının hukuksuzluğu ve suçları ortaya çıktı. İnsanların kişisel haklarını ihlal ettiler. Her türlü kanunsuzluğu meşru gördüler. Dinlemeler, izlemeler, baskılar , öldürmeler gerçekleştirdiler.
• Uydudan ülkeleri, dünyayı izliyorlar. İran’ı Türkiye’yi izliyorlar. Filistin de insan öldürmek için izliyorlar. Afganistan’da halkı öldürüyorlar.
• Amerikalıların gizli ses kaydı Ukrayna ve AB’yi karıştırdı. Ukrayna da değişimi etkilemek isteyen Amerika birtakım çabalarda bulunarak koalisyon çabasında olmuştur. Muhalif lider Vitali Kliçko’ya yeni hükümette şans vermeyen Nuland Avrupa Birliği’ne de sert çıkıyor. Ukrayna’daki siyasi çözüm sürecinde Birleşmiş Milletler’in devreye girmesini isteyen Nuland, krizde yetersiz bulduğu Avrupa Birliği’ne küfür ediyor.
• Binney bu kez "ABD artık bir polis devletidir" ifadesini kullandı.Yasaları es geçen ve kendini devlet zanneden paralel bir devlet var dendi.Kendi bloğundan bazı belgeler paylaşarak onlar üzerinden yorum yapan Binney'in, NASA'nın, mahkemeleri ve yasaları aşarak kendi kurallarını koyan bir "paralel yapı" (Parallel Construction) olduğunu söylemesi dikkat çekti.
• ABD yönetimi diktatörlere destek vermektedir. İsrail Ortadoğu’nun kanseridir." ABD ve İsrail Arap devrimlerini İsrail'in lehine çevirmeye çalışmaktadır.
• El kaide adı altında Müslümanları hedef alıyorlar. İnsansız hava araçlarıyla nerden geldiği belli olmayan füzeler ile insan avlıyorlar. Dünya güvenli bir yer olmaktan çıktı. Allah yaşamın korunması için dünyayı atmosfer tabakasıyla korunmuş tavan yaptı. Ama zulmedenler gökten izleyerek nereden geldiği belli olmayan ansızın tepesine düşen füzelerle öldürülüyorlar. Tanrı bu duruma elbette öfkelenir ve inançlı halkını mutlaka koruyacaktır.
• İsrail muhalefeti Arap baharı zihniyeti taşımaktadır. Baskıcılıkla ve ırkçılıkla bir yere varılamayacağını bilmektedirler. İnançlı muhalifler olarak İsrail siyasetini eleştirmektedirler.
• İnsanlığın sorunlarını gidermek adına hiçbir çözüm politikası olmayanlar yapıcı çözüm çalışmalarını anlayamıyorlar. Çözüm süreçlerini istemeyenler ve hiçbir destek vermeyenler menfaatleri için yaşayanlardır.
• Dün Irak’a kimyasal silahlar bahane edilerek girildi. Bugün Suriye’de Esad rejimi halka kimyasal silahları kullanıyor. Ama hiçbir şey yapılmıyor.Kimyasal silahlardan dolayı Irak’a saldıran Amerika şimdi silah kullanan Esad’a neden ses çıkarmadı. AB güvenlik konseyinin beş daimi üyesinden Rusya’nın etkisiyle Suriye’ye tepki gösterilmedi. Amerika ‘Kimyasal silah kırmızı çizgilerimizdir.’ diyordu, ama Ne Esad’ı gönderebildiler ne de sınırlama getirebildiler. Yani işlerine gelen yönetimlere kimyasal silah serbest işlerine gelmeyen yönetimlere izin verilmiyor. Bu nasıl ikilik, nasıl çelişkidir. Amerika artık dünyada güveni kaybediyor. Irak’a ne için girildi. İran’a neden ambargo konuldu. Barışa adalete ve evrensel değerlere sahip çıktığını söyleyen Amerika artık bitiyor.
• Rusya, ABD ve dostu İran’ın arasını birleştirmeye çalıştı. İran’da seçim sonrasında yeni hükümet ABD’ye yaklaştı. Nükleer anlaşmazlıklar için birbirini yerlerken bugün petrol ve nükleer anlaşmalardan dolayı sıkı dostluk kurdular. ABD bu arada bu yakınlaşmayı Türkiye’ye karşı da kullanmak istiyor. İleriki yıllarda İran-Irak çekişmesi gibi Türkiye-İran çekişmesi gözlemeyi umdular. İran Dışişleri Bakanı Muhammed Zarif ABD hakkında sıcak ve yakın söylemlerde bulundu. Bu arada ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Kongre üyelerinden İran ile nükleer müzakereler sürerken yeni yaptırım yapmamalarını istedi.
• Obama yeni İran hükümetiyle arasını iyi tutmaya çalışıyor. Birden ABD ile İran arasındaki ilişkiler iyileşti. ABD, son günlerde İran’a özellikle sıcak yaklaşıyor. Çünkü Türkiye’de hedefledikleri 17 Aralık darbesi sonrası gelinecek son noktadaki gerginliklerde Türkiye’ye İran desteğinin önü kesilmek istendi. Amaç önce İran’a vurmaktı. Ortadoğu’da yaşanan değişimler planları değiştirdi. En son Türkiye’ye saldırmak ana hedef yapıldı. Hızla değişen dünya ve gelişen Türkiye onları planlarında revizyon yapmaya itti. Şimdi ilk amaçları Türkiye’ye saldırmak. Bu nedenle İran yakınlaşması hedeflendi. 11 Eylül saldırısının planında asıl ve son hedef, Türkiye idi. Afganistan ve Irak’tan sonra İran vardı. En son Türkiye hedefteydi. İran’la nükleer anlaşmanın 20 Ocak’tan itibaren yürürlüğe gireceğinin açıklanması uluslararası toplumda yankı bulmaya devam ediyor. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama da İran konusunda diplomasiye ve barışa bir şans vermek gerektiğini kaydetti: “Kongre’ye şu an yeni yaptırımlara başvurma zamanı olmadığı yönünde bir mesaj gönderdim.’ dedi.
• Rusya, ABD ve dostu İran’ın arasını birleştirmeye çalıştı. İran’da seçim sonrasında yeni hükümet ABD’ye yaklaştı. Dün nükleer anlaşmazlıklar için birbirini yerlerken bugün petrol ve nükleer anlaşmalardan dolayı sıkı dostluk kurdular. ABD bu arada bu yakınlaşmayı Türkiye’ye karşı da kullanmak istiyor. İleriki yıllarda İran-Irak çekişmesi gibi Türkiye-İran çekişmesi gözlemeyi umdular. İran Dışişleri Bakanı Muhammed Zarif ABD hakkında sıcak ve yakın söylemlerde bulundu. Bu arada ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Kongre üyelerinden İran ile nükleer müzakereler sürerken yeni yaptırım yapmamalarını istedi.
• İran ile ABD arasında barış havaları estirdiler. Dünya medyalarında birlik ve sevgi gösterileri yaptılar. Yatırım nükleer anlaşmalar ve yakınlaşma sağlayan ABD şimdi Türkiye-İran anlaşması gerçekleşince geri adım atmaya başladı. Türkiye’ye karşı bir saf kurmaya çalışan ABD İran’ı yanına almak istiyordu. Ardından ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, nükleer anlaşma yapılmasına rağmen İran’a yönelik belirli yaptırımların sürdürüleceğini açıkladı. Yaptırımları çiğneyen ülkelerin yaptırıma uğrayacağını ifade eden Kerry, İran ile ticaret yapmanın yollarını aradığı iddia edilen Fransa’yı uyardıkları söyledi.Bu ülkeye yönelik yaptırımların sürdüğü vurgusunu yapan Kerry, İran ticarete açık değil ve İranlılar bunun ticarete açık olmak anlamına gelmediğini biliyor. İranlılara bu yaptırımların süreceğini söyledik” diye konuştu.
• Türkiye ve Fransa’nın da olduğu bazı ülkelerin İran ile daha fazla ticaret yapma olanağı aradıklarını ifade etmesi üzerine Kerry, tüm ülkelere yaptırımların süreceğini açıkça beyan ettiklerini belirterek bu kuralı çiğneyen ülkenin yaptırıma uğrayacağı vurgusunu yaptı. Kerry, “Fransızlar bazı işadamlarını oraya göndermiş olabilir. Yaptırımları çiğneyemezler. Eğer çiğnerlerse yaptırıma uğrarlar ve kendileri de bunu biliyor. Onları uyardık.” dedi. Türkiye2nin İran ile yaptığı anlaşmadan hoşnut kalınmadığı anlaşıldı.
• İran İslam Meclisi Başkanının Tunus yeni anayasa kutlamaları töreninde yaptığı emperyalizm karşıtı konuşma, tüm ümitlerini İslam devrimimin temsilcilerine bağlamış olan, sömürgeci zalimler tarafından mağdur edilmiş halkların mesajıydı. ABD heyetinin töreni terk etmesi, bu emperyalist düzenin sermayedarlarının kendi duruşlarını savunmak hakkında ne kadar düşük kapasiteli ve zayıf olduklarını kanıtlamıştır.
• Kimyasal silahlardan dolayı Irak’a saldıran Amerika şimdi silah kullanan Esad’a neden ses çıkarmadı. AB güvenlik konseyinin beş daimi üyesinden Rusya’nın etkisiyle Suriye’ye tepki gösterilmedi. Amerika kimyasal silah kırmızı çizgilerimizdir diyordu, ama Ne Esad’ı gönderebildiler ne de sınırlama getirebildiler. Yani işlerine gelen yönetimlere kimyasal silah serbest işlerine gelmeyenlere izin verilmiyor. Amerika artık dünyada güveni kaybediyor. Barışa adalete ve evrensel değerlere sahip çıktığını söyleyen Amerika artık bitiyor.
• Boston maratonunda halka panik yaratmak isteyenlerin amacı bireysel silahsızlanma çabasını yıpratmak ve ilgiyi İslam terörü algısına yöneltmekti.
• ABD’de küresel Ergenekoncular Obama ve Kerry’i eleştirerek Dış siyasette çok zayıfsınız. Ortadoğuda neden zayıfladınız, etkili siyasetiniz neden yok diyorlar. Türkiye sizden daha aktif, Türkiye’yi susturun ve durdurun diyorlar.Etkili Türkiye’den rahatsızlar. Koltukları için bozguncuların hizmetkarlığını yapan Obama, Biden ve Kerry dünya hedefinde olduklarından onlara uymakta ve hizmet etmektedirler.
• ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, 2016'da yapılacak başkanlık seçimlerine aday olacak. Biden kaybolan Amerikan egemenliğini şiddet ile kurmaya çalışacaktır. 2016 seçimlerinden sonra dünyada seviyesiz ve şiddetçi bir siyaset göreceğiz. 2016-2019 arası gerilimin doruk yaptığı nokta olacaktır. Irak’a Afganistan’a savaşta önemli rol oynayan Biden yenidünya düzenine direnecektir. Ama yeryüzü ve insanlık barış, adalet, demokrasi, özgürlük ve eşitlik için asla vazgeçmeyecektir. Evrensel değerler yaygın ve kitlesel hareketle sahiplenilmeye başlamıştır. Bu nedenle bu güce kimse direnemeyecektir. Bu küresel baharın nedeni yaşanmış son yüzyılın bu evrensel değerlerin bastırılmasıdır.
• Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada Obama-Netanyahu görüşmesinin 3 Mart'ta gerçekleşeceği belirtildi. İkilinin gündeminde Filistin ile İsrail arasında devam eden barış görüşmeleri, İran ve bölgesel konular olacak.Açıklamada, Netanyahu'nun ziyaretinin İsrail- Amerika Birleşik Devletleri ilişkilerinin derin ve sıkı sıkıya bağlı olduğunun göstergesi olduğu ifade edildi.
• Şimdi de birbirlerinin sömürgesine sahip çıkıyorlar. Bazen paylaşamıyorlar. Hatta birbirleri arasında sömürge çekişmeleri yaşanıyor. Şurası benim şurası senin diye geçmişte paylaştıkları dünyayı şimdi kaçınılmaz şekilde kaybediyorlar. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Harf "Putin'in, Sisi'nin cumhurbaşkanlığı adaylığına desteğine" ilişkin "Biz herhangi bir adayı desteklemeyiz. Mısır'ı kimin yöneteceğine karar vermek, ABD ya da Putin'in işi değil" dedi. ABD'nin Mısır'la köklü, güçlü ve tarihi ilişkilere sahip olduğunun altını çizen Harf, "Bu değişmedi ve Rusya'ya yapılan bu ziyaretin bizim Mısır'la ortak çıkarlarımızı etkileyeceğini düşünmüyoruz. On yıllardır gördüğümüz üzere ilişkiye getirebileceğimiz kendine özgü kapasitelere sahibiz. Konular üzerinde birlikte çalışmaya devam edeceğimiz bir konumda olduğumuz düşüncesindeyiz. Diğer ülkelerle çalışmak istiyorlarsa, bunu yapmada özgürler" diye konuştu.
• ABD Başkanı Barack Obama, Washington ziyaretinin son gününde Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande onuruna verdiği yemekte iki ülke arasındaki uzun yıllara dayanan ittifakı övdü. Başkan Obama dış politikada İran'a geniş yer ayırdı.Obama, bir gazetecinin 100'den fazla Fransız iş adamının Tahran'ı ziyaret ettiğini hatırlatması üzerine bu konuda net mesajlar verdi. Bazı şirketlerin İran'da keşif ve yatırım imkanı arayabileceğini ifade eden Obama, yaptırımların delinmesi halinde ABD'nin tepkisinin çok sert olacağı mesajını verdi. Paris mi Londra mı sorusunda Başkan Obama, her iki ülkeyi de iki kızına benzetti. 2 kız çocuğuna sahip olduğunu belirten Obama, her ikisi arasında ayrım yapamadığı gibi İngiltere ve Fransa arasında da bir ayrım yapamayacağını, her iki ülkeyle de yakın ilişkileri sahip olduklarının altını çizdi.
• Amerika’ya giden Francois Hollande, San Francisco'da 1700’lerde kıtaya gelen Fransızlara sahip çıktı. Fransız Cumhurbaşkanı Hollande'a belediye başkanı tarafından kentin sembolik bir anahtarı hediye edildi. Hollande burada yaptığı konuşmada, San Francisco'nun modern, özgür, toleranslı ve yaratıcılıklarla dolu bir yer olduğunu belirterek, ''Belki de bu yüzden 60 bin Fransa vatandaşı burada yaşamayı tercih ediyor. 300 binden fazla Fransız şirketi California genelinde işlerini yürütmekte'' diye konuştu. Fransızların uzak kıta halkını katledip yerleştikleri San Francisko adı üzerinde Fransız şehriydi. Amerika kıtasına giden Fransız korsanlar ve yağmacılar oraya yerleşmişlerdi.
• ABD’de medya operasyonları algı yöneticileri var. ABD gündeminde tekelcilik ve taraflı yayınlar kaçınılmaz oluyor. Masa başında haberi senaryo ediyorlar sonrada oyuncuları bulup haberi yapıyorlar. Böylece insanlar aldatılıyor ve bir kalıba koyuyorlar. Kendi siyasi taraftarlarını oluşturuyorlar. Buna ofis haberciliği deniyor.
• Time dergisi her sene yılın kişisini seçmek için internet üzerinden halk oylaması yapıyor ancak nihai kararı editörler veriyor.TIME'ın geçtiğimiz hafta sonuçlanan anketini, Mısır'da Muhammed Mursi'yi deviren darbenin liderliğini yapan Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı Abdulfettah Sisi ilk sırada tamamlamıştı. Ancak editörlerin tercihi Papa'dan yana oldu. İkisi de birbirinden farksızdı. Dinin en tepe lideri papa’yı koymak daha mantıklıydı. Çünkü yeryüzünde bir din savaşı yaşanıyordu. Şeytanın ruhuna hizmet edenler seçtikleri kişilerin hepsi kendi taraftarları olsa da en tepe sembolik ismi göstermeleri normaldi.
• CIA eski Başkanı, yeni görevi olan KKR isimli finans kuruluşunun başında ilk iş olarak Türkiye'ye operasyon yaptı. Türk ekonomisi Mayıs 2013'te zirve yaptı. Türkiye'nin bu çıkışını engellemek isteyen baronlar ise Erdoğan'ı düşürmek ve Türkiye'yi yağmalamak için hemen düğmeye bastı. MİT'in tespitlerine göre baronlar, operasyon için KKR (Kolhberg Kravis Roberts) adlı 200 milyar dolarlık ABD finans devini seçti. Türkiye'yi buhrana sürüklemek için 25 milyar dolar fon ayrıldı. İşin başına ise Kuzey Irak'ta Türk askerinin başına çuval geçirdikten sonra CIA'in başına getirilen, sonra da yasak aşk nedeniyle buradan kovulan General David Petraus getirildi. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın elde ettiği bilgilere göre, Petraeus, Kolhberg Kravis Roberts (KKR) adlı kuruluşun başına geçirilmesi için geçtiğimiz yıl Nisan ayının 15'inde görüşmelere başladı. Mayıs ayında ise bu kurumun başına getirildi. Önce dış basında "Diktatör" denilerek Başbakan yıpratıldı. Financial Times, Guardian, WSJ, Der Spiegel hatta Today's Zaman bile bu oyunun ortakları oldu.Sonra ise Gezi Olayları teşvik edildi. Diktatör söylemi tüm Türkiye'ye yayıldı. Para babaları ve reklamcılar ile çapulcular, Gezi'de büyük bir işbirliği sergiledi. Ancak yetmedi. Baronlar bu kez devlet içindeki oluşuma görev verdi. Paralel yapı desteklendi. Şok operasyonlarla hükümet çökertilmek istendi. Amaç ülkede hem siyasi hem ekonomik kriz oluşturmaktı. Türkiye'nin ekonomik istikrarını sarsmak, piyasaları çökertmek hedeflendi. Bu sayede hem politik istikrar bozulacaktı.200 milyar dolara hükmeden KKR'nin IMF Başkanı Christina Lagarde ile de ortak hareket ettiği belirlendi. IMF'nin de Türkiye'yi tekrardan kendisine mahkum ettirmek için KKR'nin gerçekleştirdiği bu operasyonu desteklediği öğrenildi. Şirketin yakınında bulunan diğer bir isim ise George Bush'un danışmanlarından olan Hanyri Kravis.Ortadoğu'daki tüm karanlık işlerin arkasından çıkan adam olarak bilinen Neocon Richard Perle de KKR'nin içindeki isimlerden. CIA ajanı da olan Perle'nin devrim yaşayan bir çok ülkedeki ekonomik krizin ardında olduğu, bu nedenle Karanlıklar Prensi olarak tanındığı ve son olarak Gezi Olayları'nda ise Taksim'de bir otele yerleşerek tüm yaşananları bizzat takip ettiği iddia edilmişti.Dünya çapında bir çok ülkede yatırımları bulunan Yahudi sermayesinin finans şirketlerinden olan KKR, 'leverage buy' olarak bilinen yöntemi kullanıyor
• ABD’de Türkiye aleyhinde propağanda yapılıyor. Türkiye terör ile ilişkilendirilmek isteniyor. Bazen afişlerle, bazen reklamlarla, gazete ve dergilerle, sisivl toplum kuruluşlarının düzenlediği etkinlikle İslam düşmanlığı yapılırken Türkiye düşmanlığı da kullanılıyor.
RUSYA
• Rusya artık sevilmiyor ve istenmiyor. Balkanlarda ve Kafkaslarda egemenliğini yavaş yavaş kaybedecek olan Rusya’ya şimdiden tepkiler başladı. Rusya egemenliğini reddeden Ukrayna halkından sonra Gürcistan meclisinden de aynı söylemler yükseldi.
• Ukrayna’da AB taraftarları ve Rusya taraftarları oluştu. Günlerdir AB’ye hayır diyen Ukrayna başbakanı eleştiriliyor. Halk ikiye ayrılmış durumda Rusya taraftarları ve Rusya karşıtları oluştu. 'Bize bir adım gelene koşarak gideriz' diyen Putin egemenliğini kaybetmek istemiyor.Rusya'nın başkenti Moskova'da temaslarda bulunan Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'den 15 milyar dolarlık yatırım ve yüzde 33'e varan doğal gaz indirimi aldı. Küresel güçler destekçilerine sürekli yardım yapıyor ve sürekli birilerini kurtarmaya çalışıyor. Ancak bu durum kaçınılmaz olarak kendi batışlarını getirecektir.

GÜNCEL DÜNYA

SURİYE
• Yönetme, hakimiyet kurma ve egemen olma zihniyeti yanlış ve batıldır. Esad anlamsız olarak çoğunluk halka rağmen hala yönetme zorbalığı gütmektedir. Halkı tehdit görüp kendilerini hak yolda sayan zorba yönetimler aynı yolu tutmaktadırlar. Menfaatçi zihniyet ve yönetimler, bir bir batmaya mahkumdurlar.
• Suriye lideri Esad, halkları terörist ilan ederken inançlı halkları el kaide olarak niteliyor. Aynı ABD ve Rusya politikalarını yürütüyor. ABD ve Rusya’da küresel ortamlarda bu inançlı Müslüman halkları terör olarak nitelemeleri dünyada islama yükledikleri anlamı nedeniyledir. Aslında bu onların kendi sorunudur. Bozuk anlayışları nedeniyle mazlum halklara saldıran bu zalim ülkelerin yönetimleri şeytani bir saplantıya düşmüştür. Asıl onlar terörist yönetimlerdir. Devlet terörleri devri gördük. Avrupa, Esad’mı yoksa El Kaide bağlantılı gruplar mı daha iyi şeklinde düşünüyor. İnançlı mazlum halkları terör ve gelecek tehlikesi olarak görüyorlar. Onların bu karşılaştırması utanç vericidir.
• Esad rejimi saltanatını halka bırakmayan zorba yönetimdir. Ülkeye sahiplenmiş, yönetimi bırakmayan, vesayeti kurmuş ve çoğunluk halka silah gücüyle direnen bir diktatör anlayışındadır. Adilliği olmayan bir yapıdır. Esad rejimi küresel dış güçlerin ve batıl anlayışın desteğiyle ayakta durabilmektedir. Rusya CHP ve batı destekli bir anlayıştır.
• Ortadoğu’da Suriye’den sonra Irak da çok karıştı. Ülkede inananlar ile inanmayanların mücadelesi başladı. Irak savaşı sonrası ülkede menfaatleri için çatışanlar evrildiler. Suriye, Mısır ve Lübnan’a benzer küresel inanç temeline dayalı gerçek Armegeddon savaşına Irak’ta katılmış oldu. Bölge iyice karışıyor. İnananlar ile inanmayanların mücadelesi Tüm Ortadoğu’yu ve Afrika’yı kaplamış durumdadır. Afrika kıtasındaki ülkelerin yarısı bu mücadeleyi yaşamaktadır.
• Suriye’de iyilik felsefesine dayalı Müslüman temelli bir hükümetin yönetime gelmesini İsrail, ABD, Rusya ve küresel güçler istememektedir. Halkların desteklediği islami eğilimli hükümetlerin yönetime gelmesini tek isteyen ülke Türkiye’dir. İnançlı halkların yönetimini el-kaide ve terör olarak niteleyen küresel batıl anlayış aslında gerçek terörün sahibidir. Menfaatleri için yaşayan bu küresel teröristler Allah için dünya savaşını yaptığını söylemek gibi bir tezatlığa da düşmektedirler.
• 24 nisanda Suriye’nin dostları konulu toplantıda Rusya dışişleri bakanı çözüm sürecini eleştirdi. ABD’ dışişleri bakanı Con kery’e Suriye muhaliflerinden tepki geldi. Hiçbir şey yapmıyorsunuz ama ‘Evet katliam oluyor.’ diyorsunuz denildi. ABD Suriye konusunda ikiyüzlü davranıyor. Türkiye’ye karşı evet haklısın diyorlar diğer taraftan Türkiye karşıtı davranışlarda bulunuyorlar. Bu aldatıcı tablo daha ne kadar sürecek merakla izleniyor.
• Muhalif gibi görünerek Suriye'ye giren El-Kaide, Esad ve Maliki'ye bağlı. Esad Rusyanın hükümeti, Maliki de Amerikanın hükümetidir. El kaideyi, Amerika ve Rusya kurmuştu. Oynanan oyunlar gayet açıktır. El kaide batıya hizmet eden bir taşerondur. Bunlara rağmen bu terör algısına aldanmış Müslüman cahiller de vardır.
• El kaideyi Amerika ve Rusya kurmuştu. Oynanan oyunlar gayet açıktır. El kaide batıya hizmet eden bir taşerondur. Bunlara rağmen bu terör algısına aldanmış Müslüman cahiller de vardır. ÖSO gibi muhaliflerin elindeki yerleri almak için mücadele ediyor. Esad güçleri de El-Kaide'nin yerleştiği alanlara dokunmuyor. Bunlar Irak'taki cezaevlerinden serbest bırakılan El-Kaideciler. Bilinen sayıları 7 bin. Ancak dünyaya onların katliamları servis edilerek, algı yönetimi yapılıyor. Böylece 150 bin muhalifin tamamı "terörist" muamelesi görüyor. Türkiye'den Osman Sağırlı'nın analizine göre; Irak'ın Tikrit'te bulunan Tasfirat Cezaeevi'ne 26 Eylül 2012 tarihinde düzenlenen silahlı saldırıda 90 mahkûmun kaçtığı duyurulmuştu. Irak Meclis Güvenlik Komitesi Üyesi Hakim El Zamili, "Kaçmayı başaranlar arasında önemli El Kaide militanları da var" diyordu. Bizzat batılı güçler kaçışa ortam hazırlamışlardı. Şimdi Bunları kime karşı kullandıkları anlaşıldı. Aslında tabandaki bu milisler tepedeki küresel oyunculardan habersiz. Birileri birilerini kullanırken dinsel değerleri de kullanmaktadırlar. Tüm bu çelişkiler içinde sömürgeci menfaat mantığından başkası ortaya çıkmıyor.
• El Kaide ve İŞİD örgütleri ÖSO gibi muhaliflerin elindeki yerleri almak için mücadele ediyor. Esad güçleri de El-Kaide'nin yerleştiği alanlara dokunmuyor. Bunlar Irak'taki cezaevlerinden serbest bırakılan El-Kaideciler. Bilinen sayıları 7 bin. Ancak dünyaya onların katliamları servis edilerek, algı yönetimi yapılıyor. Böylece 150 bin muhalifin tamamı "terörist" muamelesi görüyor. Türkiye'den Osman Sağırlı'nın analizine göre; Irak'ın Tikrit'te bulunan Tasfirat Cezaeevi'ne 26 Eylül 2012 tarihinde düzenlenen silahlı saldırıda 90 mahkûmun kaçtığı duyurulmuştu. Irak Meclis Güvenlik Komitesi Üyesi Hakim El Zamili, "Kaçmayı başaranlar arasında önemli El Kaide militanları da var" diyordu.
• Suriye muhaliflerine karşı haçlı birliği oluşturmuşlar. İnançlı halka karşı birlik etmişler. ESAD RUSYA VE İRAN IŞİD NUSRA, HİZBULLAH muhaliflerin düşmanıdır. Suriye muhalifine soruyoruz. Suriye’de neler oluyor.Beşar Esad ve Suriye direnişine karşı çıkan herkes bizim düşmanımız. Nizam yani Esad'ın güçleri. İran ve Rusya, Beşar Esad'ın projesinin daimi temsilcileri. IŞİD, Nusra, Hizbul Cellad dediğimiz Hasan Nasrallah'ın askerleri olan Hizbullah, Irak ve Yemen şiileri. Hatta Kuzey Koreliler. Tepemizde dolanan, bomba yağdıran uçak pilotları Koreli. Mücahidlerin rehin aldıkları Koreliler var.Türkiye'nin TIR'larından un ve gıda maddesi çıkıyor. Keşke o TIR'lardan silah çıksaydı. Ne iyi olurdu. O zaman savaşın şekli böyle mi olurdu? Türkiye'nin buraya silah yardımı yaptığını söyleyenler Rusya'ya, İran'a ve Lübnan'a niye bakmıyor? Onlar üstelik inkâr da etmiyor. Açıkça destek verdiklerini her ortamda söylüyor. Türkiye'deki Müslümanlar bize destek çıktı. Kapılarını sonuna kadar açtı. Biz onların istediği zamanda ve istediği gibi ölmediğimiz, insani destek gördüğümüz için Türkiye'yi zorda bırakmak istiyorlar.
• Kerry, Suriye konusunda ABD politikasının başarısız olduğu iddialarına karşı çıktı. Suriye’de politika yürütmenin zorlu olduğunu ifade etti. Herhangi bir özür ifadesi kullanmak istemediğini belirten Kerry, “”Daha hızlı ilerlemek istiyoruz. Daha iyisi olsun istiyoruz. Ama dikkat çekmek istediğim nokta; diplomasi dirençli, gayretli, yavaş ve hızlı bir şekilde çalışmak anlamına geliyor.” dedi.
• Esed’in geçmiş döneme oranla daha da güçlendiğini kabul eden Kerry, Dürüstçe söylemek gerekirse Esed konumunu birazcık güçlendirdi ama savaşı kazanmıyor, şeklinde konuştu. Kerry son olarak Suriye politikalarını sürekli gözden geçirdiklerini ifade etti. Başkan Barack Obama’nın da aynı görüşleri paylaştığına dile getirdi. Obama’da Kerry’de sürekli dünyayı aldatıyorlar. Birilerinin çıkarı için evrensel değerleri çiğniyorlar. ABD liderliği büyük bir sarsıntıya ve güvensizliğe neden olmuş durumdadır. Suriye’de yaşanan insanlık ayıbına bilakis engellemediği için ABD neden olmaktadır. ABD bu anlayışla mutlaka kaybedecektir. ABD dünya düzenini sağlarken güçlü ülkelerin desteğiyle bu kudreti sürdürdüğünü düşünmektedir. Fransa, Rusya, İngiltere gibi ülkelere haksız da olsalar asla tavır alamamaktadır. Bu nedenle insanlık adına yanlış anlayışa ve dünya siyasetine sahip olan ülkelere dur diyememekle kendi tahtının sallanmasına neden olmaktadır. Amerikanın liderliği 2014 yılında yıkılacaktır. Ve yedi yıl boyunca zayıflayarak yok olacaktır. Küresel dünyada insanlık doğru ve adil olan anlayışın yanında olacaktır.
• Suriye’de Beşşar Esad rejimine karşı savaşanların bir kısmını Avrupa’dan gelen gençler oluşturuyor. Nasıl ki beşşar Esad rejiminde Ruslar, Koreliler var ise Esad’a muhalifler de çeşitleniyor. Resmen Armegeddon savaşı yaşanıyor. Avrupa ülkeleri, sayıları binlerle ifade edilen bu savaşçıları engellemek için seferber olurken, bir başka endişe konusu da Suriye’de özellikle radikal eğilimli grupların safında savaşanların ülkelerine döndükten sonra fikirlerini kendi ülkelerinde yayma düşüncesi. “Avrupalılar için her şey daha da kötüleşiyor. Tehlike çanları çalmaya başladığında, anne babalar yetkililerle temasa geçerse, özel bir arabulucu çocuğa gidebilir ve sorumluluğu alarak konuşabilir. İslam’ın dünyanın öbür ucundaki noktaya gidip savaşmasını gerektirmediğini anlatabilir. Bu çok net bir şekilde gerekli. Bu insanlara şimdilik sadece anti terör kurallarına göre muamele ediyoruz” Öte yandan Suriye’de rejime karşı savaşan her 10 kişiden birinin Avrupa’dan geldiği tahmin ediliyor.Geçtiğimiz hafta ilk defa bir İngiliz vatandaşının Halep’te intihar saldırısı düzenlemesinin ardından Avrupalı yetkililerin teyakkuza geçtiği belirtiliyor.
• İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, Esed rejiminin kimyasal silahların Suriye'den çıkarılması konusunda ayak sürüdüğünün açık olduğunu belirterek, "Suriye'nin kimyasal stoğunun sadece yüzde 11'i şimdiye kadar ülkeden çıkarıldı. Yavaş ilerleme kabul edilemez" dedi.
ORTADOĞU
• İsrail Ortadoğu’da mezhepsel bir çatışmanın çıkması için fırsat kolluyor. Ve büyük beklentiler içindedir. Yandaşlarını silahla destekliyor. Menfaatçi ve çıkarcı inançsızlar ilk ayrılığı Kerbela olayında çıkarmıştı. İsrail yanlısı menfaatçi anlayış bölgede aynı anlayışa sahip olanlarla işbirliği yapacaktır.
• Irak’ta Suriye’de Libya’da ve Somali’de barış girişimlerinde bulunan Türkiye çözüm ve barış süreçlerine öncülük etmektedirler.
• Irak'ta, aşiret devrimcilerinden ismini vermek istemeyen bir kaynak, el-Anbar ilinin el-Kerme ilçesine bağlı Zirau Dicle bölgesindeki askeri birliğe düzenledikleri saldırıda birliğin imha edildiğini ve askerlerin kaçtığını iddia etti.
• Irak:11 yıldır şiddet ülkeye hakim. Ama Irak aslında 34 yıldır bir savaştan diğerine sürüklenmiş bir ülke. 1980’deki sekiz yıl süren İran Irak Savaşı, ardından Kuveyt’in işgali ve sonrasında gelen uluslararası askeri müdahale. Bunu izleyen on iki yıllık ambargo dönemi ve ardından 2003 Savaşı. Yani 34 yaşındaki bir Iraklı Savaş, yıkım ve acıdan başka bir şey görmemiş. Şiddetin bu düzeyde olmasında bu gerçeği etkisini unutmamak gerek.Amerikan ordusu resmen ülkeden çekilmiş olsa da meşruiyetini direnişten alan şiddet artık farklı gerekçelerle her gün kendini üretmeyi sürdürüyor. Bir yandan Sünni-Şii çatışması diğer yandan Arap-Kürt gerilimi, El Kaide ve Suriye’den yükselen alevler Irak’ı yakıyor. 2006’da ülkeyi ve sonrasında tüm bölgeyi zehirleyen mezhep vurgusu özellikle askeri kontrol noktalarında çok belirgin. Her noktada Hazreti Ali’nin resimleri, bayraklar dikkat çekiyor. İnsanın tanıştığı kişiye ilk olarak “Sünni misin Şii mi?” diye sorası geliyor, sanki çok önemliymiş gibi.Sokaklar, mahalleler yüksek duvarlarla birbirinden ayrı olmuş durumda. Bu cinnet ortamında insanlar günlük yaşantısını sürdürmeye çalışıyor. Evden çıkanın geri gelip gelmeyeceğinin ciddi bir soru olduğu ortamda sağlıklı bireyler yetişmesini beklemek hayalcilik. Bu tablonun “güvenliği” ekonominin petrol ve doğalgazdan sonraki en önemli sektörü haline dönüştürmesi sürpriz değil. Yıllardır Irak’ta çalışan bir Türk işadamı kullandığı zırhlı aracın aylık maliyetinin 17.000 dolar olduğunu anlatıyor bize.
Bu fiyata şoförü ve silahlı koruması dahil değil. Üstelik bu güvenlik hizmetini almadan sokağa çıkmak da akıl karı görünmüyor. Önlemlerin çoğu Irak’ın siyaset ve bürokrasi kadrolarıyla gelen yabancı konukları korumak için alınmış durumda. Iraklılarsa kaderine terk edilmiş. Bu koşullar altında Irak’tan nasıl bir siyasi çözüm, nasıl bir normalleşme çıkacağı konusundaki sorular da yakıcı. Yaklaşan bir seçim var ama bu seçim de birlik getirmekten çok ayrılıkları derinleştirecek gibi görünüyor.Sokaklarda başbakan Maliki’nin ve diğer siyasilerin seçim afişleri göze çarpıyor. Ama bu ortamda nasıl seçim yapılabilir, insanlar sandığa nasıl gidebilir? Bu ilk soru. İkincisi 325 sandalyeli parlemento için 276 parti ve 70 siyasi blok yarışacak. Yani kimin kim olduğu, hangi görüşü nerede temsil edildiği belirsiz. Siyasi yapı parti ve kurumlar oturmamış. Bu koşullarda oturma şansı da zayıf. Üstelik Mukteda el Sadr gibi bir lider bir kez daha siyasetten çekildiğin ilan ederek belirsizliği dahada derinleştirdi. Bir de Sünni bölgesinde ayaklanma ve askeri operasyonlar var. Suriye, Kürtlerle ilişkiler, petrol yasası ve diğer sorunlara sıra gelmedi.Amerikan işgali sonrası ülke “diktator Saddam Hüseyin’den kurtulsa da” rejimini yıkamadığı anlaşılıyor. Bazı Iraklı gözlemcilere göre Maliki yönetimi Saddam Hüseyin’in bile sahip olmadığı yetki ve etkiye sahip. Siyasi kültür Saddam rejiminin izlerini taşıyor. Kurumlar o eski bildik yapıya bazı rütuşlarla kuruluyor. Saddam döneminden bugünün en önemli farkı artık sokaklar da güvenli değil.
• Bağdat’ta sekiz bombalı araçla farklı yerlerde terör gerçekleştirenler Irak’ta ses getirecek ve ülkeyi kaosa götürecek eylemler amaçlıyorlar.
• Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani, Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD), Suriye'nin kuzeyinde ilan ettiği kantonlara ilişkin, "Biz Suriye'de tüm siyasi tarafların içinde yer alacağı oluşumu muhatap alırız. . Rojava'da tek bir kesimin aldığı kararı değil, partilerin birlikte alacağı ve her kesimin kabul edeceği kararları destekleriz" ifadelerini kullandı.PYD kadrolarınca ilan edilen kantonları tanımayacaklarını kaydeden Barzani, "Biz Suriye'de tüm siyasi tarafların içinde yer alacağı oluşumu muhatap alırız. Bizim Rojava'da kabul edip onaylayabileceğimiz şey halkın ortak sesidir" değerlendirmesinde bulundu.
• Ortadoğu'da diplomatik kriz çıktı. Ürdün parlamentosunun, Amman'da bulunan İsrail Büyükelçisi'nin sınır dışı edilmesine karar verdiği belirtildi. Bu arada İsrail, her zamanki gibi Ürdün sınırında birkaç noktayı vurdu. Bölgede gerginlik artarak devam edecektir.
• Reuters'ın haberine göre, İran ile Irak arasında 195 milyon dolarlık silah anlaşması imzalanmıştı.Irak haberi ne doğruladı ne de yalanladı. Ancak Bağdat yönetimi, El Kaide ile savaşını gerekçe göstererek terörle mücadele eden bir ülkenin silaha ihtiyacı olduğunu vurguladı.Amerikan birliklerinin, 2011 sonlarında Irak topraklarından çekilmesinin ardından Bağdat'taki Şii Maliki hükümeti, İran ile yakınlaşmaya başladı.Washington ise, iki ülke arasında yaşanan bu bahar havasından rahatsız oluyor. Ancak bu rahatsızlık uluslararası haber ajansı Reuters'ın önceki gün geçtiği bir haberle daha da arttı.Amerika Birleşik Devletleri'nin bu zorlu süreçte kendilerine silah satmadığını da hatırlattı. İran ise, silah satışı anlaşmasını kesin bir dille yalanladı. Birleşmiş Milletler'in yaptırım kararları İran'ın silah satışı yapmasına izin vermiyor.
• Katar'da Türk lokantasında patlama meydana geldi. Olayda hayatını kaybedenlerin sayısı 12 olarak açıklandı. Ortadoğu’da ve dünya’da Türklere ve Türkiye sevdalılarına saldırılar artacaktır. İnanan milletler sıkıntı yaşayacaktır.

• Mısır’da Mursi yönetimi darbe ile yıkılınca ilişkiler zayıfladı. Mısır'la olan ilişkiler hakkında açıklamalarda bulunan Gül, "Bizim Mısır'la ilişkilerimiz düşük düzeyde olsa da devam ediyor. Bizi endişelendiren ve üzen Mısır gibi büyük bir devletin bu gibi acılı deneyimlerle karşı karşıya olması" şeklinde konuştu. "İsrail'le kavgaya devam etmek size mantıklı geliyor mu?" sorusunu ise Gül, "Mavi Marmara olayı çok acılı oldu.
• Mısır’da geçici darbeci hükümet geçen 6 ayda 70 milyar dolar iç borçlanma gerçekleştirdi.
• Somali'de Başkanlık Sarayına iki araçla intihar saldırısı düzenlendi. Somali’de bombalı saldırılar ve yerel çatışmalar sürekli yaşanmaya başladı.
• Budistlerin Müslümanlara yönelik saldırıları artıyor. Myammar’da Müslümanlar katlediliyor. Bir okula yapılan saldırıda on üç çocuk öldü.
• Tunus diktatörlük sonrası demokrasiye geçiş sürecine devam ediyor diye aldatıyorlar. Yeni anayasanın kabul edilmesinin ardından kurucu mecliste özel oturum ve tören düzenlendi. Oturuma Fransa ve Lübnan Devlet Başkanları da katıldı. Eski egemenler yine yanlarında. Hani devrim olmuştu. Bir şey değişmemiş. Tunus’ta gerçek devrim yavaş yavaş gelecek.Mecliste konuşan Fransa Cumhurbaşkanı Hollande bu anayasa “İslam ile demokrasinin uzlaşabileceğini gösteriyor” dedi:“Bu çok önemli, büyük bir metin, çünkü birlikte başardığınız kurumsal bir uzlaşmanın metni. Ayrıca başka ülkeler için de takip edilecek bir referans teşkil ediyor.” Diyerek Fransa’ya karşı ortaya çıkan devrimleri kendi aleyhlerine çevirme çabasını gütmektedirler. Tunus’u 2011 devriminden sonra ilk kez ziyaret eden Hollande ayrıca ülkenin yeniden yapılanması için her zaman yaptıkları gibi 500 milyon Euroluk katkı yapacaklarının sözünü verdi. Biraz para ile mevcut yönetimi desteklerken ülkenin kaynaklarını kepçe ile götüren anlayışa sahip Fransa, Tunus’a sıkıca sahip çıkıyor.Tunus 2011’de tüm bölgeye yayılan Arap ayaklanmalarının kıvılcımının parladığı yer olmuştu. Anayasa uzlaşmasıyla birlikte devrim sonrası işbaşına gelen el-Nahda partisi iktidarı bir geçici seçim hükümetine devretmeyi de kabul etti. Ülkede 2014 sonundan önce genel seçime gidilmesi planlanıyor. Bakalım bu aldatma zamanı ne kadar doğru sonuca gidecektir.
• Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı John Kerry, resmi bir ziyaret için, geçtiğimiz ay referandum ile anayasasını yenileyen Tunus’a gitti. Temasları kapsamında Cumhurbaşkanı Mansuf el Marzuki ile görüşen Kerry, ‘bölgede bir örnek teşkil edeceğine inandığı Tunus’a ülkesinin destek vermeye devam edeceğini’ kaydetti. Görüşmelerde iki ülke arasında terörle mücadele ve ekonomi alanlarında bir dizi anlaşmaya imza atıldı .
• Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande Paris Camii’ni ziyaret ederek I. ve II Dünya Savaşı’nda Fransa tarafında savaşırken hayatını kaybeden Müslüman askerleri andı. Türkiye ve ABD gezisinden sonra Müslümanlara şiddet uygulayan Fransa, kaçınılmaz olarak Müslümanların son dönemdeki ayaklanmalarını fark etti ve artık tanımaya başladı.
• İsrail'de 'Türk uçak gemisi' takıntısı yaşandı. Jerusalem Post gazetesi, Türkiye'de 'ilk yerli uçak gemisi' olarak tanınan 'Havuzlu Çıkarma Gemisi' ihalesinin tamamlanarak projenin uygulamaya geçirilmesi yolunda ilk adımın atılmasının İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin tüm güvenlik hesaplamalarını altüst ettiğini yazdı Gazete, bu kararla beraber İsrail Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın tehdit algılarının arttığını bildirirken, "İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın tehdit algılamalarının artması, İsrail'in doğalgazını daha önce planladığı şekilde Güney Kıbrıs'taki LNG terminali üzerinden Yunanistan yoluyla Avrupa'ya mı, yoksa denizaltından bir boru hattıyla Türkiye'ye mi sevk edeceğine ilişkin kararını etkileyecek" diye yazdı.
• Rusya’da muhalif liderler hakim karşısında, muhalif olmaya dahi izin vermeyen Rusya başkanı Putin ve yandaş yargı kötü sonuç verirlerse Rusya’nın da karışması kaçınılmazdır. Bu arada Rusya’da insan hakları savunucuları, Kremlin’in muhaliflere yönelik artan baskı politikasının endişe verici boyutlara ulaştığını belirtiyor.
• Hizbullah'ın şehit liderlerini anma" töreninde konuşan Nasrallah, ülkedeki patlamaları gerçekleştirenlerin tekfirci gruplar olduğunu savunarak, ABD ve İsrail'i, çıkarlarını elde edebilmek için bu grupları desteklemekle suçladı ve Lübnanlıları fitnelere karşı koymak için birlik olmaya çağırdı.
• Bangladeş'te mahkeme aralarında Cemaat-i İslami lideri Matiur Rahman Nizami'nin de olduğu 14 kişiye idam cezası verdi. Sadece Bangladeş’te değil dünyada yıllarca aynı yöntemleri kullandılar. Öldürerek, cezaevlerine atarak, işkencelerle inanan halkları temizleyemeyecekler. Devlet olarak haksız yere silah kullananlar ve devlet terörü yaratanlar inananları sürekli bastırdılar. Filistin’de, Afganistan’da, Arakan’da, Sincan Uygur’da, Afrika ülkelerinde, Türkiye’de, Mısır’da tüm İslam ülkelerinde inanan liderleri ve insanları sürekli öldürerek yok edemediler. Ve her zaman hakkı ve adaleti isteyen insanlar çıkacaktır. Haksızlıklara dur diyenler mutlaka olacaktır. Bu nedenle iyiler asla tükenmez. Öldürerek bitiremediler. Hukuksuzluğu haksızlığı ve öldürmeyi yol edinmiş olanlar yönetimlere ve güce sahip olmakla istediklerini yapabilmişlerdir. Kanun biziz diyen, yargılanamayan ve sorgulanamayan bu anlayışlar yeryüzünden yıkılacaktır.
DİĞER
• Meksika’da silahlı sivil gruplar uyuşturucu çetelerine savaş açtı Artık halklar devletlerin bilerek yapmadıklarını yapmaktadırlar. Tanrının evrensel değerlerine ve yasalarına artık halklar sahip çıkmaktadırlar. Meksika’da bozguncu derin devlet ülkeyi yönetmektedir. Kanunsuzluğu ülkeye yaymış olan bu yapıya halk artık karşı çıkmaktadır. Halkı ve seçilmişleri yöneten bu derin yapı ülkeye çok zarar vermiştir.
• Arjantin’de düşük memur maaşlarından dolayı polisler grev yapıyor ve zam istiyor. Ancak bu duruma hazır olan halk yağmalamalara başladı. Ülkede günlerdir yağmalama gerçekleşiyor. Ülke karışmaya ve hukuksuzluğa ne kadar hazırmış. Polis mi bu manevi ahlakı sağlıyormuş yoksa halk zoraki mi yasalara uyuyormuş. Belli ki arjantinde başka oyunlar dönüyor. Ayrıca yüzyıllardır inançsızlığı aşılayanların bir getirisidir bu yaşananlar.Asıl olan halk zorba yönetimlerden ve Avrupa sömürgesinden bıkmış. Artık özgürlük ve eşitlik isteyen halklar kanunsuzluğun yol edindiği dönemi bitirmek istiyor.
• Tayland’ın başkenti Bangkok’ta üç aydır eylemcilerin işgali altında bulunan hükumet binasını boşaltmak için operasyon düzenleyen polisle göstericiler arasında çıkan çatışmalarda en az 4 kişi öldü çok sayıda kişi de yaralandı. Taylan her geçen gün daha da karışıyor.
• Muhalefetin günlerdir sokaklarda olduğu Venezuela'da polis göstericilere sert müdahale ediyor, muhalefetin önde gelen isimlerini de göz altına alıyor. Venezuella da muhaliflerle yönetim yanlıları çatışıyor. Ülke zor günler geçiriyor. Sokaklar savaş alanına döndü. İktidara yönelik sert eleştirileriyle gündemden düşmeyen muhalefet lideri Leopoldo Lopez de güvenlik güçleri tarafından göz altına alındı. Venezuella'da hükümet karşıtı gösteriler devam ediyor. Beyaz Saray, "Venezuela'da şiddet olaylarından derin endişe duyuluyor" dedi.
• Ekvator Ginesi 1990’larda petrol çıkarmaya başladı. Yine sömürgeci güçler devredeydi. Ancak tüm gelişmemiş ülkelerde olduğu gibi petrol gelirlerinden sadece birkaç üst kesim insan faydalandı. “Avrupa ülkelerini incelediğimizde, Avrupa tarihinde görülen önemli değişimlerin zaman aldığını görürüz. Afrika’da konuşulan da bu tür bir değişim, yani kolonileşmeden şimdiye kadar olan süreçte her şey o kadar hızlı gelişti ki. Gelişmenin birinci planı özel yatırımcıyı arttırmak ve teşvikler sağlamak. Ülkedeki tekelciliği kaldırmak.
• Taylandlı yetkililer, insan hakları örgütlerinin tüm uyarılarına karşın geçen yıl eylül ve kasım ayları arasında 1300 Rohingya Müslümanını tekrar Myanmar'a gönderdiklerini açıkladı.
• Nijerya baharı da başlıyor. Nijerya'da saldırı: 42 ölü.Borno eyaletindeki bir kasabaya silahlı kişiler baskın yaptı. Nijerya'nın kuzeydoğusunda Boko Haram örgütünce pusuya düşürülen 9 asker hayatını kaybetti.
• Pakistan'ın Karaçi kentinde düzenlenen intihar saldırısında ilk belirlemelere göre 11 polis hayatını kaybetti, 40 kişi yaralandı.
• Dünyada her dört çocuktan birisi açlık çekiyor. Yeryüzünde adalet ve paylaşım olmadığından zengin daha zengin fakir ise açlıktan ölüyordu. Gelir uçurumu vardı. Kötülük algısı dünyaya yayılmıştı. Bu da tüm yaşamları etkilemekteydi.
• Dalai Lama'nın uzun süredir "din bayrağı altında bölücü ve Çin karşıtı faaliyetler düzenleyen siyasi bir sürgün olduğu" savunulurken, Obama'nın Dalai Lama'yı kabul edecek olması, Çin'in içişlerine yapılan "kaba müdahale" olarak nitelendirildi. Sözcü Hua, bu adımın uluslararası ilişkiler prensiplerine aykırı olduğu gibi Pekin-Washington ilişkilerine de zarar vereceği değerlendirmesinde bulundu. Pekin yönetiminin, bu duruma "kesinlikle karşı" olduğunu vurgulayan Hua, ABD'ye "Dalai Lama'nın bölücü faaliyetleri için elverişli zemin oluşturmasına fırsat vermemek adına bu kişiyle yapılması planlanan görüşmenin iptal edilmesi" çağrısında bulundu.
• İzlanda Avrupa birliğine girmeyi durdurdu. İzlanda hükümeti AB’ye üyeliği askıya almasıyla muhalifler gösteri ve yürüyüş düzenlemeye başladı.
• Kuzey ülkeleri, İsviçre, İsveç, Norveç, İzlanda, Portekiz, gibi ülkeler İngiltere egemenliğinden kurtulacak. Yönetenler ile muhalif halklar arasındaki çekişmeler iyice artacaktır.

AFRİKA
• Afrika’da ve tüm dünyada dinler arası çatışma yaşanıyor. Dünyanın bu duruma düşmesi sizi endişelendirse de korkmayın bunların olması gerekiyor. Hıristiyanlar Müslümanları öldürüyor, Güçlü olanlar mazlum halkları eziyor. Batılılar kendi yarattıkları bu ortama ‘Kötü şeyler oluyor duruma müdahale etmeliyiz.” Diyorlar. Ve şiddetle silahla ve askerle baskıladıkları bölge halklarını bu sefer aynı yöntemlerle yok ederek susturmak istiyorlar.
• Dünyada her yer karışık. Müslümanlar ve mazlumlar öldürülüyor. Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin (DKC) doğusundaki şiddet olaylarında en az 70 kişi yaşamını yitirdi. BM) Genel Sekreter'nin Suriye'deki çocuklarla ilgili ilk hazırladığı raporda, çocukların çektiği acının sadece tarifsiz değil, aynı zamanda kabul edilemez olduğu ifade edildi. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, "Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki Müslümanların korunması ve katliamların engellenmesi için elimizden geleni yapmalıyız" dedi. Çin polisi yoğun olarak Uygur Türklerinin yaşadığı bölgede, Müslümanların hak ve özgürlük arayışı için yürüyüş düzenleyen bir gruba ateş açtı, 15 kişi öldü. Venezuela'da öğrenciler yine yine yönetim karşıtı gösteri yaptı. Bulgaristan'ın doğusunda gösteri yapan bir grup, Filibe'deki Cuma Camii'ne taşlar ve yanıcı maddelerle saldırdı. Somali’de patlamalar, burnike Faso’da çatışmalar, Libya’da gerginlik yükseliyor. Tunus ve Cezayir’de olaylar tüm bunlar adalet, özgürlük ve eşitlik arayışıdır.
• Ortadoğu şekillenirken Türkiye değişime öncülük etmektedir. Türkiye her ülkeyle anlaşmalar yapmaktadır. Stratejik toplantı ve anlaşmalar maksimum seviyeye çıktı.
• Güney sudan’da orta Afrika cumhuriyetinde ve Afrika’nın tüm ülkelerinde bağımsızlık mücadelesi yaşanıyor. Kötülerin egemenliği iyileri yıldırdı. Kötülerin yasaları insanlığa zara verdi. Mısır, Suriye, Irak, Afganistan ve tüm dünyada değişim mücadelesi Armegeddon savaşının başladığını doğrulamaktadır.
• Güney Sudan'da halk yönetime egemen olmak istiyor. Ancak geçmiş çağlarda batılıların sömürgesiyle yönetime oturmuş olan darbeci yönetim mücadele ediyor. Güney Sudan'ın başkenti Cuba'da silah seslerinin duyulduğu bildirildi.
• Güney Sudan'ın başkenti Cuba'da çatışmalar başladı. Eski vesayet yönetim ile halkın mücadelesi yaşanıyor.
• ABD, Sudan Büyükelçisi'nin Müslüman olduğu için görevden alındığı iddiası çok konuşuluyor.
• Güney Sudan'ın Yukarı Nil eyaletinin başkenti Malakal'daki çatışmalardan kaçmaya çalışan 150 kişinin Nil Nehri'nde boğulduğu bildirildi.
• Güney Sudan’da hükumet güçleri ile Riek Machar’a bağlı muhalif gruplar arasındaki çatışmalar artarken, ülke genelinde çok sayıda sivil, Birleşmiş Milletler’in kontrolü altındaki kamplara sığınmaya devam ediyor. Bu arada Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi, ülkedeki şiddet olayları nedeniyle 350 bin kişinin komşu Sudan’a sığınabileceğini duyurdu.
• Güney Sudan’da hükümet güçleri ile Riek Machar’a bağlı muhalif gruplar arasındaki çatışmalar artarken, ülke genelinde çok sayıda sivil, Birleşmiş Milletler’in kontrolü altındaki kamplara sığınmaya devam ediyor. Bu arada Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi, ülkedeki şiddet olayları nedeniyle 350 bin kişinin komşu Sudan’a sığınabileceğini duyurdu.
• Libya ve Trablus’ta Fransa konsolosluklarına saldırılar artık Fransa’yı bu topraklarda istememenin göstergesidir.
• Cezayir’de rehine krizi ve yabancıların öldürülmesi Cezayir’de yeni bir dönemin başladığının sinyalidir. Cezayir’de isteklerini dile getiren ve seslerini duyurmak isteyen bir gurup silahla rehinelerle eylem yapmak ister. Ancak Fransa ve Cezayir hükümeti silahla ve şiddetle bastırırlar. Ve öldürülenlerin çoğu bu saldırgan hallerinden kaynaklanmıştır.
• Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Hristiyan ve Müslüman militanlar arasından devam eden çatışmalar nedeniyle nüfusun yüzde 15’inin açlık riski taşıdığını açıkladı. Fransa’nın ve Afrika Barış Gücü’nün müdahalesi de Orta Afrika Cumhuriyeti’nde huzuru sağlayamadı. Müslüman Seleka militanları ile Hristiyan militanların çatışması nedeniyle yaklaşık 1.3 milyon kişi evlerini terk etti.
• ABD, son dönemde çatışmaların arttığı ve Fransa'nın daha fazla asker göndermesiyle uluslararası toplumun gündemine gelen Orta Afrika Cumhuriyeti'ne asker gönderme kararı aldı.
• Başbakan Erdoğan Bangladeş'te idam cezasına çarptırılan Cemaat-i İslami liderlerinden Abdulkadir Molla'nın idam cezasının infazına engel olunması için Bangladeş Başbakanı ile görüşmüştü. İdam olayı gerçekleştikten sonra Bangladeş karıştı.
• Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi, Vatikan'ı, rahiplerin çocuklara cinsel tacizde bulunmasına zemin hazırlayan politika izlemekle suçladı.Komitenin raporunda, "Vatikan, rahiplerin binlerce çocuğa cinsel tacizde bulunmasına izin veren prensipleri sistematik olarak kabul etmektedir" denildi.
• Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Hristiyan ve Müslüman militanlar arasından devam eden çatışmalar nedeniyle nüfusun yüzde 15’inin açlık riski taşıdığını açıkladı. Fransa’nın ve Afrika Barış Gücü’nün müdahalesi de Orta Afrika Cumhuriyeti’nde huzuru sağlayamadı. Müslüman Seleka militanları ile Hristiyan militanların çatışması nedeniyle yaklaşık 1.3 milyon kişi evlerini terk etti.
• Bangladeş'te Cemaat-i İslami Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla'nın idam edildi. Ardından Bangladeş karıştı. Sokak olayları ve çatışmalar başladı.
AVRUPADA NELER OLUYOR
• Yakıncağ avrupasında cadılarla ve büyücülerle mücadele ediliyor diye manevi değerlere inanan insanlar öldürüldü. Şeytana hizmet ettikleri ve büyü yaptıkları söylenirdi. Ancak onlar isa ve havarilerinden öğrendiklerini uyguluyorlardı. Böylece pek çok inanan insanlar şeytanla ve şeytani işlerle ilişkilendirildiler. Pek çok inanan insanı öldürdüler. Onlar cadılarla değil incilin manbevi dünyasıyla savaştılar. Yakıncağda yüzbinlerce insan cadı avı dedikleri uydurulmuş kuramla öldürüldü. Tanrıyla ve diniyle savaşanlar baştan doğru İncilleri kabul etmemişlerdi. Ama halk İncilleri örf ve adetlerinde yaşıyordu. Onlae lusifere (şeytana) karşı cephe almışlardı ve sırtlarını dünyaya dönen halklardı. Ama kendilerini inanan yerine koyan varlıklı ve din sömürgecileri bunu kullandılar. Ve kendilerini tanrı adına savaşı yerine koydular. Halbuki insanları ve halkları öldürenler asıl şeytanın taraftarlarıydı. Yıllarca baskıyla ve zulümle halkı tanrıdan zorla uzaklaştırdılar. Halkı maddeci, çıkarcı dinden uzak hale getirdiler. Falcı büyücü ve cadsılara başlatılan savaş gerçekte dine ve tanrıya başlatılmıştı. Ve savaşı başlatan şeytanın halkıydı. Bu savavş avrupada 300 yıl sürdü ve nice masum insanlar öldürüldü.
• İskoçya’da Avrupa’da ki en eğitimli krallardan biri olan 6.James inanan halkların hallerinden öyle etkilenir ki kendisi inançsız olduğundan bu halkları devlet yönetimine tehdit olarak görür. O gün Jamesin tutumu bugün kü islamafobinin temel felsefesidir. Ve en yalın halidir. Hatta 6.james tanrı için çalıştığını ve inananlar için yazdığı kitabın adı ise şeytan ve büyücülükle ilgilidir. Kitabının adı iblis bilimidir. Avrupa tarihi de çok çarpıtılmış. Ve yalan üzerine kurulmuş. Avrupanın yakın çağı tam bir uydurma tarihtir. Avrupa halkını inançsızlaştırmak için yapılmıştır. Avrupa halkı tamamen gerçeklerden uzaklaştırıldı.
• Avrupa’da birtakım şiddet ve terör olayları birileri tarafından kurgulanarak islama bağlıyorlar. Avrupa medyası da bu duruma çanak tutmaktadır. Güncel temalarında İslam ile terör bağdaştırılıyor. Avrupa gerilemesini ve ekonomik çöküntüsünden kurtuluşu artık ülkelerindeki göçmenleri postalamakta görüyor. Son yıllarda özellikle 11 eylül sonrası İslam ve yabancı düşmanlığının perçinleştiği Avrupa’da küresel egemenliği islama kaptırmama çabası hızla sürmektedir.
• Avrupa'nın ırkçı partilerinin Türkiye planı: Yer Viyana. Tarih 14 Kasım. Fransa, Hollanda, Belçika, İsveç, Avusturya ve İtalya'nın aşırı sağcı partilerinin buluştuğu gizli toplantıda alınan karar: Türklerin AB'ye üye olmasını engelleme, Türk düşmanlığı, Avrupa’daki Türkleri nasıl süreriz gibi pek çok konu planlarla ele alınmıştır.
• Avrupa’da göç ve yabancı sorunu yaşanıyor. Yakında Amerika’ya da sıçrayacak. Avrupa, zor günler geçiriyor. 2007 yılında Avrupa Birliği’ne tam üye olan Bulgaristan ve Romanya Avrupa Birliği’nin en zayıf ekonomilerine sahip. Bu arada uzmanlar göç edecekler arasında birçok üniversite mezunu olduğunu bunun, ekonomilere katkı sağlayacak iş gücü olarak görülmesi gerektiğini belirtiyor. Ve AB aralarında tüm bu durumları engelleyici çalışmaları görüşüyorlar.
• Yunanistan’da işsizlik rekor seviyede, Japonya’nın kamu borcu rekor seviyede, Ukrayna’da ekonomi çökmüş durumda.
• Ukrayna'nın başkenti Kiev'de meydana gelen şiddet olayları balkan baharının başladığını göstermektedir. "Kiev sokaklarında meydana gelen şiddet olayları Hükümete karşı olurken asıl hedef mevcut devlet yapılanmasına ve Rusya’ya da bir tepki olarak doğmaktadır. Rusya etkisindeki Ukrayna artık Rusya etkisinden kurtulmak istemektedirler.
• Ukrayna'dan sonra hükümet karşıtı gösterilerin yeni adresi Bosna Hersek oldu. Bosna basını yaşananları "Bosna Baharı" olarak nitelendirirken, ülkenin dört bir yanından gelen protesto haberleri Bosna Hersek yönetimini endişelendiriyor. Bosna Hersek’in kuzeydoğusundaki Tuzla kentinde işsizliğe tepki olarak başlayan hükümet karşıtı gösteriler Saraybosna, Zenitsa, Bihaç ve Banya Luka’ya sıçradı. Tuzla kentinde bir hükümet binasına yumurta ve taşla saldıran göstericiler binayı ateşe verdi.
• Ukrayna’da isyan Rusya’ya karşıdır. Rusya lideri Putin değişimi bastırmaya çalışmaktadır. Ukrayna'da yaşanan siyasi kriz nedeniyle parçalanması halinde, Kırım'ın Türkiye'ye katılacağı iddiaları netliğe kavuştu.
• Ukrayna’da AB taraftarları ve Rusya taraftarları oluştu. Günlerdir AB’ye hayır diyen Ukrayna başbakanı eleştiriliyor. Halk ikiye ayrılmış durumda Rusya taraftarları ve Rusya karşıtları oluştu. Aynı durumu Gürcistan meclisinde de gördük. Rusya artık sevilmiyor ve istenmiyor. İngiltere-Fransa-Rusya’nın şekillendirdiği dünya ve kurulan kanunsuz ve bozuk düzen artık isyanları mecbur kılmaktadır.
• Rusya'nın başkenti Moskova'da temaslarda bulunan Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'den 15 milyar dolarlık yatırım ve yüzde 33'e varan doğal gaz indirimi aldı. Küresel güçler destekçilerine sürekli yardım yapıyor ve sürekli birilerini kurtarmaya çalışıyor. Ancak bu kendi batışlarını getirecektir.
• Rusya’da muhaliflerin hapis cezasına tepkiler büyüyor Moskova’da duruşmada tansiyon yüksekti. Duruşma salonu dışında toplanan sanık yakınları ile aralarında Pussy Riot üyeleri ve muhalif liderlerin de bulunduğu destekçiler kararı protesto etti. Eylemde yaklaşık 200 kişi gözaltına alındı. Ülke çapında protestolar 6 Mayıs 2012’de Vladimir Putin’in üçüncü dönem cumhurbaşkanlığı görevine başlamasıyla patlak vermişti. Rusya da putin ve eski yönetim karşıtı gösteriler hızla artarak devam edecektir.
• Ukrayna'ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosu Başkanı Vladimir Konstantinov, ülkedeki olayların daha da tehlikeli boyutlara ulaşması durumunda, Kırım'ın Ukrayna'dan ayrılmasının gündeme gelebileceğini söyledi. Konstantinov, Ukrayna'daki krizde birçok Avrupa ülkesinin aktif rol oynadığını belirterek, sokak olaylarının iç savaş başlattığını söyledi.
• Ukrayna'nın başkenti Kiev'de bir ayı aşkın süredir devam eden olayların şiddeti hat safhaya ulaşmış durumda. Ukrayna balkan baharının öncüsü durumundadır.
• Ukrayna’nın başkenti Kiev’de devam eden hükümet karşıtı gösteriler ülke çapına yayılarak komşu ülke Polonya’yı etkilemeye başladı. Bu anlayış Avrupa’ya yayılacak. Özgürlük isteyen halklar baskıcı yönetimlerin altında ezilmek istemiyor. Demokrasi, kalkınma, refah istiyor. Halk kendi kendilerini yönetmek ve hizmet istiyor.
• AB ile Rusya arasında Ukrayna çekişmesi yaşanıyor. Ukrayna’da Rus yanlısı heykeller yıkılıyor. Rusya Ukraynaya 15 milyar dolar yardım sözü vermişti. Yardımlarını askıya aldı. Bu arada AB ukrayna’ya 50 milyar dolar yardım kararı aldı. Putin AB’yi uyarıyor. Ukrayna’da halk Rusya yanlısı ve karşıtları olarak iki kutuplaşma halindedir. Ukrayna’ya AB’de sahip çıkmak istiyor. Rusya da sahip çıkmak istiyor. Bu çekişme tüm balkanlara yayılacak gibi görünüyor.
• Rusya’da Putin yönetimine karşı gösteri düzenleyenlere dava açarak demokrasiyi bastırdılar. Putin en baskıcı yönetim anlayışını taşımaktadır. En bozuk anlayışı taşıyan putin yönetimi en baskıcı ve yozlaşmış anlayışını dünyada sergileyecek ve dünyaca batıl ve haksız bir anlayışa sahip olduğunu gösterecektir. Yeryüzü halkı Rusya yönetiminin ne kadar insani anlayıştan uzak olduğunu görecektir. Ve dünya kamuoyunda değerini tamamen yitireceklerdir.
• Kırım'da parlamento ve başbakanlık binasını işgal eden Rusya yanlısı silahlı grupların eylemi de devam ediyor.Ukrayna'daki Rusya yanlılarının haklarını koruyacağını duyuran Rusya, Ukrayna sınırındaki ordu birliklerine acil tatbikat için hazırlık emri vermişti.Ukrayna Parlamentosu da son afla serbest bırakılan siyasi mahkumların aklanmasını öngören yasayı kabul etti.
• İngiltere Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklama, Kırım'daki durumdan çok endişe duyuyoruz. Ukrayna'nın Kırım bölgesinde, Rusya yanlısı silahlı kişilerin hükümet binalarını işgal ettiği yönündeki gelişmelerden haberdarız. Durumu yakından izliyoruz. Ukrayna'nın içindeki ve dışındaki tüm tarafları, itidalli olmaya, gerginliği artıracak ve Ukrayna'nın egemenliğini etkileyecek davranışlardan kaçınmaya çağırıyoruz" ifadesi kullanıldı.
• ABD, Rusya'yı uyardı: Yanlış adım atma dedi. ABD Savunma Bakanı Hagel "Rusya, Ukrayna sınırındaki tatbikat konusunda şeffaf olmalı. Hassas bir dönemde yanlış yorumlanacak bir adım atmamalı" dedi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün, Ukrayna sınır hattını kapsayan Ordu birliklerinin hazırlık seviyesinin test edilmesi için acil bir tatbikat emri verdi. "Rusya Ukrayna sınırındaki tatbikat konusunda şeffaf olmalı. Hassas bir dönemde yanlış yorumlanacak bir adım atmamalı" uyarısında bulundu. ABD'nin Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü güçlü şekilde desteklediğini ve tüm ülkelerden Ukrayna'nın egemenliğine saygı göstermelerini ve provokasyonlardan kaçınmalarını beklediğini söyledi.
• NATO'dan Putin'e 'Kırım' uyarısı yapıldı. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Rusya'yı Ukrayna'da gerilimi tırmandıracak adımlar atmaması konusunda uyardı. Ukrayna'nın özerk bölgesi Kırım'da parlamento ve başbakanlık binasının Rusya yanlısı silahlı gruplar tarafından işgal edilmesi NATO'da da endişe yarattı. Rasmusmen."Kırım'daki gelişmeler konusunda endişeliyim. Rusya'yı bölgede gerilimi tırmandıracak veya yanlış anlamalara yol açacak hareketlerden kaçınması yönünde uyardım" dedi.
• Yunanistan da ırkçı altın şafak partisi dış güçlerin ve eski düzenin destekçiliğini yapmaktadır. Kıbrısta bayrak krizini ve Kardak krizini gündeme getirerek yürüyüş yapanlar hala dünkü psikolojilerinden kopmamışlar. Babaları 1910’larda Fransa ve İngiltere’nin kışkırtmasına uymuşlardı ve Anadolu’ya girmişlerdi. Aynı zihniyet bugün de düşmansı tavırları sergilemektedir.
• İspanya’da monarşi zor günler geçiriyor. Franco rejiminden parlamenter demokrasiye geçişi sağlayan ve bir askeri darbeye direnen Kral Juan Carlos bu duruşuyla hem İspanyolların hem de dünya kamuoyunun saygısını kazanmıştı. Ama zamanla gerçeğin tam tersi olduğu gözlendi. Aslında seçilmişleri yöneten darbeci bir anlayışın kuruluşunu yapmıştı. Prenses Cristina ve eş hakkındaki iddialar tahtı bir hayli yıprattı. Zor bir ekonomik krizden geçen ve işsizliğin tavan yaptığı ülkede kralın en küçük kızının ve eşinin çeşitli yolsuzluk ve kara para aklama davalarında adlarının geçmesi halkın daha da öfkelenmesine yol açtı. İspanya’da monarşi karşıtı gruplar cumhuriyetin tekrar kurulmasını isterken bazıları da sosyal taleplerde bulundu“İspanya’nın monarşisi tamamen orta çağdan kalma bir kurumdur ve tamamen mafyanın koruması altındadır. Ülkedeki yolsuzlukların kilididir. İspanya’da demokrasiye ihtiyaç vardır. Değişim İspanya’da olduğu gibi Avrupa’ya yayılmaya başlayacaktır. Arap baharı’nı Afrika baharı ve onu da Avrupa baharı takip ediyor. Avrupa baharı Ukrayna, Bosna hersek ve İspanya ile başladı.
• İsviçre göçmen sayısına kota getirecek yasa teklifini için sandık başına gidiyor. “İsviçre’deki işçilerin üçte biri Avrupa pazarı için çalışıyor. Yılda ortalama 70 bin göçmen alan ülkede, göçmenler ülke nüfusunun yüzde 23’ünü oluşturuyor. Gerileyen Avrupa ve ekonomik çöküntü yaşayan İsviçre içe çekilmek zorunda kalıyor.
• Almanya’da hamburg’da çıkan olaylar, İspanyada hükümet karşıtlığı ve yaşanan ülkesel kaos dünyada küreselleşen değişime birer örnektir. Orta Afrika, Brezilya, Arjantin gibi ülkelerde çıkan olaylar dünyanın her yerinde gözlenmektedir. Devlet yönetimlerine sahip kötülerin egemenliği yıkılırken iyilerin egemenliği ve iyiliğin anlayışı yeryüzüne yerleşecektir. Bu değişim bir tanrı müdahalesidir. Ve tanrı yeryüzüne egemen kötülük üzerinden ayakta kalma felsefesini taşıyan iblis anlayışını yıkmaktadır. Tanrı uğruna insanlığın korunmasını isteyen baskılara maruz kalmış mazlum ve iyi insanlar evrensel değerlere sahiplenerek iyilik üzerinden yaşama anlayışı olan Tanrı anlayışının egemen olmasını istemektedirler.
• Belçika, İngiltere, Fransa, Rusya ve ABD gibi ülkeler Türkiye ve Müslümanlara karşı ayrımcı ve kötü muamele etmektedirler.
• Sömürgeciliğin babası olan Portekiz’de CHP’li Kılıçtaroğlu Türkiye’yi yerden yere vurdu. Ülkeyi batakta gösteriyor. Adalet yok diyordu. Türkiye’nin büyümesine ve özgürlüklerin artmasına inanmak istemeyenler ters bakış açılarını yaymak isteseler de bu onların körlüğünü açıkça göstermektedir.
• Hollanda’da bir polisin Allahu ekber diyen birisi tarafından öldürülmesi büyük bir olay olarak abartılıyor. Hollanda da öldüren şahıs İslamcı, biz yıllarca öldük siz de ölün dediği söyleniyor. Milli güvenlik kurulunu toplayan İngiltere başbakanı David Kamarun ciddi tedbirler almak istediği imajını veriyor. Bu polisin öldürülmesi olayı gibi olaylar yaşanacaktır. Dünyayı iki kutuplu hale getiren ve mazlum islama saldıranlar aslında kendi sonunu hazırlamışlardır. Bu tür olaylar artacak ve küreselleşecek. Çok olaylar yaşanacak. İnananlar ve inanmayanlar mücadele edecek.
• Geçmişte büyüyen Avrupa ülkeleri artık içe çekilmekte ve krizin etkisiyle çareyi kendilerini içe çekilerek korumakta bulmaktadırlar. Dün göçmen çağırırken, bugün ülkelerine gelen göçmenleri vuruyorlar. Demokratikleşmeyen ve gelecekte büyük zarar yaratacak bu durum kaçınılmaz bir kötü sonuça götürüyor. Sürekli daralmaları artarken vesayetin krallığı iyice bastırıyor. . Mesela İspanya, sınır polisinin göçmenlere plastik mermilerle ateş ederek boğulmalarına sebep olmaları. İspanya, Afrika’daki toprak parçası Ceuta’ya yüzerek geçmeye çalışan kaçak göçmenlere ateş edildiğini kabul etti. İtalya’ya yakın bölgede göçmen gemilerinin batırılması gibi. Avrupa’dan bazı göçmenlerin sürülmeye çalışılması gibi mesela Fransa Romenleri göndermişti. Benzer hadiseler resmi olmadan diğer Avrupa ülkelerinde de yavaş yavaş gözleniyor.

• “Gelişmiş ülkeleri kriz kasıp kavururken, Afrika’da ise olumlu gelişmeler meydana geliyor. Bundan ivedi şekilde faydalanmak gerekir çünkü bunun gibi bir fırsat treni çabucak kaçırılabilir.”
• Dünya borsaları yüzde 40 değer kaybedecek. Ama birden değil zaman alacak. Dünyada yaşanan olaylar ile ay ay bunları göreceğiz. Her ülke kendi içinde yaşam mücadelesi verecek.
• Küresel kriz nedeniyle İngiltere ne olacak bizim halimiz demektedir. İngiltere Avrupa Birliğini suçlayarak gerekli adımları atmadılar istenenleri yerine getirmediler diye şikayetlendi. Belikli Avrupa’nın durumu direkt İngiltere’yi etkilemektedir.
• Rusya resesyona girmek üzere. Fransa ve Almanya batan Avrupa’nın ve para birimi euronun istikrarını ayakta tutmaya çalışmaktadır.
• İtalya’ya da ne güçlü vesayet varmış, başbakan dayanmıyor.
• Güney sudan’da orta Afrika cumhuriyetinde ve Afrika’nın tüm ülkelerinde bağımsızlık mücadelesi yaşanıyor. Kötülerin egemenliği iyileri yıldırdı. Kötülerin yasaları insanlığa zara verdi. Mısır, Suriye, Irak, Afganistan ve tüm dünyada değişim mücadelesi Armegeddon savaşının başladığını doğrulamaktadır.
• Bu arada Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler öncülüğünde düzenlenen bir toplantıda, Orta Afrika Cumhuriyeti için 500 milyon dolarlık yardım kararı alındı. Fransa, ABD, AB orta Afrika Cumhuriyetine silah yar5dımı yapıyor ve asker gönderiyor.
• Müslümanların envai yollarla katledildiğini söyleyen Ousman, Kur'an sayfalarının yakılarak içkilere katıldığını belirtti. Fransa destekli Bozize iktidarını kaybedince öfkelendi. Sürgün edildikten sonra tekrar ülkeye gelerek Hristiyanları ve Katolikleri Müslümanlara karşı kışkırttı. Onlara ‘sizin dininizi değiştirecekler' dedi. Ardından özgürlüklerinizi kısıtlayacaklar.’ Dedi Bunu yaparken de Fransa ve Hollanda gibi ülkelerde destek çıktı. Hristiyanlar, Müslümanları yamyam ve cani olarak görmeye başlamakla birlikte yönetimi ele geçirmelerini ‘büyük tehlike' olarak yorumlamaya başladı.
• Brezilya'nın simgelerinden dev Hz. İsa heykeline yıldırım düştü. Rio De Janeiro kentinde bulunan heykelin sağ eli hasar gördü. Yıldırımın düşüş anı, kameralar tarafından görüntülendi. Böylece Tanrının hristiyanlık adıyla yeryüzündeki mazlum halklara zulmeden kitleye bir mesajı verilmiş oldu. Hristiyanlık bir dinden öte menfaat birlikteliğine mistik bir gücün katıldığı bir karma birlikteliktir.
• Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz'un İsrail Meclisi Knesset'te yaptığı konuşma deprem etkisi yaptı.Martin Schulz, hafta başında Ramallah'ta olduğu sırada genç bir Filistinli’nin kendisine “Bir İsrailli günde 70 litre su kullanırken, bir Filistinlinin neden sadece 17 litre su kullanabiliyor” diye sordu. Verileri kontrol etmedim. Size bu doğru mu diye soruyorum” dedi.Schulz, konuşmasında ayrıca, “Filistinlilerin kendi geleceklerini kendi tayin etme ve eşitlik hakkı vardır. Barış içinde yaşamak ve serbest dolaşım hakkına sahip olmak istiyorlar” diye konuştu.Bayit Hayehudi Partisi lideri Benet ve parti milletvekilleri ise Schulz’un bu sözlerinin ardından öfkeyle genel kurul salonunu terk etti. Almanca konuşan Schulz'u sert bir dille eleştiren Benet "hele hele de bir Alman'dan ahlak konusunda öğüt dinlemeyi ve azar işitmeyi kabul edemem" dedi.
• Küresel kriz sonrası değişen dünyada Müslümanlara karşı bir savaş ve katliam başladı. Vesayetçiler öldürerek değişime direnmektedirler. Mesela Orta Afrika cumhuriyetinde Bangui Havaalanında tahliye edilmeyi bekleyen Orta Afrika ve Çad uyruklu Müslümanlar, yaşadıklarını "Hristiyan militanlar, Müslümanlara karşı korkunç katliamlar işliyor. Müslümanları öldürüyor, işkenceye maruz bırakıyor, linç ediyor ve cesetleri yakıyorlar" sözleriyle ifade etti. İnsan hakları örgütleri, uluslararası topluma Orta Afrika Cumhuriyeti`nde Müslümanlara yönelik etnik temizlik operasyonlarının önüne geçilmesi için acilen müdahale etmesi yönünde çağrıda bulunmuştu.
• Bir dönüşüm başladı. Beklenen bir değişim. Yıkım ve ardından gelen bir yenilenme. Batıl ölürken hak doğmakta bir aydınlanma ve büyük bir yenilik yaşanmaktadır.
• Savaş ile gelenler varlıklarını savaş ile sürdüreceklerdir. Bu nedenle gasp, sömürgecilik ve savaş üzerinden küresel egemenliklerini kuranlar Arap baharıyla başlayan küresel değişim sürecini yine savaşarak ve bastırarak sürdürmeye çalışmaktadırlar. ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve İsrail gibi ülkeler 1.dünya savaşı sonrası küresel egemenliği sağlamışlardı ve bu ülkelerin sayesinde yeryüzünde kötü bir düzen kuruldu.
• Evrensel değerlere sahip çıkan batılılar söylediklerini yapmıyorlar ve söylemediklerini yapıyorlar. İnsanlığı ve barışı koruyoruz derken savaş açıyorlar ve ahlaksız kültürleriyle insanlığa zarar veriyorlar.
• Avrupa teröre özgürlük diyor. Erdoğan Avrupalı büyük elçilerle görüşüyor. Verilen bilgiler doğrultusunda bir rota çiziliyor ve Osmanlı uyanışının başladığı anlatılıyor.
• Türkiye’de Antalya’da, İstanbul Taksim’de başörtülü kadınlara saldırılar olmuştu. Benzeri Norveç’te, Almanya’da, İsveç’te ve tüm dünya da görülmektedir. Fransa'nın doğusunda yer alan Metz'de, bebek arabasındaki çocuğuyla birlikte alışverişten dönen başörtülü genç anne de benzer saldırıya uğradı. Başörtüsünü çekerek açmaya çalışan saldırganların din düşmanlığı yaptıkları bir gerçektir.
• Zaman hız çağı. Her şey çok çabuk değişiyor. Küresel algı küresel egemenlerin yönetiminden çıktı. Dünya tanrı kontrolünde serbest bir gündem yaşıyor. Küresel gündemi kirli planlarla yönetenler küresel algıyı ve bilinci yönlendiriyordu. Küresel vesayet kontrolü kaybetti. Gerçekler ortaya çıkarken halklar özgürlüklerini sağlayacaklar.
• Rodos'ta Müslüman mezarlığına çirkin saldırı Rodos Adası'ndaki Müslüman Türk mezarlığında kimliği belirsiz kişilerce yırtılmış Kuran-ı Kerim sayfaları bulundu.
• Erdoğan milletvekillerine, Obama'nın ABD'nin Pensilvanya eyaletinde yaşayan Fethullah Gülen'in telefon konuşmalarının yayınlanması konusunda "Bizim iç işlerimize karışıyorsunuz" dediğini anlattı. Erdoğan, kendisinin de bunun üzerine ABD Başkanı Obama'ya "Bizim içişlerimize karışan zâtı da siz misafir ediyorsunuz" dediğini aktardı. Erdoğan'ın ayrıca milletvekillerine "Merak etmeyin, mutabakata vardık" dediği öğrenildi.

TÜRKİYE
• Türkiye’de manda ve himaye kabul edilemez diyenler İngiliz ve ABD’nin himayesine girdiler. Rusya etkisinden de sıyrılamadılar.
• Cumhuriyet dönemine, cumhuriyet dönemi demek bir hainliktir. Halkın egemenliğini kaybettiği dönemdir o dönem. Bu döneme özgürlük ve istiklal dönemi demek daha doğrudur. Bağımsızlık ve hayatta kalma dönemi demek daha doğrudur. İnanan halk zaten siyasi egemenliği kaybetti. Haçlı zihniyeti’ne hizmet eden bir chp hükümeti kuruldu. Ve Anadolu halkına katliam ve soykırım yapılmak istendi. Halk gerçekten bir kurtuluş mücadelesi verdi.
• Sarıkamış ta 90 bin şehidimizin ölmesi bir komploydu. Rus yanlısı chp hükümeti Anadolu halkını hedef almıştı. Sarıkamış şehitlerinin faili Rusya ve yandaşı Ankara hükümetidir. Devşirme ve cuntacı yönetim, tek bir silah sıkmadan orduyu soğukta donmaya bıraktı. Bu olayın üzerini o dönemlerde örttüler. Cephede şehit oldu demişlerdi. Bu olay kirli bir oyundu. 1910’ların askeri cuntası Rusya mandasında hareket etmekteydi.Askeri darbe anlayışlı yeniçerilerin egemen olduğu askeri düzende tuzağa düşmek kaçınılmazdı. Neler görülmedi ki. İki tabur birbirleriyle çarpıştırıldı. Bir tabur ölüme gönderildi. Bir tabur yanlış yere sevk edilerek kaybolmasına neden oldu.
• Yeniçeri ayaklanmaları (isyanları) batıda yükselen inançsız anlayışın Anadolu numunesiydi. Yeniçeri isyanları gücü ele geçiren askerlerin yönetime egemen olmak istemeleriyle başladı. Batıda halktan egemenliği alan anlayış ile Anadolu’da bu isyan hareketleri bir benzerdi. Günümüz askeriyede darbe anlayışlı komutanlar bu geçmişin kalıntılarıdır. Artık halkların egemenliği çağı yaşanmaktadır. Halkların doğruluk ve evrensel değerlere sahip çıkması silahtan daha güçlüdür. Bu nedenle gücü silahla sağlayanlar Esad gibi başarılı olamayacaktır.
• Osmanlıyı Türk milliyetçiliği yıktı. Türk milliyetçiliği de Kürt milliyetçiliğini doğurdu. Fransız ihtilalinin yaydığı ayrılık ve savaş fikri en son Anadolu’ya uğradı. Bilinçli olarak kardeş iki milleti birbirine düşürdüler.
• Her milliyetçilik gibi Türk milliyetçiliği Osmanlıyı bölen ve parçalayan anlayış oldu.
• Türkiye’de ırkçılığa bağlı terörün sonlandırılması için barış çabaları gözlendi. Terörün ortadan kaldırılması için hiçbir iş yapmayan, kılını dahi kıpırdatmayan, hatta bu savaşın devam etmesini isteyen ırkçılar şiddet ve öldürme üzerinden siyaset yapmaktadırlar. Düşmanlık ve savaşın devam etmesini isteyenler kaotik yapıdan besleniyorlar ve ayrımcılık onları ayakta tutuyor. Anlamsız ve zalimane bir tutumla biz onları katledeceğiz, onlarla barış yapılmaz, onlar şöyle tehlike oluşturur sözleri tamamen şeytanidir. Yıllardır besledikleri terörü şimdi barış öldürmektedir.
• Barış süreci engellenmeye çalışılsa da savaş taraftarları kaybedecekler. Öfke kusanlar ve ölümlerden nemalananlar halkın desteğini bulamayacak ve tanrıdan bir tokat bile göreceklerdir.
• Küresel krizin ve değişen dünyanın etkisiyle küresel güçlerden istediği desteği alamayan PKK iyice zayıfladı. Ama sıkı sıkıya bu anlayışa sahip çıkmaya çalışan ve varlık nedenini kaybetmek istemeyen BDP anlayışı barış yerine kendi çıkarlarını ve varlıklarını kaybetmemek istiyorlar.
• Türkiye’de bir barış süreci başladı. Ve Ortadoğu da benzer barış süreçleri başlatıldı. Barış süreci küreselleşecek ve bu süreç devam ettikçe Türkiye halkına ve inananlara terör olayları ve saldırılar artacaktır.
• Türkiye’de ırkçılar barış görüşmelerinde ne anlaştınız. Ne pazarlık yaptınız. Ne verdiniz gibi çıkara dayalı kötü niyetli kirli bilinçleriyle sorular sormaktadırlar. Dün ırkçılığa dayalı yeni devlet ve toprak derdinde olanlar bugün aynı devlette aynı topraklarda birlikte ve kardeşçe yaşayabiliriz düşüncesine kapıldılar. Akil insanlar gibi toplumu uzlaştırıcı ve birleştirici isimler kardeşliği sağlamakta kutsal bir görev yürütmektedirler. Ancak mevcut kaostan beslenenler süreçleri sabote etmektedirler. Akil insanlara saldırılar ve protesto gösterileri yaşanmıştır.
• Hem barış sürecine destek vermiyorlar. Hem de bizsiz (MHP’siz, CHP’siz) bu sorunu çözemezsiniz diyorlar. Sorunları çözmek ve düşmanlığı ortadan kaldıracak süreci iyileştirmek için akil insanlar gurubuna şiddetle öfkeyle karşı çıkmaktadırlar. Barış için çalışanları hainlikle suçlayanlar asıl insanlığın hainleridir. İblisin taraftarları savaşı doğru yol sanacak kadar kördürler.
• Barış süreciyle ırkçılığın halktan aldığı destek kesildi. PKK terörü biterken ülkede kitlesel anlayış değiştiği için yönetimden düşenler terör olma durumuna düşmüşlerdir. Gezi terörü bunlardan biridir. Oluşan yeni yönetimde DHKP-C gibi yeni terör örgütleri ortaya çıktı. Bir zamanlar ülkeleri ve sistemleri yöneten anlayış şiddeti seçmekle terörü tercih etmiş oldular. Bu saltanat kavgası acaba ne için idi. Tanrı yolunda ahiret için mi yoksa menfaat yolunda dünya için mi.
• Bahçeli neden ırkçılık terörünün bitmesini istemiyor. Kılıçtaroğlu doğrudan çözüm sürecine karşı olmadıklarını söylerken dolaylı yoldan süreci sürekli baltalamaktadır.
• Ayrımcılıkları ortadan kaldıran etnik halkların hakkını gözeten ve onlara destek veren bir Türkiye var.
• Birbirlerine düşman olan MHP ve BDP anlayışı birbirinin aynısıdır ve birbirlerine eşittir. İkisi de ırkçı temelli ve düşmanlık yapan iki topluluktur. Menfaatsel ve dünyacı anlayışlarıyla ölümden savaştan ve şiddetten beslenenlerin kulübüdür. MHP ve BDP anlayışı evrensel değerlerle çelişen ve tanrı dinlerine aykırı şeytani öfke temelli bir anlayıştır. Bu anlayışların ardında olanlar mezarda tanrısal sorgudan kötü sonuç alacaklardır. Savaşın ve ölümlerin devamına neden olanlara lanet olsun. Sırf kendi menfaatlerinden ve saltanatlarından dolayı barışı reddedenlere de lanet olsun. Gelecek nesilleri öldüren ve anaların ağlamasına neden olanlar kaybedecekler.
• Çözüm süreci ile başlayan barış girişimlerini baltalamak isteyen muhalif liderler Terör lideri Öcalan ismi ile Erdoğan ismini bilinçli olarak beraber kullanmakla kışkırtıcı bir tavır içindedirler. Erdoğan’ı yıpratmak ve terörle bağdaştırmak için bu tarz telafuzlar kullananlar aslında kendi çarpık psikolojilerini yansıtmaktadırlar.

• Öcalan Ergenekoncuların ve emperyalizmin kurbanı oldu. Savaşın bir şey kazandırmayacağını geçmişin pişmanlığını taşıyarak ölmeden barışın öncüsü olmayı hedeflediği bilinmektedir. Geçmişte oyuna getirildiğini ve bozguncuların döneminde kurtların arasında çaresiz kaldığını ifade ederek son mesajında şunları söyledi. "son günlerde dolaşıma sokulan video görüntülerinin çözüm sürecini bitirmek ya da itibarsızlaştırmak amacıyla sinsi bir planın parçası olarak montajlandığını" öne sürdü."Bağlamından koparılan, bazen de hiç olmayan değişik cümlelerin bir araya getirilmesinden ibaret görüntülerin gerçeklikle hiçbir ilgisi olmadığını" savunan Öcalan, mesajında şunları kaydetti: "Bunu yapanlar, emperyalist operasyon merkezlerinin en eli kanlı ve kirli işlerde en çok kullanılarak kenara atılmış olan unsurlarıdır. Burada hedeflenen aslında Türk-Kürt ve diğer bütün halkların barış ve ittifakını engellemektir. Bu montajı yapanlar, dolaşıma sokanlar ve siyaseten savunanlar, varoluşlarını Kürt savaşına ve bu savaşın darbeci mekaniğine bağlayanlardır. Benim bu konudaki temel yaklaşımım, en açık haliyle savunmalarımda vardır. Ve başından beri aynı tutarlılık içerisindedir. Uluslararası komplonun 16'ncı yılına girerken komplo büyük oranda aydınlatılmış ve birçok boyutuyla tedbirleri de alınmıştır. İmralı süreci, bu uluslararası komployu teşhir ve mahkum ederek halklarımızın kalıcı barışı için önemli bir fırsat yaratmıştır. Komplocu güçlerin İmralı sürecine yönelmeleri, esas olarak tam da bu sebepledir. Çözüm sürecinde geldiğimiz noktada iktidarın salt kendi güvenliğini sağlamaya dönük tek taraflı paketler yaklaşımı demokratikleşme değil, provokatörlüktür. Lazım olan toplumsal sözleşme güvencesiyle yürüyecek bir demokratikleşmedir. Hükümet seçim bahanesine sığınarak meselenin ciddiyetinden uzak bir noktaya savrulmaktadır. Bu tutumunu acilen değiştirmemesi durumunda sürecin bitmesinin en önemli sorumlusu olacaktır. Bunun için acilen müzakere heyetleri oluşturulmalı ve demokratik sözleşme hukuku esas alınmalıdır."
• '2000 krizinde Kemal derviş Türkiye'yi batırmak için geldi' Borç alarak ülkeyi hem zor duruma düşürdü hem de alçalttı. Paralarını dolara yatıranlar bir gecede zengin oldular. Ülkeyi zarar uğrattılar ve bankaları borçlandırdılar. Amaç Türkiye büyümesin ve yükselmesin. Bu mazlum halk uyanmasın istediler. Güce ve zenginliğe yaklaşmasın istediler.
• Türkiye'nin uluslararası alanda stratejik olarak kullandığı Halkbank, attığı adımlarla son iki yılda küresel finans aktörlerinin hedefinde yer aldı. Türkiye'nin hem İran hem de Kuzey Irak'la yaptığı işlerin Halkbank tarafından gerçekleştirilmesi dikkatleri buraya çevirdi. 17 Aralık'ta Halkbank Genel Müdürü'nün de göz altına alınması ve bankanın uluslararası işlemlerinin de sorgulanması bankayı devre dışı bırakma girişimi olarak değerlendirildi.
• Ziraat Bankası'nın Boşnaklara verdiği kredileri 'Sırp topraklarını almak için siyasi operasyon' diye karalayan Taraf gazetesine sert tepki geldi. Haberin ihanet olduğunu belirten Dışişleri Bakanı Davutoğlu, 'Yapmaya çalıştıkları şey Türkmenlere giden yardım tırlarını durduranlarla aynı.
• Sürekli zam haberleri yapıyorlar. Medyada tv haberleri ile sürekli zam yapan hükümet algısı yaratıyorlar. Bunlar geldi zamlar çoğaldı, ülkeyi iyi yönetemiyorlar imajını vermeye çalışıyorlar. Medya ile bilerek fiyatları şişirenler oluyor. Patates zam şampiyonu diye şişiriyorlar tutmuyor iki hafta sonra fiyatları düşüyor. Fasulye zam şampiyonu diyorlar ülkede fazlaca fasulye olduğunu tarım bakanlığı açıklıyor, bu zam çığırtkanlığı da tutmuyor. Bir süre sonra fiyatlar doğal seviyesine geri dönüyor. Ama yaptıkları haberle bir algı oluşturmayı başarıyorlar. Muhalifler yandaş medya ile bilinçli olarak zam psikolojisini kullanıyor.
• AKP’ye yolsuzluk davalarıyla başlayan17 Aralık operasyonunun asıl hedefinin çözüm sürecini engellemek ve ortadoğudaki değişimi durdurmaktır.. Kirli operasyonun bir sonraki adımı da 'Başbakan Erdoğan’ı Mursi gibi yargılamaktı.’ Mursi’yi de aynı yolsuzlukla suçladılar ve yargılayıp içeri atmak istediler. Batılı güçler saltanatlarının sarsılmasından korktuklarından Erdoğan’ı da bir planla yıkmak istiyorlardı. Kirli planlar ile dünyayı yönetenler artık yönetemeyecek. Çünkü ne halk ne de tanrı buna izin vermeyecek. Türkiye bu tür oyunlara karşı uyanık davranmaktadır. Halk milli iradeye saygı yürüyüşü düzenledi. Sağlam irade gösterilmesi istendi. Yurt dfışından ve yurt içinden Erdoğana ve anlayışına büyük destekler geldi.
• 3. Havalimanı, 3. Köprüyü hedef aldılar. İzmir-İstanbul otoyolunu, tüp geçitleri hedef aldılar. Bunları istemediler. Bunlar MİT'i hedef aldılar. Bunlar Türkmen kardeşlerimize yardım götürülen Tır'ı durduruyor. Bir savcı Adana'dan geliyor yasaları çiğneyerek bu Tır'ı durduruyor.O savcıya soruyorum. MİT bu ülkenin çıkarları için çalışıyor. Sen kim için çalışıyorsun? Reyhanlı katliamında neredeydin ey savcı. 7 gün yoktun. HSYK'ya suç duyurusunda bulunuyorum. MİT'ten neden rahatsız oluyorsunuz? Çünkü bunlar başkalarının taşeronluğunu yapıyorlar. Bunlar kendi örgütlerinin hedeflerini Türkiye'den üstün tutuyorlar. Bundan sonra artık milli irade geçerli olacak ve millet ne derse o olacak.
• 17 Aralık'ın ardından ortaya atılan ikinci dalgayla, dev projeler hedef alındı. Şirketlerin kredi almaları engellenerek projelerin önünün kesilmek istendiği ortaya çıktı. İhaleleri alan işadamlarına yönelik tedbir kararları ile projelerin geciktirilmesi amaçlandı...
• 17 Aralık'ın bir darbe, bir hukuk yolsuzluğu ve milli irade hırsızlığıdır. 17 Aralık paralel devlet anlayışının ortaya getirdiği bir operasyondur. Gelişen Türkiye’nin tam bağımsızlığı arttıkça tahammül edemiyorlar. Altay Tankı, kısa menzilli cirit füzesi, Marmaray, IMF'ye borcun sıfıra indirilmesi olduğunu söyledi. 17 Aralık; istiklali, istikrarı ve huzuru kast etmiştir.
• Dershanelerin kapatılması kararıyla durumu fırsat bilen CHP lideri Kılıçtaroğlu Pensilvanyaya gidip Cemaat lideri Fetullah Gülen ile görüştü. Ve Ardından CHP-Cemaat birlikteliği ile hükümete karşı 17 Aralık operasyonları gerçekleştirildi. Din düşmanlığı anlayışını taşıyan CHP’nin Cemaatle birlikteliğini düşünmek iki zıt kutubun birlikteliği gibidir. CHP-Cemaat kardeşliği sadece menfi temellere oturmaktadır. Bu durum Cemaati batıl cepheye ve kafirliğe oturtmuştur. Hedefe ulaşmak için her yolu mübah gören anlayış kafirlerin anlayışıdır. Yeryüzünü kötü hale getiren anlayış zaten bu anlayıştır. Cemaat, Amerikan ve İsrail lobisine taşeronluğu yapan bir örgüt olmuştur. Küresel bozguncuların Türkiye ayağına hizmet eden cephedir.
• "Ne var ki bu istihbari ve operasyonel yapı, zamanla devlet içi bilek güreşinin aracı, millî iradenin devlet yönetiminde söz sahibi olmasını engelleyici bir hâl almıştır. Bu yapı, yaklaşık 200 yıldır karanlık, kirli ve kanlı bir gelenekten besleniyor. Devletin sahibi olarak kendini gören bu anlayış, iktidarını kalıcı ve etkin kılmak için konjonktüre bağlı olarak düşman belirlemiş, bunu yaparken de millet adına yaptığı tezi üzerinden meşruiyet kazanmaya çalışmıştır."
• 17 Aralıkta yolsuzluk adıyla başlatılan operasyonlarda iş adamları ve para kaynakları hedef alındı. Yeni projeler ile Türkiye’nin büyümesi engellenmek istendi. Zaten bir sistemi devirmenin ana kaynagı para kaynaklarını etkisiz bırakmaktır. Amaçları Tayyip Erdoğan’ı suçlayıp yargılamak ve bu modern darbeyle evinden almayı bile planlamışlardı. Yargı ve emniyet içindeki paralel yapının 3 aşamalı darbe planı ortaya çıktı. Yargıdaki paralel yapının üyelerinin operasyonları planlamak için İstanbul'daki bir lokalde sık sık toplantılar yaptığı öğrenildi. Paralel yapı savcılarının operasyondan önce 3 aşamalı plan yaptıkları ortaya çıktı. 17 Aralık'ta başlayan ve 8 Ocak'ta devam eden operasyonların sonuncusu seçim sabahı uygulamaya konulacaktı.
• Kuzey Irak petrolü için Türkiye'yi devre dışı bırakacaktı, 5 yeni hat projesinin uygulanma şansı yoktu. Çünkü bir takım unsurlar göz önüne alındığında bazı ülkeler her ne kadar istemese de enerji ticaretinde Türkiye'ye elleri mahkum!

• 17 Aralık'ın ardından ortaya atılan ikinci dalgayla, dev projeler hedef alındı. Şirketlerin kredi almaları engellenerek projelerin önünün kesilmek istendiği ortaya çıktı. İhaleleri alan işadamlarına yönelik tedbir kararları ile projelerin geciktirilmesi amaçlandı.3. Havalimanı, 3. Köprüyü hedef aldılar. İzmir-İstanbul otoyolunu, tüp geçitleri hedef aldılar. Bunları istemediler.Bunlar MİT'i hedef aldılar. Bunlar Türkmen kardeşlerimize yardım götürülen Tır'ı durduruyor. Bir savcı Adana'dan geliyor yasaları çiğneyerek bu Tır'ı durduruyor.O savcıya soruyorum. MİT bu ülkenin çıkarları için çalışıyor. Sen kim için çalışıyorsun? Reyhanlı katliamında neredeydin ey savcı. 7 gün yoktun.HSYK'ya suç duyurusunda bulunuyorum. MİT'ten neden rahatsız oluyorsunuz? Çünkü bunlar başkalarının taşeronluğunu yapıyorlar.Bunlar kendi örgütlerinin hedeflerini Türkiye'den üstün tutuyorlar. Bundan sonra artık milli irade geçerli olacak ve millet ne derse o olacak.
• Yolsuzluk adı altında bir suçlama yaptılar ve kutuplaşma iyice arttı ve gerildi. İnsanlar anlayışında ve davasında daha sıkı durmaya başladılar. Yolsuzluk davası daha sıkı duruşlar getirdi. Halkı bertaraf etmek isteyenler beklemedikleri tepkiyi almaktadırlar. Benzer olaylar artarak devam edecektir.
• Yolsuzluk konulu siyasi bir dava açtılar ve ekonomik savaş başlattılar. Türkiye’de ve Ortadoğu’da güçlü bir banka haline gelen devlet bankası Halkbank hedef haline getirilmeye çalışıldı. Yıllarca Türkiye’de yolsuzluk yapanlar hükümeti yolsuzlukla yıpratmak istedi. Gezi olaylarıyla halkı ayaklandıramayınca Erdoğanın itibarlı gücünü halkın gözünde yıkmak için yolsuzluk söylemleriyle dava açtılar. Söylenenlerin çoğu asılsız çıksa da çamur atılınca elbette izi kalıyor.
• Belirli zamanlarda bir araya gelip Türkiye’nin geleceğiyle ilgili plan kuruyorlar. Yükselen Türkiye’yi durdurmak için kararlar alıyorlar. Bu inançlı milleti çok tehlike olarak görüyorlar.
• 17 Aralık operasyonun başlangıcına dikkat çeken Elif Çakır, operasyonun yolsuzluk için yapılmadığını, Erdoğan'sız bir Türkiye için yapıldığını söylerken 'Erdoğan'ı yüce divana getireceğiz' sözlerinin de Taraf gazetesi yazı işleri masasında konuşulduğunu aktardı.
• 17 Aralık süreciyle Türkiye’de yollar, köprüler, spor tesisleri, konutlar ve sosyal alanlar yapan şirketler hedef alındı. Yolsuzluk yalanıyla meşru yoldan kazanmayı yol edinmiş şirketler yolsuzluk suçlamasıyla hedef alınmıştır.
• AKP’ye yolsuzluk davalarıyla başlayan17 Aralık operasyonunun asıl hedefinin çözüm sürecini engellemek ve ortadoğudaki değişimi durdurmak vardı. Kirli operasyonun bir sonraki adımı da 'Başbakan'ı Mursi gibi yargılamaktı.’
• Reklam parası bastırmışlar, koca bir masaya dizmişler. Planlı bir gösteri ayarlamışlar. Pankartlarına ‘Hırsız var’ yazdırmışlar. Bilinçli olarak karalama, çamur atma, kışkırtma siyaseti uyguluyorlar. Görsel algıyla yolsuzluğa inandırmaya çalışıyorlar. Yolsuzluk olmadığını hepsi bilmektedir. Ama sırf çıkarlarından dolayı hakkı ezmeyi arzuluyorlar. Hakka muhalif her yürüyüş, gösteri ve şiddet bozguncu halkın daha da erimesine yol açacak. Ve bitişlerinin zamanı her geçen gün yaklaşacak. Küresel sermaye de yeryüzünün egemenliği de inanan mazlum halklara geçecektir.
• Yeryüzünde iki tip sermaye sahipleri vardır. Dünyayı seçmiş, haksızlığı yol edinmiş, kötü yollardan kazananlar. Diğeri ise Allah’a inanmış, ahreti seçmiş, iyi yola kazanlar. Bunlar temiz kazanırlar, helalinden haksızlık etmeden kazanırlar. Hizmeti seçmişlerdir ve insanlığa faydalıdırlar. Dünyada bu iki tip sermaye sahipleri kendilerinin hak yolda olduğunu iddia ederken diğerlerin batıl yoldan kazandığını iddia ederler. Kendilerini doğru görürken karşıyı suçlu görürler. Birine göre diğer haksız kazanç sağlayan yolsuzluk yapandır. İşte Erdoğan’ın gücünü kırmaya yönelik yolsuzluk ve iftira düzmecesinin kökeni buradan gelmektedir. Türkiye için iş yapan şirketler, iş adamları hedef alındı. Marmaray, stadyumlar, yollar, köprüler, tokiler, kentsel dönüşümler, yardım kuruluşları hedef alındı. Temiz kazancı yol edinmiş ve insanlığa hizmet ile kazanmayı seçmiş olanlar suçlu ve yolsuzlukla suçlandı. Bu suçlamaların kökeni tam bir dinsiz aklıdır.
• Türkiye ‘Gezi ve yolsuzluk düzmecesine’ karşı uyanık davranmaktadır. Halk milli iradeye saygı yürüyüşü düzenledi. Sağlam irade gösterilmesi istendi. Yurt dışından ve yurt içinden Erdoğan’a ve anlayışına büyük destekler geldi.
• CIA eski Başkanı, yeni görevi olan KKR isimli finans kuruluşunun başında ilk iş olarak Türkiye'ye operasyon yaptı. Türk ekonomisi Mayıs 2013'te zirve yaptı. Türkiye'nin bu çıkışını engellemek isteyen baronlar ise Erdoğan'ı düşürmek ve Türkiye'yi yağmalamak için hemen düğmeye bastı. MİT'in tespitlerine göre baronlar, operasyon için KKR (Kolhberg Kravis Roberts) adlı 200 milyar dolarlık ABD finans devini seçti. Türkiye'yi buhrana sürüklemek için 25 milyar dolar fon ayrıldı. Önce dış basında "Diktatör" denilerek Başbakan yıpratıldı. Financial Times, Guardian, WSJ, Der Spiegel hatta Today's Zaman bile bu oyunun ortakları oldu.Sonra ise Gezi Olayları teşvik edildi. Diktatör söylemi tüm Türkiye'ye yayıldı. Para babaları ve reklamcılar ile çapulcular, Gezi'de büyük bir işbirliği sergiledi. Ancak yetmedi. Baronlar bu kez devlet içindeki oluşuma görev verdi. Paralel yapı desteklendi. Şok operasyonlarla hükümet çökertilmek istendi. Amaç ülkede hem siyasi hem ekonomik kriz oluşturmaktı. Türkiye'nin ekonomik istikrarını sarsmak, piyasaları çökertmek hedeflendi. Bu sayede hem politik istikrar bozulacaktı. George Bush'un danışmanlarından olan Hanyri Kravis.Ortadoğu'daki tüm karanlık işlerin arkasından çıkan adam olarak bilinen Neocon Richard Perle de KKR'nin içindeki isimlerden.
• Türkiye’de sınavlara hazırlık için ortaya çıkmış olan dershanelerin kapatılması gündeme geldiğinde cemaat ile hükümetin arası açıldı. Dershanelerden gelir elde eden cemaat ile hükümetin yolları ayrıldı. Cemaat menfaatleri için doğru yoldan ayrıldı. Türkiye’de eğitimin kalitesi artmaya başladı. İnsanlar artık okul ve öğretmen seçiyorlar. Sınavlara göre müfredatlar belirlendi. Egitimde 1980 ve 1990 lı yılların acizliği kalmamıştı. Egitimde kalite yükselmeye başladı. Eskiden her ilde üniversite yoktu. Şimdi her ilde birden fazla üniversiteler var artık. Liseden sonra iki yıllık yüksek okullara sınavsız direk geçişler başlamıştı. Artık iki yıllıklardan dört yıllıklara sınavsız direk geçişler başlamıştı.Türkiye’de eğitim seviyesi ve şartları değişti, ağır sınavlar kalkacak dershaneler kendiliğinden yok olma sürecine girmişken çok olumlu teklifler sunulmuştu. Halbuki cemaatin eğitim çabası yurt dışına açılsaydı çok daha iyi olacaktı. Hükümet de desteğini esirgemezdi. Cemaat basit ve küçük menfaatlerinden dolayı Tayip Erdoğan’ın yolundan ayrıldı ve AKP politikalarını sürekli eleştirmeye başladılar. Fetullah hoca halkın sandığı gibi saygın ve derin olmadığını gösterdi ve basiretsizce beddua etti. Sırf menfaatlerinden dolayı Allah yolundaki Tayyip Erdoğan’a karşı oldular. Cemaat menfaatleri için böyle bir tavır sergilemekle sömürgecilik yapan batılılardan ne farkı kaldı. Siyonizm’in taraftarlarıyla aynı safta oldular. Dershanelerle oluşan süreçte cemaat kaybetti. AKP mi kaybeder Cemaat mi kaybeder derseniz. Kesinlikle cemaat kaybeder. Çünkü hakkın karşısında kimse duramaz. Hak batılı devirir. Gerçeklik ve olması gereken doğruluk süzgecinde dershanelerin kapatılması istemi hem iyimser bir niyetle idi hemde gerçekten olması gerekendi. Ben inanırım ki Allah bazen insanları dener, birtakım sınamalarla gerçek yüzlerini ortaya çıkartır. Bir olayla sırf çıkarları için yaşayanları Allah bir kılıç darbesiyle ayırdı. Allah inananlarla inanmayanları elbette ayıracaktı. Menfaatle iman aynı safta durmaz. Şu kesin ki yeryüzünde menfaatleri için yaşayanlar inanmayanlardır. Bunlar çoğu zaman da dini değerleri kullanırlar. Tüm insanlık için çalışan ve menfaatlerini gözetmeyenler daima inanan halklardır. Tayip Erdoğan’ın yolundan ayrılanlar hak yoldan ayrılmıştır. Açılan yolsuzluk davalarında cemaat hükümete savaş açmış görünüyor. Bu tavırlarla AKP kaybetmez ama cemaat kaybeder. Zaten Türkiye’de bütün cemaatler yıkılmaya başlamıştır. Çünkü Allah yolunu tutan bir AKP cemaati vardır. Zaten cemaat de bir anlayışı bir kültürü oluşturan topluluktur. Bu nedenle cemaatler bir bir eriyecektir. Nitekim bu hak yol davası nur camiasına büyük bir darbe vurmuştur. Sizce cemaat mi daha çok Allah yolunda Akparti hükümeti mi daha çok Allah yolunda. Elbette dinle siyaset iç içedir. Kesinlikle ayrı olamaz ve olmadı da. Peygamberimiz Muhammet de bir liderdi ve bir devlet adamıydı aynı zamanda bir siyasetçiydi. Hz. İsa da öyle bir yönetici ve siyasetçiydi. Tüm peygamberler böyleydi. Ancak vesayetçi eski yönetimler tüm peygamberlerle mücadele ettiler. Akp hükümeti de barış, demokrasi, açılım, demokratikleşme paketleri gibi halka faydalı tüm yasalarla evrensel değerlere sahip çıkmaktaydı. Kim daha Allah yolunda gayet açıktır.
• Gülen cemaatinden olanlar iç sorgulama yapmaları gereklidir. İki yıl öncesine kadar cemaatin Erdoğan'a bakış açısının 180 derece değişti bunu kendilerine sormalı ve kendilerini sorgulamalıdırlar. Camiada bulunan insanların şunu düşünmesi lazım: Biz iki yıl önce Erdoğan'a toz kondurmuyorduk. Ve bugün hangi mantıkla ve makul gerekçeyle bu adam bizim şeytanımız haline geldi. Erdoğan ve AK Parti nasıl kötü adam oldu? Ki son iki yıl içerisinde bunca gelişim olmuşken hak yoldaki Erdoğan’a cephe olalım. MİT tekrar hedef tahtasına konulması, 17-25 Aralık Operasyonu, yetmedi Türkiye el-Kaide ile iş tutuyor, işte bakın TIR'lar silah götürüyor falan iddiaları arka arkaya geliyor. Yani zaten biz o yolsuzluk operasyonu olarak lanse edilen meselenin ‘Yolsuzluk Operasyonu' olmadığını hemen peşinden patlayan TIR durdurma operasyonunun Türkiye’yi dışarıda olumsuz algılatma çabası cereyan ediyor. Bu operasyon ekibi cemaat ile bağlantılı ise cemaat dış güçlerin taşeronu durumundadır, demektir. Daha önce MHP ve CHP’ye kaset cd operasyonları yapan bu yapının gerçekte cemaatin yönetim ve idare gücü ise vay saf halde cemaate güvenmiş olan inançlı insana. Erdoğanın büyümesini sağlayan bu yapı şimdi Erdoğan’ın gitmesini ve yıkılmasını neden istemektedir. Bu yapı emir ve komutayı nereden almaktadır. Amerika ve deccal Obama’mı istemiştir bu durumu acaba. Obamanın ardındaki küresel Ergenekoncu güç dün Erdoğan’ı destekler iken bu gün Erdoğan çıkarları için tehdit durumuna mı düşmüştür. Yoksa bu durum şu hadisi mi anımsatmaktadır.
• Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç açıklamasının devamında 'Bunlara iftira atalım, tuzaklar kuralım, bunları lekeleyelim, itibarsızlaştıralım' deniliyor. Son yapılan işler böyle işlerdir. Biz bunu biliyoruz. Gereğini yapıyoruz ve mücadele ediyoruz. Bu kötü niyetlilere, içeride ve dışarıdaki işbirlikçilerine biz hükümet olarak gerekli cevabı veriyoruz. Onlarla da hesaplaşırız. Ama milyonlarca insan bizim dostumuzdur. Bu hizmetleri yürüten gayretli insanlarla husumetimiz yoktur. Biz varsak, onlar da var olacaktır. Allah bizi sizden, sizi bizden ayırmasın diyoruz. Kimse yanlış anlamasın" dedi. Toplumsal barışı kurmak, terörle mücadele etmek için güzel projeler uygulandı. Şehit cenazeleri gelmez, insanlar ölmez oldu.’ Dedi.
• Hocaefendi'nin öğrencilerinin okul hizmeti için her türlü fedakarlığa hazır olmaları onları, küresel güçlerin istismarına alet etmiş. Okulları ve dershaneleri koruma adına küresel güçlerle yapılan bir işbirliği gördük. Türkiye'de ki son operasyonlar? Acaba cemaat küresel oyuncular tarafından büyük bir tuzağın içine mi çekildi? Elini verdiği yerden kolunu mu alamamaktadır? Eğer böyle bir durum söz konusu ise, milletin bir izmihlale sürüklenmemesi için cemaatin küresel anlamda her türlü bedeli ödeme pahasına da olsa Müslümanların iktidarıyla karşı karşıya gelmeyeceğini açıkça deklare etmesi ve Hocaefendi'nin de bu süreç daha tehlikeli boyutlara varmadan Türkiye'nin ve islam’ın gerçeklerine dönmesi gerekmez mi?
• Bediüzzaman 1914 yıllarında ‘Benden yüz yıl sonra gelecek olana uyun.’ Demişti. Ama Fetullah Gülen Bediüzzamanın öğüdünü tutmadı. Erdoğan’ı karşısına aldı ve Bediüzzamanın çizgisinden çıktı. Din adına hizmet görevi yürüttüklerini söyleyenler menfaatleri uğruna islam çizgisinden çıkmıştır. Ama hiçbir şey geç değildir.
• İHH.İnsani Yardım Vakfı, kendilerine ait silah dolusu TIR'ın yakalandığına dair haberleri yalanladı. İHH Başkanı Bülent Yıldırım, konuyla ilgili açıklama yaparak, "İHH'ya ait olduğu söylenen TIR kesinlikle bize ait değil" dedi. Ve tırlarda silah çıkmadı. Peki kim İsrail adına hizmet edip bu suçlamada bulunmuştu. Neden medyaya konu böyle yansıdı. Mavi marmaranın rovanşı mı alunmak istendi. Bir yardım kuruluşu neden hedef alınıyordu. Hedef alanlar cemaat adıyla iş yapıyor ve küresel lobiye hizmet mi ediyordu.
• İnsani Yardım Vakfı, kendilerine ait silah dolusu TIR'ın yakalandığına dair haberleri yalanladı. İHH Başkanı Bülent Yıldırım, konuyla ilgili açıklama yaparak, "İHH'ya ait olduğu söylenen TIR kesinlikle bize ait değil" dedi.
• İHH'ya Hatay'da silah komplosu kurdular. El kaide ile ilişkilendirdiler. Bu yapıyı çökertmek isterken Türkiyeyi el kaide ile bağdaştırarak dünyada meşru olmayan bir zemine oturmaya ve sonar da saldırı amacı gütmeye hazırlık yapıyorlar.
• Türkiye’de vesayete sahip olmayan, bozgunculuk etmeyen, meşru yolardan helal kazancı seçen iş adamlarına yolsuzluk davası açtılar. Bozguncular için insanlık adına iyi iş yapanlar suçlu sayılabilir ancak tüm insanlık adına bunlar suç değildir. Yolsuzluk davası açmakla ne gelişimi ne de değişimi durdurabilirler. Gelişimin para kaynaklarını vurmayı hedefleyen hukuksuz güçler ellerinden geleni yapmaktadırlar. Haksızlık ve sömürü üzerinden kazanmayı yol edinmiş olanlar inananların gelişim sürecini durdurmak istiyorlar. Yolsuzluk davası açarak meşru yoldan kazananlar hedef seçildi.
• Türkiye’de istikrarı bozmak için türlü planlar yaptılar. Dış güçler Türkiye’yi nasıl yıkarız diye çaba içindeler. Tayip Erdoğan’ı yıpratma çabası için yolsuzluk davası açtıranlar, çamur at izi kalsın siyaseti yapanlar. Karalayanlar, yaygara çıkartanlar ve iftira atanlar amaçlarına ulaşamayacaklar.
• Türkiye’de külliyen her alanda büyük gelişmeler olmaktadır. Kentsel dönüşümler, yeni şehirler, yollar, hastaneler, ulaşımda yenilikler, bilişim ve teknolojide büyük sıçramalar, şehir hastaneleri, spor tesisleri, köprü, metro yapımları olmuştur.Kısacası beklenmedik bir kalkınma ve sıçrayış gözlenmiştir. Tüm bunlar Erdoğan’ın adalet ve kalkınma anlayışıyla başlamıştır.
• Türkiye’de ihracat sürekli artıyor. 2012’de yine rekor kırıldı. Bu rekorlar bitmek bilmeyecek. Ekonomi hedef alınmasına rağmen Türkiye dünyada karalanmasına rağmen yükselişi sürmektedir.
• Üç beş ailenin yönettiği Tüsiad bir gün kalıbından çıkar diye umut ediyoruz.. Anadolu sermayesini de bünyesine katarsa tutmayın Tüsiad’ı.. Bozgunculara hizmet etmez bir anlayışa sahip olduğunda kazancına kazanç katacaktır.
• Merkez bankası rezervleri sürekli artıyor. Altın, dolar, Euro ve Türk parasında artışlar gözlendi.
• Türkiye’de yasalar çıkartılarak Avrupa’dan ve bankalardan terörün finansmanlarına darbeler vuruldu.
• Varlık barışı ile yurt dışındaki paraların Türkiye’ye çekilmesi sağlandı ve yasalarla yatırımcı güvenliği sağlandı. Yabancı sermaye daha adil ortamda ve yükselen Türkiye’de daha güvenli olacak.
• Türkiye’nin silah üretimini yapan Aselsan yeni işlere, büyük projelere ve ulusal anlaşmalara imza atmaktadır. Amerika ve batılı güçler Aselsan’ın bu işlerine tepki göstermekte anlaşma yaptığı ülkelere resmen ambargo ve benzeri tepkiler göstermektedir. Çin ile yapılan füze anlaşmasına Amerika tepki göstermişti. Aselsan Kazakistan ile yaptığı anlaşmaya Amerika tavır almıştı. Tüm bunlar büyüyen Türkiye’den hoşlanılmadığının somut kanıtlarıdır.
• Çin ile yapılan füze anlaşması, Kazakistan ile yapılan Aselsan anlaşması, kuzey Irak ile yapılan petrol anlaşması, İran ile yapılan doğalgaz ve altın ticareti batılı güçleri rahatsız etti. Bölgede büyüyen Türkiye’ye karşı ekonomik savaş açtılar. ABD ve Batı çeşitli tavırlar koydu ve ak partiyi yolsuzlukla suçladı. Böylece Tayip Erdoğan’ı yolsuzlukla yıpratmak istediler.
• Kaos lobisi işbaşında! Hayali zam yapıyorlar. Ekonomiyi çökertmeye yönelik operasyonlar mutfağa kadar uzandı... Tarım Bakanı Eker, 'Kaos lobisi yanlış haberlerle mutfağa dadandı' dedi' Ürün kıtlığı var' spekülasyonu yapan lobiler, fiyatların suni olarak artmasını sağladı. Lobilerin oyununu fark eden Gıda Bakanlığı da gerekli tedbirleri aldı.
• TÜSİAD, halktan değil paradan yana. Bu nedenle sermaye sahipleri kaybedecekler.
• Ekonomi çok çeşitlendi ve sağlam temellere oturdu. Hala da her zaman güçlü tutunan bir Türkiye ekonomisi var. "Hamdolsun, öyle rüzgârlar geldi ki başka hükümetler döneminde olsa küt diye devrilirdi. Türkiye’de öyle bir ekonomik denge kuruldu ki yıkılmaz oldu. İhracatımızı artırdık. Üretimimizi de artırdık. Şimdi iç ve dış itibarımızı bozmaya kalkanlar avuçlarını yaladılar. Gezi ve 17 aralık operasyonlarıyla 100 milyardan fazla para kaybı, borsada hisse senetleriyle yaşandı ama yıkıcı olamıyor. Ve her şey toparlanıyor. Denizdeki dalgaların boyu ne kadar yüksek olursa olsun kaptan ehliyetliyse hiç korkmayın. Türkiye'nin ekonomisi böyle duruma geldi.
• Gazetelerle, manşetlerle, manipule haberlerle alışıldık CHP haberciliği ve medyacılığı artık prim yapmıyor. Artık Türkiye’nin gündemini menfaatçi bozguncular belirlemiyor. Dün gerici dedikleri halklar şimdi reformcu ve ilerici oldu. Asıl şimdi CHP anlayışı gerici oldu.
• Demokrasi özgürlük ve eşitlik için yeni anayasa sürecine karşı çıkanlar mevcut vesayetin verdiği saltanatı sürmek istiyorlar. Barış süreçlerine ve birlik olmaya karşı çıkarak mevcut kazanımlarını kaybetmek istemiyorlar. Türlü bahaneler bulup kirli tasarılarla Erdoğan’ı ve düzenini yıkmak istiyorlar.
• Erdoğan’a muhalifler yeni anayasaya devam kararı alıyorlar ardından da her türlü engeli koyuyorlar. Vesayetçiler göz boyuyorlar ve aldatıyorlar. Onlar en başından herkese özgürlüğe karşıydılar. İlk referandumda bu tepkilerini hayır ile göstermişlerdi. Halkı aldatmak için meşru olması gerekenin yanında durup ta komisyonlarda gayri meşru davrananlar halkı değil ancak kendilerini aldatırlar. Halktan itibar göremeyeceklerini iyi biliyorlar.
• Türkiye gelecekte dünyanın merkezi olmaya hazırlanırken dev ve çılgın projeler ardı ardına gelecektir. Küresel güçler her ne kadar projelerde yer alan şirketleri yolsuzluk davasıyla vurmayı amaçlasa da başarılı olamayacaklar. Yakında Türkiye’de sıfır araba alımları rekor kıracakken ikinci el arabalar ülke dışına ihraç edilecektir.
• Zalime tepki göstereceksin, mazluma sahip çıkacaksın, doğruluktan ayrılmayacaksın.Ülke karışır kaosa gider diye korkanlar sağlam irade göstermeliler. Savaş çıkar diye zalime ses çıkarmayanlar kötü düzenden beslendiğinden leş ile beslenmekte ve kan içmektedirler. Bozgunculara karşı mücadele en asil cihattır. Doğrunun ve Tanrının yanında olan geri adım atmamalıdır. Korkusuzca davasında sağlam durmalıdır. Allah doğruların ve halkının yanında olacaktır. Geleceği bugünlerin mücadelesi inşa edecektir. Elbette mücadele olacaktır.
• Zalimlere göre dünya siyaseti ve gündem kontrolsüz bir şekilde ilerliyor. Belli ki kontrolü Tanrı almış. Türlü hileler yapsalar da artık planladıkları gibi gitmiyor. Hiçbir şey eskisi gibi değil ve geriye dönüş hiç olmayacak. Daima iyiye ve daha yükselişe doğru gidiş olacaktır.
• Türkiye geliştikçe Türkiye’de ve dünyada yeni terör örgütleri doğacak ve zamanla etkilerini kaybedecekler.

• Gerilimin arttığı sağlam iradenin belirlendiği bir dönemdeyiz. İnanan ile inanmayanın duruşu ve taraflarının tam belirlenip pekiştiği bir zamandayız. İnananlar korkusuzca davalarının arkasında duracaktır. İnançsızlar da kaybetmemek için savaşacak. Ancak tanrı onlara cezasını verecek. Genetiksel olarak geçmiş ve gelecek nesillerin kararlarının numunesini bu dönem insanları örnek teşkil etmektedir. Geçmiş ve gelecektekiler de aynı saflarda dururdu. Bugünü görenler bugüne şahit oldular. Geçmiş ve gelecektekiler de bugünü duydular. Tanrı inanan ile inanmayanı ayırdı. Kalpleri sınadı ve deneme olaylarla kalplerin seçimlerini ortaya çıkardı. Ve inançsızlar için azap yaklaşmakta. Yeryüzünü tanrı kılıçtan geçirecek ve büyük bir kıyım olacak. İnsanlar hastalıklardan topluca ölmeye başlayacak. Tanrı kararında çok isabetliydi yoksa bu kadar kafirle nasıl başa çıkılacaktı. Üstelik egemenlik onlarda idi ve güçlülerdi. Bozgunculukta ileri gitmişlerdi ve azgınlardı. Tıpkı kurandaki geçmiş kavimlerin numunesini görmekteydik.
• Erdoğan’ı sandıkta deviremeyeceğini anlayanlar türlü planlar kurdular. Küresel güçlerin Türkiye de ki uzantıları operasyonlarla devirmeyi amaçlasalar da başaramadılar.
• Devrin Ebu cehilleri Erdoğan’a muhalif olanlardır. Sırf kuru inatlarından dolayı hakkı reddediyorlar.
• Türkiye’yi ve Erdoğan’ı meşru olmayan bir zemine düşürmeye çalışıyorlar. Yolsuzluk, teröre destek verme, el kaide ile işbirliği gibi temalar ile Türkiye itibarsızlaştırılacak. Dünya kamuoyunda kötülenecek ve neredeyse saldırı hazırlıkları bile yapılacak.
• Taksim ısrarı ve gezi olayları meydanlara sahip olma çabasıdır. Mevcut Erdoğan yönetimine karşı şiddete dayalı bir ayaklanmadır. Nitekim meydanlara sahip olanlar hakka sahip olmuş olmazlar. Tam tersi doğru siyaset makul iletişimdedir. Doğruluk kendini mutlaka ikna ettirir. Ancak yalan ve batıl hakkın karşısında şiddeti seçer. Bu nedenle olayların kökeni menfaate dayalı suçluluktur.
• Sosyolojik değişimlerde nüfusu arttırıcı politikalar çok isabetli olmuştur. Erdoğan’ın çocuk sayısını arttırın söylemleri rağbet gördü. Ve yasalarla bu desteklendi.
• Bir zamanlar Türkiye’de askeri yapı içinde inanan insanları temizlemişlerdi. Kimilerini ihraç ettiler, kimilerini hapse gönderdiler. Kimilerini de ölümle ve suikastler ile infaz etmişlerdi. Bu inançsız yapılanma askeri yapı içinde Müslümanları barındırmıyordu. Normal subayların bile sosyal yaşamlarına ve özgürlüklerine bile müdahale ediyordu.
• Türkiye’de her türlü çetelerle mücadele ediliyor. Uyuşturucu ve silah kaçakçılıklarına ağır darbeler vuruldu. Uyuşturucu üretimleri ve ticareti engellendi. Mafya, çete, dolandırıcı, hırsız şebekeleri etkisiz hale getiriliyor.
• Cumhuriyet mitingleri... kapatma davası... 27 Nisan...Gezi olayları… 17 Aralık... gibi tüm olaylar halkın egemenliğine darbe vurma girişimiydi. Restorasyonun devamı için güçlü demokrasinin tahkimi şarttır...
• Türkiye bazı batılı ülkelere bakın şu teröristler sizin ülkenizde şu şehirde şurada ikamet ediyorlar diyor. Fransa, Almanya gibi bazı ülkeler terör örgütü mensuplarını tutukluyor ancak Türkiye’ye teslim etmiyor. Tutuklama imajı vererek terörü koruyorlar. Türkiye’ye karşı terörü destekleyenler suçlu ve batıl olduklarını görmüyorlar.terörü besleyenler insanlık karşısında büyük bir suç işlemektedirler.
• Türkiye için muz cumhuriyeti, ananas cumhuriyeti kuralım dediler. Siz yönetime karışmayın, olayları sorgulamayın sadece işinize bakın dediler. İnanan halkları meşgul ettiler. Olaylara ve dünya siyasetine sağırlaştırdılar. Halkların başına birtakım belalar sardılar. Kendi içlerinde bocalayıp durdular. Ülkeleri karıştıracak suni vakalar yarattılar. İnsanları oyaladılar. Suni gündemle uyuttular.
• Türkiye’de ABD büyükelçiliğine saldırı yapılmıştır. ABD terör deyince İslam aklına gelmektedir ama terör saldırısını yapan ABD ile işbirliği içindeki DHKP-C terörü çıkmıştır. Gezi olaylarında da, Hatay saldırısında da bu örgüt kullanılmıştı.
• Amerikan büyükelçiliğine yapılan saldırıda saldırıyı yapan DHKP-C elemanı Avrupa’dan gelerek gerçekleştirmiş. Zaten Avrupa terörün her türlüsüne destek veriyordu. Artık Türkiye, Avrupa’ya teröre destek vermeyin çağrısı yapıyor. Amerikan büyükelçisi Rikardione ile Kılıçtaroğlu’nun birlikteliklerini ve gizli buluşmalarını herkes bilmektedir. Kılıçtaroğlunun desteklediği DHKP-c örgütünün ABD büyükelçiliğine saldırısı neye bağlanabilir anlaşılmazdır.
• Kılıçtaroğlu’nun Rikardione buluşması, ardından Amerika’ya gidişi, ardından yolsuzluk olaylarının çıkması, Ardından kaset dinletmesi tamamen kurgulanmış planların sonucudur. Her şeye rağmen Halkın ve tanrının gücünü yenemeyeceklerdir. Bir söz vardır. ‘Doğruluk ve iyiler mutlaka sonunda kazanır.’
DÜNYADA TÜRKİYE
• Türkiye’nin yükselişiyle dünya halkı gerçekleri fark etti. Türkiye’de yıllardır dünyayı nasıl bir anlayışın yönettiğini fark etti. Tarihten bugüne hukuksuzluğu yol edinmişlerin yönetimi açıkça anlaşıldı.
• 2000 krizinde Fischer, Türkiye'yi batırmak için geldi. Ecevit'e, Derviş'i tavsiye etti. Sonra da İsrail'in Merkez Başkanı oldu.. Krizde israil’in parmağı vardı. '2000 krizinde Kemal derviş Türkiye'yi batırmak için geldi' Borç alarak ülkeyi hem zor duruma düşürdü hem de alçalttı. Paralarını dolara yatıranlar bir gecede zengin oldular. Ülkeyi zarar uğrattılar ve bankaları borçlandırdılar. Amaç Türkiye büyümesin ve yükselmesin. Bu mazlum halk uyanmasın istediler. Güce ve zenginliğe yaklaşmasın istediler.
• Türkiye’nin küresel bir güç olma yolunu yakalaması batılı güçlerin özelliklede küresel egemenliğe sahip Siyonizmin işine gelmemiştir. ABD, Rusya,İngiltere ve İsrail yükselen Türkiye’den ve küreselleşen sağ anlayıştan rahatsızlardır. Bunun için her türlü savaşı kullanmaktadırlar. Siyasi, ekonomik ve soğuk savaşı uyguladıkları gibi terör bağlantılarını da kullanmaktadırlar. Onlar ne Türkiye’de ne de kendi ülkelerinde güçlüler. Sayıca çok olan inananlardır. Ama yönetim ve güç hala onlardadır. Bu nedenle halkları baskılamakta ve ezmektedirler.
• Küresel vesayet Türkiyede’ki süreci adım adım izliyor. Yıllarca saltanat sürenler Türkiyede ve dünyadaki değişimleri kabullenemiyor.
• Küresel bozguncuların egemenliğindeki batılı güçler Türkiye ile terör kelimesini birlikte kullanmak istemektedirler. Türkiyeyi istikrarsız ve güvensiz bölge olarak göstermeye çalışmaktadırlar.
• ABD'de Türkiye'yi terörist ülke ilan etmeye yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
• Türkiye’de ve dünya’da 2014 Mart ayından itibaren büyük değişimler olacaktır.
• Davutoğlu: Milletten aldığımız iradeyle biz 10 yıldır bu konularda tam yetkili olduk. Biz milletin bize verdiği iradeyi başkasına kullandırmayız. Bu hainlik olur.Bakan olduğumda verdiğim ilk talimat vizeleri kaldıracaksınız. Bugün 70 ülkeye vizesiz seyehat edebiliyorsunuz. Bu insanımıza olanın güvenidir. Komşularla sıfır politikasını anlatayım. Biz komşularla sıfır politikası derken halkına bomba atan bir rejimle tabii ki sorunlu olacağız. 17 ülkeyle büyük anlaşmalar imzaladık. 2002'de komşularla 12 milyar dolar. 2012'de 93 milyar dolar.Komşularla ticaret 9 kat arttı. Balkanlarla ile olan ticaretimiz 10 kat arttı.Türkiye artık bir enerji oyuncusudur. Bu yüzden üstümüze geliyorlar. Kuzey Irak'la yapılan enerji anlaşmaları ortada. Dışişleri Bakanlığı ve Ekonomi bakanlığın ortaklaşa hareket ediyor.Dış Politika'da Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz vize mutabakatı anlaşması imzaladık. Biz bu anlaşmayı 16 Aralık'ta imzaladık. 17 Aralık'ta bu olay patladı. Sen neden 14 ay bekliyorsun? AB ile anlaşmamızdan 1 gün sonra bunu yapıyorlar. Başbakan Brüksel'e gidecekken Davutoğlu Cenevre 2'ye gidecekken Tır olayı patlıyor. Dünya Beşer Esed'in yaptığı işkenceyi konuşurken istediler ki; Türkiye'nin Cenevre'de ve AB'de eli güçsüz kalsın. Devlet buna tabii ki de izin vermedi. Devlet gerekli yerde tedbirini alır. İstendi ki; Başbakan'ın Brüksel ziyareti kötü geçsin. Tüm görüşmelere katılan birisi olarak şunu söyleyebilirim; biz kendimizi asla sorgulatmadık. Yaptığımız reformlarımızı biz kendi halkımız için yaptık.
• ABD, bölge ülkelerine teknoloji transfer etmeye başlayan Aselsan'ın büyümesinden rahatsız oldu. Şirket son fabrikasını Kazakistan'da açmaya hazırlanırken Washington, finans devi Merrill Lynch üzerinden ambargo uygulayarak ilk kez açıktan tavır aldı.Türkiye'nin uzun menzilli füze sisteminde Çin firmasını (CPMIEC) tercih etmesi ABD ve Avrupa ülkelerinde endişe doğururken ASELSAN'ın bölgesel ve uluslararası atılımlarının önünü kesmek için harekete geçen ABD yönetimi birbirinden ilginç senaryoları devreye soktu.
• Ulusal terörleri görmeye başladık. İsrail istihbaratı ile Esad rejiminin ortaklaşa düzenlediği Reyhanlı saldırısı aslında Ankara’da akparti binasına planlanmış. Güvenlik gerekçesiyle Reyhanlıya düzenlenmiş.
• Kuzey Irak petrolü için Türkiye'yi devre dışı bırakacak 5 yeni hat projesinin uygulamaya çalıştılar. Bir takım unsurlar göz önüne alındığında bazı ülkeler her ne kadar istemese de enerji ticaretinde Türkiye'ye elleri mahkum!
• Türkiye ile Kuzey ırak petrol anlaşmasını Amerika engellemek istiyor. Irak başbakanı ile kürt yönetimi arasında gerginlikler yaşandı. Türkiye’ye petrol akmasını hiç istemiyorlar.
• Dünyaca ünlü Amerikalı ekonomist Perkins, “Faiz lobisi Türkiye'nin güçlenmesinden rahatsız. Türkiye hedefte.'' dedi. "Lobiler Başbakan Erdoğan'a karşı güçbirliği yaptı" dedi. "Dünyada bazı organize gruplar var ve bu grupların amacı Türkiye'yi karmaşa içine gömmek. Türkiye'nin güçlenmesini istemiyorlar. Türkiye, Orta Doğu ve birçok ülke için model. Bölgede faaliyet gösteren büyük şirketler, bu şirketlerin teokrasisi ve gücü kontrol eden gruplar stratejik konuma sahip olan Türkiye'nin güçlenmesini istemiyor. Bölünmüşlük istiyorlar" dedi. Perkins, "Faiz lobisi bunu gerçekten sevecektir. Türkiye'nin politik olarak zayıf olması ve uluslararası arenada yer alamaması, ekmeklerine yağ sürecek. Karmaşa yaratmaya çalışıyorlar" diye konuştu.
• Yargı darbesiyle AK Parti hükümetini devirmek için art arda operasyonlar yapan paralel yapının yüksek yargı üyesi hakim ve savcılara yönelik talimatlarını içeren ses kaydı ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan'dan 'Uzun' diye söz edilen kayıtta "MOSSAD, CIA ve diğerleri Uzun'u götürmek istiyor" deniliyor. Kayıtta, AK Parti'nin seçimlerden galip gelmesi halinde yargı darbeleriyle götürülmesinin hedeflendiği şöyle dile getiriliyor: "Ok yaydan çıktı bir kere. Bu safhadan sonra geri dönüş 'yok olmamız' anlamına gelir. Onun için tüm imkanlar kullanılarak taarruz tek yoldur. Önümüze kim çıkarsa ezip geçeceğiz. Seçimlerde yüzde 65 ile bile gelseler, dosyalarla götürmek zorundayız. 44 yılda ördüğümüz hırkayı 'buyrun siz giyin' diyecek değiliz." Kayıtta, istenilen sonucun alınması için "Komünist, faşist, Alevi ve CHP'li farketmez herkesle ittifak edin" talimatı veriliyor.
• ABD, bölge ülkelerine teknoloji transfer etmeye başlayan Aselsan'ın büyümesinden rahatsız oldu. Şirket son fabrikasını Kazakistan'da açmaya hazırlanırken Washington, finans devi Merrill Lynch üzerinden ambargo uygulayarak ilk kez açıktan tavır aldı.Türkiye'nin uzun menzilli füze sisteminde Çin firmasını (CPMIEC) tercih etmesi ABD ve Avrupa ülkelerinde endişe doğururken ASELSAN'ın bölgesel ve uluslararası atılımlarının önünü kesmek için harekete geçen ABD yönetimi birbirinden ilginç senaryoları devreye soktu.
• Üçlü balkan zirvesi Türkiye’de yapıldı. Balkanlarda kalıcı barış için Türkiye devredeydi.
• Küresel egemenler, Türkiye’de yeni doğmuş anlayışa bir cephe oluşturdu. Evrensel değerlere sahip çıkan Türkiye, Küresel yeni anlayışın aktörü oldu ama bu da küresel vesayetçilerin mücadelesini ortaya çıkardı. 17 aralıkla başlayan ekonomik ve soğuk savaş küresel vesayetin bir savaşıdır "Eğer Türkiye düşerse on yaşında İmam Hatib'e giden Ayşeler de, Ahmetler de düşer. Hama'da, Kahire'de umutlar söner. Türkiye düşerse, Arakan'ın, Gazze'nin bir sabah ufukta Osmanlı Donanması'nın geleceğine dair büyüttüğü hayaller de söner. Türkiye düşerse Âlem-i İslam da düşer." Türkiye düşerse evrensel değerler ve insanlık hareketi de düşer. Adalet ve barışta düşer.

• ABD'de Türkiye'yi terörist ülke ilan etmeye yönelik çalışmalar yapılıyor. Amerika ve Avrupa’da medya ile Türkiyeyi karalama kampanyaları hızla sürecek.
• Davutoğlu Türkiye'nin çok güçlü bir devlet olduğunun altını çizerken milletin iradesine sahip çıktıklarını söyledi. Biz Türk Bayrağı'nın dalgalandığı hiçbir yerden çıkmayacağız" dedi.
• Tanzimat'tan bu yana, son on yıl gibi gelişmenin sağlandığı bir on yıl daha yoktur. Yüz yıl sonra bile tarihçiler bu dönemi, "Türkiye'nin toparlanma ve restorasyon dönemi" olarak yazacaktır.
• ABD dolaylı yoldan Türkiye'ye 'dur' dedi, Başbakan Erdoğan ise bu çağrıya kulak asmadan 1,5 trilyon dolarlık İran pastasında Türk şirketlerin elini güçlendirecek hamleyi yaptı.Batılı ülkelerin Erdoğan'ın bu ziyaretinden rahatsız olduğunu ve Amerika Hazine Bakanı Cohen'in ''İran'la ticaret yapılacak ama şimdi zamanı değil'' demesine rağmen Türkiye'nin bu hamlesinin çok doğru oldu."Bu söylem Erdoğan'ın İran ziyaretinden önce söylendi. Bir nevi Başbakan Erdoğan'a 'dur' dendi. Ambargo süreci içerisinde Türkiye'nin ve Halkbank'ın ayrıcalıklı yeri olduğu için ciddi rahatsızlardı. O yüzden önümüzdeki süreçte İran'da kim aslan payını koparacak. Türk sermayesi mi? Batı sermayesi mi? Batı ile Türk sermayesi arasında çok ciddi çarpışma olacak. Yeni bir çekişme alanı doğacak." Erdoğan’ın ziyareti çok akıllıca oldu.
• 'Erdoğan kırmızı çizgileri geçti. Dünyanın egemenlerinin, reel politik kurallarını çiğnedi, dediklerini yapmadı. Artık onun için çok geç. Doğrunun ne olduğunu hiçbir önemi yok. Dünyanın kuralları değişmez. Kardan olmaksa, bir adamı kurban etmek evladır. Kurtarın kendinizi, bu tarafa geçin.'Ama gerçek şu ki, bu durum Erdoğan'ın şahsi akıbetinden ziyade, bizimle ilgili tarihi bir karar anı. Ama ne Anadolu halkı ne de yeryüzündeki mazlumlar yenik düşecektir. Küresel egemenlerin çıkarları için doğruları söylemekten çekinmeyeceğiz.
• Erdoğan 2014 yılının ilk aylarında gerçekleştirdiği Japonya, İran, Bürüksel ve Almanya ziyaretleri tarihi antlaşmalara ve kritik hamlelere neden oldu. Zamanında mükemmel adımlar atıldı. Tanrı yarını bugünle dizayn ediyor.
• Paralel yapı saf değiştirdi. Türkiye’nin gündemini yöneten, kasetler yapan, medya haberleri organize eden, yargıya yön veren davalar açan bu paralel yapının temeli cemaat gibi görünse de cemaatin birlikteliğini kullanan daha güçlü küresel güce hizmet eden bir yapıdır. Önce Erdoğan ve AKP’nin tarafında olan bu yapı 2014’de saf değiştirmiştir. Suriye, mısır ve diğer kıtalarda yaşananlardan sonra saf değiştiren paralel yapı hükümeti hedef alarak yolsuzluk ve çeşitli suçlamalarla hareket etmiştir.
DEĞİŞİM VE AFETLER
• Yönetenler ile muhalif halklar arasındaki çekişmeler iyice artacaktır. Baskıcı, sömürücü, yolsuz ve dinsiz yönetimler sürekli menfaatlerini düşündüler. Baskıcı yönetimler altında ezilen mazlum ve muhalif halklar artık yönetimlere başkaldırmaktadır. Halklar eşitlik ve özgürlük istemektedirler. Ekonomik refah, huzur ve esenlik istemektedirler. Son yüz yılda dünyada yaşananlar ve inançsız yönetimlerin halkları baskılarla yıldırması yeryüzünde isyanları kaçınılmaz kılmaktadır. 2008 krizi ile dünyada başlayan değişim açgözlülük eden yönetimlerin gerilemesine yol açtı. Mazlum halklar bu değişimde uyutulduğunu, baskılandığını fark etti ve gerçekleri görmeye başladılar. Dünyanın her yerinde her kıtada ve çok ülkede halkların özgürlük arayışı ve başkaldırısı başladı. Baskıcı yönetimlerden beslenenler ile muhalif halkların çatışması başlamış oldu. Arap barıyla başlayan süreç Afrika ve balkanlara da uzandı. Güney Amerika ve asyaya da uzandı. Dünyada yaşanan değişimler gerçek bir bilincin ve neden sonuç ilişkisinin doğal sonucudur.
• Tanrı ve şeytan kavramından iyi ile kötünün mücadelesinden cennet ile cehennem kavramından hiçbir toplum ve kişi habersiz değildir.
• Zulmün peşinde olan ve dünya için sömürenler saltanatlarını kaybetmemek için şiddeti seçerek direniyorlar. Bunlar önce tanrı tarafından korkutulacaklar. Sonra da azaba uğrayacaklar.
• Arap baharıyla başlayan değişimde Acaba geriye tekrar döner miyiz beklentisinde olanlar geçmişe özlem duyuyorlar. Eski bozuk düzeni isteyenler değişimi durdurma çalışmaları içinde oldular. Tüm süreçleri tıkadılar. Mısır, Suriye ve Irak’ta da mazlum halkların özgürlüklerini tıkadılar. Eski egemenler nedeniyle milyonlarca insan öldü. Ve ölümlerin tüm sorumluları onlardır. Değişimi engellemeye çalışan zihniyet saltanat sevdasında ve mazlum halkların özgürlüklerini sırf çıkarlarından dolayı reddettiler.
• Suriye mısır ve Tunus gibi ülkelerde insanların ölmesine neden olan dış güçler kaçınılmaz olarak kaybedecek. ABD’nin insanlık adına iş yapmadığı tam tersi bozguncu egemenler adına iş yaptığı anlaşılmıştır. Değişimi tıkayanlar ve onlara öncülük etmiş olan ABD, değerini yitirmektedir.
• 2014’ten sonra inançsızların egemenliğine Arap baharından daha güçlü bir tsunami etkisi yaratacak değişim yaklaşmaktadır. Küresel vesayet için çok güçlü büyük bir tehlike yaklaşıyor. Gerçekler ortaya çıkacak, insanlık doğrulara şahit olacak, etkili bir bilinç değişimi görülecek. Mazlumlar bastırılacaklar. Yine eski vesayetçiler çareyi katliamlarda arayacaklar. Ölümler olurken adım adım değişim gerçekleşecek. İnsanlık sıkıntılı bir üç yıl geçirecek.
• Özgürlük ve eşitlik isteyen halklar küresel egemenlerin değişime verdiği direnci kıracaklar. Küresel egemenlerin bir ayağı kırılacak. Arap baharı ile başlayan değişim güç kazanacak. Küresel vesayetçiler geriye nasıl gideriz hesabı yaparlarken hiç karşılaşmayı tahmin etmedikleri daha güçlü bir özgürlük talebiyle karşılaşacaklar. Bozguncular beklenmedik şekilde büyük bir yenilgi alacaklar.
• Arap baharının ikinci ayağı 2014 martıyla başlayacak.(dünyacıların) incil’deki‘kadının’ bir ayağı kırılacak. 2. aşamaya küresel güçlerin şiddetle direnmesi afetlerle insanların ölmesine neden olacak. Çünkü Tanrı mazlumların öldürülmesine öfkelenecek ve Tanrı da bozguncuların has halkına saldıracak. Kıyı kentlerinde insanlar ölürken salgınlar dehşet saçacak.
• 21 Aralık 2012’de değişim başladı ve yeni bir çağ aralandı. 2010 yılında Ortadoğu’da bir Arap baharı başladı ve sonra Afrika’ya yayıldı. Gittikçe yayılan bu savaşa kutsal metinlerle eşleştirildiğinde Armegeddon savaşı demek çok isabetli olmaktadır. 2012 yılında Armegeddon savaşı hız kazandı.2014-2019 yılları arasında çatışmalar çok yoğun yaşanacaktır. Aynı zamanda çatışmalar küreselleşecektir.
• 2019 yıllarında inanan mazlum halkların zaferinin ilk belirtileri görülecektir. Müslümanların kurtuluş belirtileri aşama aşama gerçekleşmiştir. Doğal afetler ve seller ilk işaretleri vermişti.
• Yeryüzünde insanlık 2023 yılında ilk büyük sıçramayı yaşayacaktır. Evrensel değerlerin sahiplenildiği ve tanrının yasalarına bağlı kalındığı bir dönem olacak. 2045 yılından sonra ikinci büyük sıçrama yaşanacaktır. 2045 yıllarında ve sonrasında yeryüzündeki insanlar savaş araçlarını mühimmatları ve silahları yok etmeye başlayacaktır. Her ülkenin medyasında infilak ettirilen ve yakılan silahlar medyalara yansıyacaktır.
• 2017’ye kadar Türkiye dünyanın düzeltilmesi yolunda çabaları devam edecek. Bu arada Türkiye’ye karşı siyasi, ekonomik ve sosyal savaşlar yürütülecek. İstanbul borsası 2017 ye kadar sürekli düşecek ve bir dip görecek 35 bini görecek. Sonrasında ise hiç düşmemek üzere sürekli yükselecek. Dünyanın en buhranlı, en kargaşa ve kaostaki dönemi 2014-2017 arasında gözlenecek. 2018’de ümitler kesilecek. Kurtuluş 2019’da başlayacak. İnsanlık ve evrensel değerler yavaş yavaş yücelecek.
• 2017-2023 yılları arasında Tanrı dünyayı kılıçtan geçirecek. Kötüleri temizleyecek. Şiddetli afetler, tehlikeli salgınlar yaşanacak. Toplu ölümler gözlenecek. Müslümanlar öldürülürken Tanrı da inançsız zalimleri katledecek. Armegeddon savaşı açıkça yaşanacak. Bu savaş Şeytan ile Tanrı arasında gerçekleşecek. Ve bir fiil yeryüzü bunlara şahit olacak.
• 2019’a kadar inançlı mazlum halklar zarar görecek. Dünya düzeltilmeye çalışırken şiddetli olaylar olacak. Düzen değişecek. Adil bir düzene geçiş yaparken eski düzenin sahipleri savaş açacak. Suriye’de ki gibi halklar büyük sıkıntı çekecek. İnanan mazlum insanların bir kısmı öldürülecekler. 2013 sonrasında Tanrı’nın müdahaleleri şiddetlenecek.
• Fırtınalar Batı Avrupa sahillerini vurmaya devam ediyor. İrlanda’da’nın batı kıyılarını vuran Ruth fırtınası doğuya doğru ilerlerken yıkımlar meydana getirdi. Bu nedenle haftalardır kötü hava koşulları ile boğuşan yerel idareler olası yeni nehir taşkınları ve seller için önlem almaya çalışıyor.Şiddetli rüzgarlar İngiltere gibi Fransa’yı da olumsuz etkiliyor. Batı sahillerinde dalga boylarının 10-11 metreye ulaştığı rapor ediliyor. Fırtınaların ardı arkası kesilmeyecek, saatte 200 kmye yaklaşan fırtınalar defalarca görülecektir.
• Türkiye ve dünya yakın tarih gerçekleriyle yüzleşiyor. Gerçeklerle yüzleşilecek barış ve uzlaşmalar başlayacak, artık kardeş kavgalarının biteceği bir döneme girilecek. Öyle bir zaman gelecek ki savaşa yeltenen ülkeler tüm dünya ülkeleri tarafından kınanacak. Kimse savaşa yeltenmeyecek.
• Dünyada yanlış kabuller artık bugün sorgulanıyor ve reddediliyor. Silah, savaş, tanrının halkı İsrail, bugünlere nasıl gelindi, küresel egemenlik kimlerin elinde, hangi anlayışla yönetiliyoruz. Gerçekten evrensel değerlere sahip çıkılıyor mu. Her soru gerçek anlamda cevaba varacak.
• Allah’ın dünyayı değiştirmesine küresel ısınma ve iklim değişiklikleri dediler. Halbuki tanrı yeryüzüne müdahale ediyordu. Ve Armegeddon yaşanıyordu.
• 2014-2018 yılları arasında afetler tavan yapacak ama afetler birden bitmeyecek. Sürekli azalacak yüz yıl sonra neredeyse hiç olmayacak.
• Müslüman ve Hıristiyan gruplar arasındaki çatışmalarda binden fazla kişinin öldüğü, bir milyondan fazla insanın da evinden olduğu Orta Afrika Cumhuriyeti'nden (OAC) korkunç görüntüler gelmeye devam ediyor. Fransa’nın sömürgesi olan OAC’de müslümanları linç ederek öldürüyorlar. Fransa inançlı mazlum halkları terörist ve milis olarak nitelemekte ve silah gücüyle değişimi bastırmaktadır. Bununla beraber Fransa kıyıları 12 metrelik dev dalgalar ile ve fırtınalar ile boğuşmaktadır. Allah da Fransa’ya kılıcıyla vurmaktadır.
• Filipinlilerde mayov volkanı tekrar harekete geçti. Kış aylarında dahi Arabistan’da bu kadar yoğun yağmurlar görülmemiştir. Gazze’de sel oldu. Hayat olumsuz etkilendi.
• Afetlerin hepsi isabetli yerlerde gerçekleşmektedir. Tanrı her şeyi en ince ayrıntıları ile bildiğinden bozgunculuğu destekleyen halkları vurmaktadır. Batıl ve haksız yoldan beslenenler tanrının öfkesinden nasibini alacaktır. Bozgunculara boyun eğip başkaldırmayanlar da bu afetlerden nasibini alacak.
• Batı Avrupa’nın üç ülkesi İspanya, Portekiz ve Fransa’da etkili olan fırtına nedeniyle dev dalgalar oluştu, kıyı kesimlerinde hayat durma noktasına geldi.
• İtalya’nın Venedik’i sular altında gark olacak. Hollanda’nın deniz seviyesinden aşağı yerleşim yerleri sular altında kalacak.
• Aşırı yağmurlar sonrası toprak kaymaları her yerde görülecek. ABD’de kaliforniya’nın ardından Florida da heyelan gözlendi. Brezilya, Arjantin ve meksikada da gözlendi.
• Dünyanın merkezinde çekirdeğinde kayma var. Bilim insanları buna anlam veremiyor. Bu durum küresel iklim değişikliklerini oluşturuyor. Doğal afetler yaşanıyor. Manyetik alanda kaymanın elbette bilimsel nedeni vardır ancak hangi amaçla olduğu daha önemlidir. Tanrı neden yeryüzüne bunları yaşatmaktadır. Yeryüzündeki bilinç nasıldır. Yaşam ve sistem nasıldır. İnsanlar ve mazlum halk yığınları mevcut sistemden büyük zarar mı görmektedir. Yeryüzü karanlık bir devir yaşıyor da insanlar bunun farkında değil midir. Şeytanın egemenliği ülkelere saldırarak savaşlara ve insan ölümlerine mi neden oldu. Dünü bugünü ve geleceği irdelemek zorundayız. Bugün yaşananlar gerçek bir temayı göstermektedir. Açıkça tanrının varlığını ve yeryüzüne müdahalesini görmekteyiz.
• Ani hava değişimleri. Şiddetli yağmur, aralıksız yıldırım düşmeleri ve tehlikeli dolular yağmaya başladı. Sıcak havanın ani değişimi ile çok nemli koyu gri bulutlardan ceviz büyüklüğünde dolular yağacaktır. Eski ve yeni ahit kaynaklarında söylendiği gibi buz parçaları yağacak. Denildiği gibi gerçekleşmektedir.
• Yeryüzü bir şeylerle yüzleşiyor. Ölümcül tsunamiler, yıkıcı afetler, ekonomik yıkımlar, bölgesel kaoslar. Dönüm noktasındayız. Gezegenimiz ve iklim sistemimiz değişim noktasında. Bir geçiş dönemi yaşanıyor.
• Havada, karada suda değişimler yaşanacak. Krallıklarda(ülkelerde) karmaşa olacak. Afetler, kıtlık ve salgınlar yayılacak.
• Gökyüzünden iri buz parçaları dolu olarak yağmaktadır. Bazı meteorlar yeryüzüne düşerek taş parçaları da yağmaktadır. Geçmişte haber verilen olaylar yaşanmaktadır. Uyuyan volkanlar harekete geçti. Ölen hayvanlar, toplu balık ölümleri, kuş ölümleri ve kırmızı kan renginde sular görüldü. Ani ısı düşüşleri yaşanıyor. Aşırı sıcaklar ve aşırı soğuklar yaşanmaktadır.
• Hem gökten aşırı yağışlar hem de yerden sular kaynayacak ve sular yükselecek.
• Gökten taşlar ve meteorlar yağacak. Yüksek sesle birlikte alevli taş parçaları düşecek. 2012’de Rusya’da görüldüğü gibi yer yer bazı beldelerde bunlar gerçekleşecek.
• Eski kavimlerin başlarına neler geldiğini duydunuz eski kavimlerin her modelini günümüz uluslarında rahatlıkla görürsünüz. Fitne fesat ve azgınlık hat safhada. Yeryüzü afetlerle dolu.
• Çeşitli virüsler çıkacak ve insandan insana bulaşacak. Toplu ölümler gerçekleşecek.
• Tabiat ana korkunç değildir. Asıl korkunç olan dünyaya sahip olmak için insanlara zarar verenlerin zalimliğidir. Afetler mazlumlar için var olan bir gereklilik, adalet ve korumadır. Doğal afetler tanrının kılıcıdır. Asıl kötü olan kötü yoldaki insan psikolojisidir. İnsanlara ve insanlığın geleceğine zarar veren onlardır.
• Geçmişte tüm kavimlerin başlarına gelen azaplar günümüzde yaşanacaktır. Deprem ile, sel ile, yıldırım ile, meteorla alevli taşlanma ile, yüksek ses ile, yanardağlar ile, deniz ilerlemeleri ile ve daha sayamayacağımız tüm afetler bu çağda gözlenmektedir. Sodom ve Gomore gibi tüm kavimlerin başlarına gelenler bu günümüzdeki son devirde meydana gelmektedir.
• 2012’de ve sonrasında doğal afetlerin ve yaşanacakların bile filmi yapıldı.
• Üniversiteler, sokaklar, cezaevleri, meydanlar karışacak. Değişim zamanında dünyayı ve yönetimi bırakmak istemeyen kötücül yönetimler kargaşaya ve şiddete başvuracak.Tüm bunlar olurken dünyanın düzelmesini isteyen insanlar bastırılacak Tanrı’da bunun üzerine yeryüzünü afetlerle donatacak.

• Bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah da o toplumu değiştirmez. Gazze halkı, yöneticilerinin siyasetini sorgulamalıdır. Gazze yöneticileri İsraile boyun eğip işbirliği yaparak bir şey kazanamazlar. Gazze sel altında kaldı. Zaten yıpratan ambargo var bir de bunun üzerine selden çok etkilendi. Sel hayatı felç etti.
• Norveç‘te tarihi evlerin bulunduğu bir köyde yangın çıktı. Rüzgarın etkisiyle yayılan yangında en az 30 ev kül olurken, en az 90 kişi hastaneye kaldırıldı. Ülkenin güneyinde Laerdal köyündeki bir evde gece yarısı başlayan yangın büyük paniğe yol açtı. Bin 150 kişinin yaşadığı bölgede bulunanlar güvenli yerlere tahliye edildi. Bir köy komple yandı.
• İtalya’nın kuzeyinde hafta sonunda etkili olan aşırı yağış sele yol açtı. Cenova kenti ve civarındaki birçok yerleşim yerinde toprak kaymaları meydana geldi. Modena bölgesinden geçen Sacchia Nehri taştı. Kentte onlarca ev ve işyeri sular altında kaldı. Sel nedeni ile yüzlerce kişi sivil savunma ekiplerince tahliye edildi. Fransa’nın güneydoğu kesimleri fırtına ve şiddetli yağmura teslim oldu. ‘Var’ bölgesinde sokaklar sular altında kaldı. İki kişi hayatını kaybetti. Amerika Birleşik Devletleri’nde görmeye alışık olduğumuz hortum manzaraları bu kez Fransa’da ortaya çıktı. Ülkenin doğusundaki Cote d’Or bölgesini vuran hortum Seine Nehri çevresinde bulunan yerleşim birimlerinde büyük çaplı maddi hasara yol açtı. En az 60 ev tahrip olurken, tarım alanları da hortumdan zarar gördü.
• Boston saldırısının olduğu dönemlerde ABD’nin Florida eyaleti salyangoz istilasına maruz kaldı.2 yıldır engellenemeyen salyangozlar insanlara sıkıntı vermektedir.
• İngiltere’nin güneybatı kesimleri başta olmak üzere birçok bölgesinde sel uyarısı yapıldı. Thames Nehri’nde sular son yılların en yüksek seviyesine ulaştı. Portekiz de sel, fırtına ve dev dalgalar ile boğuşuyor. Liman kenti Porto’da elverişsiz hava koşulları ile bağlantılı olarak yedi kişinin yaralandığı bildirildi. Meteoroloji uzmanları, önümüzdeki günlerde şiddetli rüzgar ve yağmurun etkisini artıracağı öngörüsünde bulunuyor.
• Ard arda gelen depremlerle sarsılan Yunanistan’ın Kefalonya adasında durum içler acısı. 26 Ocak’ta meydana gelen yaklaşık 6 büyüklüğündeki ilk deprem, adada büyük maddi hasara yol açtı. Kayaların kayması nedeniyle yollar kapandı. Yüzlerce ev girilemez hale geldi.
• Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki çatışmanın ülkeyi büyük bir felakete sürükleyeceğini belirtti.
• Orta Afrika ülkesi Burundi'nin başkenti Bujumbura şiddetli yağışlara teslim oldu. Ülkede yağışın etkisiyle meydana gelen sel ve heyelanda 60 kişi hayatını kaybederken, 100'den fazla kişi de yaralandı. Ülke genelinde 100'lerce ev de yıkıldı.
• Batı Avrupa’nın üç ülkesi İspanya, Portekiz ve Fransa’da etkili olan fırtına nedeniyle dev dalgalar oluştu, kıyı kesimlerinde hayat durma noktasına geldi.
• Doğu Türkistan'da 7,3 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
• Endonezya'nın Java Adası'nda bulunan Kelud Yanardağı'nın faaliyete geçmesi hayatı zorlaştırdı. yetkililer özellikle son 2 gündür nefes almanın imkansız hale geldiğini belirtti. Bölgede en üst seviyede alarm verildiğini kaydeden yetkililer yerel halkın tahliye edildiğini ifade etti. Dünyanın bacaları çalışmaya başladı. Yeryüzünde müthiş bir hareketlilik var. Çok yanardağ harekete geçti.
• 2014, ‘kaydedilmiş en sıcak yıl' olabilir. Zira, Pasifik Okyanusu'ndaki ılık suların yüzeye yükselmesi ve Ekvator boyunca Amerika kıtasına yönelmesiyle oluşan hava hareketinin bu yıl gerçekleşmesi bekleniyor. El Nino (Yaramaz çocuk) ismi verilen bu hareket ile atmosfere ciddi miktarda sıcaklık yayılacak. Bu durumun gerçekleşmesi durumunda iklimlerin altüst olacağı ve 2014'ün çok sıcak geçme ihtimalinin arttığı belirtiliyor
• Suriye ve Afrika’da ölümler arttıkça İngiltere’de seller fırtınalar durmak bilmiyor.
• 2013 yılında düşen meteor ile Allah Rusya’ya bir uyarı verdi. 2014 yılından itibaren Rusya’nın yıkılışı başlayacaktır.
• ABD’de 2014 yılı ile beyaz kabus yaşandı. Niagara şelalesi buzla kaplandı, Chicago dondu, ABD’de kutup soğukları yaşanıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin güney ve doğu yakasında etkili olmaya başlayan kar fırtınası ile hayatını kaybedenler oldu. Hava, kara ve demir yolu ulaşımı büyük ölçüde aksadı. Kuzey Kutup bölgesinden gelen dondurucu soğukların eşlik ettiği tipi, enerji nakil hatlarında da tahribata yol açtı. Bölgede 300 bin haneye elektrik verilemiyor. Yetkililer, vatandaşlara gerekli olmadıkça evlerinden dışarı çıkmama uyarısı yapıyor.
• Baltık Denizi buz tutunca, deniz üzerinde 26 kilometrelik kara yolu oluşturuldu.
• Batı Avrupa’daki en büyük doğalgaz üretim alanı olan Hollanda’nın Groningen’de yapılan gaz üretiminin depremler de dahil olmak üzere bir takım risk ve zararları fark ediliyor. 1950’lerde keşfedilen Groningen’de 10 yıllardır doğalgaz üretimi yapılıyor. Bölgede ilki 1986 yılında olmak üzere şu ana kadar yüzlerce deprem meydana geldi. Ancak Sismologlar son yıllarda bölgede depremlerin iyice arttığını ve 3.6 şiddetinden de yukarı daha fazla deprem olmaya başladığını söyledi.
• İngiltere 1766’dan bu yana en yağışlı ocak ayını geçirdi.Ülkenin güney batı sahillerinde biri bitmeden diğeri başlayan seller nedeniyle yine binlerce ev su altında kaldı. İngiltere hükümeti sellerden zarar gören çiftçilere yardım fonu hazırlanacağını duyurdu. Yeryüzüne zarar veren küresel güçler artık ileri gidemeyecekler. Hatta haksız kazandıkları şehirlerini onarmaya bile para bulamayacaklar. Daha zor günler görecekler. Orta Afrika cumhuriyetini ve afrikadaki sömürgelerine sahip çıkıp mazlumları öldürmeye devam ettikleri sürece bela onlardan eksik olmayacaktır. Haksızca kıtalara gidip insanları sömürerek kurdukları şehirleri Allah tahrip etmeye devam edecek.
• İngiltere’de üç hafta etkisini sürdüren aşırı yağışlar nedeniyle başkent Londra’nın içinden geçen Thames Nehri taştı. Londra’nın dış kesimlerinde bulunan birçok banliyö sular altında. İngiltere parlamentosu alarmda, hayati tehlike büyük önem taşıyor, Alarm seviyesi en yükseğe çıkartıldı. İngiltere başbakanı programlarını iptal etti. Halka yardım sözü verdi. Kum torbaların parayla satılmasına tepki gösterdi.
• Rabbinizin öyle biyolojik silahları var ki kimse başa çıkamaz. Basit gördüğünüz sivrisinekleri biyolojik silah olarak kullanarak inançsızları kırıp geçirebilir. tifüs, sıtma gibi çeşitli hastalıkları taşıyan sivri sinekleri çoğaltıp düşmanları basit bir hamle ile alt eder. Rabbiniz tek başına tüm orduları yok eder. Ve bu ona çok basittir. Şiddetli yağışların ve sellerle dolu dünyanın ardından bunları görmek kaçınılmaz olacaktır
• ABD ve Kanada'yı etkisi altına alan Kutup girdabı 190 milyon insanı etkiledi. ABD'nin Montana eyaletinde sıcaklık Fahrenheit cinsinden eksi 62'ye kadar düştü. Eksi 50 dereceyi bulan soğuklar nedeniyle uyaran uzmanlar, öldürücü soğuğun 10 dakika içinde vücudu dondurarak ölüme neden olabileceğini belirtti.Koca şehirler dondu. Sokaklar, arabalar hatta şehirler bile buz tuttu.
• Avrupa’nın Atlantik Okyanusu kıyıları fırtınalara ve kötü hava şartlarına teslim oldu. Hızı 150 kilometreyi aşan rüzgarlar ve şiddetli yağmurlar iki gündür büyük maddi zarara neden oldu. Fransa’nın Bretagne bölgesinde 12 bin ev elektriksiz kaldı. Manş Denizi’nin İngiltere tarafında da fırtına maddi hasara yol açtı. Kötü hava şartlarının perşembe akşamına kadar etkili olacağı açıklandı. “olayı yaşayan yerel bir sakin ‘çok korkunç. Kıyılar sular altında kaldı. Şehir merkezi yerle bir oldu. Tüm mağazalar kapandı.” Bu tür afetlerin aynı bölgelerde çok daha tehlikelilerini göreceğiz. Tanrı değişim yaratırken zulmederek değişime direnenlere karşı afetler görülecektir.
• Çin’de bilim insanları halk arasında kuş gribi olarak bilinen virüsün yeni bir türünü keşfetti. H10N8 adı verilen virüsün kanatlı hayvanlardan insana bulaşabileceği tahmin ediliyor. Bu yüzden de uzmanlar hastalığın hızla yayılabileceğini belirtiyor:
• Bolivya haftalardır devam eden yağışların ardından kıyılar sular altında kaldı. Avrupa’nın kuzeyi ve İngiltere dev dalgalarla savaşacak. Kıyı kentleri cehenneme dönecek. Kıyı kentlerinde yaşam alt üst olacak.
• İngiltere ve Fransa’da su baskınlarına karşı kırmızı alarm verilmeye başlandı. Onlar yeryüzündeki inanan mazlum halkların ölmesine destek verdikçe tanrı da onların ülkesine şiddetle saldırmaya devam edecektir.
• Yeryüzü bir şeylerle yüzleşiyor. Ölümcül tsunamiler, yıkıcı afetler, ekonomik yıkımlar, bölgesel kaoslar. Dönüm noktasındayız. Gezegenimiz ve iklim sistemimiz değişim noktasında. Bir geçiş dönemi yaşanıyor.
• Havada, karada suda değişimler yaşanacak. Krallıklarda(ülkelerde) karmaşa olacak. Afetler, kıtlık ve salgınlar yayılacak.
• İnançsızların sistemi ne kadar güçlü ve birbirlerine bağımlı olursa olsun kırılgan ve dağılmaya yüz tutacaktır.
• Yeryüzüne yön veren vesayetçiler yeryüzünün hazinelerine sahip idiler. Dinsel metinler ve bunları destekleyen kahin ve alimlerin yazıları gizlendi ve yok edildi. Kutsallık içeren çoğu bilgileri ve kaynakları yok ettiler.
• Küresel iklim bilimciler önümüzdeki yıllarda dünyayı bekleyen felaketleri bildirdiler. Ancak bunları açık ve net olarak bildirmediler. Korku ve göçler ve birtakım olaylardan çekindiler. Bazı bilim adamları insanların bu gerçeklerden haberdar olması gerekli dedi. Ancak bazı bilgiler saklanmaktadır. İnsanlar ve bazı bölgeler afetlerle karşılaşacaktır.
• ABD maya yazıtlarından ve tarihi kayıtlardan pek çok gizli bilgiyi bildikleri halde gizlemişlerdir. Dünya ile paylaşmadılar. Maya yazıtlarında dünyanın nasıl bir bilinçte olacağını ve değişimin geleceğini ve belirtilen bölgelerin (yani batının) afetlerle zarar göreceğini söylemiştir. Son yıllarda dünyada yaşanan felaketler ve doğal afetler Tanrının gelişini göstermektedir. Kıyı kentlerinin sular altında kalacağı, şiddetli yağışların seller oluşturacağı, depremlerin artacağı, yanardağların faaliyete geçeceği ve salgın hastalıkların insan öldüreceği bilinmektedir ve sürekli gizlenmektedir.
• İtalya’nın kuzeyinde haftasonunda etkili olan aşırı yağış sele yol açtı. Cenova kenti ve civarındaki birçok yerleşim yerinde toprak kaymaları meydana geldi. Modena bölgesinden geçen Sacchia Nehri taştı. Kentte onlarca ev ve işyeri sular altında kaldı. Sel nedeni ile yüzlerce kişi sivil savunma ekiplerince tahliye edildi. İtalya’nın Sicilya adasında Etna yanardağı lav püskürtmeye başladı.Fransa’nın güneydoğu kesimleri fırtına ve şiddetli yağmura teslim oldu. ‘Var’ bölgesinde sokaklar sular altında kaldı. Hayatını kaybedenler oldu. Amerika Birleşik Devletleri’nde görmeye alışık olduğumuz hortum manzaraları bu kez Fransa’da ortaya çıktı. Ülkenin doğusundaki Cote d’Or bölgesini vuran hortum Seine Nehri çevresinde bulunan yerleşim birimlerinde büyük çaplı maddi hasara yol açtı. En az 60 ev tahrip olurken, tarım alanları da hortumdan zarar gördü.
• Norveç‘te tarihi evlerin bulunduğu bir köyde yangın çıktı. Rüzgarın etkisiyle yayılan yangında en az 50 ev kül olurken, en az 90 kişi hastaneye kaldırıldı. Ülkenin güneyinde Laerdal köyündeki bir evde gece yarısı başlayan yangın büyük paniğe yol açtı. Bin 150 kişinin yaşadığı bölgede bulunanlar güvenli yerlere tahliye edildi.
• Arjantin'de Buenos Aires eyaleti sınırları içerisinde yer alan Berazategui bölgesinde meydana gelen kasırga hayatı felç etti. Berazategui bölgesinde dün sabah saatlerinde oluşan ve yaklaşık 10 dakika süren kasırga sırasında, onlarca araç devrilirken, çok sayıda ağaç da kökünden koparak savruldu.
• Arjantin’de Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplumları Federasyonu, sağanak yağışta, çoğu çocuk 69 kişinin, su baskını ve toprak kayması nedeniyle yaşamını yitirdiğini açıkladı. Yağış nedeniyle evlerin zarar gördüğü, 180’den fazla kişinin yaralandığı belirtildi. Ölü ve yaralı sayısının artmasından endişe edildiği, şu ana kadar 20 bin civarında kişinin yerlerinden olduğu, 2200 ailenin evsiz kaldığı kaydedildi. Sağanak yağışın ayrıca iki köprünün yıkılmasına, yolların, elektrik hatlarının ve ekinlerin zarar görmesine yol açtığı ifade edildi.
• İran’ın kuzeybatısında bulunan Urmiye Gölü tehlike altında. Dünyanın en büyük tuz göllerinden biri olan Urmiye, son 10 yılda %80 oranında küçüldü. Kuraklık sonucu buharlaşan göl şimdi yalnızca bin kilometre kare çapında.
• İngiltere ve Fransa’da su baskınlarına karşı sürekli kırmızı alarm veriliyor.
• Japonya'da okyanus dibindeki bir yanardağın 2013 Kasım ayında patlamasının ardından ortaya çıkan ve bilim adamlarının, okyanusa gömüleceğini tahmin ettikleri ada 30 kat büyüdü.
• Siyah böcekler Rize kıyılarını işgal etti. Uzaktan siyah dumanı andıran ve uçan siyah böceklerin nereden ve neden geldikleri anlaşılamadı.
• Balıkesir Manyas Gölü'nde telef olan binlerce yavru balık kıyıya vurdu.
• Simav'da korkutan manzara yaşandı. Deprem kuşağında yer alan Kütahya'nın Simav ilçesinde, son zamanlarda kendiliğinden ortaya çıkan sıcak su gayzerleri çevredeki vatandaşları tedirgin ediyor. 2011 yılında 5,9 büyüklüğünde bir depremin yaşandığını ve sonra bu depremlerin sürekli olarak yaşanmaya başlandığını dile getirdi.


Haberler

MollaCami.Com