Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Mahkeme CHP'nin talebine uydu, hukukçular isyanda

Köşk seçimlerindeki 367 kararıyla tartışma doğuran Anayasa Mahkemesi, hukukçuları ayağa kaldıran yeni bir karara imza attı. CHP'nin talebine uyarak, Meclis'in 411 oyla kabul ettiği anayasa değişikliğini şekil yerine esastan görüşen Yüksek Mahkeme, 9'a 2 oyçokluğuyla düzenlemeyi iptal etti.

r

Kılıç: Kimileri sevindi kimileri üzüldü

Gül: Bu hukuki bir süreçtir

Orgeneral Babaoğlu: Başka bir karar çıkması anormal olurdu

Anayasa Mahkemesi, dün yeni bir tartışmalı karara imza attı. Anayasa'nın 14. maddesindeki açık hükme rağmen, şekille yetinmeyerek anayasa değişikliğini esastan inceleyen Yüksek Mahkeme, eğitim-öğretim eşitliğiyle ilgili düzenlemeyi iptal etti. CHP'nin talebini uygun bulan mahkeme, değişikliğin yürürlüğünü de durdurdu. Karar, alışılmışın dışında basın toplantısı yerine 3 satırlık yazılı bir açıklamayla duyuruldu. Borsa kapandıktan sonra gazetecilere verilen bildiride şöyle denildi: ''9 Şubat 2008 günlü 5735 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair kanunun 1. ve 2. maddeleri, Anayasa'nın 2., 4. ve 148. maddeleri gözetilerek iptal edilmiştir. Ayrıca yürürlüğü de durdurulmuştur."

Mahkeme, 9'a 2 oyçokluğuyla verdiği kararda, ilk kez bir Anayasa değişikliğini esas yönünden iptal ederken, kendi içtihatlarına aykırı davrandı. Artık, Meclis'in çıkartacağı bütün anayasa değişiklikleri içerik denetimine tabi tutulabilecek. Meclis'in Anayasa değiştirmesi neredeyse imkansız hale geldi. Başkan Haşim Kılıç ile Sacit Adalı'nın muhalefet ettiği karar, AK Parti hakkındaki kapatma davasını da yakından ilgilendiriyor. İptal edilen düzenlemeler iddianamenin en önemli gerekçesini oluşturuyordu. Mahkeme çıkışında gazetecilerin sorularını cevaplayan Kılıç, "Verilen kararlar bir kısım insanımızı sevindireceği gibi bir kısım insanımızı da üzebilecektir. Bu, ülkede birliği, beraberliği ve birlikte yaşama azmini ortadan kaldırmamalı." dedi.

Anayasa Mahkemesi CHP'nin talebine uydu

Anayasa Mahkemesi, üniversitelerde eğitim özgürlüğünün önündeki yasakları kaldıran Anayasa değişikliğini iptal etti. Mahkeme, 9'a 2 oyçokluğuyla verdiği kararda düzenlemenin yürürlüğünü de durdurdu. 1982 Anayasası'nın yürürlüğe girmesinin ardından ilk kez bir Anayasa değişikliği esas yönünden iptal edilirken, Mahkeme kendi içtihatlarına aykırı davrandı. Kararın sonuçlarının, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecindeki tartışmalı 367 kararından daha ağır olacağı belirtiliyor. Buna göre, Meclis'in çıkartacağı bütün anayasa değişiklikleri içerik (esas) denetimine tutularak, iptal edilebilecek.

10 ve 42. maddelerdeki değişikliği laiklikle ilgili 2. maddeye aykırı bulan Mahkeme, yasa koyucu gibi davranarak yetki alanını genişletti. Sadece, şekil yönünden denetleyebildiği anayasa değişikliklerini esas yönünden de denetleme yetkisini kendi kararıyla aldı. Mahkeme, bunu yaparken Anayasa'nın 4. maddesine dayandı. 'Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez' hükmüyle korunan 2. maddeyle ilgili teklif verilmesini 148. maddeyle düzenlenen 'şekil' şartlarına aykırılık saydı. Böylece, şekilden esas denetimine gitti. Karar, AK Parti hakkındaki kapatma davasını da yakından ilgilendiriyor. İddianamede, söz konusu anayasa değişikliği kapatma talebinin en önemli gerekçesini oluşturuyor.

Mahkeme üyeleri, dün sabah saatlerinde CHP ve DSP'nin anayasa değişikliklerinin 'iptali veya yok hükmünde kabul edilmesi ve yürürlüğünün durdurulması" istemiyle açtığı davayı neticelendirmek için toplandı. Türkiye'nin merakla beklediği karar 17.20'de geldi. Yaklaşık 8 saat süren toplantının ardından Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt, teamüllerin aksine basının karşısına çıkmadı. Karar yazılı açıklamayla duyuruldu. Açıklamada, şöyle denildi: "9.9.2008 günlü, 5735 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair kanunun 1 ve 2. maddeleri, Anayasa'nın 2, 4 ve 148. maddeleri gözetilerek iptal edilmiştir. Ayrıca yürürlüğü de durdurulmuştur..."

Mahkeme, tartışmalı kararı 9'a 2 oyçokluğuyla verdi. Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç ile üye Sacit Adalı karara muhalefet etti. Başkan Vekili Paksüt ile üyeler Fulya Kantarcıoğlu, Zehra Ayla Perktaş, Necmi Özler, Serruh Kaleli, Serdar Özgüldür, Ahmet Akyalçın, Mehmet Erten ve Şevket Apalak, iptal yönünde oy kullandı. Bu üyelerin çoğu, eski Cumhurbaşkanı Sezer tarafından atanmıştı.

Mahkeme, Anayasa'nın 148. maddesinde anayasa değişikliklerinin denetimiyle ilgili 'teklif ve oylama çoğunluğu ve ivedilikle görüşülemeyeceği' şeklinde sıralanan şekil denetiminin sınırlarını genişletti. Meclis'in bundan sonra çıkaracağı anayasa değişikliklerini değiştirilmesi teklif edilemeyecek 1., 2. ve 3. maddelere aykırı bularak iptal edebilecek. Mahkeme, anayasa değişikliğini 'cumhuriyet, toplum huzuru, adalet anlayışı, insan hakları, Atatürk milliyetçiliği, demokrasi, laiklik, sosyal hukuk devleti' ilkelerine aykırılıktan iptal etmenin yolunu açtı. Son kararla Raportör Osman Can'ın 'Mahkemenin esasa giremeyeceği' yönündeki raporu da dikkate alınmadı.

Kılıç ve Adalı özgürlüğü savundu

Alınan bilgilere göre toplantıda, raportörün raporunun okunmasının ardından üyeler tek tek görüşlerini açıkladı. Anayasa değişikliğinin iptali yönünde oy kullanan üyeler, laiklik ilkesinin dolaylı şekilde zedelendiğini savundu. Düzenlemenin, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerle ilgili olduğunu ileri sürerek iptal yönünde oy kullandı. Karara muhalefet eden Kılıç ve Adalı ise, değişikliğin laiklik ilkesine aykırı olmadığını, eğitim ve öğrenim özgürlüğünü pekiştirdiğini ifade etti. İki üye Anayasa'nın 148. maddesinin anayasa değişikliklerinin şekil denetimi konusunda sınırlı yetki verdiğine de dikkat çekti.

Kararın dayandığı anayasa maddeleri

Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.

Madde 4: Anayasa'nın 1'inci maddesindeki devletin şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2'nci maddesindeki cumhuriyetin nitelikleri ve 3'üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Madde 148: Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün Anayasa'ya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler.

411 oyla kabul edilmişti

Anayasa'nın 10. maddesinin 4. fıkrası değişti: Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.

Anayasa'nın 42. maddesinin 1 ve 2. fıkrası değişti, yeni fıkra eklendi: Kimse, kanunda açıkça yazılı olmayan hiçbir sebeple eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı ve kullanılmasının sınırları kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir.

Meclis'e müdahale edildi

Muhsin Yazıcıoğlu (BBP Genel Başkanı): TBMM'nin yasama yetkisine müdahale edildi. Meclis'in irade koyuculuğu ortadan kaldırıldı. Laikliğin net tanımının yapılması ihtiyacı doğdu. TBMM'nin büyük çoğunlukla esasa ve iç tüzüğe uygun olarak aldığı bu kararın iptali ileride sıkıntılı bir ortamın doğmasına vesile olacaktır. Bu da ülke insanımızın vicdanında her zaman tartışmalı bir halde duracaktır. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararını desteklemiyoruz.

Karar hukuk skandalıdır

Süleyman Soylu (DP Genel Başkanı): Mahkeme, kendisine verilmeyen bir yetkiyi kullandı. Mahkeme'nin TBMM çoğunluğu tarafından kabul edilen bir anayasa değişikliğini esasa girerek iptal etmesi açıkça bir hukuk skandalıdır. TBMM ve AKP iktidarının yasama ve yürütme görevini devam ettirme imkanı kalmadı. Türkiye, bir sistem krizinin tam göbeğine oturmuştur. Sivil bir anayasa yapılmadığı sürece ülkemizin Batı standartlarında bir demokrasiye kavuşması mümkün değildir.

Özgürlüklerin önü kapandı

Erkan Mumcu (Anavatan Genel Başkanı): Ağır bir karar. Bundan sonra demokrasi ve hukuk devleti kavramlarının uyumlu bir anlayış içinde kavranması mümkün olmayacak. Bu kararla hak ve özgürlük alanlarının genişletilmesi ve siyasal sistemin reforme edilmesine yönelik girişimlerin de önü kapanmıştır. Mahkemeden üniversitelerdeki kılık kıyafet düzenlemesini 'devletin laik karakterine aykırı bir girişim' gibi görmemesini beklerdim. Bir hukukçu olarak bu kararın doğruluğunu savunamam.

[HUKUKÇULAR İSYANDA]

Mahkeme zarar görecek

Prof. Dr. Ergun Özbudun (Anayasa hukukçusu): Anayasa Mahkemesi, anayasal ilkelerini aştı. Şekil değil apaçık bir esas incelemesi yaptı. Anayasa'nın kendisine yasakladığı bir yetkiyi kullandı. Bu, yetki gasbıdır. Yüce Mahkeme'nin menfaatlerine zarar verecektir. Bundan sonra hiçbir anayasa değişikliği yapılamaz. Mahkeme, iktidarı kendine tevdi etmiştir. Hiçbir demokratik ülkede örneği yok.

Vahim karar, sınır aşıldı

Prof. Dr. Levent Köker (Anayasa hukukçusu): Mahkeme çok vahim bir karar aldı ve sınırını tamamen aştı. Başörtüsünü değil, kanun önündeki eşitliği ve hiç kimsenin eğitim hakkının engellenemeyeceğini öngören özgürlükçü düzenlemeleri reddetti. Ayrıca, sadece şekil yönünden denetleyebileceği bir değişikliği, içerik yönünden de denetleyerek sakat bir durum oluşturdu.

Meclis, kararı yok sayabilir

Doç. Dr. Mustafa Şentop (Hukukçu): Mahkeme, kendi meşruiyetini çiğnedi. Türkiye'nin en önemli hukukî sorunu haline geldi. Mahkemenin kararlarını denetleyen bir organ yok. Meclis, bu kararı yok sayıp mevcut değişikliği uygulamaya devam edebilir. Mahkeme hükümetin düşmesine karar verse, Resmi Gazete'de yayımlasa bu geçerli mi olacak? Geçerli olmayacak. Çünkü mahkemeye böyle bir yetki verilmemiş. Bu nedenle karar yok hükmündedir.

367 kararını çağrıştırıyor

Doç. Dr. Serap Yazıcı (Anayasa hukukçusu): Hukukî değil siyasî bir karar alınmıştır. Anayasa Mahkemesi, siyasî bir organ değildir. Üzüntü ile karşıladım. 367 kararını çağrıştırıyor. Anayasa'nın tüm hükümleri değiştirilebilir. Bunun istisnası ilk 3 maddedir. Bunu genişletmek suretiyle yorumladığımız zaman, çok tuhaf bir tablo ortaya çıkar. Çünkü Anayasa'nın her hükmü dolaylı bir biçimde ikinci maddedeki kavramlarla ilişkilendirilebilir. Bu mantığı kabul edersek tali kurucu iktidar hiçbir biçimde anayasayı değiştiremez.

Hukukçu mantığıma sığmıyor

Prof. Dr. Hasan Tunç (Anayasa hukukçusu): Bu kararı anayasa hukukçusu olarak mantığıma sığdıramıyorum. Raportörün görüşü doğrultusunda karar verilmesini bekliyordum. Peki AK Parti'ye açılan kapatma davası nasıl etkilenir? İddianamede ortaya konulan gerekçelerin önemli bir kısmı başörtüsüne yönelik. Başbakan ve AK Parti temsilcilerinin söz ve demeçleri delil olarak gösterilmiş. Bu kararla kapatmaya hukukî bir dayanak bulundu.

Karar, halkı ikiye böldü

Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu (Sabancı Üniversitesi): Mahkeme verdiği kararlarla siyasetin içindeydi. Şimdi yeni bir adım attı; başörtüsünün laiklikle bağlantılı olduğuna hükmetti. Başörtüsünde iç hukukta gelinebilecek son noktaya geldik. Ama tartışmalar bitmeyecektir. Siyaseten gündemden düşmez. Halk çok ciddi bir şekilde ikiye bölündü. Başörtüsünün tehdit unsuru olduğunu düşünen bir kesim ile kararın özgürlükleri kısıtladığı düşüncesinde olan bir kesim doğdu.

Yargıçlar devletine gidiyoruz

Murat Yılmaz (Siyaset bilimci): Yargıçlar devletine doğru bir yürüyüş var. Mahkemenin hukuk dışına çıkarak siyaset yapmaya başladığı bir sürecin içinden geçiyoruz. Bu karar önemli bir kırılmaya işaret ediyor. İçtihat kapıları kapatılıyor. Bu durum Osmanlı'da 'gerilemenin sebebi' olarak gösterilmişti.

Yargı, özgürlükleri tehdit ediyor

Sezgin Tanrıkulu (Diyarbakır Barosu Başkanı): Anayasa'ya uygun değil. Mahkeme, anayasa değişikliğini esas yönden inceleyemez. Bu noktada yapılacak iş Meclis'in mahkemenin yetkilerini değiştirerek daha açık yazmasıdır. Türkiye'de yargı özgürlüklerin güvencesi değil. Özgürlükleri sınırlayan ve tehdit eden bir kurum haline geldi.

Yetkinin kaynağı ne?

Kamil Yaralı (Hukukçular Derneği Başkanı): Mahkeme, yetki ve meşruiyetini Anayasa'dan aldığını söylüyordu. Bu kararla Anayasa'yı da çiğnediler. Mahkeme Anayasa ile bağlı olmadığını ilan etmiştir. Mahkeme'yi bağlayan hiçbir metin kalmamıştır. Yetkisini Anayasa'dan almıyorsa nereden aldığını açıklamalı.

Yasama yetkisi gasp edildi

Taha Akyol (Milliyet Gazetesi): Hukuka ve Anayasa'ya aykırı bir karar. Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliklerini esastan inceleyemez. Yeni koşullar getiremez. Sadece şekil yönünden inceler, bunun dışında bir inceleme yapamaz. Bundan sonra yasama faaliyeti yapılması imkansızlaşmıştır. Parlamento'nun yasama yetkisi gasp edilmiştir.

Sonunda hepimiz kaybedeceğiz

Mehmet Altan (Star Gazetesi): AK Parti'nin kapatılması sürecinin başladığını görüyorum. Bir senaryo sahibi var ve onu uygulatıyor. Bunun Türkiye'ye ne yararı olacak? Hepimiz sonunda kaybeden haline gelebiliriz. AK Parti de yanlışlıklar yaptı. Temel haklar için adım atması gerektiğini söyledik.



sahsen benim bekledigim bir karardi türkiyede hic bir anayasa deyismez yasaya uygun madde eklenirdi simdiye kadar pamuk ipi bitmis onuda kalan ekleyemiyorlar.

ne bekliyordunuz ki talib kardeş?

seçimler yakın,magduriyet yolu iyi tuttu!

herhalde pek sevinmişlerdir sonuca!

bakın yine yaptırmadılar bize bazı şeyleri,ama bu sefer %70 verin , falan deyip aynı yolda beraber yüremeye devam edelim diyecekler!

% ---% versez yine aynisi olur.

Anayasa Mahkemesi anayasa yapıyor
Anayasa Mahkemesi 367 kararında olduğu gibi, hukukiliği çok tartışılacak bir karara imza attı ve genç kızların üniversiteye türbanla girmesine izin veren düzenlemeyi iptal etti.
Çünkü bütün anayasa hukukçularının fikir birliğiyle kabul ettiği "esastan inceleme yoktur" hükmünü açıkça ihlal etti ve adeta anayasayı yeniden yazdı.
367 kararında da aynısını yapmıştı.
Sonuç itibariyle Türkiye "27 Nisan Süreci" denilen bir dönemden geçmektedir.
Kimi özgürlüklerin genişletilmesinden rahatsız olan güçler devreye girmiş ve hukuk aracılığıyla Türkiye'yi yeniden biçimlendirmeye başlamıştır.
Aradan zaman geçip geriye baktığımızda veya Türkiye'nin yakın tarihi kaleme alındığında kimilerinin yüzü gerçekten çok kızaracaktır.
Mahkemenin, kararı 9'a karşı 2 oy ile almış olması, AK Parti'nin kapatılma davasıyla ilgili çok ciddi bir göstergedir.
Mahkemenin türban kararıyla birlikte AK Parti kararını da verdiğini söylemek bilineni tekrar etmek anlamına gelmektedir.
Evet 28 Şubat döneminde olduğu gibi olağanüstü bir dönemden geçiyoruz.
Siyaset ve siyasetin belirlediği ekonomik düzen yeniden oluşturuluyor.
Gelişmeleri yakından izleyenler, AK Parti'nin kapatılmakla kalmayacağını, yasaklanan isimlere 5 yıl siyaset yasağı getirileceğini açıkça ifade ediyor zaten.
Erdoğan'ın yasaklandığı, Cumhurbaşkanı'nın köşeye sıkıştırıldığı bir atmosferde, AK Parti parçalanıp yeni hareketler kurulmaya çalışılacak.
Bunun işaretleri mevcut.
CHP lideri Baykal'ın gerek Kürtlere, gerek muhafazakârlara yönelik mesajları, AK Parti'siz bir Türkiye seçmenine yönelik hazırlığın ilk adımı olarak değerlendirilmelidir.
Bölgenin en güçlü iki partisinin birden kapatılmasından doğacak rahatsızlık CHP eliyle yatıştırılmak isteniyor.
Ancak yine yakın tarihimiz gösteriyor ki, Türkiye'de halk "tepeden inmeci" yöntemlerle oluşturulmak istenen modellere ilgi duymuyor.
Kendi akışına bırakılsa küçülen büyümeyle, artan işsizlikle, yüksek enflasyonla zayıflayacak siyasi hareketler, zorla yok edilmek istenerek güçlü kalmaları sağlanıyor.
Bu gerçeği 1971'de de, 1980'de de, 1996'da da gördük, yine görmeye devam edeceğiz.
Çünkü eninde sonunda Batı sistemi içinde yer almaya mecburuz ve bunu göstermelik bir demokrasiyle yapamayız.

kendimiz olamadığımız ve kendimize güvenmediğimiz her devirde bunları yaşamaya mahkum değilmiyiz?

ve tam bağımsızlık denen unuttuğumuz o kavram acaba ne zaman düşümüz ve/veya amacımız olmaktan çıktı?

bu sürecin yeni olmadığı ülkemizin kuruluşundan bu zamana devam eden bir süreç olduğunu düşünüyorum.terakkiperver cumhuriyet fırkasının kapatılması.. adnan menderesin idamı akabinde cereyan eden olaylar..allah sonumuzu hayır etsin diyorum. ama millet olarak gerçekten güçlüyüz


Güncel Haberler

MollaCami.Com