Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Hazret-i Muhammed’siz İslâm’a doğru

HAZRET-İ MUHAMMED’SİZ İSLÂM’A DOĞRU

Gülen ve cemaatinden bazıları dinlerarası diyalog görüşmelerinde Hz. Muhammed’in Resûl olduğundan bahsetmeyi gerekli ve uygun görmüyorlar:

“Bazıları üç dinden herhangi bir dine inanmak yeterlidir. Mühim olan kelime-i tevhid inancıdır. Hz. Muhammed’i kabul ve tasdik etmek ise şart olmayıp bir kemal mertebesidir” diyor. Bazıları da “Ehli kitap ile amentüde ittifak halindeyiz” iddiasında bulunuyor. (Ahmet Şahin, Zaman 17.04.2000)

Nitekim Fethullah Gülen de şöyle diyor:
“Kuran-ı Kerim, kitap ehline çağrıda bulunurken, “EY kitap ehli! Aramızda müşterek olan bir kelimeye gelin.” Nedir o kelime? “Allah’tan başkasına ibadet yapmayalım.” Allah’a kul olan başkasına kul olmaktan kurtulur. İşte gelin, sizinle bu mevzu üzerinde birleşip bütünleşelim. Kuran devamla, “Allah’ı bırakıp da, bazılarımız bazılarımızı Rab edinmesin” diyor. Dikkat edin, bu mesajda, Muhammedün Rasûlullah yok.” (Hoşgörü ve Diyalog İklimi. S. 241).

Fasıldan Fasıla kitabında da, “Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani ‘Muhammed Allah’ın resûlüdür’ kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır…” demektedirler. (Küresel Barışa Doğru-131)

(Oruç (M.): Dinlerarası Diyalog Tuzağı ve Dinde Reform, 3. baskı, Arı Sanat Yayınları, İstanbul, tz. S. 30-31.)

Gülen ve yandaşları, Hıristiyanlarla veya başka din mensuplarıyla İslâm adına diyalog yapmada, Kelime-i Tevhid’i kısaltarak, Muhammed’in son peygamber ve nebi olduğunu gündeme getirmek istemiyorlar.

Eğer yaptıkları dinlerarası diyalog ise ve İslâm üzerinden bu diyaloğu yapılıyorsa, Hz. Muhammed’siz İslâm, İslâm olur mu? Kelime-i Tevhid’ten Hz. Muhammed kelimesini çıkarmak, sadece Gülencilere mahsus değildir; belki de onun etkisiyle aşağıda göreceğimiz gibi bazı kurum ve kişiler de aynı şeyi yapıyorlar.
Şimdi de, Gülen cemaati mensupları ile bu cemaatin faaliyetlerine sürekli iştirak eden kimselerden örnek verelim.

ILIMLI İSLÂM İÇİN ÇALIŞMA

Gülen cemaatinin en önemli akademik kurumu olan Fatih Üniversitesi’nin Amerikan Kültürü ve Edebiyatı ile İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümleri, 2006 yılında düzenledikleri bir uluslararası konferans için TÜBİTAK’tan mali katkı isteme gerekçesinde şu ifadelere yer veriyorlar:

“Aslında, Avrupa ve Asya’nın arasında, karşısında ve ötesindeki Türkiye (ve özellikle İstanbul), ılımlı İslâmi eğitim misyonu ve ulusal sınırları aşan gelecek görüşü ile Fatih Üniversitesi ve Amerikan Kültürü ve Edebiyatı ile İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümlerini oluşturan uluslar arası eğitim kadrosu bu görev için çok uygundur.”

PAPA OLMAK BİLE CEMAAT ONAYINDAN GEÇİYOR

Nuriye Akman’ın cemaate bağlı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı başkan yardımcısı ve Kültürler arası Diyalog Platformu Genel Sekreteri Cemal Uşşak ile yaptığı ve 9.12.2006 tarihinde Zaman gazetesinde “Kardinal Ratzinger Türkiye’de Papa Oldu” başlığıyla yayımlanan söyleşinin takdim cümlesinde N.Akman Uşşak için şöyle diyor:

“16. Benediktus’un seçildikten sonra değil, Türkiye’ye geldikten sonra gerçek Papa olduğuna inanıyor.”

Bu inancını Uşşak da, Akman’ın bir sorusuna verdiği cevabında şöyle ifade ediyor: “Kendisi buraya gelinceye kadar Papa olmamıştı henüz. Hâlâ kardinal Ratzinger’di, bir felsefe veya teoloji fakültesinde öğretim üyesi sıfatıyla duruyordu. Ama taç giyen baş akıllanır. Bana göre Türkiye ziyareti ile birlikte Papa olmaya başladı.”

(Zaman On Line, 9.12.2006, N.Akman: “Kardinal Ratzinger Türkiye’de Papa Oldu.)

Görüldüğü gibi Papa XVI. Benedikt’in Papalık onayı Uşşak’tan geçiyor. Keşke Uşşak Papa’nın niçin Türkiye ziyareti ile gerçek Papa olduğunun gerekçesini de açıklasaydı da bize soru sordurma zahmeti vermeseydi.

Uşşak, biz de dinlerarası diyaloğun ve misyonun ortağıyız diyerek XVI. Benedikt Türkiye’ye gelmekle bizim de onayımızı aldı ve gerçek Papa oldu mu söylemek istiyor? Yoksa Uşşak, Türkiye’yi geçmişini veya geleceğini düşünerek bir Hıristiyan ülkesi gibi görüyor da, ziyaretiyle Papa Türkiye’nin de papası mı oldu demek istiyor. Bu ve benzeri soruları çoğaltabiliriz; ancak cevabını biz değil Uşşak verebilir.

KAYNAK:
Journal of Islamic Research 2007 / Dinlerarası Diyalog ve Başkalaştırılan İslâm, sh.286-287
Prof.Dr. Mehmet BAYRAKDAR
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Felsefe ve Din Bilimleri, ANKARA


Fıkıh - İlmihal

MollaCami.Com