Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


"Abdestsiz Kuran'a dokunmak haram değildir" görüşünün zararları

ABDESTSİZ KURAN'A DOKUNMAK CAİZDİR SÖZÜNÜN ZARARLARI

1.
Abdestsiz mushafa dokunmak, bu manadaki ayetle ihtimalli de olsa amel edilmemesine sebep olur.
Çünkü bazı müctehid ve alimler "Ona ancak temiz olanlar dokunabilir" ayetini, Kuran-ı Kerim'e dokunmanın haram olduğuna açıkca delalet eder demişlerdir.
Bazıları da bu ayetin, istinbatî (hüküm çıkarma) işârî ve tenbihî olduğuna delalet ettiğini söylemişlerdir.

2.
Bir kişi abdestsiz Kuran'a dokunursa, bu mesele hakkındaki Rasulullah s.a.v.’in hadisleriyle amel edilmemiş olur.
Çünkü alimlerin birçoğu bu mesele hakkındaki hadislerin "Kuran'a abdestsiz dokunmanın haram olduğuna" delil olduğunu söylemişlerdir.
Abdestsiz Kuran'a dokunmanın haram olmadığını söyleyen ve abdestsiz ele alan bir Müslüman, bu hadis ile amel etmemiş olur.


3.
Kuran'a abdestsiz dokunmak, haramın işlenmesine sebep olur.
Çünkü sahabiler ve alimler "Abdestsiz Kuran'a dokunmak haramdır" demişlerdir.
Haram olduğuna delil olarak bazıları "Lâ yemessuhû illel mutahherûn" ayetini getirmişler, bazıları da bu ayetle beraber bu mesele hakkındaki hadisleri delil getirmişlerdir.

4.
Abdestsiz Kuran'a dokunmak, ona olan hürmetin ve saygının azalmasına sebep olur.
Çünkü "Abdestsiz Kuran'a dokunmak haram değildir" diyen bir şahıs, bu cihetle ona hürmet etmez ve tazimde de bulunmaz.

5.
"Kuran'a abdestsiz dokunmak haram değildir” fikri ve düşüncesi, sahabelerin, tabiiynlerin, müctehidlerin ve alimlerin fikirlerine muhalif olduğu için onların inançlarına da muhaliftir.
Çünkü Müslüman bir şahıs, Kuran'a abdestsiz dokunmanın haram olduğuna inanmasa ve bu şekilde söylese, o şahsın bu fikri sahabelerin, tabiiynlerin, müctehidlerin ve alimlerin fikirlerine zıt olur.

6.
Abdestsiz kurana dokunmak, İslam büyüklerinden olan sahabelerin, tabiiynlerin, müctehidlerin ve alimlerin amellerine de zıttır.


7.
"Kuran'a abdestsiz dokunmak haram değildir" fikri ve sözü bu meselede, Müslümanların ayrılığa düşmesine vesile olur.
Dolaylı olarak Müslümanların başka konularda da ayrılığa düşmesine neden olur.
Çünkü bu meselede veya başka bir meselede ihtilafa düşmek, bazı zamanlarda Müslümanların arasında cedelleşmeye, nefrete ve bazen de aralarında tefrikaya sebep olur.

8.
"Kuran'a abdestsiz dokunmak haram değildir" sözü ve düşüncesi, İslam'ın ve Müslümanların düşmanlarına yardım etmek, kuvvetli olmalarına vesile olmaktır.
Çünkü oryantalistler, ateistler ve İslam düşmanları, Müslümanlar arasındaki bazı ihtilafları kullanıyorlar. Bu ihtilafları silah yapıp o silahlarla Müslümanları vuruyorlar.
Biliyorlar ki, "Abdestsiz kurana dokunmak haram değildir" görüşü, Kuran'a olan hürmetin azalmasına sebep olur, bu da onlar için bir fırsattır.
Ve bunu cahil Müslümanları kullanarak ortaya sürüyorlar.

9.
Abdestsiz Mushaf'a dokunmak, abdestli olarak kurana dokunmanın sevabından mahrum olmaya sebeptir. Çünkü Kuran'ı abdestli okumanın sevabı, abdestsiz okumanın sevabından daha çoktur. Bu, herkesin bildiği bir meseledir.

10.
Abdestsiz Mushaf'a dokunmak, ona ve onda yazılı olana hürmetsizliğe sebep olur ki, bu da bazılarının yanında mananın tazim edilmemesine sebeptir.
Bu görüş bazılarını da Kuran ile amel etmemeye sevk edebilir. Çünkü Kuran'da yazılana hürmetsizlik zamanla lafzına da hürmetsizliği getirir.
Bu da manasına ve lafzına itibarın kalpte azalmasıyla amelde ihmallere sebep olur.


11.
Abdestsiz olarak Mushaf'ı almak, bazı zamanlarda Mushaf'ın ve onda yazılı olan ayetlerin kirletilmesine sebep olur.
Çünkü Müslüman, Mushaf'a dokunmak istediği zaman abdestsizken abdest almazsa, elindeki pislik, yağ vs ile dokunmuş olur.
Bu da çirkinliği tartışılmaz ve belli olan bir iştir.

12.
Abdestsiz Mushaf'a dokunmak ve onu taşımak, bazı insanları bu ve bunun dışındaki hayırları işlemekte tembelliğe götürür.

13.
Mushaf'a abdestsiz dokunmanın haram olmadığı görüşünü kabul edip savunmak, bazılarını dindeki diğer meselelerde şüpheye ve şüphelendirmeye götürür.
Çünkü biri bu konuda, "Hadesliyken (abdestsizken) Kuran'a dokunmanın haramlığı Sahabe ve alimlerin dediği gibi olmadı, isabet etmediler" şeklinde vehimlere kapılmaya sebeptir. Bunun dışındaki birçok meselelerin sahabe ve alimlerin görüşlerine zıt olduğu şeklinde şüpheye sevk eder.

14.
"Mushaf'a abdestsiz dokunmak haram değildir" düşüncesi; büyüklerimiz olan Sahabe, tabiiyn, müctehid ve alimlere olan itibarın azalmasına sebep olur.
Bu, küçük görülemeyecek derecede büyük bir zarar ve hatadır.


15.
Abdestsiz mushafa dokunma bu meselede SEVAD-I AZAM alimlerle beraber olmamızı emreden hadislerle amel etmemeye sebep olur.
Çünkü Rasulullah s.a.v. cumhur-u ulema'nın yanında olmamızı emretmiştir.


16.
Abdestsiz Mushaf'a dokunmanın haram olmadığı görüşü Müslümanların yeniden Sahabe ve ihlaslı alimlerin hallettiği bir mesele ile meşgul olmaya sebep olur.
Çözülmüş meselelere yeniden girmek gereksizdir.

17.
Abdestsiz Mushaf'a dokunmanın haram olmadığını söylemek, bu görüşü kabul etmeyen Müslümanların bunu savunan Müslümanlara kötü zan ile bakmasına sebep olacaktır.

18.
Abdestsiz Mushaf'a dokunmanın helal olduğu fikri ve görüşü, haramdır diyen Müslümanların, helal diyenlere karşı konuşmalarına sebep olur.
Bu durum, bizzat ihtilafa sebep olmak demektir.




Kaynak: Bazı Batıl Fikirlerin Beyanı / Molla Abdullah bin El-Halili

KURAN'A ABDESTSİZ DOKUNULUR MU?



El-Cevab: DOKUNULUR!

"Kuran'a abdestsiz dokunulmaz" diyenler, bu görüşü tek bir ayetle açıklarlar ve o ayeti de yanlış tefsir ederek, önümüze koyarlar. O ayet, Vakıa Suresinin, 79. ayetidir: "O'na, temiz olanlardan başkası dokunmaz."

Evvela, en basitinden bilmemiz gerekir ki bu ayet Mekki'dir. Yani Mekke döneminde nazil olmuştur. Ayet indiğinde zaten ortada mushaf yoktu. Kuran, kitaplaştırılmamıştı.

Kaldı ki, ayette "O'na" dokunamaz buyruluyor. Burada "O" zamirinin neyi kastettiğini bakin İslam alimleri nasıl açıklıyor?

İmam Kurtubi: Ayetteki "O", Levh-i Mahfuz'daki kitaptır. O kitaba, yalnız günahsız olan melekler ve nebiler dokunabilir.

Kuran'ın kitap halinde bulunmadığı bir devirde, "O" diye kastedilenin ne olduğu için yoruma ihtiyaç olduğu bir halde: "Kuran'a abdestsiz dokunulmaz" demek, İslam dünyasını basmakalıp bir duruma sokmaktır. Hele hele: "Kuran'a abdestli dokunmak farzdır" demek, Resulullah'ın dahi bilmediği yepyeni bir farzdır. "Abdestsiz dokunmak haramdır" demek, sahabenin bilmediği yeni bir haramdır.

İslam'a yeni farz/haram girmez! Bunun için, halk okumalı, öğrenmeli; atasından kendisine aktarılanlara sorgusuz sualsiz "pekala" dememelidir. Ben bu zamana kadar ne Kuran’dan, ne Rasulullah’tan, ne sahabeden ve ne de müctehid imamlardan Kuran okurken abdestin farz olduğuna dair ‘sahih’ bir şey okumadım, duymadım. Bir şeye “farzdır” demek, helâl ve haram koyma yetkisine girer. Helal ve haram koyma yetkisinin ise kime verildiği bellidir. Burada “farz olduğu” söylenen bir hüküm olduğuna göre, o hükmü farz kılan delili muhkem ve mütevatir nasslarda bulmamız gerekir. Kur’an’da abdestin sadece namaz için emredildiğini görüyoruz.

Neymiş efendim: “Ona temiz olanlardan başkası dokunamaz.”(56.79) Birazcık Arapçadan, ilimden, Kur’an’dan, tefsirden nasibi olan kimsenin bu ayetteki “o” zamirinin bir önceki ayetteki “gizli kitab”a gittiğini bilir, bir. Bu ayet Mekke’de, Abdest’in geçtiği tek Kuran ayeti (5.6) ise Medine’de inmiştir, iki. Ayetteki “dokunmasın” şeklinde yanlış algılanan “la yemessuhu” ibaresi “inşai” değil “ihbari”dir ve “dokunamaz” demektir; oysa ki Kuran’a münkiri de müşriki de dokunur, üç...

Bilgime güvenmeyip, “Kuran okumak için abdest farzdır” diyen sahih bir hadis, bir imam, bir alim var mıdır diye Mektebetu’l-Elfiyye’den 400.000 hadisi, bazıları Mebsut gibi 30 cildi bulan 1000’e yakın kitabı, tüm mezheplerin 40’ı aşkın kaynaklarını taradım, böyle bir şey bulamadım. En iyisi, bu konularda en katı davrandığını bildiğimiz Süyuti’nin “Kuran okumanın adabı” başlığında yazdıklarını aynen tercüme etmek:

“Kuran okuma sırasında abdest almak müstehaptır; çünkü tilavet zikirden efdaldir ve Peygamber (sav) temizlenmeksizin zikretmeyi hoş karşılamazdı. İmamu’l-Harameyn dedi ki: “Abdestsiz Kuran okumak mekruh değildir, çünkü Peygamber abdestsiz okuyordu. el-Mühezzeb Şerhi’nde ise: Eğer kişi Kuran okurken yellenme ihtiyacı hissetse, yellenme sırasında harfleri doğru telaffuz edemeyeceği ihtimaline karşı okumayı durdurur.”(el-itkan, 1/295)

İslam, kimsenin elinde oyuncak değildir.

bende gecenlerde abdestsiz kurana dokunulmazz oldugunu ogrendim bilmiyordum

Bir yanda delilsiz ve belirsiz kaynaklar diğer yanda Allah Rasulünün Sünneti. Hangisini tercih etmeli diye en ufak bir tereddüt dahi geçirmez bir Müslüman.

Sanırım sadece şu hadis dahi meseleye son noktayı koymaya yetiyor;

Hz. Ali'nin rivayet ettiğine göre, cünüplüğün dışında hiçbir şey Hz. Peygamber'i Kur'an okumaktan alıkoymazdı.

ama yetmez hadislere devam edelim;

İbni Abbas dedi ki : Resulullah s.a.v hela’dan çıkınca kendisine yemek sunuldu ve : sana abdest suyu getirelim mi ? dediler. Resulullah s.a.v :
- Bana ancak namaza kalktığım zaman abdest almam emredildi , buyurdu.
(Tirmizi, Müslim, Ebu Davud)

Abdullah b. Seleme'den rivayet edilmiştir: "Ben iki kişiyle birlikte Hz. Ali’nin (r.a) yanına girdim. Bize şöyle dedi: “Rasûlüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) helâdan çıkar, Kur'an okur, bizimle et yerdi. O'nu cünüplükten başka bir şey Kur'an'dan alıkoymazdı. (Sünen-i Nesei)

daha başka hadislerde var ama uzatmayalım.

Tabi bütün bunlar görene, köre ne ? : ))

Allah bizleri Kuran ve Sünnetten ayırmasın. Allahümme amin

benim bildigim bi musluman her daim abdestli olmali....

KURAN'A ABDESTSİZ DOKUNULUR MU?



El-Cevab: DOKUNULUR!

DOKUNULMAZ

"Kuran'a abdestsiz dokunulmaz" diyenler, bu görüşü tek bir ayetle açıklarlar ve o ayeti de yanlış tefsir ederek, önümüze koyarlar. O ayet, Vakıa Suresinin, 79. ayetidir: "O'na, temiz olanlardan başkası dokunmaz."

Kime ve neye göre yanlış tefsir? Senin şahsi görüşün fıkıh hükümlerini bağlamaz.

Evvela, en basitinden bilmemiz gerekir ki bu ayet Mekki'dir. Yani Mekke döneminde nazil olmuştur. Ayet indiğinde zaten ortada mushaf yoktu. Kuran, kitaplaştırılmamıştı.

Kaldı ki, ayette "O'na" dokunamaz buyruluyor. Burada "O" zamirinin neyi kastettiğini bakin İslam alimleri nasıl açıklıyor?

İmam Kurtubi: Ayetteki "O", Levh-i Mahfuz'daki kitaptır. O kitaba, yalnız günahsız olan melekler ve nebiler dokunabilir.

Bu ayetin tefsirinde tek değil, üç görüş vardır. Ve ayeti tek bir alim değil, birçok başka alimler de tefsir etmişlerdir. Zaten Kurtubi de ehl-i sünnettir. Yani "abdestsiz dokunulmaz" hükmüne tabi idi. Cahiller tefsirler hakkında fikir yürütemezler. Önce o müfessirlerden daha alim olduklarını ispat etmek zorundadırlar.

Kuran'ın kitap halinde bulunmadığı bir devirde, "O" diye kastedilenin ne olduğu için yoruma ihtiyaç olduğu bir halde: "Kuran'a abdestsiz dokunulmaz" demek, İslam dünyasını basmakalıp bir duruma sokmaktır. Hele hele: "Kuran'a abdestli dokunmak farzdır" demek, Resulullah'ın dahi bilmediği yepyeni bir farzdır. "Abdestsiz dokunmak haramdır" demek, sahabenin bilmediği yeni bir haramdır.

Sahabenin ekseriyetinin uygulaması bizzat abdestsiz dokunmamaktır. Yukarıdaki cümleler ise sadece bol keseden küstahça sallamaktan ibarettir.

İslam'a yeni farz/haram girmez! Bunun için, halk okumalı, öğrenmeli; atasından kendisine aktarılanlara sorgusuz sualsiz "pekala" dememelidir.


İslam'a yeni "helal" de girmez. Çözülmüş olan meseleleri tekrar cahilane bir şekilde şahsi fikirlere göre ele almak sadece cahillerin işidir.
"Ata" Sahabe ve onlardan ders alan alimlerdir. Onlar, Peygamberimizin uymamızı emrettiği "sevad-ı azam" alimleridir ve bu emre göre "pekala" deriz. Peygambere ve Sahabeye muhalefet etmek isteyen kendi şahsı adına edebilir ama çözülmüş meselelerde onların sözleri değersizdir.


Ben bu zamana kadar ne Kuran’dan, ne Rasulullah’tan, ne sahabeden ve ne de müctehid imamlardan Kuran okurken abdestin farz olduğuna dair ‘sahih’ bir şey okumadım, duymadım. Bir şeye “farzdır” demek, helâl ve haram koyma yetkisine girer. Helal ve haram koyma yetkisinin ise kime verildiği bellidir. Burada “farz olduğu” söylenen bir hüküm olduğuna göre, o hükmü farz kılan delili muhkem ve mütevatir nasslarda bulmamız gerekir. Kur’an’da abdestin sadece namaz için emredildiğini görüyoruz.

Senin okumaman, cahilliğindendir, hükmün olmadığından değil. İlim, senin aklındakinden ibaret değil.

Neymiş efendim: “Ona temiz olanlardan başkası dokunamaz.”(56.79) Birazcık Arapçadan, ilimden, Kur’an’dan, tefsirden nasibi olan kimsenin bu ayetteki “o” zamirinin bir önceki ayetteki “gizli kitab”a gittiğini bilir, bir. Bu ayet Mekke’de, Abdest’in geçtiği tek Kuran ayeti (5.6) ise Medine’de inmiştir, iki. Ayetteki “dokunmasın” şeklinde yanlış algılanan “la yemessuhu” ibaresi “inşai” değil “ihbari”dir ve “dokunamaz” demektir; oysa ki Kuran’a münkiri de müşriki de dokunur, üç...

"KURAN-I KERİM'İ KENDİ GÖRÜŞÜ İLE AÇIKLAYAN; DOĞRU BİLE OLSA, MUHAKKAK HATA ETMİŞTİR!"
Hadis-i şerif, Nesai


Bilgime güvenmeyip, “Kuran okumak için abdest farzdır” diyen sahih bir hadis, bir imam, bir alim var mıdır diye Mektebetu’l-Elfiyye’den 400.000 hadisi, bazıları Mebsut gibi 30 cildi bulan 1000’e yakın kitabı, tüm mezheplerin 40’ı aşkın kaynaklarını taradım, böyle bir şey bulamadım. En iyisi, bu konularda en katı davrandığını bildiğimiz Süyuti’nin “Kuran okumanın adabı” başlığında yazdıklarını aynen tercüme etmek:

“Kuran okuma sırasında abdest almak müstehaptır; çünkü tilavet zikirden efdaldir ve Peygamber (sav) temizlenmeksizin zikretmeyi hoş karşılamazdı. İmamu’l-Harameyn dedi ki: “Abdestsiz Kuran okumak mekruh değildir, çünkü Peygamber abdestsiz okuyordu. el-Mühezzeb Şerhi’nde ise: Eğer kişi Kuran okurken yellenme ihtiyacı hissetse, yellenme sırasında harfleri doğru telaffuz edemeyeceği ihtimaline karşı okumayı durdurur.”(el-itkan, 1/295)

İslam, kimsenin elinde oyuncak değildir.


Abdestsiz Kuran okumak mekruh değildir, çünkü Peygamber abdestsiz okuyordu. el-Mühezzeb Şerhi’nde ise: Eğer kişi Kuran okurken yellenme ihtiyacı hissetse, yellenme sırasında harfleri doğru telaffuz edemeyeceği ihtimaline karşı okumayı durdurur.
Bu delil gibi gösterdiğin cümlede zaten, abdestsiz dokunulacağına dair bir ibare yok. Addestsiz okumak serbesttir zaten. Abdestsiz dokunmak haramdır.

benim bildigim bi musluman her daim abdestli olmali....


haklısınız elbette bir Müslüman her daim abdestli olmalıdır ancak Müslümanların en temel başvuru Kitabı olan ve her an yanında bulundurup bakma ihtiyacı hissettiği Kuran için abdest şartını koşmak doğru değildir ve hiç bir delili yoktur. Alimlerin konuyla alakalı bir takım sözleri kendi görüşleridir biz her alimin delilsiz sözlerini kabul etmek durumda değiliz.

Bakınız hadisleri verdik, artık bundan sonra itiraz edenler neye itiraz edecekler? Bakınız Rabbimiz şöyle buyuruyor; "Allah ve Rasulü bir konuda hüküm verdi mi artık mümin erkek ve mümin kadının kendi içlerinde başka birşey seçme hakları yoktur" amenna ve saddakna, inandık ve tasdik ettik, bitti. Var mı bundan ötesi?

Maalesef bazıları Kuran’ın okunması için abdest alıp kıbleye dönüp diz çökerek rahleye konarak okunmasını en büyük saygı ve ibadet saydılar. Manasını anlamanın en büyük ibadet olduğunu söylemediler, anlaşılmayacağını ilan ettiler. Bu suretle Kuran Müslümanların kafasına muammalı, anlaşılmaz, erişilmez kutsal bir kitap adı olarak nakşedildi.

haklısınız elbette bir Müslüman her daim abdestli olmalıdır ancak Müslümanların en temel başvuru Kitabı olan ve her an yanında bulundurup bakma ihtiyacı hissettiği Kuran için abdest şartını koşmak doğru değildir ve hiç bir delili yoktur.

Kuran okumak için abdest şartı yoktur, dokunmak için vardır.

Alimlerin konuyla alakalı bir takım sözleri kendi görüşleridir biz her alimin delilsiz sözlerini kabul etmek durumda değiliz.

Görüşünü beğenmediğin Alimler en başta Sahabe ve tabiiyndir ve delilsiz söz diye küçümsediğin bizzat hadislerdir.

Bakınız hadisleri verdik, artık bundan sonra itiraz edenler neye itiraz edecekler?

Hadis vermedin?

Bakınız Rabbimiz şöyle buyuruyor; "Allah ve Rasulü bir konuda hüküm verdi mi artık mümin erkek ve mümin kadının kendi içlerinde başka birşey seçme hakları yoktur" amenna ve saddakna, inandık ve tasdik ettik, bitti. Var mı bundan ötesi?

Zaten haramlık hükmü, Allah ve Rasulünün hükmüdür.

Maalesef bazıları Kuran’ın okunması için abdest alıp kıbleye dönüp diz çökerek rahleye konarak okunmasını en büyük saygı ve ibadet saydılar. Manasını anlamanın en büyük ibadet olduğunu söylemediler, anlaşılmayacağını ilan ettiler. Bu suretle Kuran Müslümanların kafasına muammalı, anlaşılmaz, erişilmez kutsal bir kitap adı olarak nakşedildi.



........................

kitapci kardeşim Allah için elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin;

Şimdi bunların hangisi doğru ……?

Okunur mu okunmaz mı?
Bir ayetten kısa okunurmu okunmaz mı ?
Tam ayet okunurmu okunmaz mı ?
Bir ayetten az bile olsa okunurmu okunmaz mı ?
Okumak haram mı değil mi ?
Okumak caiz mi değil mi ?

SubhanAllah! Bir konuda bu kadar farklı görüş olur mu?

Ayrıca konu edilen ayeti İmam Taberi ve İmam Kurtubi bakınız tefsirlerinde nasıl açıklamışlar:

İbn Abbas'ın bu ayet’leri tefsir ederken "Korunmuş kitaptan kasıt "Gök yüzündeki kitap", temiz olanlardan kasıt da "meleklerdir" diye tefsir ettiğini rivayet etmişlerdir.

Herşey açık, bizimde sözümüz zaten burada bitmiştir. Artık bundan sonra bant gibi tekrar etmek zorunda kalacağız ki buna hiç gerek yok.

ince cizgiler var galiba benim anladigim okunabiliyor fakat dokunulamiyor ... ornek vermek gerekirse .mesalla regliyken ayet e bakip okunulmaz gibi ama bazilari derki sure okur gibi aklindann okursan olur... bazilarida derki herkes sure okur gibi okuyamayacagi icin okuma der... bence inci cizgi var... hem tartismayiniz artik .... ilim konusunda tartisma olmaz mis ....benim ilmim yok...dolaysiyla yorum yapamayacagim cok fazla

yasar nuri oztur gibi reformcunun itirafini duymustum biz yillardir su halka abdestsiz kurani dokunduramadik diye... yasar nuri ozturk hocaya itibar edilmeyecegine gore

ince cizgiler var galiba benim anladigim okunabiliyor fakat dokunulamiyor ... ornek vermek gerekirse .mesalla regliyken ayet e bakip okunulmaz gibi ama bazilari derki sure okur gibi aklindann okursan olur... bazilarida derki herkes sure okur gibi okuyamayacagi icin okuma der... bence inci cizgi var... hem tartismayiniz artik .... ilim konusunda tartisma olmaz mis ....benim ilmim yok...dolaysiyla yorum yapamayacagim cok fazla


tartışmadan korkmayalım kardeşim, usule riayet ettikten sonra Allah'ın izniyle hiç bir şey olmaz.

Karşılaştığımız özel veya toplumsal problemlerde/konularda kelamullaha başvuruyoruz. Veya sadece öğüt/hatırlama için okuyoruz. Bu sebeple Kuran hep yanımızda. Yani olmazsa olmazımızdır. Mushafı her elimize aldığımızda abdest alacaksak vay halimize; suların içinden çıkmamamız gerekir. Elbette abdestli olmalıyız, dolaşmalıyız ama abdesti dayatmak vallahi delilsiz bir iddiadır.

Abdestsiz Allah'ın sözleri okunabiliyor ama kağıda, kılıfa dokunulamıyor öyle mi? Yapmayın... Şayet öyleyse vallahi Allah'ın sözleri buna daha layıktır kapağı değil.

Son olarak; Allah'ın koyduğu sınırları çiğnemek ne kadar büyük isyansa, Allah'ın serbest bıraktığı bölgelere yeni sınırlar koymak da o kadar büyük isyandır.

kitapci kardeşim Allah için elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin;

Şimdi bunların hangisi doğru ……?

Okunur mu okunmaz mı?
Bir ayetten kısa okunurmu okunmaz mı ?
Tam ayet okunurmu okunmaz mı ?
Bir ayetten az bile olsa okunurmu okunmaz mı ?
Okumak haram mı değil mi ?
Okumak caiz mi değil mi ?

SubhanAllah! Bir konuda bu kadar farklı görüş olur mu?

Ayrıca konu edilen ayeti İmam Taberi ve İmam Kurtubi bakınız tefsirlerinde nasıl açıklamışlar:

İbn Abbas'ın bu ayet’leri tefsir ederken "Korunmuş kitaptan kasıt "Gök yüzündeki kitap", temiz olanlardan kasıt da "meleklerdir" diye tefsir ettiğini rivayet etmişlerdir.

Herşey açık, bizimde sözümüz zaten burada bitmiştir. Artık bundan sonra bant gibi tekrar etmek zorunda kalacağız ki buna hiç gerek yok.


Melekler kast edilmiştir evet. Peki neye istinaden? Çünkü müşrikler Kuran'ı şeytanların getirdiğini iddia etmişlerdi. Burada "melekler" anlamı müşriklere cevaptır.
Abdestsiz insanlar dokunsun anlamı taşımaz.
Aynı müfessirler "melekler" anlamını verirken şeytana karşılık kast edildiğini söylerler.


İmam Taberi “fi kitabin meknun” ayetinin tefsirinde şöyle der:
“Muhakkak ki o Kuran, korunmuş bir kitaptadır” yani Allah indinde korunmuş bir kitaptır.
Toz ve ona benzer kir verici hiçbir şey Kuran'a dokunamaz, ancak temiz olanlar bu kitaba dokunabilir.”

Bu ayetteki kitap, İbni Abbas, Said b. Cübeyr ve İkrimeden rivayet edildiğine göre gökte bulunan kitaptır.
Mücahid ve Ebu Aliye'den rivayet edildiğine göre “tam temiz” olanlardan kasıt meleklerdir.

İmam Taberi rivayetleri naklettikten sonra da şöyle der:
"Yanımızda doğru olan görüş, Allahın bildirdiği “korunmuş kitaba ancak tam temiz olanlar el sürebilir” cümlesindeki “temiz olan” kimselerin ihbarında (bilgilendirilmesinde) umumiyet vardır. Sadece bazısına has değildir. Temiz olan kimseler içerisine melekler, rasuller, nebiler ve günahlardan temizlenen herkes, istisna edilenler arasına girer.

Tefsir usulünden habersiz olduğunuz için orada geçen her ibareyi müfessire ait sanıyorsunuz.
Müfessirler bir ayet hakkında olan tüm rivayetleri nakleder, en son kendi görüşünü beyan eder.
Rivayetler onların görüşü değildir.

İmam Kurtubi ise tefsirinde “ona kimse dokunamaz, ancak tam temiz olanlar dokunabilir” ayetindeki “ona dokunamaz” lafzının anlamında şunu nakleder:
Dokunmak burada acaba dokunma organı ile dokunmak anlamında hakikat manasıyla mı kullanılmıştır? Yoksa manen dokunmak mı kast edilmiştir? Bu hususta ihtilaf vardır. Aynı şekilde tam temiz olanların kimler olduğu hususunda görüş ayrılığı vardır.

Burada kendi fikrini beyan etmez. Yani onun naklettiği bu bilgiler "onun görüşüdür, delildir" diye sunulamaz.

Gelelim delil gibi sunulmaya çalışılan İmam Kurtubi'nin kendi hakiki görüşüne:

"Mücahid ve Katade "korunan kitap"tan maksat, elimizdeki kitap olduğunu söylemişlerdir.
Denilse ki, "meleklerin elindeki kitaptır" bu da ihtimal dahilindedir. Malik'in seçtiği görüş de budur.
Ancak denilmiştir ki, "kitap"tan maksat "elimizdeki mushaf"tır görüşü daha açıktır.
Çünkü ibni Ömer r.a.'ın görüşünde "Kuran'a ancak temiz olduğun halde el sür" hadisi yer almıştır.
Rasulullah s.a.v. Amr b. Hazm'a yazmış olduğu mektupta da "Kuran'a ancak temiz olanlar dokunabilir" sözü vardır."


Yukarıdaki ifadeler bizzat Kurtubi tefsirinde konunun devamında gelen ifadelerdir.
Allah ve Rasulü'nün hükmü işte budur.

Konunun saptırılacak bir tarafı kalmadı. Rasulullah'ın hükmü açıktır.

Müfessirlerden İbni Kesir "Kuranu'l-Azim" adlı tefsirinde şöyle der:

"Ona temiz olanlardan başkası el süremez"den kasıt, cenabetten abdestsizlikten temizlenmiş olanlardan başkası dokunamaz manasındadır.
Ayetin ifadesi bir haber anlamıdır ki, bu da talep manasındadır.
Yine derler ki, "Burada Kuran ile kast edilen şey mushaftır. Nitekim Müslim, Abdullah b. Ömer'den nakleder ki, Rasulullah s.a.v. Kuran ile düşman topraklarına gitmeyi, düşmanın ona ulaşmasından korkarak yasaklamıştır. Bu konuda İmam Malik'in "Muvatta" adlı eserinde naklettiği rivayeti delil olarak getirirler.
İmam Malik der ki, Abdullah b. Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm dedi ki:
"Rasulullah s.a.v. Amr bin Hazm'a yazdığı mektupta şu ifade yer alıyordu: TEMİZ OLANLARDAN BAŞKASI KURAN'A DOKUNMAMALIDIR."

İbn-i Kesir, Kuranu'l-Azim tefsiri

KUR’AN-I KERİM'E ABDESTSİZ EL SÜRME CAİZ DEĞİLDİR


Bir konu hakkında herkes, bazı şeyler söyleyebilir. Ancak bu her söylenenin doğru olduğunu veya kabul göstermesi gerekeceğini gerektirmez.

Bir şey ki; kabulü ammeye mazhar ise; o şey mu’teberdir. Efendimiz s.a.v.:”Ümmetim dalalet üzerine birleşmez.” hakikatiyle bunu izah eder.

Şer’i delillerden olan icma’da dinin temel delillerinden biridir. Mesela mecliste bir mesele tartışılırken o görüş ekseriyet tarafından kabul edilirse,artık o görüş tüm Türkiye’ye malolmuş ve kabul görmüş demektir. Hükmü de onun üzerinedir. Diğerlerin ortaya attıkları görüşler, bir görüşten öte bir mana ifade etmemektedir.

Aynen bunun gibi de; Vakı’a suresinin 79. ayeti de bu kabildendir. Âyette:”Ona tam bir surette temizlenmiş olanlardan başkası el süremez.” Bu hüküm islam alimlerinin; milyonda biri hariç olsa bile, umumunca: ”Kur’an-a abdestsiz ve cünüb halinde iken el süremez.” hakikati zahirdir.

Konunun daha iyi anlaşılması için bu konuda yapılan rivayetleri zikredelim:

“Hasan Basri Çantay tefsirinde: ”Levh-i mahfuza cismani bulaşıklardan temizlenmiş olanlardan başkası muttali’ olamaz. Ona muttali’ olan yalnız meleklerdir. Yahud Kur’an-a hadeslerden tamamen temizlenmiş olanlardan başkası el süremez. Bu tefsire göre”La yemessühü” nehy manasına bir nefiydir. Yani”El sürmesin.” demektir. Yahud mana şudur.”Kur’an-ı küfürden temizlenmemiş olanlar istemezler.”[1]

Âyet mana itibariyle bir şeyi yasaklamaktadır.

Bir çok alimler; Bu Kur’an'a abdestli olmayan kişiler el süremez, derken; diğer bazı alimler de: ”Kitaptan maksad levhi mahfuzdur.
Buna göre de ayetin manası: ”Levhi mahfuza temiz olanlardan başkası el süremez.”olur. Buradaki temiz olanlar ise meleklerdir.

Delil olarak da: ”O (Allah indinde) çok şerefli, kadri yüce, tertemiz sahifelerdedir. Kıymetli, sevgili, takva sahibi katiblerin elleriyle (yazılmıştır.)[2] Buna göre temiz olanlar meleklerdir.

Kur’an hürmet ve tazim gereği abdestsiz ele alınmaz. Bu fukahanın icmaıyla sabittir.

Bir de bir kısım alimler, yalnız öğretmek ve öğrenmek kasdıyla ele alınmasında bir beis görmemişler. Ancak gerek fetva, gerek takva abdestsiz ele alınmamasını gerektirir.

Böylece abdestsiz, cünüb kimselerle ay hali gören ve loğusa kadınların Kuran'ı ellerine alması haramdır. Hüküm budur.

Kur’ an'a göre; mademki kitabı temiz olan meleklerin tutabildiğini haber verdiğine göre; bizdeki Kur’an'da, levhi mahfuzda yazılan kitabın aynısı olduğuna göre onu tutanların da mutlaka abdestli olmaları farzdır.

Bu ayet hakkında farklı farklı görüşlerin olması Kur’an'ın ve ayetlerinin zenginliğini gösterir.

Bazı alimlerde, bunun âyetle değil de, Peygamberimizin s.a.v. sünnetiyle sabit olduğunu söylerler. Bu konuda şöyle akli ve nakli deliller getirirler:

1)Bu ayet Mekke’de nazil olduğundan fıkhi meselelerle ilgili olmayıp, iman ve itikadla alakalıdır.

2)Âyet de emir değil, bir şeyi haber vermektedir. Kuran'a abdestsiz temas edilemiyeceği haberini bildirmektedir.

Özetle; Rasulullah'ın sünneti de Kuran'ı abdestli olarak ele almanın farz olduğunu bildirir.

İbni Hibban ashabı sünenin tesbit ve rivayet ettiklerine göre Rasulullah s.a.v.,Yemen halkına yazdığı mektubta: ”Kuran'ı ancak abdestli kimseler eline alabilir.” buyurmuştur.

Fukahanın cumhuru (Ebu Hanife-Malik-Şafii) da böyle hükmetmişlerdir. Sahabilerin çoğu da çocuklarına Kuran'ı ellerine alacakları zaman abdest almalarını emrederlerdi.

Kuran'a abdestsiz dokunulamaz,hükmü,itiraz kabul etmeyen hükümlerdendir. Kuran, Sünnet ve İcma’ ile sabittir. Çünkü; Edille-i Şer’iyye, dini delil ve kaynaklar dört olup, burada üçüyle sabit olmuştur. Oysa biriyle bile sabit olsa hakikattır.[3]

Hz. Rasulullah'ın Amr ibnu Hazm’a yazdığı mektupta: ”Kuran'a sadece temiz olanlar dokunsun-emri de vardı. Buradaki bu mektub sahabeye yazılıyor, onlara söyleniyor, müşrikler dokunmasın, demiyor.

Hz. Ömer’in müslüman oluşuyla ilgili rivayette: ”Hz. Ömer kız kardeşine: ”Şu okumakta olduğunuz yazıyı bana verin” dediği zaman kız kardeşi: ”sen kirlisin,ona sadece temizler dokunur, kalk yıkan, der. Oda kalkar yıkanır ve sonrada Kuran parçasını alır.[4]

Bu âyetteki: ”Nefy, Nehy (yasaklama) manasındadır. Yani taharetsiz kirli eller ona dokunmasın, ancak maddi ve manevi pislikten; hubüsü hadesten taharetle temizlenmiş imanlı,abdestli kimseler temas etsin.” [5]

Bazı alimlerin bir beis olmayıp,kılıflı bir halde bile tutmayı mekruh görmesiyle beraber,fıkhen mushafa dokunmak yani temas cünüb için,abdestsiz için caiz değildir.

Cünüb için ayriyeten Kuran'ı okuması caiz değildir. Bu konuda Peygamberimiz: ”Cünüb ve hayızlı Kuran'dan bir şey okumasın.” (Tirmizi-Ebu Davud)

Tahavi ise bazı âyetlerin okunmasının ise caiz olduğunu söyler.

Özetle söyleyecek olursak: Besmele, Hamdele çekmekte bir sakınca yoktur. Zikir, tesbih ve dua o kişi için caizdir. Buradaki men olayı Kuran içindir. Yoksa diğerleri için değildir. [6]

İslamiyet her hususta olduğu gibi bu hususlarda da kişinin madden ve manen temiz olmasını ister. Mesela; cünüb, hayızlı ve nüfesa olan birinin mescide girmesi caiz olmaz iken, zaruret neticesinde girmesine cevaz verilmiştir. Hiç olmasa teyemmüm ederek girmesini tavsiye etmiştir.

Hatta öyle ki, mescidde uyuyan bir kimse cünüb olarak uyansa teyemmüm abdesti olmadan çıkmasının helal olmayacağını söyliyen alimler vardır.

Hadiste: ”Allah temizdir,temizi sever.”

Âyette: ”Muhakkak Allah tevbe edenleri ve temizlenenleri sever.”[7]

Kuran'a temas konusunda abdestsiz ile cünüb müsavidir,değişmez. Hüküm ikisi içinde aynıdır.[8]

Mesela; bir kişi parmağında bir yüzük bulunsa,yüzüğün üzerinde Kuran'dan her hangi bir şey veya Allah’ın ismi bulunduğu halde abdesthaneye girmesi mekruh bulunmuş, zayıf bir görüşe göre de sakınca bulunmamıştır.

Tazim ve hürmete riayet gerekir.

Kuran'dan bir bölüm veya Allah’ın isimlerinden her hangi bir isim olduğu halde cebinde bulunan bir şeyden dolayı sakınca yoktur. Yinede evla olan sakınmaktır.[9]

Evet, cünüb ve hayızlık durumu; Kuran'ı gerek ezberden, gerek yüzünden okuyup, onu her hangi bir kılıf olmaksızın tutmak haram addedilmiştir.

Ancak bir Kuran ayeti dua niyetiyle okunursa onda bir beis görülmemektedir.[10]

Zaten âyetteki –Mutahharun- dahi taharet kelimesi, hayızlı ve nüfesa, cünüb ve abdestsiz kimseler için kullanıldığında; bu durumlardan arınıp, gusüllü ve abdestli olmayı gerektirmektedir.[11]

Hz. Ali anlatıyor: ”Nebi s.a.v. cünüblük hali dışında, her durumda bize Kuran'ı okuyor (ta’lim) ediyordu.” [12]

Böylece hadiste de ifade edildiği gibi: ”Hayız ve cünüb Kuran'dan her hangi bir şey (sure-ayet) okumasın.” derken, haramiyetini ifade etmektedir. Ancak yemek, içmek, bir bineğe binerken okunacak olan ayet ve duaların okunmasında bir beis yoktur, caizdir.”[13]

İçerisinde âyetlerin bulunduğu dini kitablar abdestsiz olarak ele alınabilir.

Kimse bu benim dediğim kayıtsız-şartsız doğrudur, diyemez. Aksi takdirde Allah’ın ezeli ve ebedi kelamını kendi sonlu görüşüyle sınırlamış, onu inhisar altına alıp, iftiraya kadar gitmiş olur. Ondandır ki eskiden yazılan kitabların sonlarında; -Allahu A’lemu bissavab-(Allah en doğru olanını bilir.) denilirdi.

Denize dalan dalgıçların elerine geçirdikleri hazinenin bir parçasının diğerlerinden farklı olmasıyla inkar edemeyeceği gibi...

Veya körlerin ayrı ayrı yerlerinden tuttukları fili tarif etmeleri gibi,Kur’an-ın meseleleri tahrif edilmemeli,gözü açık olarak yorumlar ve tarifler yapılmalıdır.



MEHMET ÖZÇELİK



[1] Age. 3 / 1003.Beyzavi.,Ahkam Tefsiri. M.A.Sabuni.Mütr.M.Taşkesenlioğlu. 4 / 413-416.Şafiide aynı görüşte.Tefsir-i Kebir. Fahreddin-i Razi. Terc.heyet. 21 / 253-254.

[2] Abese.13-16.

[3] Bak.Tefsir-u Ayatil Ahkam Minel Kur’an.M.A.Sabuni.(Arapça) 2 / 506-507.

[4] Bak. Kütüb-ü Sitte Muhtasarı.Prof.İ.Canan. 4 / 288-289.

[5] Bak.Hak Dini Kur’an Dili. Elmalılı Hamdi Yazır. 7 / 4723,(Heyet) 7 / 411, Mecmuatün minet Tefasir. (Arapça) Beyzavi-Nesefi-Hazin-İbni Abbas- 6 / 166-167.

[6] El-İhtiyar.Abdullah bin M. bin Mevdud. (Arapça) 1 / 13.

[7] Bakara.222,Tevbe.108.

[8] Bak.Hidaye.Ebil Hasen A. bin Ebibekr b. Abdil Celil. (Arapça) 1 / 31.

[9] Bak.Mecmaul Enhur fi Şerhi Mültekal Ebhur. (Arapça) Damad Efendi. 1 / 25-26.

[10] Bak. İslam İlmihali. Mehmet Dikmen.Sh.215,244.

[11] Bak. Mevarid.M.Sarı.Sh.942.(Arapça sözlük)

[12] Tac. (Arapça) Şeyh Mansur Ali Nasıf. 1 / 116.(Hadis kitabı)

[13] Tac.age. 1 / 119.


Ehl-i Sünnet Akaidi

MollaCami.Com