Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Sıra geldi eğitimin içeriğine

28 ŞUBAT günlerinde tank zoruyla eğitimde yapılan değişikik bin yıl süremedi ve geri alındı.
Ve çok da iyi oldu.


Darısı, başta Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu olmak üzere 12 Eylül döneminin tüm yasal yapılanmasına.
Sekiz senelik mecburi ve kesintisiz eğitim pedagojik bir kaygı taşımıyordu, amaç imam hatip liselerinin orta bölümlerini kapatmak idi ve kapattılar.


Cuma günü TBMM’den geçen kanunun temel amacının da imam hatip liselerinin orta bölümlerini açmak olduğu malum ve açtılar.
Din eğitimi bu satırların yazarına çok standart bir konu gibi gözüküyor, bu mesele ailelerin ve çocukların en temel insan haklarından biri, kimse engelleyemez, her yaşta ve her tür kurum bünyesinde verilebilmelidir; temennim bu konuyu önümüzdeki dönemlerde daha doğru bir temelde, yani söz konusu eğitimin devlet dışında, temel kamu düzeni gerekleri doğrultusunda verilmesi ekseninde tartışmamız, bu günlerin de geleceğine inanıyorum.


Nisan 2012’de, eğitimde 28 Şubat çirkin sürecinin bir kalıntısından daha kurtulduktan sonra, yapılması gereken artık eğitimin içeriğinin, müfredatın tartışılması, değiştirilmesi.


Aynı eğitim içeriği, aynı müfredat korunduğu sürece 4+4+4 yerine isterseniz 8+8+8 yapın, durum değişmeyecek, hatta, bütün içtenliğimle söylüyorum, bu kötü eğitim daha uzun süre alındığı için sonuçlar daha da kötü olabilecektir.
Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer (Bakanlar Kurulu) bu konuda geçtiğimiz Ağustos ayında çok önemli bir adım attı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın teşkilat ve görevleri hakkında yeni bir kanun hükmünde kararname çıkardı ve ikinci maddede devrim niteliğinde bir değişiklik yaptı.


CHP, İstanbul Barosu hop oturup, hop kalktılar ama biz güçlü bir destek vermeye gayret ettik, çünkü yapılan doğru idi.
Ağustos 2011’de yapılan temel değişikliği aşağıda bir kez daha alıntılıyorum:
(1) Millî Eğitim Bakanlığı’nın görevleri şunlardır:


a) Okul öncesi, ilk ve orta öğretim çağındaki öğrencileri bedenî, zihnî, ahlakî, manevî, sosyal ve kültürel nitelikler yönünden geliştiren ve insan haklarına dayalı toplum yapısının ve küresel düzeyde rekabet gücüne sahip ekonomik sistemin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatarak geleceğe hazırlayan eğitim ve öğretim programlarını tasarlamak, uygulamak, güncellemek; öğretmen ve öğrencilerin eğitim ve öğretim hizmetlerini bu çerçevede yürütmek ve denetlemek.


Her aklı başında vatandaş gii bu değişikliğin mantığının arkasındayız.
Ancak, bu değişiklik kozmetik bir değişiklik olarak kalmamalıdır.
Konu sadece Milli Güvenlik Bilgisi derslerinin kaldırılması (bu değişiklik de çok önemli ve yararlıdır) ile de sınırlı değildir.
Ortada, önümüzde çok daha devasa bir sorun vardır.


İlköğretim, ortaöğretim, lise kitaplarının her satırına sinmiş küflü bir mantık eğitimde Türkiye’nin hamle yapmasına engel olmaktadır.
Üniversitelerde bile hâlâ devrim tarihi dersleri okutulmakta, hocalar (!) tahtaya İnönü, Sakarya savaşlarının planlarını çizerek ders(!) vermektedirler.


Mevcut müfredat, ders sayısı ve yapısı eğitimin büyümeyi yani verimlilik artışını desteklemesine engeldir.
Hikmeti kendinde menkul Talim ve Terbiye Kurulu kaldırılmalı, endoktrinasyona değil, bilgiyi bilgi için seven kuşaklar yetiştirmeye yönelik bir müfredat ve eğitim pratikleri benimsenmelidir.
Son değişiklik (3x4) sonrası gündem artık, ertelenemez bir biçimde, müfredatın gözden geçirilmesi, yeniden yapılandırılmasıdır.

Eser Karakaş, Star,


Egitim Haberleri

MollaCami.Com