Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
Zahiri mezhebi
Zahiri mezhebi
Zahiri sapık mezhebini miladi 883âte vefat eden Davud-i İsfehani kurmuştur. Daha önce Şafiî iken, sonra taklide ve kıyasa karşı çıktı. Bâtıl Zahiri mezhebine göre, Kurâan-ı kerim ve hadis-i şeriflerin zahir yani görünen mânâlarından başka hiçbir delil ve kıyas geçerli değildir, fakat bu mezhepte olanlar, kendi görüşlerini âyet ve hadis gibi göstermeye çalışmışlardır.
Herkese ictihad yapmayı emredip, (Başkasına uymak haramdır) diyen mezhepsiz İbni Hazm da Zahiri mezhebindeydi. İbni Hazm, Kurâan-ı kerim ve hadis-i şeriflerin zahir yani görünen mânâlarından başka hiçbir delili ve kıyası kabul etmezdi. (Eşeddül-cihad)
İbni Hazm, Selef-i salihinâi beğenmeyip hak yoldan, Ehl-i sünnetten ayrılarak, Zahiriye fırkasına giren bir felsefecidir. (Keşf-üz-zünun)
Zahiri mezhebini 1184â1198 yıllarında iktidarda olan Muvahhidî hükümdarı Yakub bin Yusuf, Kuzey Afrika ve Endülüsâte yaymaya çalışmıştır. Bu hükümdar, halkın Zahiri mezhebine uymasını ve Ehl-i sünnet olan Maliki mezhebini bırakmasını istemiş, hatta Maliki mezhebine göre yazılan fıkıh kitaplarını toplatıp yaktırmıştır. Bu hükümdarın ölümünden sonra, Zahiri mezhebi, yavaş yavaş sönerek yok olmuştur. Ancak günümüzdeki bazı mezhepsizler, her sapık mezhebin olduğu gibi bunun da fikrini körüklemeye çalışıyorlar.
ZAHİRİ MEZHEBİ
Kurucusu Ebu Süleyman Davut b. Ali Ez-Zahiriâdir. Kufeâde doğmuş 270 tarihinde vefat etmiştir. Bağdatâta okumuştur.
İlk zamanlar mutaassıp bir Şafiâydi, öyle ki Şafiiânin Menakıbını ilk o yazdı.
İmamı Şafiiânin sünnet karşısında reây ve istihsana hücumlarının tesiri altında kalarak daha da ileri gidip, kitap ve sünnetin zahirine dayanan mezhebini ortaya koydu. Zahiri mezhebi doğuda ve 4. asırda İranâda yayılmıştır. Tarihte müstakil bir devlet kuramadıysalar da Sultan Alaüddevle üzerinde ve İran, Kuzey Afrika ve Endülüsâte etkili olmuşlardır. Bugün bile hala kendini hissettirdiği yerler söz konusudur. Doğuda Hanbeli mezhebinin güçlü alimi İbni ebi Yaâla (ölümü 458) zahiri mezhebine karşı amansız hücumlarını yaparken, batıdaki muasırı İbni Hazm, Endülüs ve çevresinde her türlü güçlüğe göğüs gererek iş bu mezhebi yayıyor, müdafaa ediyor, muhaliflerine acımasız hücumlarda bulunuyor ve mezhebini ikame ve idame için mükemmel eserler kaleme alıyordu.
İbni Hazmâın zahiri olmasına müessir olan, hocası Mesut Bin Süleymanâdır. (ö. h.486)
Zira hocasıyla beraber Beki Bin Mahlet ( ö. 276), İbni Veddah ( ö. 386), Kasım bin Esbağ (ö. 340), Münzir bin Sait (ö. 355) gibi ulema Endülüs topraklarında tek mezhebe bağlılık konusunu işleyerek, muhiti zahiri görüşe el verişli hale getirmişlerdir.
İbni Hazmâdan sonra talebesi Muhammed bin Tahir El Makdesi de aynı yolu takip etmiştir.
K. Afrikaâda Ebu Yakup Yusuf adındaki hükumdar, Maliki mezhebinin bütün kitaplarını yaktırarak zahiri görüşü tatbik ve temsil edecek bir nesil yetiştirmek üzere tedbir almıştır. Bugün Mısır anayasasının 76 ve 79. maddeleri ile Suriye anayasasının 257. maddesindeki ahvali şahsiye kanunlarının miras sahasında -dede yetimi durumuna düşen kimseler için- zahiri mezhebine göre cebri vasiyet müessesi getirilmiştir.
Yine 2. meşrutiyet devrinin çok yönlü kişilerinden Hüseyin Kazım Kadri (ö. 1934) Şeyh Muhsini fani Ez zahiri imzası ile kaleme aldığı 200 sayfalık â20.asırda İslamiyetâ adlı kitabında zahiri görüşlerini serdetmiştir. Bütün bu hususlar mezhebin günümüze kadar uzanan tesir ve icrasını göstermektedir. İtikat ile ilgili hususi görüşleri varsa da esas fıkhî konuda zahiri mezhebi ön plana çıkmıştır.
Bu mezhebin ortaya çıkmasına öncelik eden iki sebep vardır: Bazı zevatın kıyas ve reâye karşı aşırı tutumları, Abbasilerin, bahusus reây ve kıyasçıları destekleyip baş kadılığa Ebu Yusufâu getirmeleri⦠Bu iki sebepten birincinin tesiri ve ikinciye karşı duyulan aşırı tepkiden dolayı Davut b. Ali çıkarak karşı ucu teşkil etmiş ve görüşlerini bir ekol haline getirmiştir. Mezhebin ikinci imamı İbni Hazmâdır. Bu zat mezhepler tarihine ait (El Fasl ), usul-u fıkha ait (El İhkam), Furu-u fıkha ait (El Muhalla) isimli devasa kitaplarıyla alim-i mütebahhir birisidir. Bu kitaplar aynı zamanda bu mezhebe ait esasatı öğrenmek için de en büyük kaynaktır.