Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Itikat savaşı

ALLAH’A KARŞI YALAN İSNAD ETMEK

“Allah’a karşı yalan sözlerle iftira edenden veye ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Şüphesiz ki; zaliler kurtuluşa ermezler!”(Enam/ 21)

Kendilerinin Müslüman olduğunu iddia edip, kendi uydurdukları hükümleri bizzat dinin emriymiş gibi görerek Allah’a karşı yalan uydurup iftira edenden daha zalim kim olabilir?

Bu günkü cahiliye ehlinin uydurma birtakım göreneklerini İslam’ın bir hükmü bir esası imiş gibi göstererek, bir de yalan hadis uydurup hurafeleri ve İslam la uzaktan yakından ilgisi olma-yan şeyleri İslam diye insanlara takdim etmek zulümlerin en büyüğüdür. Bunun için ayet, onları takbih ve tenkit edici soru ile başlamaktadır.

“Allah’a karşı yalan sözlerle iftira edenden veye ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir?”
Seyit kutup Fizilali-l kur’an da derki: “Cahiliyye devrinde kendilerinin tatbik etmekte oldukları esasları Allah tarafından gönderilmiş olduğunu, Hz. İbrahim (a.s)’in getirmiş olduğu din üzere olduklarını, haram ve helal saydıkları şeylerin Allah’ın emri olduğunun ileri sürerek, Hz. Muhammed (s.a.v)’in getirmiş olduğu Allah’ın ayetlerine ““Bunlar Allah tarafından değildir” deyip reddetmişlerdi. Tıpkı günümüzdeki modern Cahiliyye cemiyetinin yaptığı gibi… İşte ayeti kerime bu gibi tutumları reddediyor ve haksızlığın, zulmün en ağırı sayarak yüzlerine çarpıyor:

“Allah’a karşı yalan sözlerle iftira edenden veya ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir?”

Buradaki zulüm şirk manasında kullanılmıştır. Çünkü şirk hakka zulümdür, vicdana zulümdür, insana zulümdür. Aynı zamanda şirk kabul etmeyen, birliğine inanılarak ibadet edilmeye layık olan Allah’ın hakkına tecavüzdür. Helak ve fesada sürüklediği için tecavüzdür. Hak olan Rablerinin gayrına ibadet etmeye sevk edip, netice itibariyle uydurdukları nizam ve kanunlarla içtimai hayatlarını ifsada götürdükleri için de insanlara tecavüzdür. (Fizilali-l Kur’an c.5 s.142)

“Allah’a karşı yalan sözlerle iftira edenden veya ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir?”

Evet, Allah’a yalan sözlerle iftira edenden veya Allah’ın ayetlerini yalanlayanlardan, onun resulüne hadis uydurarak yalan sözlerle iftira eden veya sahih hadisleri reddederek onu yalanlayan, hurafatı İslam esasları gibi gösteren, helal ve haramı değiştirenlerden daha zalim kim olabilir? Bu zulümlerin en ağırı en büyüğüdür. Yukarıda da belirttiğimiz gibi şirk anlamındadır. Şirkle eşdeğer bir zulümdür. Şirkin ve müşriklerin felahı da mümkün değildir.

Bu ayete göre peygambere iftira Allah’a iftira ile eş değerdir. Zira Hz. Allah Necm suresinde
“Peygamber kendi arzularına göre konuşmuyor. Onun konuşması ancak kendisine bildirilen vahiy iledir.” (Necm/3,4)

Yani Peygamber Allah tarafından kendisine bildirileni söylemektedir. Vahiy ile bildirileni konuşan bir peygamber asla ne kur’an a ne de daha önce kendi söylediğine (hadislere) sözlere muhalif söz söylemez. Hadis diye karşımıza çıkarılan kur’an a muhalif sözler uydurmadır ve peygambere iftiradır. Peygambere iftira etmek, onun adına hadis uydurmak, yalan sözleri ona isnat etmek Allah’a iftira etmek demektir. Nisa suresinde Hz. Allah “Peygambere itaat eden Allah’a itaat etmiş olur” buyurmaktadır. (Nisa/ 80) zıddı da aynıdır. Yani peygambere isyan da Allah’a isyan demektir. Buradan hareketle şunu söyleyebiliriz ki peygambere iftira Allah’a iftiradır ve peygamberi yalanlamak ta Allah’ın ayetlerini yalanlamaktır.

Başta da ifade ettiğimiz gibi Hz. Peygamber (s.a.v)’den sonra dine sokulan bir sürü hurafeyi delil olarak uydurulan ve hadis diye bu ümmete sunulan iftira sözler zındıkanın uydurmasından başka bir şey değildir. Mesela:

Peygamberimiz (s.a.v) “Delileri ve çocukları mescitlerinizden uzak tutunuz,” buyurduğu mevize kitaplarında geçer. Bu söz nesillerin namazdan dolayısıyla da İslam’dan uzaklaşması için uydurulmuş bir iftiradır. Zira İslam; çocuğun yedi yaşında namaza başlamasını on yaşında kılmazsa başını kollamak kaydıyla yavaşça dövülmesini tavsiye eder. Ayrıca Hz. Peygamber (a.s.v) efendimiz torunlarını namaz kılarken omzuna aldığı, secdeye giderken yere indirip kalkarken tekrar omzuna aldığı mervîdir. İslam çocuğu küçük yaşta namaza alıştırmayı tavsiye ederken, çocuk mescitlerden uzak tutulduğu zaman namaz kılmayı nereden ve kimden görüp öğrenecek ve nasıl alışacaklar? Taha suresinde Hz. Allah (c.c) peygamber (s.a.v)’e hitaben peygamberin şahsında müminlere emirle “Ehline namazı emret ve sende ona sabırla devam et” buyurmaktadır. (Taha/ 132)

Binaenaleyh çocukları namaza alıştırmak için mescitlere götürülmesine engel hiçbir hüküm yok. Aksine teşvik edilmelidir. Hem Hıristiyanlar çoluk çocuk herkes kiliseye giderken Müslüman çocuğunu niçin mescitlerden uzak tutsun ki?..

Burada anlatmak istediğimiz şudur: Her Müslüman kur’anı iyi okumalı iyi anlamalıdır. Karşısına herhangi bir hüküm, herhangi bir hadis ya da din adına herhangi bir kural getirildiği zaman kur’ana müracaat etmelidir. Kurana uygunsa kabul, değilse reddetmelidir. Ya da bu işin ehli olan İslami ilimlerde liyakat sahibi yani ehlisünnet itikadına mensup ilim adamlarından sormalı ve ona göre hareket etmelidir. Çünkü müminin ölçüsü kuran ve sünnettir. Kuran ve sünnetle çakışan her şeyi zındıkların uydurması hurafeler olarak değerlendirip reddetmelidir.

Zındıkların uydurup hadis diye Müslümanlara yutturmaya çalıştıkları bir sürü hadis Müslümanların çeşitli kitaplarına girmiş durumdadır. Bunlar araştırılmadan sahih olup olmadığı tespit edilmeden sahih gibi değerlendirilmesi de müfterilerin iftirasını tasdik anlamına gelir ki bu da büyük bir zulümdür. Sahih olan hadisleri reddetmek de aynı ölçüde zulümdür. Ve zalimler asala felah bulmazlar. Şirk derecesinde olan bu zulüm hiçbir zaman iflah olmaz. Allah zalimlere dünyada ve ahirette huzur verme onlar için kurtuluş ta yoktur.


Deneme Yazılarınız

MollaCami.Com