Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Hiperaktivite / Çocukta Dikkat Eksikliği

Hiperaktivite / Çocukta Dikkat Eksikliği

Hiperaktivite, yani aşırı hareketlilik anaokuluna ve ilköğretime devam eden çocuklarda sık görülen ve fakat ciddiye alınmadığı için çocuğun ağır psikolojik çöküntüler yaşamasına sebep olan bir rahatsızlıktır. Çoğu anne baba, çocuklarında daha küçük yaşlarda gördükleri hiperaktiviteyi ciddiye almaz, üstelik bunu aşırı zeka belirtisi olarak değerlendirirler. Ancak çocuk okula başladıktan sonra öğretmenin şikayeti üzerine durumun ciddiyeti ortaya çıkar. Buna rağmen çoğu anne baba hiperaktiviteden kaynaklanan dikkat eksikliğinin getirdiği problemleri kabullenmek istememekte, öğretmenin çocuğu idare edemediğini ileri sürmektedir.

Peki, nedir hiperaktif dikkat eksikliği? Bu rahatsızlık, nöropsikiyatrik, yani beyne bağlı bir bozukluktur. Araştırmalar her yirmi çocuktan birinin hiperaktif dikkat eksikliği sendromuna maruz olduğunu göstermektedir. Bir başka deyişle, anaokulu ve ilkokuldaki her sınıfta en az bir hiperaktif dikkat eksikliği sendromu yaşayan çocuğa rastlamamız mümkündür.

Bu sendroma yol açan sebepler tam bilinmemektedir. Yaygın kanaate göre, buna beyindeki nörokimyasal madde eksiklikleri sebep olmaktadır. Motor—yani, hareketle ilgili—davranışlar ve zihinsel faaliyetler beyindeki çeşitli bölgelerin nöron ağları üzerinden bilgi alışverişi yapması sonucu ortaya çıkmaktadır. Nöronlar arası iletişimi sağlayan kimyasal maddelerdeki bozukluklar ve eksiklikler bölgeler arasında bilgi akışını aksattığı için çocuk hareketlerini kontrol edememekte, gerekli zihinsel faaliyetleri sürdürememektedir. Uzmanlar, hiperaktif dikkat eksikliği sendromunun tedavisini iki koldan yürütmektedir. Birincisi ilaç tedavisi, ikincisi öğretmen ve ailenin içinde yer aldığı davranış terapisidir. Bir yandan ilaç tedavisi ile eksik nörokimyasalları tamamlamaya ve beyindeki hücrelerin daha aktif çalışmasını sağlamaya çalışırken, diğer yandan çocuğun psikolojik bozukluklar yaşamaması için anne babanın ve öğretmenin nasıl davranması gerektiği üzerinde durulmaktadır.

Okul öncesi dönemde her çocuk hareketlidir. Hareket büyük ve küçük kas gelişimi için gereklidir. Ayrıca, çocuk deneme-yanılma yoluyla hızlı bir öğrenme süreci içindedir. Bu doğal hareketliliği hiperaktivite ile karıştırmamak gerekir. Hiperaktivitenin belirtileri çok daha başkadır ve çoğu kez dikkat eksikliği sendromu ile birlikte görülür.

HİPERAKTİVİTE NASIL ANLAŞILIR?

Aşağıda sıralayacağımız belirtilerden en az altı tanesi çocuğunuzda varsa ‘hiperaktivite’den söz edilebilir:

• Sınıfta sırasından sık sık kalkar, kımıldamadan yerinde oturamaz.

• Ellerini ve ayaklarını durmadan sallar, sağa sola dönüşler yapar.

• Yemek masasından birkaç defa kalkmadan yemeğini bitiremez.

• Sürekli koşar, tırmanacak hedefler arar.

• Toplu oyunlarda, oyunu kurallarına göre sürdüremez, kişisel davranır.

• Motor takılmış gibi yerinde duramaz.

• Sürekli konuşur.

• Soru sorduğunuzda, daha sorunuz bitmeden o cevap vermeye başlar.

• Sırasını beklemekte zorlanır.

• Karşısındaki kişinin sözünü keser.

DİKKAT EKSİKLİĞİ NASIL ANLAŞILIR?

Aşağıda sıralayacağımız belirtilerden en az altı tanesi çocuğunuzda varsa ‘dikkat eksikliği bozukluğu’ndan söz edilebilir:

• Dikkatsizce hatalar yapar, detaylara giremez.

• Derse veya bir işe yoğunlaşmakta zorlanır.

• Yapılması gerekenler söylendiği halde sırayı takip etmekte zorlanır.

• Yapılması gereken işleri planlamakta ve tamamlamakta zorlanır.

• Baştan sona zihinsel çaba gerektiren işlerden ve ödevlerden nefret eder.

• Sürekli olarak ders araçlarını (kalem, silgi, cetvel vb.) kaybeder.

• Dikkati kolayca dağılır. Okuduğu bir parçanın sonuna geldiğinde başını unutur, tekrar okumak zorunda kalır.

• Kendisiyle konuşan kişinin sözünü tamamlamasını bekleyemez, dikkati başka şeylere kayar.

• Başladığı bir işin sonunu getiremez, çabuk sıkılır.

• Yazı yazarken ilk birkaç dakika düzgün yazar, sonra yazısı bozulmaya başlar.

TEŞHİS KOYABİLMEK İÇİN

Bir çocuk için hiperaktivite ve dikkat eksikliği sendromu teşhisi koyabilmemiz için aşağıdaki beş belirtiden emin olmamız gerekir:

• Yukarıda sıralanan belirtiler altı yaşından önce ortaya çıkmış olmalıdır.

• En az altı ay süreyle devam ediyor olmalıdır.

• Hem evde, hem okulda aynı zorlukları yaşıyor olmalıdır.

• Bu zorluklar sebebiyle öğretmeninden ve arkadaşlarından sık sık uyarı ve şikayet alıyor olmalıdır.

• Yaşadığı hiperaktivite ve dikkat eksikliği sebebiyle ödevlerinde eksiklik ve sınavlarda fazla başarı gösterememe olmalıdır.

HİPERAKTİF ÇOCUK YAŞITLARINDAN FARKLIDIR

Zor geçen bir ameliyattan ve ateşli bir hastalıktan sonra görülen aşırı hareketlilik ve dikkat bozukluğunun hiperaktif dikkat bozukluğu sendromuyla karıştırılmaması gerekir. Bu sendrom, aslında çocuk yürümeye başladığı andan itibaren görülmeye başlanan bir rahatsızlıktır. Motor takılmış gibi oradan oraya koşturur, yorulmak bilmez. Anne, "Sadece onu izlemek bile beni yoruyor" der. Çocuk yaşıtlarına göre daha hareketlidir. "Dur, yapma, yavaş ol!" emirlerini yerine getiremez. Azarladığınız veya ceza ile tehdit ettiğiniz zaman hareket etmemeye çalışır, ama beceremez; içindeki dürtüye yenik düşer. Yemek sofrasında bile hareketsiz duramaz. Yaşıtları kadar sabırlı değildir; dikkatini uzun süre bir oyuna veremez, oyunun kurallarına uymaz, içinden geldiği gibi davranır. Bu yüzden adı ‘oyunbozan’a çıkar. Kendinden daha küçük çocuklarla oynamayı tercih eder. Okula başladığı zaman yaşından beklenen olgunluğu ve uyumu gösteremez, hep çocuksu davranır. Sabır, irade ve dikkat isteyen işlerden sıkılır, devam etmek istemez.

Hiperaktif çocuk, davranışlarının sonuçlarını düşünmeden hareket ettiği için sık kaza yapar, yarası beresi eksik olmaz. Kafasına koyduğu şeyi yapmadan duramaz. Arabada giderken pencereyi açmak veya balkondan sarkıp aşağıya bakmak istediği zaman, ancak kolundan tutarak onu durdurabilirsiniz.

HİPERAKTİF DİKKAT EKSİKLİĞİNİN TEDAVİSİ

Bu sendromun belirtilerini tamamen ortadan kaldıran bir tedavi şekli henüz bulunamamıştır. Mevcut imkânlarla belirtilerin en aza indirilmesi hedeflenmektedir. Yukarıda kısmen temas ettiğimiz gibi, ilaç tedavisi ile beyin kimyası desteklenip belirtiler aza indirilmeye çalışılırken, aynı zamanda sıkı bir davranış terapisi de uygulanmaktadır.

Davranış terapisi üç temel değerden oluşmaktadır: sevgi, kurallar ve kas egzersizleri. Sevgi karşılıksız ve pazarlıksız verilmelidir. "Uslu durursan seni severim" veya "Eğer sevgimi kazanmak istiyorsan oturup dersini bitirirsin" gibi ön şartlar ileri sürülmemelidir. Devamlı ikaz alan, azarlanan ve suçlanan hiperaktif çocukta, kendisinin sevilmediği kanaati vardır. Kendilerine güvenleri çok zayıftır. ‘Söz dinlemez kötü çocuk’ olduklarını düşünürler. Sevilmeyen ve kendisini kötü hisseden bir çocuk içinden iyi şeyler yapma isteği duymaz. Anne baba, kendilerini üzecek ne yapmış olursa olsun, çocuğa sevgilerini sözleriyle ve davranışlarıyla belli etmelidir.

Anne ve baba, hiperaktif çocuğa hangi davranışların doğru hangilerinin yanlış olduğunu açıklamalı; doğru davranışlarını destekleyerek güven aşılamalıdır. Yanlış bir davranışta bulunmak üzere olduğu zaman uyarılmalı, isterse bu davranıştan vazgeçebilecek güçte olduğu söylenmelidir. Çocukla birlikte oyun oynamalı, oyunun kurallarına göre davranması sağlanmalıdır. Ders çalışırken veya ödev yaparken çalışma süreleri birlikte kararlaştırılmalı, süre dolunca mola verilmelidir. Meselâ, dikkatini 10 dakika yoğun tutabilen hiperaktif bir çocuğun bunu 12 dakikaya çıkarması hedeflenmeli, arkasından mola verilmelidir. Sadece aile terapisi davranışları düzenlemeye yetmez. Okulda yaşadığı problemleri en aza indirmek için öğretmenin de çocuğa yardımcı olması gerekir.

Hiperaktif çocuklar genellikle uykuya gitmede de zorlanır, erken yatmak istemezler. Aslında sürekli hareket hâlinde oldukları ve fazla enerji harcadıkları için yaşıtlarına göre daha çok uykuya ihtiyaçları vardır. Her gece aynı saatte ve erken yatmaya alıştırdığınız zaman, hem yeterli uyku almasını, hem de düzene girmesini sağlamış olursunuz. Anne baba, hiperaktif çocuğu kahvaltı yaptırmadan okula göndermemelidir. Düzenli ve sağlıklı beslenen çocuklar tedaviye daha iyi cevap vereceklerdir.

Anne babalar, hayal kırıklığına uğramamak için, ilaç almaya başlayan çocuğun hemen düzeleceğini beklememeli, tedavinin uzun süre devam edeceğini ve iyileşmenin yavaş seyredeceğini önceden kabullenmelidir. Burada sabır ve fedakârlık doktordan çok anne babaya ve öğretmene düşmektedir.

Ali Çankırılı

teşekkürlergözyaşı verdiğin değerli bilgiler için :)

Dikkat Eksikliği tedavisinde Neurofeedback uygulanması konusunda Nöroterapist Dr. Bora Küçükyazıcı'nın bir makalesini buldum:

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) esas olarak bilişsel işlevlerde bozukluklar ile karakterize bir nörogelişimsel bozukluktur. Neurofeedback, özellikle DEHB’li bireylere kendi beyin dalgaları konusunda gerçek zamanlı geribildirimler vererek, odaklanılmış ve sürdürülebilir dikkatin nasıl sağlanacağı ve devam ettirilebileceklerini öğrenmelerini sağlamaktadır. Bu beceri, Neurofeedback protokollerini uyguladıkları sırada bilgisayar ekranında gördüklerini kontrol etmeyi öğrenme yetenekleri ile kazanılmaktadır.

Klinik çalışmalar, Neurofeedback uygulamalarının, DEHB tedavisinde etkili olduğunu bildirmektedirler. Çocuklarında ilaçsız tedavi tercih eden ailelerin DEHB’li çocuklarında Neurofeedback uygulaması, dikkat becerisi ve davranış kontrollerinde etkin iyileşme sağlamaktadır. Neurofeedback terapisinde amaç, odaklanılmış dikkat düzeyinde doğru beyin aktivitesi üretilmesinin sağlanmasıdır. Neurofeedback terapisinde uygulanan dikkati odaklama ve odaklanılmış dikkatin sürdürülmesi egzersizleri, dikkat eksikliğine sebep olan beyin dalgalarındaki bozulmaları düzenlemektedir.

Günümüzde birçok yetişkin ve DEHB’li öğrenci için gün içindeki en zorlayıcı durum: iş yerinde, okulda, sınıfta, bir toplantıda dikkatin odaklanması ve sürdürülmesidir. Dikkat becerisi, doğru beyin egzersiz yöntemleri ile geliştirilebilen bir beceridir. Dikkat Eksikliği sorunu yaşamayan yetişkin ve öğrenciler de, neurofeedback terapisi egzersizleri ile sahip oldukları dikkati odaklama ve sürdürme becerilerini geliştirebilirler.

Neurofeedback terapisi ile kısa süreli bellekte sağlanan gelişmeler, özellikle öğrencilerde sınav başarısı konusunda daha avantajlı olmalarını sağlamaktadır. Neurofeedback terapisi, dikkati odaklama ve dikkati sürdürme becerilerini geliştiren, düzenleyen beyin egzersizidir. DEHB’li öğrencilerde dikkat düzeyini arttırırken, dürtüsel davranışların kontrolüne yardımcı olur.

Kaynak: Neurofeedback | Dikkat Eksikliği Tedavisinde Neurofeedback Terapi | Dikkat Eksikliği Tedavisinde Neurofeedback Terapisi


Çocuk Hastalıkları

MollaCami.Com