Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
Laf değil hizmetse
Herkesin, kendi inanç ve düşüncesi uğrunda mücadele vermesi tabiidir.
İnanç ve düşünceler değişik olduğu için, dünyadaki insanlar var olduğu müddetçe dünyadaki kavga da bitmeyecektir.
Bu kavga, bazan malâmülk için, bazan iktidar için, bazan da iman ve inanç uğrunda olur.
Hadisâi şeriften öğrendiğimize göre, dünyada kıyamet sabahına kadar imanlı insanlar bulunacaktır. Demek ki iman uğrundaki mücâdele de kıyamet sabahına kadar devam edecektir.
Nitekim Peygamberimiz (as)
âCihad kıyamete kadar devam edecektirâ buyuruyorlar.
Cihad nedir?
İmanın yok edilmesi için uğraşanlara karşı verilen mücâdeledir.
Uydurma inanç olmaz. İnancın nasıl olması gerektiğini, yaratıcı kudret semâvî kitaplarda açıklamıştır.
İman ve inanca düşman olanlar, onun kaynağı olan Zebur, Tevrat ve İncilâi bozup kendi kafalarına göre değişik bir şekil vermişlerdir.
Arkasından, Allahâın koruması altında Kurâanâı Kerim indirilmiştir.
Kurâan, manevî koruma altında bulunduğu için yeryüzünden kaldırılması mümkün değildir.
Bazı memleketlerde rahat rahat okunup tatbik edilirken, zaman zaman bazı memleketlerde unutulur gibi olmuşsa da hiç bir zaman unutulmamış ve unutturulamamıştır.
Memleketimizde de Kurâan okunmasının iyice azaldığı zamanlar olmuştur.
Toroslar üzerinde yaşayan bir amca, şöyle diyordu:
â Bir neler gördük evlat... Bir cenazemiz olurdu da onu kaldırmak için köy köy imam arardık. Bir defasında tam 9 köy gezdik. 9. köyde bulduğumuz hocayı getirdik de cenazemizi kaldırdı.
Bunu konuşan kişiye amca dediğime göre, bahsettiği devirler uzak değildi.
Şükürler olsun ki, kısa zamanda o hallerden bu vaziyete geldik.
Ne var ki, o zaman bir imam bulmak için 9 köy gezilirken, bugün â12 yaşından küçüklere niçin Kurâan okumak yasak!â diyenler 9 köyden kovulmak istenmektedir.
Olsun... Buna rağmen bugün daha ümitvarız.
Bir taraftan TV kanalında yıl boyu Kurâan dersleri verilirken, diğer taraftan da okulların yaz tatilleri elden geldiğince değerlendirilmekte, küçücük eller Kurâan Elifbâsı tutmaktadırlar.
Bugün Elifbâ tutan eller, öbür âlemde de anaâbabalarının ellerinden tutup onları cennete götüreceklerdir.
O anaâbabalar öyle bir saltanata kavuşacaklar ki, bütün mahşer halkı onlara imrenecek, keşke biz de evlatlarımıza Kurâan okutsaydık diyecekler.
Bize bu müjdeyi veren zât, söylediklerinin hiç biri yalan olmayan muhbirâi sâdık/doğru haberci olan Hz. Muhammed Mustafaâdır (sav).
İnsanı Allahâa yaklaştıran nâfile ibâdetlerin en üstünü Kurâan okumaktır.
Öyleyse, buyrun Kurâan okuma ve okutma seferberliğine...
Genciyleâyaşlısıyla, kadınıylaâerkeğiyle... haydi Kurâan öğrenmeye...
Bilmeyenler öğrensin; bilenler daha da ilerletsin...
Düne kadar komünizmin esareti altında olanlar, Kurâanâa sahip çıkmakta bugün bizden daha gayretliler.
Hatırlarsınız; daha yakın zamana kadar âKomünistler Moskovaâya!â sloganını duyardık.
Moskovaâya artık komünistler değil, imamlar gidiyor çok şükür.
Moskova müftüsü, âAman bize imam gönderinâ diyor.
Ve ilave ediyor:
â Buralara önce Arabistanâdan geldiler. Vehhâbîlik diye bir şey getirmek istediler. Devlet onları kovdu. Sonra Türkiyeâden gelenler oldu. Onlar da dünyaya daldılar. Bazı şeyler öğretiyorlar; ama Kurâan öğretmiyorlar. Bize Kurâan öğretecek kimseler lâzım.
Değerli okuyucular,
Dün komünizmle idare edilenler, bugün dinlerini öğrenmek isterlerken, kalkıp da onlara İslam yerine başka bilgiler öğretmeye kalkışmanın bir manası olur mu?
Susuzluktan dudakları çatlamış olanlara bal bile versen neye yarar?...
Yurtdışında şu kadar müessese açtık diye reklam yapanlar, İslamâa susayanlara besmele bile çektirmediklerini açıkça söylemelidirler.
Lütfen dikkat!
Bu gerçeği, ağzı kapalı bir mektupta değil, herkese açık bir gazetede yazıyorum. Diyorum ki;
â Yurtdışında, şu şu memleketlerde şu kadar okul açtık diyenler, elleri altındaki talebelere Kurâan öğretmek, İslamî bir şeyler anlatmak şöyle dursun, bir besmele bile çektirmemektedirler.
Bu bir iftira mıdır?
Hayır! Aslâ!
İftiradır diyorlarsa, buyursunlar cevap versinler...
Desinler ki, biz falan yerlerde şöyle şöyle İslami hizmetler veriyoruz.
Evet... O memleketlerde verilen İslâmî hizmetler var. Ama bunu gerçekleştirenler, bilmem şu kadar okul açtık diyenler değil, başkaları...
Meselâ Kazakistanâda, 40â50 dereceye kadar çıkan sıcaklık altında, 7 kilometre yolu hergün yaya gidip gelerek, küçüklere Kurâan dersi veren cefâkarlar var. Var ama, bunu yapanlar yine o övünenler değil...
Peki onlar ne yapıyorlar?
Ne yapacaklar, aman bizi mimlerler diye namaz bile kılmıyorlar.
Evet, evet... Namaz bile kılmıyorlar, namaz!
Kendileri bilirler... Hesabını âhirette kendileri verecekler...(İktibastır)
Ali Eren
yazana helal olsun paylaşandan ALLAH c.c. razı olsun
Çok güzel anlatmış :) teşekkür ederiz, Allah razı olsun.
yazana helal olsun paylaşandan ALLAH c.c. razı olsun
çok net anlatım
Nefessiz okudum, çok duygulandım.
Gerçekten hizmetler nerelerden nerelere geldi, C.H. a sonsuz şükürler olsun.
Bizleri de hakkıyla hizmet ettirdiği kullarından eylesin :)
Ali Eren abinin kalemine sizinde emeğininize sağlık..
kısa ve öz... rabbim seni hayırlarla mükafatlandırsın...
hay'!senden allah celle celelühü çoook çoooook razi ve memnun olsun. çok değerli abi. ancak bu kadar net anlatılabilirdi memletim üzerindeki inanan insanlar üzerinde oynanan o fir'avın ve nemrut oyunlarını.....büyüklerimizden hep işittik dinledik bunları..ama kaybettiklerimizi ve elimizden alınan manevi değerlerimizi teker teker geri alıyoruz inşaallah... vesselam...
Allah razı olsun yazandan da paylaşandan da. Ali Eren Abi her zaman olduğu gibi hakikati yazmış.
1Paylasim icin Tesekkurler