Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Evlilik problemlerinin çözümü için en güzel örnek!

Din Sosyolojisi Uzmanı Taha Ünal, "Eşleri Allah Resulü'ne (S.A.S) nasıl davranırdı?" adlı yazı dizinin üçüncü bölümünde "Hayat mücadelesinde nasıl destek olurlardı? başlıklı bir yazı kaleme aldı...


Eşleri Allah Resulü'ne (S.A.S) nasıl davranırdı?-3

Hayat mücadelesinde nasıl destek olurlardı?

Hayatın tek kelimeyle ne olduğunu soracak olursak alacağımız cevap “mücadele” olacaktır. Kainat sistemini kuran Yüce Yaradan bu düzeni mücadele üzerine kurmuş. Tabii buradaki mücadele insanların birbirleriyle değil; önce kendi nefisleri ile sonra da hadise ve olayların getirdiği zorluklarla mücadele şeklinde. Dünya hayatında sıkıntısız, problemsiz dertsiz bir hayat peşinde koşmak, bir serap peşinde olmaktan farksız.

İşte bu sıkıntıların en büyüğüne maruz kalanlar Peygamberler, onlar arasında da Kainat'ın Efendisidir. Dünya gemisinin kaptanı olan Allah Resulü aynı zamanda kendi ailesinin de kaptanıydı. Karşılaştığı zorluklarda da ona en büyük destek olanlar, en yakınında bulunan, annelerimiz, Efendimiz'in sevgili eşleriydi.

Bu konuda vefalı eşi Hz. Hatice'nin (r.a.) peygamberlik geldiği günkü desteği özellikle kayda değerdir. Bu destek aynı zamanda Hz. Hatice'nin, Efendimiz'e ne kadar layık ve muvafık bir eş olduğunu göstermesi bakımından oldukça önemlidir.

Efendimiz'e, ilk vahiy geldiğinde, haliyle bir şaşkınlık yaşamıştır. Aslında buradaki durumu “şaşkınlık” kelimesi de tam olarak izah edemez. Ancak vahiy geldiği anda yaşadığı halet-i ruhiye sanıldığı gibi bir “korkma” da değildir. Çünkü Efendimiz daha çocukluğundan itibaren peygamberliğe hazırlanmış, bu hazırlık süreci son yıllarda, Ramazan ayında, Hira Nur Dağındaki inzivalarıyla zirveye çıkmıştır. Dolayısıyla vahyi bir şekilde bekleyip hisseden Efendimiz'in (s.a.s.), ilk vahiy geldiği andaki durumuna illaki bir isim vermeyip; bir insanın hayatının en önemli gününü yaşadığı andaki halet-i ruhiyenin tezahürü olarak bakabiliriz. İşte bu halet-i ruhiye içerisinde eve gelen Allah Resulü'ne Hz. Hatice Validemiz'in davranışı çok önemlidir. O'nu güzelce karşılamış, yaşadıklarını dinlemiş, engin basiret ve ferasetiyle, beklenen Peygamber olabileceğini müjdelemiştir. Daha sonra da Efendimizle ilgilenmeye devam ederek, yaşananları tam olarak tetkik edip açıklamak için, amcasının oğlu Varaka bin Nevfel'e gitmeyi tavsiye etmiştir. Eğer bu şartlarda, Efendimiz'in eşi Hz. Hatice Validemiz değil de; son peygamberin ağırlığını kaldıramayacak farklı birisi olsaydı, karşısında sıradan bir insan olmadığı düşüncesiyle onu terk etmeyi bile düşünebilirdi. Buradaki olay, bizlere bir taraftan Hz Hatice'nin, Allah Resulü'ne (s.a.s.), ne kadar layık bir eş olduğunu gösterirken, diğer yandan da, kocasına güveni sonsuz olan örnek bir eşin numunesini sunuyor.

Bu konuda Hz. Aişe Validemiz'in (r.a.), davranışları da bizler için önemli mesajlar barındırmaktadır. O, her şeyden önce Allah Resulü'nün evinin işlerini bizzat kendisi yapardı; el değirmeninde alın teriyle ve büyük meşakkatlere katlanarak un öğütür, imkan bulduğu zamanlarda yemeğini de bizzat kendisi pişirirdi (Müslim,Tevbe 56,2770). Minder yatak ve sergilerini kendisi kaldırırdı.

Kısaca, Hz. Aişe Validemiz, evinin işlerini mümkün olduğu kadar kendisi yapardı. Ancak sadece ev işlerini yapıyor olmak, eşlerin birbirlerine olan ilgi ve alakasının devamı ve aradaki muhabbetin artması açısından yeterli değildir. Eşler arasındaki sevginin, aradan geçen yılların yıpratıcı etkisinin rağmına artarak devam etmesi için özel bir çabaya ihtiyaç vardır. İşte bu açıdan da Hz. Aişe Validemiz'in; Allah Resulü'nün abdest suyunu bizzat hazırlaması (Müsned, 6/68, 24432), giysilerini yıkamasının yanında yeri geldiğinde mübarek saçlarını bile kendi elleriyle taraması (Buhari, Vudu 64, 227), O'na güzel kokular sürmesi (Buhari, Hacc 17, 1465), Efendimiz'in kullanacağı misvağı yumuşatıp hazır hale getirmekten hoşlanması (Müslim, Salatu'l Müsafirin 139, 746) ve onu büyük bir özenle temizleyip muhafaza etmesi oldukça dikkat çekicidir.

İşte Efendimiz'in eşleri, bir yandan ellerinden geldiği kadar ona hayat mücadelesinde destek olurlarken, diğer yandan da özel bir ilgi ve alakayla üzerindeki ağır sorumlulukları taşıyabilmesine yardımcı olmuşlardır.

İslam, erkeği, evinin hadimi kılmış, özellikle de ailesinin maddi ihtiyaçlarını yerine getirmekle sorumlu tutmuştur. Sorumluluk; çaba, gayret, çalışma, mücadele demektir. Bu süreç de şüphesiz kolay olmayıp yorucu ve yıpratıcıdır. İşte bu noktada mü'minlerin evleri, bir ferahlama mekanı ve günlük sıkıntıların atılıp, deşarj olunan rakatlama istasyonlarıdır. Bu aşamada şüphesiz erkeğin de sorumluluğu var olup, ayrıca günümüz şartlarından kaynaklanan farklı sıkıntılar da mevzubahistir. Ancak bir şey tamıyla elde edilemiyorsa hepten terk edilmez. Bu açıdan Allah Resulü'nün eşlerinin O'na karşı davranışları, günümüz evlilik problemlerinin çözümü adına oldukça yol göstericidir.

Taha Ünal/Din sosyolojisi uzmanı-eğitimci


Aile ve Çocuk

MollaCami.Com