Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


İkinci Halka

Erdoğan partililere yaptığı konuşmalarda her vesileyle “Bizim kitabımızda ben yok, biz var. Bizde asla benlik, senlik kavgası olmaz” diyedursun, alt kademelerdeki koltuk kavgaları olanca hararetiyle sürüyor.

Alt kademeden kasıt, merkez veya taşra teşkilâtlarındaki ya da “Filanca atama niye yapıldı/ yapılmadı?” eksenli kişisel sürtüşmeler değil.

Liderlerden hemen sonraki ikinci halka.

Ve bunu söyleyen biz değiliz; AKP’nin etkin bir ismi. Gül’ün basın başdanışmanı Ahmet Sever tarafından seslendirilen ve Cumhurbaşkanının yaklaşımını yansıttığı yönündeki yorum genelde kabul gören sitemlerle ilgili olarak bu önemli isim, Muharrem Sarıkaya’ya şöyle diyor:

“Liderlerin çevresindeki, ikinci halkadaki isimlerin kendileri için yer arayışından doğan kavganın yansımaları. Cumhurbaşkanının sözleri tamamen bu kişilere yönelik.” (Habertürk, 1.8.12)

Ahmet Sever Ruşen Çakır’a şöyle demişti:

“Yeniden aday olmasının engellenmek istenmesi Cumhurbaşkanını çok üzdü ve kırdı. Gül Başbakanla bir çatışma görüntüsü vermemeye özen gösteriyor. Ama aynı özeni partinin bazı önemli isimlerinin göstermemesi ve uluorta konuşmaları hoş olmadı.” (Vatan, 30.7.12)

Bilindiği gibi, Gül’ün görev süresinin 5 mi, 7 yıl mı olacağına ilişkin tartışmanın uzun süre muallâkta bırakılmasından sonra yapılan bir düzenlemeyle 7 senede karar kılınmış, ancak Gül’ün ikinci kez seçilemeyeceği öngörülmüştü.
CHP’nin yasa için iptal talebini değerlendiren AYM ise 7 yıla dokunmazken, yeniden seçilme yasağı getiren maddenin iptaline karar vermişti.

Bunun üzerine hükümetten ve partiden bazı önde gelen isimler, bu iptal kararına tepki göstererek, “Gül ikinci defa seçilemez” demişlerdi.
Ki, yasaya o hükmü koyduran da onlardı.

Şimdi Gül’ün, danışmanı aracılığıyla seslendirdiği sitem ve tepkilerin adresi bu isimler.
Ve Gül’e çok yakın kimi yorumculara göre, Cumhurbaşkanını asıl rahatsız eden şey, kanuna kendisinin yeniden aday olmasını engellemeye yönelik bir maddenin konulmuş olması.

Nihaî tahlilde, en azından Gül’le Erdoğan arasında geçmişten gelen bir kardeşlik ve dâvâ arkadaşlığı hukukunun bulunduğunu, bundan dolayı aralarında bir “koltuk kavgası”nın yaşanmayacağını seslendiren görüş ağırlıkta gibi.

2002 seçiminde Erdoğan yargı engeline takıldığı için, ilk AKP hükümetinde başbakanlığı üstlenen Gül’ün, bilâhare Erdoğan seçildikten sonra görevi hemen ona devretmesi ve Erdoğan’ın da 2007’de kendisi cumhurbaşkanı olabilecekken Gül’ü aday göstermesi örneklerinden hareketle, aynı uyumu ve gerekirse fedakârlığı 2014’te de tekrarlayacakları ifade edilmekte.
Gerçekten öyle olup olmayacağını ise, günü geldiği zaman nasipse hep beraber göreceğiz.

Ancak şu aşamada ikinci halkaya yönelen sitemler, farklı sinyaller taşıyor. Ve o halkadaki isimleri oraya getiren irade, bizzat Erdoğan’a ait.
Yani, sitemlerin asıl adresi, dolaylı olarak o.
Onun için buraya bir mim koymak gerekiyor.

Önümüzdeki süreçte, bu sıkıntının farklı alanlardaki yansımalarına da şahit olabiliriz. Meselâ TMSF eski başkan yardımcısının adının karıştığı “nitelikli zimmet” suçlamalarında işin ucunun “Eski başkan da sorumlu” gibi bir noktaya kayması halinde Köşk de tartışmalardan etkilenebilir. Çünkü eski TMSF Başkanı, görevi sona erdikten sonra Gül’ün talebiyle başdanışman olarak Çankaya kadrosuna dahil edilmişti.

Anlaşılan o ki, şu an için liderler düzeyindeki ahenk devam ediyor gibi görünse de, ikinci halkadan itibaren alt kademeler için aynı şeyi söylemek biraz zor. Oralarda Çankaya savaşları şimdiden başlamış ve kızışarak devam ediyor.

MİT kriziyle zirveye çıkan derin ihtilâf ve çatışmalar, İçişleri Bakanı ve emniyet eksenli son tartışmalar, “cemaat”in tercihinin Gül değil, Erdoğan olduğu yönünde çoktandır alttan alta seslendirilen spekülasyonlar, bunun işaretleri.


Kazım GÜLEÇYÜZ

52paylasim icin tesekkurler


Yazarlardan

MollaCami.Com