Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
Ramazan, israf ayı da değil!
Başta bazı belediyeler olmak üzere kimi sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği programlar da bu sebeple itirazı hak ediyor.
Ramazanâın eğlence ayı olmadığı hususunda neredeyse ittifak var, ancak başka bir tehlike de kapımıza dayanmış durumda. Bilerek ya da bilmeyerek bazılarımız Ramazan ayını âisraf ayıâ olarak görüyoruz. Tabiî ki bunu söz ile ifade etmiyoruz, ama ortaya koyduğumuz âdolu dolu iftar sofralarıâ bunu akla getiriyor.
Bilhassa otel ve benzeri mekânlarda verilen iftarlarda ikram edilen yemeklerin neredeyse yarısı âçöpâe gidiyor. Ekseriyetle âana yemekâ gelmeden önce ikram edilen yüklü miktardaki âkahvaltılıkâla insanlar doyuyor, geç gelen yemek ise tabaklarda kalıp israf oluyor.
O halde bu tehlikeli israfı önleyecek tedbirler almak gerekir. Bunun için âAfrikaâda milyonlarca aç insan varâ gerçeğini hatırlatmaya bile gerek yok. O nisbette olmasa da ülkemizde de çok sayıda âkuru bir ekmekâe ihtiyacı olanlar vardır. Velev ki bütün insanların karnı tok olsa, hiç kimsenin ihtiyacı olmasa, yine de israf etmeye hakkımız olamaz. Ki, âakan nehirden abdest alırken bile israf etmemeyiâ emreden, öğütleyen bir inancın, bir disiplinin sahipleriyiz...
Nasıl olur ki ekmekleri, yemekleri ve her türlü nimeti israf edebiliriz, israf edilmesine göz yumarız? âÜç kaşık, üç çatal, üç bıçakâlı iftar sofraları inancımızın âiktisatâ anlayışına da uymaz. Böyle sofralar kurarak kiminle yarışıyoruz?
Yediden yetmişe, Ramazan ayının eğlence ayı olmadığı gibi israf ayı olmadığını da anlamak ve anlatmak durumundayız. Garibimize giden, bu hususlarda dikkat etmesi beklenen kişi ve kurumların da bu israf yarışına girmiş olmasıdır.
Düşünün ki ââlimâ bir kişi, dostlarına iftar veriyor ve o iftarda maddî karşılığı on binlerce lirayı bulan nimet israf oluyor. Bu âdostlar meclisiâne rahmet iner mi?
Peki, ne yapmalı? Evlerimizden başlayarak nimetlerin israfına mani olabiliriz. Bu hususta dostlarımızı da ikaz edebiliriz. Elbette helâl nimetlerden iyi şekilde istifade, etmek gerekir, ama israf etmeden. Otel, lokanta ve benzeri yerlerdeki toplu iftarlar hususunda ise israfı önlemek için biraz daha gayret lâzım. Bu hususta hem Türkiyeâyi idare edenlere hem de âkanaat önderleriâne büyük iş düşüyor. Hocalarımıza, müftülerimize de iş düşüyor tabiî. Bu hususta bir âCuma hutbesiâ verilse yeridir.
Aslında âNe yapmalı?ânın cevabı 1400 yıl önce verilmiş: âYiyin, için, fakat israf etmeyin. Çünkü O [Allah] israf edenleri sevmez.â (Aârâf Sûresi, 31. âyet). Bu anlayışı eğitim sisteminin temeline yerleştirebilsek, her konudaki israf ve bilhassa Ramazan ayında şahit olunan israf da sona erer. Ne yazık ki israfın bünyemizde açtığı kötülüklerin farkına varabilmiş değiliz. Belki âdin dersiânde kısmen bu konular öğrencilere hatırlatılıyor, ama bunca hücum karşısında kısacık hatırlatmalar yetmez ki.
Ramazanâdaki israfın sadece yemek ve içmekle sınırlı olmadığını da hatırlamak lâzım. Acaba ömür dakikalarını olması gerektiği şekilde değerlendirebiliyor muyuz? İçinde âbin aydan daha hayırlıâ mübarek bir geceyi de barındıran Ramazan ayında vaktimizi, zamanımızı da israf etmemeliyiz. Oruç tutmak ve bunu teravih namazlarıyla süslemek elbette iyidir, ama keşke daha fazlasını yapabilsek...
Bu mübarek ayı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışırken, iftar sofralarında dahi olsa israf tuzağına düşmemek gerektiğini hatırdan çıkarmayalım. Unutmayalım ki, israf tuzağına düşen deccalin tuzağına da düşmüş olur. Allah (cc) muhafaza etsin, amin.
Faruk ÇAKIR
57paylasim icin tesekkurler